Otlukbeli Savaşı ve Önemi, Fatih Sultan Mehmet’in Uzun Hasan’a Mektubu

0
Advertisement

Otlukbeli Savaşı hangi tarihte kimler arasında olmuştur? Otlukbeli Savaşının önemi ve sonuçları nelerdir? Fatih Sultan Mehmet’in Uzun Hasan’a Mektubu

Otlukbeli Savaşı

Otlukbeli Savaşı ve Önemi

Otlukbeli Meydan Savaşı 11 Ağustos 1473’te, Erzincan yakınlarında Otlukbeli sahrasında Fatih Sultan Mehmet’in başkomutanlık ettiği Osmanlı ordusu ile, Uzun Hasan Bey’in başkomutanlığındaki Akkoyunlu ordusu arasında geçen çok büyük bir meydan savaşıdır. Bu, Fatih’in kazandığı en büyük meydan savaşı olmuştur. Böylece Akkoyunlu İmparatorluğu, Osmanlı devletini tehdit etmek durumundan uzaklaştırılmış oluyordu. Uzun Hasan, Timur ve Şah İsmail gibi, Osmanlı Devletini doğudan tehdit eden büyük bir kuvvetti.

Uzun Hasan, Karakoyunlu ve Timurlu Türk İmparatorlarını meydan savaşlarında yenip, öldürmüştü. O sıralarda 20 kadar devletle savaş halinde bulunan Osmanlı Devleti’nin durumunu da kendi hesabına elverişli sayıyordu. Maksadı İstanbul tahtına oturup Osmanlı hanedanını ortadan kaldırmaktı. Halbuki Osmanlıların devlet ve rdu düzeni son derece sağlamdı, köklüydü. Yeni ortaya çıkmış Akkoyunlular’ın teşkilatı ise Osmanlılar’ınkinin yanında ilkel sayılabilirdi. Üstelik Osmanlı ordusunun başında Fatih Sultan Mehmet gibi büyük bir asker bulunuyordu. Bu şartlarda bulunan Akkoyunlu İmparatoru cüretini Fatih’ten vergi istemek derecesinde arttırdı. Fatih, bu teklifi yapan Akkoyunlu elçisine kızmadı, sukünetle; “Kendim gelip borcumu ödeyeceğim.” dedi. Bu sıralarda Osmanlıların tahtından yoksun ettiği Karamanoğlu da Uzun Hasan’ı kışkırtıyordu.

Otlukbeli sahrasında dünyanın en muazzam iki ordusu ile hükümdarı karşı karşıya geldiler. Uzun Hasan, gerçek bir komutan, zeki bir askerdi. Osmanlı ordusunun hiçbir orduda rastlamadığı düzen ve disiplinini, alaylarının teçhizatını, yürüyüşlerinin mükemmelliğini, intizamını, daha uzaktan görünce savaşı kazanamayacağını anladı. Yanındaki Karamanoğlu Pir Ahmet Bey’e: “Bre Karamanoğlu, hanedanın harab olsun! Bed-nam olmama sebep oldun. Benim Osmanlı ile ne işim vardı” dedi.

Fatih’le üç oğlunun (şehzade Beyazıt, şehzade Mustafa, şehzade Cem) dirayeti, Osmanlı ordusundaki ateşli silahların üstünlüğü, Uzun Hasan’ı kesin bir yenilgiye uğrattı. Akkoyunluların zaiyatı yalnız ölü olarak 50 bin kişiydi. 5000 Akkoyunlu askeri, bu arada 150 yüksek rütbeli subay, Uzun Hasan’ın oğlu ve sağ cenah komutanı Zeynel Mirza, 3 Timurlu imparatorluk prensi esir edildi. Uzun Hasan, vuruşma alanından dört nala çekildi. Bununla beraber, Akkoyunluların cesurluğunu bilen Fatih, komutanlarına, kalan düşmanı takip emrini verdi. Böylece ikinci bir Ankara felaketi kesin şekilde önlemiş oldu.

Advertisement
Fatih Sultan Mehmet

Fatih Sultan Mehmet

Fatih Sultan Mehmet’in Uzun Hasan’a Mektubu

Fatih Sultan Mehmet bir sefere çıkmadan evvel büyük bir gizlilik prensibi uygular ve nereye sefere çıkacağını kati suret ile belli etmez ve açıklamazdı. Ancak sürekli olarak uyguladığı bu gizlilik prensibinden sadece Uzun Hasan için vazgeçmiş ve bir mektup ile Uzun Hasan‘ın üzerine yürüyeceğini ilan etmiştir.

Osmanlı devletinin Anadolu’da güçlenmesi üzerine Osmanlı’nın o dönemde ki Anadolu’daki rakibi Karamanoğulları ile ittifak kuran Akkoyunluların hükümdarı olan Uzun Hasan‘ın üzerine yürümeden önce o meşhur mektubunu kaleme aldırmıştır. 11 Ağustos 1473’te Otlukbeli savaşında mağlup olan Uzun Hasan ertesi yıl Karamanoğlulları beyliğinin yok olmasının önüne geçemedi.

Mektubun Orjinal İçeriği

İşte Fatih Sultan Mehmet‘in Akkoyunlu hükümdarı Uzun Hasan‘a yazmış olduğu o mektup:

“Kuvvet Ve kudret ancak Cenab-ı Hakka mahsustur.Bundan önce annenin ricası ile pençe-i gazabımdan kurtulmuştun.

Bizde seni ıslah olmuş ve semt-ıslaha yönelmiş kabul ederek affetmiştik. Halbuki senin gibi bir zalimin benim zamanımda saltanat davasında bulunması haramdır. Senin kendin gibi bir kaçına şiddet yoluyla galip gelmene, kendi topraklarında gösterdiğin gurur ve azametine hatta kudret ve şevketine bizim müsaade ve müsamahamız sebep oldu. Buna rağmen gururlanarak ve kendinden geçerek padişahanem hukukunu unutarak adaletli idarem altında rahat yaşayan Tokat’a ve sonra da Karaman ülkelerine askerlerini göndererek ahaliye zulmettiğin bir takım şiddetlere başvurduğun ve rezaletlere sebep olduğun malumumuzdur.

Onun için cezanı vermek üzere bu yılın baharında harekete karar verdik. Seni affetmek kattiyen düşünülmemektedir. Beyhude zahmet çekme Bundan sonra elçimiz ok ve görüşme dilimiz kılıçtır. Sen vilayet yıkmayı padişahlık mı zannettin? Çekinmeden, korkmadan topraklarımıza tecavüz ettiğin için kılıcımız senin göğsünde kana bulanmalıdır. Mert isen meydana gel. Namert gibi delikten deliğe girme. Hazırlıklarını yap, haber verilmedi deme. Zira ki vücud-ı habisin arza-i telefdür ve bu baabda özür ve bahane bertaraftır.”

Advertisement


Leave A Reply