Geleceğinize nasıl bir yön vermelisiniz? Bugün özellikle üniversitelerde okuyana binlerce öğrencinin kafasını bulandıran bu soruya yanıt aradık.
Üniversitelerde verilen bilgiler genelde teorik olduğu için mesleğe girdiğinde çoğu öğrenci, iş hayatının hiç de kendisinin tahmin etmediği gibi olduğunu görüyor ve “gerçek şoku” yaşıyor. Buna neden olansa üniversite yıllarında mesleğe yönelik bir atılımda bulunulmamış olması.
Özellikle üniversiteye yeni giren öğrenciler yoğun bir çalışma temposundan yeni çıktıkları için, okul sonrasında yapacaklarını planlamak, hedeflerini belirlemek için vaktin henüz erken olduğunu düşünüyorlar. Onlara göre önlerindeki dört yıl, bunları düşünmek için yeterli oluyor. Oysa gelecek planlarının, daha liseye başlamadan, en geç lise ikinci sınıfta bölümler seçilmeden yapılmış olması gerektiğini düşünürsek, biraz acele etmek yerinde olur.
Kariyeriniz boyunca bir çok farklı seçim sizi bir çok farklı yere götürecektir. Kaynak: pixabay.com
Siz de gelecekte yapacaklarınızı şu ana kadar belirlemediyseniz, ilgi alanlarınızın, yeteneklerinizin, kişilik özelliklerinizin hangi mesleklerle uyuştuğunu bir an önce tespit edin ve ileride neler yapmak istediğinizi, okuduğunuz bölümün size uygun olup olmadığını belirleyin. Gelecekte yapmayı düşündüklerinizle şu anda okuduğunuz bölüm arasında büyük farklar varsa kendinizi o yönde geliştirmeye bakın. Çok geç olduğunu düşünmüyorsanız, istediğiniz bölüme yatay geçiş yapma hakkınızın olup olmadığını araştırın. Eğer sevdiğiniz bir bölümde okuyorsanız gelecek yıllar için planlar yapın. Kendinizi mesleğe ne kadar erken hazırlamaya başlarsanız sizin için o kadar iyi. Gazete ve dergilerde mesleğinizle ilgili yayımlanan yazıları kaçırmayın, düzenlenen toplantılara katılın, üniversitelerin kariyer günlerine gidin, gelen firmalarla görüşün.
Üniversitelerdeki öğrenci kulüplerini hafife almayın. En az bir tanesine katılın ve toplantılarına devam edin. Yapılan organizasyonlarda görev almak size tecrübe kazandıracak ve tanışacağınız yeni insanlar sayesinde ileride geniş bir çevreye sahip olacaksınız.
Okulda çok iyi bir öğrenci olmanız demek, iş yaşamında da başarınızın aynen devam edeceği anlamına gelmiyor. Üniversite ile iş dünyası çok farklıdır. Mezun olduktan sonra mesleğe atıldığınızda bocalamamak için şimdiden sizin alanınızda çalışan bir kişiyle konuşun, çalışma ortamını görün, hatta staj yapın. Bazı okullar stajı zorunlu kılıyorlar fakat bazı bölümler için böyle bir mecburiyet yok. Yine de siz gelecekte nelerle karşılaşacağınızı görmek için yaz aylarında kısa dönemli olarak çalışın. Böylece, belki de hayalinizdeki mesleğin hiç de beklediğiniz gibi olmadığını, çalışma koşullarının düşündüğünüzden çok farklı olduğunu görerek başka bir alana yöneleceksiniz.
İnternet üzerindeki iş arama/ kariyer sitelerinde kaydınız olsun.
İş tecrübenizin olmaması CV hazırlamayacağınız anlamına gelmez. Kazandığınız burslara, katıldığınız aktivitelere ve üye olduğunuz derneklere özgeçmişinizde yer verebilirsiniz. Bakarsınız stajyer arayan bir firmadan güzel bir iş teklifi alırsınız…
Yabancı dilinizi geliştirin. İngilizce bilmek artık bir ayrıcalık değil, zorunluluk. İmkanınız varsa yurt dışına gidin. Yoksa yabancı dilde kitaplar okuyun, yabancı televizyon kanallarını seyredin, DVD izliyorsanız, İngilizce altyazı tercih edin. Artık sadece bir tek dil bile yeterli olmadığı için lisanınızı geliştirmeye bakın.
Teknolojiyi yakından takip edin. Temel programların yanında mesleğinizde size gerekecek programları da öğrenin. İnterneti sadece chat yapmak ve oyun oynamak için kullanmayın. İşinizle ilgili sitelere üye olun, her hafta elektronik postayla yollanan bültenleri takip edin.
Kısacası iş hayatında size en uygun mesleki pozisyonunun ihtiyaçları doğrultusunda şimdiden kendinizi geliştirmeye çalışın. Böylece üniversiteyi bitirdiğiniz gün, öğrenimi boyunca kendini geliştirmiş ve iş hayatına hazırlanmış biri olarak diğer mezunları arkanızda bırakacak ve hedeflerinize emin adımlarla ilerliyor olacaksınız.
