Pençe nedir, ne demektir? Pençe ile ilgili cümleler, pençe ile ilgili deyimler, atasözleri, yan, gerçek ve mecaz anlamları nedir? Örnekler.
Pençe Nedir? Sözlük Anlamı
Pençe
- isim Yırtıcı hayvanların ön ayaklarının parmaklarıyla tırnakları:
“Kuş beni görünce korktu, pençesinde yılanla havalandı.” – Memduh Şevket Esendal - isim Ayakkabının tabanındaki kösele.
- isim, mecaz Etkisinden kurtulmak olanaksız, etkisi çok olan güç:
“Bu vicdan azabının demirden pençesi yüreğini sıkmaya başlıyordu.” – Yakup Kadri Karaosmanoğlu - isim, halk ağzında El:
“Bir yumruğunu gırtlağıma dayadı, bir pençesiyle kalbimi kavradı.” – Aka Gündüz
Pençe İle İlgili Deyimler
- (bir şeyin) pençesine düşmek
yakalanmak: ‘Karaborsa davalarında ise bunların nüfuzları sıfırdan aşağıdır çünkü bu hususta birçoğu Millî Korunma’nın pençesine düşmeye namzettir.’ -H. E. Adıvar. - el pençe divan
1) saygı gösterilen kimse karşısında el kavuşturmuş bir biçimde: ‘Doğruldu, el pençe divan durdu, başını önüne eğdi.’ -P. Safa. 2) aşırı saygı göstererek: ‘Dayımı el pençe divan karşılar, ne yiyip ne içeceğini sormazdı, çünkü bilirdi.’ -A. Boysan. - ölümle pençeleşmek
can çekişmek. - pençe atmak
1) yırtıcı hayvan ön ayaklarıyla saldırmak, vurmak: ‘Aslan bir pençe atarak soysuz köpeğin kemiklerini kırmış.’ -F. R. Atay. 2) mec. gücüne güvenerek bir şeyi elde etmeye çalışmak: ‘Bilirim atarsın bana pençeni / Nefsine kahretmek istedikçe sen’ -F. N. Çamlıbel. - pençe pençeye gelmek
kıyasıya, öldürürcesine dövüşmek. - pençe vurmak
1) pençelemek; 2) ayakkabıya pençe çekmek.
Pençe İle İlgili Cümleler
- *** Şahin pençesinde bir şey taşıyordu ama uzak olduğum için ne olduğunu göremedim.
- *** Kedi o kadar korkmuştu ki kendisini sıkıştıran köpeğe pençelerini gösteriyordu.
- *** Şeyhin karşısında el pençe divan duruyorlardı
- *** Ölümle pençeleşen annesine hala eski konuları açıp hesap soruyordu.
- *** Aslanın adama attığı pençe, ciddi yaralanmaya sebep oldu.
- *** Çocuklarına dokunacak olursan hemen pençelerini çıkarır haberin olsun.
- *** Hayvanın elimin iki katı büyüklüğünde pençeleri vardı.
Birleşik Kelimeler
- Pençe pençe
Genişçe ve sık lekeler durumunda, yer yer kırmızı bir biçimde:
“Şişman beyefendi tombul ve beyaz elleriyle karnını tutarak gülüyor, al yanakları pençe pençe kızarıyordu.” – Ömer Seyfettin - beşpençe
Beşparmak. - çakır pençe
Tuttuğunu koparan, giriştiği veya ele aldığı her işi başaran, becerikli (kimse):
“Bu insanların alabildiğine açıkgöz ve çakır pençe olduklarını bir kere daha anlardık.” – Ahmet Hamdi Tanpınar - şirpençe
Deri altı hücre dokusunun ve yağ bezlerinin iltihaplanmasından oluşan, genişlediğinde çok tehlikeli olabilen, stafilokokların sebep olduğu bir kan çıbanı, kızılyara, aslanpençesi:
“Araya taraya gördüğünüz küçük bir sivilceye şirpençe adını takmışsınız.” – Yakup Kadri Karaosmanoğlu - aslanpençesi
1. isim, bitki bilimi Gülgillerden, sarı, beyaz çiçekli bir yabani bitki (Alchemilla).
2. isim, tıp Şirpençe. - kurtpençesi
Karabuğdaygillerden, 20-50 santimetre yüksekliğinde, pembe çiçekleri salkım biçiminde, sap ve kökünde bol tanen bulunan çok yıllık otsu bir bitki (Polygonum bistorta). - tavukpençesi
Tropikal bölgelerin karakteristik çim bitkisi.