Osmanlı Devletinde Eğitim Sistemi Nasıldı? Eğitim Kurumları ve Medreseler (Konu Anlatımı)

0
Advertisement

Osmanlı Devletinde eğitim sistemi nasıldı? Osmanlı Devletinde sivil eğitim kurumları, medreseler ve askeri eğitim kurumları hakkında bilgi.

Osmanlı Devletinde Eğitim Sistemi

Sivil Eğitim Kurumları

XIX. yüzyıla kadar Osmanlı Devleti’nde ilköğretim, her yerleşim birimindeki camilerde verilmekteydi. Yüksek öğretim ise medreselerde yapılmaktaydı. II. Mahmut dönemine kadar, genel anlamda klasik Osmanlı eğitim sisteminde büyük bir değişim yaşanmamıştır. Medreselerde, akli ve nakli bilimler öğretiliyordu. Akli bilimler; fizik, kimya, astronomi, biyoloji, coğrafya, tarih, matematik, tıp gibi bilimlerdi.

Nakli bilimler ise; islami bilimlerin dalları olan Kur’an-ı Kerim, hadis, kelam, fıkıh ve tefsir gibi bilimlerdi.

Masrafları vakıflar tarafından karşılanan medreseler, yurdun her tarafına yayılmıştı. XVII. ve XVIII. yüzyıllarda medreselerin temel özelliklerini kaybetmelerinin sonucunda Avrupa’daki gelişmelerin gerisinde kalınması, eğitimde yeni arayışların ortaya çıkmasına neden oldu.

Medreselerin bozulmasının temel nedenleri şunlardır:

  • Medreselerde pozitif bilimlere verilen önemin azalması ve zamanla yalnızca dini eğitim veren kurumlar haline getirilmeleri,
  • Yasalara aykırı olarak medreselere müdahale edilerek eğitim kadrolarına dışarıdan insanların atanması,
  • Medrese ile ilgisi olmayanlara müderrislik verilmesi ve ulema çocuklarına daha küçük yaşlarda bile müderrislik gibi ünvanlar verilmesi; böylece ‘beşik ulemalığı’nın ortaya çıkması.
  • Vakıfların, kendilerini yenileyememesi nedeniyle medrese yönetimlerinin gelişmelerinden olumsuz yönde etkilenmeleri.

XIX. yüzyılın başlarında II. Mahmut döneminde, ilköğretim kız ve erkek çocuklar için zorunlu hale getirildi. İlköğretim yeniden düzenlenerek; sıbyan mektepleri, iptidaiye (ilkokul), Rüştiye (ortaokul) olmak üzere üç aşamalı hale getirildi. 1849’da lise ayarında darülmaarrif, 1868’de Galatasaray Sultanisi, 1872’de idadiler açıldı. 1861’de ilk kez kızlar için kız rüştiyesi açıldı.

Advertisement

Abdülmecit döneminde Mekatip-i Umumiye Nezareti kurularak eğitim işleri tek bir merkezden yönetilmeye başlandı. II. Mahmut döneminden itibaren medreselerin yanında, Avrupa tarzında eğitim veren yüksek okullar da açılmaya başlandı. Bu okullarda Fransızca, yabancı dil olarak okutuldu.

Yine II. Mahmut döneminde Avrupa’ya yüksek öğrenim yapmak amacıyla öğrenciler gönderilmeye başlandı. Bu durum, Osmanlı toplumunda kültür çatışmalarının yaşanmasına neden oldu. 1845’te Avrupa’daki üniversitelerle aynı özelliklere sahip okullar açılması planlandı. 1870’te bu amaçla ilk Darülfünun açıldı.

Mesleki Eğitim Veren Kurumlar

Osmanlı Devletl’nde meslek sahiplerinin bir araya gelerek kurdukları Loncalar, aynı zamanda mesleki eğitim de vermekteydi. Loncanın onayını almayan bir kişinin esnaf olması mümkün değildi. XIX. yüzyılda bu amaçla yeni kurumlar açılmıştır.

  • 1860’ta Islahhane (Sanat Okulu)
  • 1864’te Lisan Mektebi,
  • 1866’da Mekteb-i Tıbbiye,
  • 1870’te Darul Muallimat (Kız Öğretmen Okulu),
  • 1874’te Hukuk Mektebi,
  • 1883’te Mülkiye Mühendis Mektebi,
  • 1883’te Sanayi-i Nefise Mektebi (Güzel Sanatlar Fakültesi),
  • 1891’de Halkalı Ziraat Mektebi,
  • 1895’te Baytar Mektebi açıldı.

Enderun

Osmanlı Devleti’nde özgün bir eğitim kurumu olan Enderun, ilk kez II. Murat tarafından Edirne Sarayı’nda kurulmuştur. Bu okul, devletin eğitimli devlet adamı ve bürokrat İhtiyacını karşılama amacıyla faaliyet yürütmüştür. Fatih döneminde tam olarak kurumsallaşmıştır. XIX. yüzyıla kadar varlığını devam ettiren enderun mektebi, bu yüzyılda önemini kaybetmiş ve devletin bürokrat ihtiyacı, açılan yeni okullardan karşılanma yoluna gidilmiştir.

Askeri Eğitim Kurumları

Klasik Dönemdeki Eğitim

Osmanlı Devleti’nde Klasik dönemde askeri eğitimin en önemli kollarını, Kapıkulu askerlerinin eğitimi ve Tımarlı sipahilerin eğitimi oluşturmaktaydı.

Kapıkulu ordularının piyadeler kısmında devşirme sistemine dayalı bir eğitimden geçen ocaklılar, kabiliyetlerine göre çeşitli ocaklarda görevlendirilirlerdi. Bu kişiler, emekli olana kadar bağlı oldukları ocakta kalır ve branşlaşırlardı. Bu durum, teknik ocaklarda uzmanlaşmayı sağlardı. Bunun sonucu olarak Osmanlı ordusu, uzun yıllar Avrupa ve Asya kökenli ordulardan teknik yönüyle daha güçlü olabilmişti.

Advertisement

Tımarlı sipahiler ise, bağlı bulundukları sipahi tarafından atlı asker olarak eğitime tabi tutulurdu. Savaşa katıldığında yine bağlı bulunduğu sipahi ile birlikte, beylerbeyinin komutasına girerlerdi. Bu durum, tımarlı sipahilerin eğitiminde hiyerarşik bir denetim sıralamasını da beraberinde getirmişti. Bunun sonucunda, XVII. yüzyıla kadarki dönemlerde merkezi otoritenin güçlü olmasının da etkisiyle tımarlı sipahiler iyi bir eğitim alırlardı.

Osmanlı donanmasındaki eğitim, sefer sırasında yaşayarak verilirdi. Levent adı verilen gözüpek denizciler, donanmaya yeni katılanların eğitimini takip ederlerdi. Donanmaya asker alımında belirli bölgelerden asker toplanmasına önem verilirdi. Ancak, inebahtı yenilgisinde çok sayıda leventin ölmesi, donanma konusunda yeri kolayca doldurulamayacak bir boşluk açılmasına neden olmuştur. Daha sonraki dönemlerde denizci asker bulmak bile zorlaşmıştır.

Askeri Eğitimde Yapılan Düzenlemeler

Osmanlı Devleti’nde askeri alandaki eğitim ve öğretim konusunda ilk yenileşme hareketleri, XVIII. yüzyılda batı tarzında askeri okulların açılmasıyla başladı.

  • I. Mahmut zamanında 1734’te Üsküdar’da Mühendis-hane-i Berri-i Hümayun adında bir askeri okul açıldı. Kara subayı yetiştirmek amacıyla açılan bu okul III. Selim döneminde yeniden düzenlenmiştir.
  • III. Mustafa döneminde Sürat Topçuları Ocağı kuruldu.
  • 1773’te ordunun deniz subayı ihtiyacını karşılamak amacıyla Mühendishane-i Bahri-i Hümayun kuruldu. Bu amaçla öğretmen olarak Fransa’dan subay ve mühendis danışmanlar getirtildi. Tanzimat Dönemi’nde Mekteb-i Bahriye adını alan bu okul, II. Abdülhamid zamanında yapılan değişiklerle daha verimli hale getirilerek bugünkü Deniz Harp Okulu’nun temelini oluşturmuştur.
  • 1826’da Yeniçeri Ocağı kaldırılırken, Mehteran Bölüğü de sona ermişti. Bu nedenle ordunun merasim alaylarında ve resmi geçitlerde gerekli olan bando takımı ihtiyacını karşılamak amacıyla Avrupa’daki müzik anlayışıyla, 1834’te Mızıkayi Hümayun Mektebi açıldı.
  • 1834’te, Mekteb-i Harbiye; ordunun piyade ve süvari asker ihtiyacını yetiştirmek amacıyla II. Mahmut tarafından kuruldu.
  • 1845 ‘te alınan bir kararla askeri lise olarak, İstanbul Kuleli Askeri Lisesi, Bursa Işıklar Askeri Lisesi ve İzmir Maltepe Askeri Lisesi açıldı.
  • 1875’te de askeri liselere öğrenci yetiştirmek için ortaokul düzeyinde askeri rüştiyeler açıldı.
  • 1839’da ordunun doktor ihtiyacını karşılamak amacıyla Mekteb-i Tıbbiye-i Askeriye açıldı. 1909 yılına bugünkü Gülhane Askeri Tıp Akademisi’nin temeli oluşturuldu.
  • 1909’da kırsal alanların güvenliğini sağlayan jandarmaları komuta edecek subayların yetiştirilmesi amacıyla Jandarma Mektebi açıldı.
  • İstanbul’dan sonra Trabzon, Adana, Bağdat ve Beyrut’ta da jandarma mektepleri açıldı.

Azınlıkların ve Yabancıların Açtığı Okullar

Osmanlı Devleti’nde yaşayan azınlıkların kurdukları vakıfların açtığı okullara genel anlamda azınlık okulu adı verilirdi. Bu okullarda azınlık çocuklarının ilköğretim ve dini eğitim almaları sağlanırdı. XIX. yüzyılda Avrupalı devletlerin Osmanlı Devleti’ne yaptıkları baskıların da etkisiyle azınlık okullarının sayısı artırılmıştır. Bu okullar, azınlık isyanlarına neden olan propaganda faaliyetlerinin yürütülmesinde önemli rol oynamışlardır.

Ayrıca İngiltere, Fransa, Almanya, İtalya, ABD gibi devletlerin Osmanlı Devleti ile yaptıkları anlaşmalar sonucunda açtıkları ‘yabancı okullar’ Osmanlı eğitiminde önemli bir konuma gelmişlerdir. Bu okullarda eğitim gören Osmanlı vatandaşlarının çocukları üzerinde misyonerlik faaliyetleri yapıldığı iddiaları nedeniyle XX. yüzyıl başlarında tepki çekmişlerdir. Fakat yapılan anlaşmalar nedeniyle bu okulların müfredatına karışılamamıştır. Bu durum Osmanlı Devleti’nin egemenlik anlayışını zayıflatmıştır.


Leave A Reply