Ölümden Sonra Bilincimize Ne Olur? Beyin de Hemen Ölür Mü?

0
Advertisement

Ölümden sonra bilincimize ne olduğu üzerine yapılan bilimsel araştırmaları ve yaygın inanışları keşfedin. Ölüme Yakın Deneyimlere yaşananlar.

Ölümden Sonra Bilincimize Ne Olur?

Kaynak: pixabay.com

Ölümden sonra bilince ne olduğu sorusu yüzyıllardır insanların kafasını kurcalamaktadır. Bazıları bilincin bedenin ölümüyle sona erdiğine inanırken, diğerleri bilincin var olmaya devam ettiği bir öte dünyaya inanmaktadır. Bilinç, algılamamızı, düşünmemizi ve hissetmemizi sağlayan zihnin öznel deneyimidir. Araştırmacılar onun doğasını ve varlığını tartışarak bir gizem yaratmaktadır.

Bir hipotez, bilincin beyin aktivitesinden kaynaklandığını ve beyin ölümünden sonra kaybolduğunu öne sürmektedir. Araştırmalar bu teoriyi desteklemekte ve belirli beyin bölgelerinde meydana gelen hasarın bilinçte buna karşılık gelen değişikliklere yol açabileceğini göstermektedir. Ancak diğer bilim insanları bilincin fiziksel olmadığını ve bir aracı ya da alıcı görevi gören beyinden bağımsız olarak var olabileceğini savunmaktadır. Bilincin kökeni, beynin bir yan ürünü mü yoksa fiziksel olmayan aşkın bir varlık mı olduğu önemli bir sorundur.

Beyin ölümünden sonra bilince ne olduğu düşünüldüğünde tartışma daha karmaşık bir hal almaktadır. Bazı araştırmacılar bilincin tamamen fiziksel beyne bağlı olduğuna ve beyin kapandığında sona erdiğine inanmaktadır. Bu bakış açısı tüm zihinsel olguların fiziksel beyin süreçlerine indirgenebileceğini varsayar. Bu bakış açısına göre, bilinç nöral aktiviteden doğar ve beyin çalışmayı durdurduğunda bilinç de sona erer. Bu bakış açısı bazen tüm zihinsel olayların fiziksel süreçlerle açıklanabileceğini ve maddi dünyanın tek gerçeklik olduğunu savunan materyalizmle ilişkilendirilir. Bu argümanı destekleyecek şekilde, belirli beyin bölgelerinin yaralanması, belirli bilişsel yeteneklerin ve hatta bilincin kendisinin kaybına yol açabilir. Ayrıca araştırmalar, anestezinin beyin aktivitesini baskılayarak bilinçsizliğe yol açması gibi bazı kimyasalların beyindeki sinirsel aktiviteyi etkileyerek bilinci değiştirebildiğini göstermektedir.

Ölüm Tam Olarak Nedir?

Ölümden sonra bilincin gizemini çözmeden önce, ölümle neyi kastettiğimizi anlamak gerekir. Klinik olarak bir kişi kalbi durduğunda, solunumu durduğunda, kan dolaşımı durduğunda ve nihayetinde beyin kapandığında ölü ilan edilir. Ancak kalp masajı gibi hayat kurtaran teknikler, bir kişinin kalbini yeniden çalıştırarak onu canlandırmayı mümkün kılarak ölüm anlayışımıza meydan okumuştur. Bu da geri dönüş noktasının ötesinde olma kavramını bulanıklaştırmaktadır. Önceleri bilimsel açıdan bilincin fiziksel bedenle birlikte sona erdiği yaygın olarak kabul ediliyordu. Ancak son kanıtlar, bir kişinin beyin hücrelerinin ölümden sonra tamir edilemeyecek şekilde bozulmasının birkaç gün veya daha uzun sürebileceğini göstermektedir. İlginç bir şekilde, ölümden sonra vücudumuzdaki hücrelerin işlemlerine devam ettiği bir dönem vardır. New York Üniversitesi Langone Tıp Merkezi’nde kritik bakım ve resüsitasyon araştırmaları direktörü olan Dr. Sam Parnia, bir kişi öldüğünde hücrelerin anında canlıdan ölüye geçmediğini açıkladı. Bunun yerine, bir süre daha dirençli kalırlar. Washington Üniversitesi’nden Mikrobiyoloji Profesörü Peter Noble, genlerin ölümden sonra aktif kalabildiğini, hatta dört güne kadar aktivitelerini artırabildiğini keşfetti. Bu, gen aktivitesinin ölümden sonra da devam ettiğini göstermekte ve ölüm sonrası süreçlere ilişkin anlayışımızı zorlamaktadır. Noble’ın araştırması, vücudumuzun her şeyin bir anda sona ermesinden ziyade, farklı parçaların çeşitli oranlarda ölmesiyle kademeli bir kapanma yaşadığını öne sürüyor.

Ölüme yakın deneyimler

Ölüme yakın deneyimler (ÖYD’ler) ölümden sonraki bilince dair başka bir bakış açısı sunar. ÖYD’ler, bireyler ölümün eşiğindeyken veya ölümden diriltildiklerinde meydana gelir. Beden dışı deneyimler, yoğun duyusal deneyimler ve ölmüş sevdikleriyle karşılaşmalar ÖYD’lerin ortak özellikleridir. ÖYD sırasında bireyler kendi bedenlerinin üzerinde süzüldüklerini ve sahneyi daha yüksek bir bakış açısından izlediklerini hissedebilirler. Bazı hastalar odanın bir köşesinden veya yukarıdan kendilerini kurtarmaya çalışan tıp uzmanlarını gördüklerini iddia ederler. ÖYD’ler genellikle bir tünel veya parlak ışık deneyimleriyle birlikte bir huzur, sevgi ve uyum duygusu içerir. İnsanlar bazen ölmüş sevdikleriyle veya ruhani varlıklarla etkileşime girdiklerini bildirirler. Bazıları vefat etmiş aile üyelerinden veya arkadaşlarından selam aldıklarını iddia ederken, diğerleri meleklerle veya diğer ilahi varlıklarla karşılaştıklarını iddia eder. ÖYD’ler ayrıca, bireylerin tüm yaşamlarının yoğunlaştırılmış bir şekilde gözlerinin önünden geçtiğini algıladıkları bir yaşam incelemesini de içerebilir.

Advertisement

ÖYD’lerin derin doğasına rağmen, gerçek doğaları tam olarak anlaşılamamıştır. Bazı çalışmalar ÖYD’lerin kişi ölüme yaklaştıkça beyinde meydana gelen değişikliklere atfedilebileceğini öne sürerken, diğerleri ölümden sonraki hayata veya ruhani aleme dair bir bakış açısı sağladığını öne sürmektedir. Destekçiler, ÖYD’lerin ölümden sonra bilincin hayatta kaldığına dair kanıt sağladığını savunmaktadır. Ancak, eleştirmenler bunların beyindeki oksijen yoksunluğunun neden olabileceği halüsinasyonlar gibi fizyolojik faktörlerle açıklanabileceğini iddia etmektedir.

Bu bakış açıları ve devam eden araştırmalar, ölümden sonra bilince ne olduğuna dair süregelen keşiflere katkıda bulunmaktadır. Konu ilgi çekici ve yoruma açık olmaya devam etmektedir.


Leave A Reply