Otağ Nedir? Hakkında Bilgi

0
Advertisement

Otağ nedir, ne demektir? Otağ çadırın tanıtımı, özellikleri, tarihçesi nedir? Otağ hakkında bilgi.

Otağ

Otağ, otak olarak da bilinir, Türklerde büyük ve görkemli hükümdar ya da başkomutan çadırıdır. Manas Destanı ve Dede Korkut Kitabı gibi kaynaklardan otağın Türklerde eskiden beri çok kullanıldığı anlaşılmaktadır.

Selçuklu sultanlarının otağlarına bargâh-ı saltanat, dehliz-i saltanat, çetr-i hümayun, serâ-perde-i mübarek; Altın Orda hanlarınınkine bargâh, Osmanlı padişahlarının otağlarına ise otağ-ı hümayun, otağ-ı gerdun-nitak; serdar-ı ekrem olan vezirlerinki-ne de otağ-ı asafî denirdi.

Eski göçebe Türk yaşamında otağlar hanların gücünü yansıtan simgesel bir nitelik de taşırdı. Akın ve seferlerde, kışlak ve yaylak yerleşimlerinde dinlenme ve geceleme için kurulup çözülen otağlar hükümdarın ya da danışmanlarının (Osmanlılarda vezirlerinin) çalışmalarını, resmi ilişkilerini ve özel yaşamlarını sürdürmelerine olanak verecek genişlikte olurdu. Otağlar yatma, dinlenme, toplantı, hizmet, hamam ve hela çergelerinin ortasına kurulurdu. Otağ ve çergeler halılarla, taht ve sedirlerle döşenir, içlerinde ısıtma ve aydınlatma araçları bulunurdu. Otağı kuran özel çadır birliğine Osmanlılarda Mehteran-ı Hayme-i Hassa denirdi. Otağ parçalan develerle taşınırdı. Sahibinin konumuna ve görevine uygun büyüklük ve gösterişte olan otağın önüne rütbeyi gösteren tuğ ve bayraklar dikilirdi. Otağ çevresinde de muhafız çadırlan kurulurdu.

Osmanlı padişahlarının otağ-ı hümayun denen sefer çadırı eski Türk geleneğindeki “kızıl otağ”ın en gelişmiş örneğiydi. Bu çadırları otağ-geranlar (çadır ustaları) hazırlar, hayme-duzanlar diker, nakş-duzanlar süslerdi. Otağ-ı hümayun birbirine geçişi olan 3-4 çadırdan oluşurdu. Ortadaki büyük çadır yedi direkli olur, çevresi geniş sâyebanlarla çevrilirdi. Üç kubbesinin her birinin altında üç büyük mekân bulunurdu. Bunlardan en büyüğü divanhaneydi. Hamam ve hazine çadırları otağ-ı hümayuna bitişikti. Yakınına da belli bir düzene göre hizmet ve muhafız çadırları kurulurdu. Otağ-ı hümayunun kurulup çözülmesinden ve taşınmasından yeniçeri ağasının buyru-ğundaki otakçıbaşı sorumluydu. Otağ-ı hümayunun İstanbul’da Davutpaşa, Doğancılar, Edirne’de Kabak ve Saray meydanlarına kurulması ve bu amaçla tören düzenlenmesi bir seferin ilk belirtisiydi. Ordu-yı hümayunun toplanıp cepheye hareket etmesine değin padişah otağ-ı hümayunda otururdu. Cepheye giden padişah için, otağına inerken top ve tüfek atışları ile başka bir tören yapılması da gelenekti. Bu gelenek 17. yüzyılda serdar-ı ekremler için de geçerli oldu. Bazı padişahlar kendileri ya da ataları için yapılmış olan otağ-ı hümayunları onurlandırmak istedikleri serdar-ı ekremlere verirlerdi.

Advertisement

Leave A Reply