Oyun İle İlgili Atasözleri Deyimler ve Anlamları Açıklamaları, Oyun Geçen

0
Advertisement

İçinde oyun, oyuna getirmek, oynamak kelimeleri geçen atasözleri, deyimler ve açıklamaları. Oyun hakkında atasözleri deyimler ve anlamları

Oyun İle İlgili Atasözleri Deyimler

Arka resim kaynak: pixabay.com

Oyun İle İlgili Atasözleri

  • *** abdal düğünden, çocuk oyundan usanmaz
    bir kimse sevdiği işi sürekli olarak yapmaktan bıkmaz.
  • *** buğday ile koyun, geri yanı (kalanı) oyun
    çiftçi için koyun ve buğdaydan değerli bir şey yoktur.
  • *** çift ile koyun, gerisi oyun
    en zor çiftçilik, tarla sürülerek ve koyun beslenerek yapılan çiftçiliktir, diğer işler eğlence gibidir.
  • *** er oyunu üçe kadar
    birinci ve ikinci denemede başarılamayan iş için son kez üçüncü deneme yapılmalıdır.
  • *** Karaman’ın koyunu sonra çıkar oyunu
    bir şeye tam güvenmeyip ileride ne olacağı konusunda bilgi sahibi olunamadığı durumlarda kullanılan bir söz.
  • *** kurtla koyun, kılıçla oyun olmaz
    saldırıcı ile güçsüzün yan yana bulunduğu yerde tehlike vardır.
  • *** yenik pehlivan, oyuna doymaz
    başarılı olmak için yaptığın işi iyi bilmek yetmez hırslı olmak da gerekir.
  • *** zor oyunu bozar
    hileyle hazırlanan bir düzenin güç kullanılarak üstesinden gelinebilir.

Oyun İle İlgili Deyimler

  • *** ayak oyununa gelmek
    kandırılmak.
  • *** (birine) oyun etmek
    kurnazlıkla birini aldatmak: “Kendisine oyun ettim diye, benden kuşkulandığı hâlde gene bana başvuruyor.” -O. C. Kaygılı.
  • *** çocuk oyuncağı hâline getirmek
    yeteneksiz kimselerin karışmasıyla bir işi değerinden düşürmek.
  • *** oyun almak
    oyunda kazanmak, sayı sahibi olmak.
  • *** oyun bağlamak
    sp. güreşte rakibe bir oyun uygulayıp onu sonuçlandırmadan beklemek.
  • *** oyun bozmak
    1) tasarlanmış bir işi yersiz ve vakitsiz olarak karıştırmak, planları altüst etmek: “Ömer de bizimle idi ama oyunumu bozacağı için sana yüzünü göstermemiştim.” -R. H. Karay. 2) mızıkçılık etmek.
  • *** oyun çıkarmak
    sp. oyun oynamak: Millî takım güzel bir oyun çıkardı.
  • *** oyun kurmak
    sp. 1) bir yarışmayı kazanmak için belirli bir taktik uygulamak; 2) mec. hile yapmak.
  • *** oyun oynamak
    1) birini aldatmak, kandırmak: “Üç aydan beri bana mütemadiyen aynı oyunu oynuyorsunuz.” -Y. K. Karaosmanoğlu. 2) mec. hile yapmak.
  • *** oyun vermek
    oyunda kaybetmek.
  • *** oyun yapmak
    sp. 1) güreşte rakibe oyun uygulamak; 2) mec. hile yapmak.
  • *** oyuna çıkmak
    oyun için sahneye çıkmak: “Ben ilk defa oyuna çıkıyorum, beyefendi de gelmiş burada allık pudra sürüştürüyor.” -T. Buğra.
  • *** oyuna gelmek
    aldatılmak: “Bir oyuna geldin, onuruna yediremiyorsun.” -H. Taner.
  • *** oyuna getirmek
    birini tuzağa düşürmek, aldatmak: “Orada da Arif denilen hergele bizi oyuna getirdi.” -M. Ş. Esendal.
  • *** oyuna kurban gitmek
    bir hile, düzen sonunda zarara, iftiraya uğramak: “Yakalanan bir komşunun garazına yahut bir el birliğine yahut da bir oyununa kurban gitmiştir.” -S. F. Abasıyanık.
  • *** oyunu almak
    oyunu kazanmak.
  • *** oyunun kurallarını bilmek
    yapılan işlerin nasıl, kimler tarafından ve hangi ilişkilerle sonuçlandırıldığına ilişkin bilgisi olmak: “oyunun kurallarını baştan beri bilen biri olarak şimdiye kadar sömürülmemiştim.” -T. Uyar.


Yorum yapılmamış

Reply To rojin şatır Cancel Reply