Öğrenme Türleri ve Süreçleri Nelerdir? Açıklamalar ve Örneklerle Konu Anlatımı

0
Advertisement

Psikolojide öğrenme türleri ve süreçleri nelerdir? Koşullu öğrenme, motor öğrenme vb. açıklaması, örnekleri.

a) Koşullanma yoluyla öğrenme:

Rus bilgini Ivan Pavlov tarafından yapılan deneyler sonucunda bilimsel hale getirilmiş bir öğrenme yoludur. Bu anlayışa göre, uyarımlar canlılarda iki tür tepke (refleks) uyandırırlar; Birincisi kendiliğinden, içgüdüsel ve içtepi sel olarak görülen “koşulsuz tepke“, ikincisi bir koşulun yine getirilmesiyle oluşan “koşullu tepke“. Belirli bir öğrenme veya koşullandırma olmadan, belirli bir tepkiyi doğal olarak harekete geçiren uyarana “koşullanmamış uyarıcı“, ilişkisiz bir uyaranın, koşullanmamış uyarıcı ile birlikte canlıya yeterince uygulanması sonucu olarak koşullanmamış uyaranınkine benzer özellik kazanan uyarıcıya da “koşullanmış uyarıcı” adı verilir. Örneğin, önüne bir ciğer atarsanız, kediniz hemen ciğere koşar, bu onun koşulsuz bir tepkisidir ve içgüdüseldir; ama bir zil çalarsanız, kediniz bu zil sesine koşmaz, ona zil sesine de koşmayı öğretmek için, her zil sesinden sonra ciğer verirseniz (koşul) kedinize zil sesine de koşmayı öğretmiş, başka bir deyişle bir koşullu tepki elde etmiş olursunuz.

Pavlov Deneyi

Pavlov’un Köpeği Deneyi

İki tür koşullanma vardır: Klasik koşullanma (buna edilgin koşullanma da denir) ve edimsel koşullanma (buna etkin koşullanma da denir). Klasik koşullanmada, koşullanan canlının etkinliği yoktur, sadece koşullanmış uyarıcının ortaya çıkışını ve onu koşullanmamış uyarıcının izlemesini bekler. Edimsel koşullanma (operant koşullanma, etkin koşullanma) da ise koşullanan canlı istenen etkinlikte bulunursa ödül alır, bulunmazsa cezalandırılır.

Koşullanmalar, tepke (refleks)lerle ilgiliyse koşullu tepke”, tepki (reaction)lerle ilgiliyse “koşullu tepki” olarak adlandırılır. Sözgelimi, zil sesinin, salya salgılama refleksine koşullandırması “koşullu tepke“, buna karşılık, öğrenciler için zil sesinin derse girme, ya da çıkma anlamına geldiğinin öğrenilmesi ise bir “koşullu tepki” örneğidir.

Acıkan bebeğe süt şişesiyle, süt verilirse, sonradan süt şişesini görünce de aynı tepkiyi gösterir. Bu “birinci dereceden koşullanma “dır. Daha sonra, kendisine süt şişesi getiren kişinin sesini duyunca da aynı tepkiyi gösterir. Bu da “ikinci dereceden koşullanma” dır.

► Uyarıcı genellemesi: Canlının, koşullanmada kullanılan uyarıcıya benzer uyarıcılara da tepki gösterme eğilimine “uyarıcı genellemesi” denir. Örneğin, zil sesine koşullandırılan köpeğin, çıngırak sesine de tepki göstermesi bir uyarıcı genellemesidir.

Advertisement

► Uyarıcı ayrıştırması: Canlının, uyarıcılardan olumlu kabul edileni seçip, diğerlerine tepki göstermemeyi öğrenmesidir. Örneğin, zil sesine koşullandırılan köpeğin, benzer seslere, sözgelimi çıngırak sesine de tepki göstermemesinin sağlanması böyle bir uygulamadır. Bunu sağlamak için genellikle istenen tepki pekiştirilir, istenmeyenler ise söndürülür. Bu işleme dayanan öğrenme tekniğine “ayrımlı pekiştirme” adı verilir.

► Sönme: Daha önce yapay uyarıcı (koşullanmış uyarıcı) ya koşullanmış (örneğin zil sesine salya tepkisi verme) canlıya doğal uyarıcı (örneğin, et) vermeme yolu ile sağlanan tepkenin yok olması, başka bir deyişle unutulmasıdır.

► Bastırma: Edimsel koşullanma ile ilgili bir uygulamadır. Öğrenilmiş bir davranışı zayıflatmak için kullanılır. Canlı koşullanmış olduğu davranışı yaptığı zaman “cezalandırılır. Bu yol, sönme ile birlikte uygulanabilir. Deneyler, bu yolla elde edilen sonucun davranışı geçici olarak ortadan kaldırdığını, ama sürekli bir sonuç sağlamadığını göstermiştir.

► Kendiliğinden geri gelme: Söndürülmüş sanılan bir davranışın, tekrar “kendiliğinden” güçlenip, ortaya çıkmasıdır. Örneğin, Pavlov, bir dizi sönme tekrarı yaptırdıktan sonra, aradan iki gün geçince, köpekte tekrar “salgılama” davranışının geri geldiğini görmüştür.

► Pekiştirme ve pekiştiriciler: Pekiştirme, bir uyaran karşısında gösterilen davranışı ödül veya ceza gibi başka bir uyaran yardımıyla güçlendirmesidir. Ödül bir “olumlu pekiştiriri”, ceza ise “olumsuz pekiştirici”tir. (Ancak, cezayı olumsuz pekiştirici saymayanlar da vardır. Bunlara göre, olumsuz pekiştiriri bir ceza değil, tersine rahatsız edici bir durumdan kurtulmak olduğundan, bu durumun ortadan kalkması bir ceza değil ödüldür.)

► Kaçınma koşullaması: Bu hem klasik hem de edimsel koşullanmayı içine alan bir öğrenmedir. Bu iki öğrenme birbirine bağlanmıştır. Kaçınma koşullanmasının olabilmesi için önce korku ve kaçma koşullanmasının olması gerekir. Korku koşullanması klasik bir koşullanmadır, yani bir yapay uyarıcı, doğal olarak korku uyandıran bir uyarıcıyla eşleşti-rilip, koşullama yapılır. Ancak deneyimsiz bir canlı için korku yaratıcı uyarıcıdan nasıl kaçı-lacağı pek açık değildir ve bunun da öğrenilmesi gerekir.

Advertisement

Sayıları Öğrenme

Model alarak öğrenme: (Gözleyerek öğrenme)

İnsan nasıl davranacağını bilemediği durumlarda, aynı durum karşısında başkalarının ne yaptığına bakar. Örneğin, piste çıkan kişi yeni dans figürlerini bilmiyorsa, danseden diğer kişilere bakarak onlar gibi hareket etmeye çalışır.

Motor öğrenme: (Psiko-motor öğrenme)

Bu tür öğrenmenin ayırıcı özelliği, bir işin nasıl yapılacağı değil; daha iyi, daha süratli ve hatasız nasıl yapılacağıdır.

Bilindiği gibi becerilerin olmadığı bir iş, bir öğrenim etkinliği yoktur. İnsanın günlük eylemlerinin hemen hemen tamamı beceriklilik ister. Bu alanda, daktilo yazma, piyano çalma, resim yapma ilk olarak akla gelebilen motor öğrenme örnekleridir.

Bilişsel Öğrenme

Bilgi depolama ve bilgiyi işleme biçiminde değişiklik yapma ile ilgili bir öğrenme yoludur, insan ve diğer üst düzeyde zihinsel bakımdan gelişmiş canlılarda görülür.

Bilişsel öğrenmenin bir alanı “yer öğrenme” dir. Öğrenecek kişiye birbirine bağlanacak olaylar gösterilir, fakat belirli davranışlar için pekiştirme yapılmaz, hatta bilgiler verilirken deneğin hiç hareket etmemesi sağlanır. Ancak verilen bilgilerle deneğin zihninde yerlerle ilgili bir “bilişsel harita” oluşmuş olur. Bu açıdan, bilişsel öğrenmede belleğin rolü çok büyüktür.

“Kavrama yoluyla öğrenme”, bir bilişsel öğrenme biçimi olarak, “çözümü gereken sorunun çözümünün öğrenilecek konunun elemanları arasındaki ilişkinin bir anda görüle-rek, başarılı davranışın bir anda ortaya çıkması” m anlatır. Bu nedenle buna “HAH!” yaşantısı da denmektedir.

Gizli Öğrenme

Belli bir çaba harcamadan, farkına varmadan bir organizmanın belli bir davranışı öğrenmesidir. Örneğin, bir labirente bırakılan tok bir fare, yiyeceğe ulaştıracak olan yolu bulmak için uğraşmaz, sadece gelişi güzel’dolaşır. Ama, fareyi sonradan aç bırakarak aynı labirente koyduğumuzda yiyeceğe giden yolu daha çabuk bulur. Demek ki gelişigüzel dolaştığında farkına varmadan bir şeyler öğrenmiş bulunmaktadır.


Leave A Reply