Bağcılık Tarihi, Özellikleri, Bağcılık Yapmak İçin Bilinmesi Gerekenler

0
Advertisement

Bağcılık nedir? Bağcılık nasıl yapılır? Bağcılık ne zaman başladı bağcılık tarihi ve genel anlamda bağcılık ile ilgili bilgilerin yer aldığı sayfamız.

Bağcılık - Üzüm Bağı

Kaynak: pixabay.com

Bağcılık Nedir? Bağcılık Hakkında Bilgi

Bağcılık, üzüm yetiştirme işi. Bilinen en eski tarım etkinliklerinden biri olan bağcılık büyük olasılıkla Hazar Denizi yöresinde doğmuş ve M.Ö. 4000’lerde bütün Avrupa ve Ortadoğu’ya yayılmıştır. Bugün dünyanın bütün ılıman bölgelerinde uygulanmaktadır.

Bağcılığın hem çok eski bir geçmişi olduğu, hem de değişik iklim ve toprak koşullarındaki çok geniş alanlarda bağcılık yapıldığı için binlerce asma çeşidi geliştirilmiştir. Örneğin dünyada en çok yetiştirilen asma türü olan Vitis vinifera’nın 5 bini aşkın çeşidi vardır.

Üzüm asması temelde bir ılıman kuşak bitkisi olmakla birlikte, yarı tropik iklim koşullarında da yetişir. Yalnız, ılıman kuşağın soğuk kesimlerinde, büyüme mevsimi meyvenin olgunlaşmasına elvermeyecek kadar kısa sürdüğü ya da çok soğuk geçen kışlar bitkiyi ve meyveye dönüşecek tomurcukları öldürdüğü için, bitki bu yörelere uyum sağlayamamıştır. İklim, olgunlaşmış üzümlerin niteliğini belirleyen en önemli etkendir. Gerçekten de, dünyanın değişik yörelerinde yetişen üzümlerin bunca büyük çeşitlilik göstermesi, her şeyden önce, meyvelerin büyüme mevsiminde aldıkları ısı miktarının değişik olmasından kaynaklanır. Gece ve gündüz arasındaki sıcaklık farkı, güneş ışığını alma süresi ve toprak sıcaklığı da meyvenin niteliklerini etkileyen önemli etkenler arasındadır.

Meyvenin büyüme mevsimi, günlük sıcaklık ortalamasının yaklaşık 10°C’yi bulduğu bahar aylarında başlar. Üzümlerin olgunlaşabilmesi için, büyüme mevsimi boyunca 10°C’nin üstünde belli miktarda ısı almaları gerekir. Alınması gereken toplam ısı miktarı, büyüme mevsimi süresince her gün 10°C’nin üstündeki günlük ortalama sıcaklık derecelerini toplayarak hesaplanır. Meyvenin iyi gelişebilmesi için en uygun ısı toplamı 1.800°C dolaylarıdır. Isı toplamı bu değerden az olduğundan meyveler yeterince olgunlaşamaz ve büyüme mevsiminin bitiminde üzümlerin şeker oranı az, asitliği yüksek olur. İsviçre’deki ve ABD’nin doğu eyaletlerindeki bağlarda çoğu zaman böyle bir tehlike söz konusudur. Buna karşılık, Cezayir’de olduğu gibi, toplam ısı gerekenden daha fazla olduğunda üzümler erken olgunlaşacağından meyvenin asitliği ve rengi istenen düzeye ulaşamaz.

Bir bağda, asmaların alacağı toplam ısı miktarım, dolayısıyla üzümün niteliğini belirleyen başlıca etkenler bağın konumu (en iyisi doğuya bakan yamaçlar), rüzgârların esiş doğrultusu (en iyisi yamacın tepesinden vadiye doğru), toprak sıcaklığı (büyüme mevsimi boyunca lOPC’nin üstünde) ve toprağın nemliliğidir (hiçbir dönemde çok kuru olmamalı ve çok kısa süreler dışında aşın suyla doyarak çamura dönüşmemelidir).

Advertisement

Asma, çok su tutan geçirimsiz (killi) topraklar ile alkali (tuzlu) topraklar dışında hemen her tür toprakta yetiştirilebilir; ama en uygunu kireçli ve kumlu, geçirgen topraklardır. Bağın konumu ve toprağın nitelikleri belirlendikten sonra en önemli nokta, değişik amaçlarla üretilen (sofralık, şaraplık ya da kurutmalık) üzüm çeşitleri arasından, bu koşullara en uygun olanını seçmektir. Seçilen çeşitleri dikerek bağı kurmadan önce toprağın da hazırlanması gerekir; bunun için, özellikle geçirimsiz ve çok kuru topraklar, güz sonu ya da kış başında derince (80 cm – 1 m arasında) kazılarak alttaki verimli topraklar üste gelecek ve havalanacak biçimde kirizma yapılır. Asma kütüklerini dikerken de, toprak kaymasını ve aşınmayı elden geldiğince önleyebilmek için kütük sıralarını toprağın eğimine uygun olarak kurmakta yarar vardır.

bağcılık

Kaynak: pixabay.com

Asmanın Çoğaltılması

Asmalar çelikleme ve daldırma yöntemiyle çoğaltılır. Çeliklemede, çoğaltılacak asma çeşidinden kışın kesilip alınan 20-30 cm uzunluğundaki ince dallar (çelikler) üstleri gübre, saman ve toprakla örtülerek saklandıktan sonra, baharda fidanlıklardaki şaşırtma parsellerine sık aralıklarla dikilerek bir yıl süreyle köklenmeye bırakılır. Köklenen asma çubukları ertesi yıl, çubuklar arasında 1,5 m, sıralar arasında da 2-2,5 m aralık bırakacak biçimde bağdaki yerlerine dikilir. Bu aralıklar, toprağın verimine göre azaltılabilir ya da asmalar çardak biçiminde yetiştirilecekse artırılabilir. Daldırma yoluyla çoğaltılan asmalarda ise, uzun bir dalın ucu toprağa 8-10 cm derinliğinde gömülerek köklendirilir. Her iki yöntemde de dikimden önce aşılanmış asma çubuktan kullanılabileceği gibi, dikili asma anaçları üzerine sonradan aşılama da yapılabilir. Toprağın bileşimine ve iklim koşullarına uygun, hastalıklara ve asalaklara dayanıklı anaçların seçimi, alınacak ürünün niteliğini temelden etkileyen en önemli noktalardan biridir.

Asma çubuklarının güçten düşmeyerek iyi gelişmesi ve bol ürün vermesi için, ilk yıldan başlayarak sürgünlerin budanması gerekir. Asmaya biçim vermek (kâse, yelpaze, baş, kollu, dirsekli, ağaççık, kordon, guyot) amacıyla ilk yıllarda uygulanan kış budamasından sonra “omca” adını alan asma kütükleri, bahar ve yaz aylarında yeşil budamayla (filiz alma, yaprak alma, doruk ya da tepe alma, uç alma, koltuk alma, salkım seyreltme) daha iyi ürün verecek biçimde bakıma alınır.

Asmaların Hastalıkları

Bağcılığın en büyük düşmanı, asmalara dadanarak ürüne zarar veren ve bitkiyi kökünden kurutan asmabitidir. Filoksera adıyla da bilinen bu böceğin ABD’nin doğu bölgelerinden Avrupa’ya yayılması Vitis vinifera türü asmalann yetiştirildiği kıtanın hemen her yanındaki üzüm bağlarım yerle bir ederek, 1870-1900 arasında Avrupa şarap sanayisine ağır bir darbe indirmiştir. Ancak V. vinifera asmalarının, ABD’nin doğu eyaletlerinde yabani olarak yetişen ve asma bitine karşı son derece dayanıklı olan V. rupestris, V. berlandieri, V. riparia gibi Amerikan asmalanna aşılanmasından sonra bu zararlının önü alınabilmiştir. Bugün de Türkiye’de ve tüm Avrupa’da, seçilen üzüm çeşitleri bu anaçlar üzerine aşılanarak üretilir. Sağlıklı ürün alabilmek için, asmabitinden başka, bağcılığa zarar veren çeşitli asalak ve külleme gibi mantar hastalıklarıyla da savaşmak gerekir.

Bütün dünyada bağcılığa ayrılan alanlar 1980’de 10 milyon hektarı bulmuştu. Aynı yıl İspanya, İtalya ve Fransa’da bağ alanlan ülke başına 1,5 milyon hektarı aşarken, SSCB 1.300.000 hektarla dördüncü, Türkiye 800.000 hektarla beşinci sırayı alıyordu. Ancak, gerek bağcılık tekniklerindeki yetersizlikler, gerek dış pazara açılma sorunla-n nedeniyle Türkiye’de bağ alanları 1988′ de 590.000 ha’ya düştüğü gibi, alınan ürün miktarı da sürekli dalgalanma göstermektedir.

Advertisement


Leave A Reply