Ortaoyunu Nedir? Ortaoyununun Özellikleri Tiplemeleri ve Tarihçesi

0
Advertisement

Ortaoyunu nedir? Ortaoyununun özellikleri nelerdir? Ortaoyunu tarihçesi, ünlü ortaoyunları, fasılları nelerdir? Ortaoyunu hakkında bilgi.

Ortaoyunu

Ortaoyunu Nedir? Ortaoyununun Özellikleri Tiplemeleri

Ortaoyunu; halk tiyatrosu geleneğini sürdüren (kukla, meddah, Karagöz) seyirlik oyunlarının bir bölümü; pek çok bakımdan Karagöz’e benzediği halde canlı oyuncularla sunulduğu için özellik gösteren seyirlik oyunudur. (Kol Oyunu, Meydan Oyunu, Taklit-Oyunu, Zuhuri).

Pişekar ve Kavuklu

İki önemli kişisinden Pişekâr, (önden giden) ve Kavuklu üzerinde gelişen oyun; aralarındaki konuşma, anlaşamama, çatışma gibi nedenlerle yürüyerek işe başka kişilerin karışmasıyla olgunlaşır; eski ortaoyunlarının başındaki curcuna bölümü atlanırsa her ortaoyununda dört ana’ bölüm vardır: öndeyiş, söyleşme, (arzbar, tekerleme), fasıl, bitiş. Ortaoyunu, seyircilerle kuşatılmış bir alanda sergilenir. Bu oyun yerine palanga da denir. Çoğunlukla oyun yerinin yakınında, bitişiğinde bir çadır ya da perdeyle kapatılabilecek bir yer yapılarak oyuncuların soyunup giyinmeleri sağlanır. Belli başlı iki dekordan biri Yeni Dünya öteki Dükkân diye anılır (iki, üç, dört kanatlı bir kafes, paravana, birkaç iskemle…).

Pişekâr, iki dilimli, birbirine çarpınca ses çıkaran, oyunun başı olduğunu belirten bir şakşak taşır. Pişekâr, oyunun sahneye koyucusu, yöneticisi, bir bakıma yazarı, baş oyuncusu olduğu için şakşakın oyunu yönetmek, yürüyüşünü değiştirmek, oyunculara işlerini bildirmek gibi görevleri vardır. Ortaoyununun sahfte düzeni, metinsiz, doğmaca oynayışın yuvarlak sahne kurallarının gereklerine uyar. Oyun yeri yuvarlak olduğu için oyuncular yer ve yön değiştirerek seyircilerin kendilerin görmelerin sağlarlar. Ortaoyunu için meydan-ı sühan: söz alanı tamlaması da kullanılır; bu da oyunun daha çok söze dayandığını gösterir. Kısaca ortaoyunu, tarihi var olan iki başlıca üsluptan birincisine bağlı göstermeci ve doğaçtan bir seyirlik oyunudur (öteki üslup: Benzetmeci ya da gerçekçi tiyatro)

Fasıllar

Fasıl denilen asıl oyunlar genellikle iki koşut olaylar dizisi halinde gelişir. Dükkân dekorunda gelişen olaylar dizisinde Kavuklu bir iş arar, Pişekâr ona iş bulur, çeşitli müşteriler dükkâna gelirler. Yeni Dünya denilen ev dekorunda ise zenne takımı Pişekâr aracılığıyla ev arar, bulduklarına yerleşirler. Bitiş bölümünde Pişekâr oyunu sonuçlandırırken seyirciden özür diler, gelecek oyunun adını ve yerini duyurur. Seyircilerin oyunu rahatça izlemeleri için önde olanlar yere çömelir, ikinci sıra iskemlelere oturur, arkadakiler ayakta kalırlar. Genellikle Karagöz’ü izleyen Ortaoyunu fasılları yukarıda değinildiği gibi açık biçimli, esnek, oynak, değiştirilebilir, seyirci bir çok yönlülük içinde seçimler yapabilir, sanki ikinci bir yaratıcı olur. Ortaoyuncu her şeyden önce seyircilerinin kimler olduğuyla yakından ilgilidir. Fasılların kaynakları gerçek ya da yapıntı olmak üzere ikiye ayrılabilir. Gerçek olanlar, olayları, görenek, gelenek ve töreleri, günlük yaşayışı, bu alandaki çeşitli eğilimleri yansıtabilir. Yapıntı olaylar ise masallar, efsaneler, başka oyunlardan aktarmalardır.

Advertisement

Elde yazılı olarak bulunan belli başlı karagöz ortaoyunu fasılları şunlardır:

Ağalık, Bahçe ya da Murgzar Bahçesi, Balıkçılık, Bursalı Leyla, Büyük Evlenme, Büyücü Hoca, Canbazlar, Cazular, Cincilik, Çeşme ya da Kütahya, Çifte Hamamlar, Çivi Baskını ya da Aptal Bekçi, Eczahene, Eskici Kasım, Ferhat ile Şirin, Fotoğrafçı, Gözlemeci, Hain Kahya, Hamam, Kâğıthane Safası, Kale, Kanlı Kavak, Kanlı Nigâr, Kayık, Kırgınlar ya da Aptal Kardeşler, Kızılarağası, Kunduracı Oyunu, Mal Çıkarma, Mahalle Baskını, Mandıra, Meyhane, Orman, Ortaklar, Pazarcılar, Sahte Esirci, Sahte Gelin, Salıncak, Sandıklı, Sünnet, Tahir ile Zühre, Tahmis, Telgrafçı, Tireli, Tımarhane, Yalova Safası, Yazıcı.

karagoz-hacivat

Ortaoyununun bir özelliği de (kukla ve Karagöz gibi) kişilerinin tip olmalarıdır. Bunlar durağan ve değişmez genellemelerdir. Onlardan belli durumlarda belli davranışlar beklenir. Yani belirli kusurlar özellikler tek bir kişide büyütülmüştür. Dış ve fizik görünüşleri çok önemlidir. Kişinin özünü tamamlar. Karagöz ve Ortaoyununda kişileştirme başlıca karşıtlık ve yinelemelerle (tekrar) olur. Her kişi belli davranışları sürekli yinelediği gibi birbirleriyle de sürekli karşıtlar yaratırlar. Belirlenmeleri dört yoldan olur: Görünüşü, dış özellikleri; konuşması, sesi, söyleyişi, davranışları, hareket ve tavırları; başkalarının bu kişi için söyledikleri, düşünceleri.

Özetlemek gerekirse Dr. Jacob’a göre kişiler dört bölümde toplanabilir:
  • Asal kişiler (Hacivat, Karagöz; Pişekâr, Kavuklu, Tuzsuz, Beberuhi, Çelebi..)
  • Şive-ağız taklitleri; Acem, Arap, Yahudi, Rum, Frenk, Laz, Kastamonulu, Arnavut..
  • Hasta-eksik kişiler (Kekeme, Tiryaki, Esrarkeş, Sarhoş, Köçek, Deli..)
  • Kadınlar ve çocuklar. Karagöz-Kavuklu, halkın ahlâk anlayışının ve sağduyunun temsilcisidir. Ortağını dolandırmak gibi ufak tefek kusurlarını halk hoş görür, onlara duygudaşlıkla bağlıdır.

Özü sözü bir, düşündüğünü çekinmeden söylediği için başına türlü açmazlar gelir. Belli bir uğraşı, okumuşluğu, yüze gülüçlülüğü olmadığı için sürekli geçim kaygısındadır. Parasızlık yüzünden de hiç istemediği işleri yapmak zorunda kalabilir. Mahallede gözü önünde geçen olaylara, eğri işlere Hacivat:, Pişekâr gibi göz yummaz, hemen öfkelenir, mahallenin namusunu korumayı kendine görev bilir. Eli açıktır, para sahibi olunca gönlü yücedir. Hacivat, Pişekâr gibi güzel sözler söylemeye özenirse de beceremez. Çabuk kanar, iş adamı değildir. Yalancılığı, ikiyüzlülüğü hemen ortaya vurur. Her zaman karısıyla başı derttedir, onunla sürekli dalaşır. İnceliklere aklı ermez, pek gerçekçidir, hayale de yer vermez.

Hacivat-Pişekâr’a gelince; herkesin huyuna göre konuşmasını, yüze gülmesini bilen, içinden pazarlıklı, ara bulucu, kavgaları yatıştırır, dargınların arasını bulur, ölçülü, ağırbaşlı, her kalıba girebilen, kusurlara kolayca göz yumabilen, işine gelince dilini tutan esnek bir kişiliği vardır. Öğüt verir, yol gösterir, iyi konuşur, görgü kurallarına dikkatle uyar, her konudan biraz bilir, mahallenin muhtarı, çöpçatanı ve yüzdecisidir. Bütün işlere ortak olur, yapıcıdan çok girişimcidir. İş adamı ahlakını bilir, kurul düzeni değiştirmek istemez, kimden çıkarı varsa onun borusunu öttürür, dalkavuk ruhludur, sözünü örtülü dolambaçlı söylemede ustadır.

Ortaoyunu metinleri ağızdan ağıza, kuşaktan kuşağa geçen anonim (ortak) kalıplardır; temsil sırasındaki söyleme nükteleriyle zenginleştirilerek ve doğaçtan eklemelerle aynen sürdürülür. Bu bakımdan tiyatro edebiyatıyla herhangi bir ilişkisi olamaz.

Advertisement


Leave A Reply