Öğretim ve Öğrenim Özgürlüğü Nedir? Tarihsel Gelişimi Nedir?

0
Advertisement

Öğretim ve öğrenim özgürlüğü nedir? Tarihsel gelişimi nasıl oluşmuştur? Dünyadaki örnekleri nelerdir? Akademik özgürlüğün gelişimi nasıl olmuştur?

Öğretim ve öğrenim özgürlüğü, Akademik Özgürlük olarak da bilinir, öğretmen ve öğrencilerin hukuksal, kurumsal ya da toplumsal baskı, kısıtlama ve sınırlamalar olmaksızın öğretme, öğrenme, bilgi edinme ve araştırma özgürlüğü. Herkesin sahip olduğu bilim ve sanat özgürlüğünün bir alt kategorisi durumunda olan bu özgürlüğün temel öğeleri, öğretmenlerin ilgilerini çeken herhangi bir konuyu araştırmaları, bulgularını öğrencileri, çalışma arkadaşları ve başkalarına açıklamaları, topladıkları verileri ve vardıkları sonuçları denetim ya da sansür olmaksızın yayımlamaları, mesleki açıdan uygun buldukları biçimde öğretim yapmaları ve özel yaşamlarında öteki yurttaşlara tanınmış bütün hak ve özgürlüklerden yararlanmaları, öğrencilerin de ilgilerini çeken konularda öğrenim görmeleri, kendi yargılarına varmaları, düşüncelerini serbestçe dile getirmeleri ve öteki yurttaşlara tanınmış bütün genel hak ve özgürlüklerden yararlanmalarıdır.

Hak Özgürlük Sorumluluk

Öğretim ve öğrenim özgürlüğünü savunanlara göre bu özgürlük, öğretmen ve öğrencilere rahatlık ya da kolaylık sağlamak için değil, bütün topluma yararlı olduğu için gereklidir. Bir başka deyişle, toplumun uzun vadeli çıkarlarına en iyi hizmet eğitim sürecinde bilginin ileriye götürülmesiyle sağlanır. Bilgi ise, devlet, din ya da başka kurumların ya da özel çıkar gruplarının araştırmaları engellemediği bir ortamda en iyi biçimde ilerleme olanağı bulur.

Öğretim ve öğrenim özgürlüğünün temelleri, öğretim üyelerinin belirli dönemlerde toplanarak bazı meslektaşlarının yapıtlarını mahkûm etmeleri biçimindeki uygulamaya karşın, ortaçağ üniversitelerince atıldı. Papaların ve kralların izinleriyle yasal olarak özerk kurumlara dönüşen bu üniversiteler kendi kadrolarını oluşturma, alacakları öğrencileri seçme ve mezuniyet ölçütlerini belirleme özgürlüklerine sahipti.

Reform hareketinden sonra Avrupa’da ulusal devletlerin yükselişi üniversitelerin özerkliğine yönelik bir tehdit oluşturdu.

Devlet otoritesi altına giren öğretim üyeleri iktidarlarca kabul edilebilir şeyleri öğretme zorunluluğuyla karşı karşıya geldiler. Böylece günümüze değin süregelen bir çatışma ortaya çıktı. Bazı devletler öğretim ve öğrenim özgürlüğünü destekleyerek daha sonraki uygulamalara örnek oluşturan üniversiteler kurdular. Örneğin Felemenk Çumhuriyeti’nde (bugün Hollanda) Leiden Üniversitesi (1575), öğretmenleri ve öğrencileri için siyasal ve dinsel baskı ve kısıtlamalardan uzak, geniş bir özgürlük ortamı sağladı. Almanya’daki Göttingen Üniversitesi 18. yüzyılda öğrenim özgürlüğünün bir meşalesi durumuna geldi. 1811’de Berlin Üniversitesi’nin kurulmasıyla temel ilkeler olarak pekişen Lehrfreiheit (öğretme özgürlüğü) ve Lernfreiheit (öğrenme özgürlüğü) başka üniversitelere de esin kaynağı oldu.

Advertisement

Akademik Kariyer

Demokratik gelenekten yoksun ülkelerde öğretim ve öğrenim özgürlüğü yerleşmiş bir kurum değildir. Sosyalist ülkelerde öğrenim özgürlüğü, özellikle matematik, doğa bilimleri, dilbilim, arkeoloji gibi yeni ve verimli çalışmaların yapıldığı alanlarda tanınmıştır. Buna karşılık liberal bakış açısından, sosyal bilimler, sanat ve insan bilimleri alanında öğrenim özgürlüğü önemli ölçüde kısıtlanmıştır. Öteki ülkelerde koşullar daha iyi olmakla birlikte, durum hiçbir zaman kesin değildir. Örneğin, öğretim ve öğrenim özgürlüğü geleneğinin en güçlü olduğu Almanya 1930’larda tam bir karanlık dönem yaşadı.

Faşist İtalya’da da durum farklı olmadı. Bu nedenle 1948 tarihli İtalyan Anayasası ile 1949 tarihli Bonn Temel Yasası bilim ve sanat özgürlüğü ile öğretim ve öğrenim özgürlüklerini özel güvence altına aldı. ABD’de öğrenim özgürlüğü tarihini gölgeleyen “sadakat yeminleri”, 1950′ lerdeki komünizm karşıtı kampanya sırasında birçok öğretim görevlisinin usulsüzce işten atılmasına ve araştırma özgürlüğünün ciddi bir biçimde sınırlandırılmasına yol açtı. Buna benzer uygulamalara Türkiye’de de rastlandı. 1960 askeri müdahalesinden sonra Milli Birlik Komitesi tarafından 147 üniversite öğretim üyesi, 1980-83 askeri rejimi sırasında da 1402 sayılı Sıkıyönetim Kanunu’nun sıkıyönetim komutanlarına tanıdığı yetkiye dayanılarak 70 kadar üniversite öğretim üyesinin yanı sıra çok sayıda öğretmen bağlı bulundukları kurumlardan uzaklaştırıldılar.

Günümüzde örgütlü ve kurumsal bir yapı kazanmış olan eğitim ve öğretim genelde devletin başlıca ödevleri arasında sayılır.

Ama bu durum devletin eğitim ve öğretim alanını kendi tekeli altına alması sonucunu yaratmaz. İsteyenler devlet dışında da, örgütlü ve kuramsal bir çerçeve içinde öğretme ve öğrenme özgürlüklerini kullanabilirler. Bu, bilim, sanat ve düşünce tekelinin önlenmesi açısından tanınmış bir serbestliktir.

Türkiye’de 1960 öncesinde üniversite özerkliği ve akademik özgürlük iktidar çevrelerinden gelen baskılarla zedelenmişti. 1961 Anayasası buna karşı bir tepki olarak bilim ve sanat özgürlüğünü sınırsız olarak tanıdı ve akademik özgürlükleri de, başta üniver:

Bu yönüyle de liberal anayasa-cılıktan ayrılan bu metnin 27. maddesine göre herkes bilim ve sanatı serbestçe öğrenme ve öğretme. Açıklama, yayma ve bu alanlarda her türlü araştırma hakkına sahiptir. Ama bu hak devletin biçimi ve bütünlüğü, cumhuriyetin nitelikleri ve resmî dile ilişkin anayasa hükümlerinin değiştirilmesi amacıyla kullanılamaz. Başka bir sınırlama anayasaya sadakat borcunda belirir (m. 42/4). Ayrıca eğitim ve öğretimin Atatürk ilkeleri ve devrimleri doğrultusunda. Çağdaş bilim ve eğitim esaslarına göre, devletin gözetim ve denetimi altında yapılması gerekir. Bu esaslara aykırı eğitim ve öğretim yerleri açılamaz (m. 42/3). Özel ilk ve orta dereceli okulların bağlı olduğu esaslar devlet okullarıyla erişilmek istenen düzeye uygun olarak yasayla düzenlenir (m. 42/6). Anayasa ilk ve orta öğretim alanını özel girişime açık tutarken, yükseköğretim kurumlarının devlet dışında ancak özel vakıflarca kurulabilmesine olanak tanımıştır (m. 130/10).

Advertisement


Leave A Reply