Peygamberimizin Gençliğinde Yaptığı İşler

0
Advertisement

Peygamber efendimizin gençlik çağı, gençliğinde yaptığı işler, sosyal konumu, sosyal ilişkileri, seyahatleri hakkında bilgi.

Peygamberimizin Gençliğinde Yaptığı İşler

Hz. Peygamberin Toplumdaki Sosyal Konumu

Peygamberimiz (s.a.v) henüz daha yirmi yaşlarında iken o dönemin sosyal ve siyasi olaylarında toplumda baş gösteren anlaşmazlıklara, haksızlıklara ve adaletsizliklere müdahele etme ve yaptırımda bulunma yetkisi olan Hılfu’l- Fudul (Erdemliler Birliği) denilen topluluğa Haşimoğulları adına temsilci olarak katılması, onun toplumdaki sosyal etkinliğinin ne kadar önemli olduğunu anlatmaktadır ki Peygamberimiz (s.a.v) peygamberliği döneminde de sonradan etkinliğini kaybeden bu kuruluşun önemini hep dile getirmiştir. O her şeyden önce ‘Emin’ olma vasfıyla bulunduğu toplumun kendisine değer verdiği kişiydi.

“Önce en yakın akrabanı uyar” (Şu’ra,26/214) ayeti gelince Safa tepesine çıkarak: “Şayet ben size, şu tepenin arkasında şehri istila etmek isteyen bir düşman ordusu gelip karargah kurmuş desem bana inanır mısınız?” diye sorduğunda, şu cevabı aldı: ” Sen asla yalan söylemedin, senin söyleyeceğin her şeye inanırız.” (İbn Sa’d,et-Tabakat,II,200). Biz tekrar onun gençlik yıllarına dönelim.

Onun sahip olduğu yüksek dürüstlük karakteri sonradan evleneceği ve tebliğ görevinin maddi ve manevi en büyük destekçisi olacak Hz. Hatice’nin ticaret işlerini üstlenmesini sağladı. Onun bu yüksek şahsiyeti içinde yaşadığı toplum için hep rahmet vesilesi olduğunu anlatacağımız şu olay ne güzel dile getirmektedir. Hacer-i Esved taşının yerine yerleştirilmesi konusu kavmi içerisinde kanlı bir çatışmaya sebep olacaktır. Kendisine verilen hakemlik görevini en güzel şekilde yerine getirmiş ve her kabilenin mensuplarını çözümün içinde olmasını sağlayarak taşı kendi elleriyle Kabe’ye yerleştirmiş ve böylece sosyal çatışmaları önlemedeki siyaset yeteneği onu bulunduğu toplumda çok önemli bir konuma yerleştirmiştir.

Seyahatleri

Peygamberimiz (s.a.v)’in ilk yaptığı seyahat babasının kabrini ve akrabalarını ziyaret amacıyla annesi ile beraber gittiği Medine şehridir. Bildiğimiz gibi Medine dönüşünde yolda Peygamberimiz (s.a.v)’in annesi vefat etmiştir. Onun dokuz veya on iki yaşlarında iken yaptığı diğer seyahati amcası Ebu Talip ile birlikte yaptığı Şam yolculuğudur. Daha sonraki gençlik döneminde ise ticari amaçlarla Bahreyn, Yemen, Habeşistan ve tekrar gittiği Suriye’dir.

Bu seyahatlarda Peygamberimiz (s.a.v) sosyal, kültürel ve dini inançları farklı değişik topluluklarla münasebetleri olmuş ve bu durum ilerideki peygamberlik döneminin siyasi ve idari yönetimi için önemli bir alt yapı imkanına sahip olmasını sağlamıştır..

Advertisement

Hz. Hatice ile Evliliği ve Çocukları

Daha öncede belirttiğimiz gibi onun sahip olduğu yüksek dürüstlük karakteri sonradan evleneceği ve tebliğ görevinin maddi ve manevi en büyük destekçisi olacak Hz. Hatice’nin ticaret işlerini üstlenmesini sağladı ve Peygamber Efendimiz(s.a.v)’in ticaretteki aldığı kararların verim-liliği.elde ettiği başarı ve yüksek ahlakı Hz.Hatice’yi çok etkilemiştir. Hz. Hatice Peygamber Efendimiz (s.a.v)’e evlilik teklifinde bulunmuş ve Peygamber efendimiz (s.a.v)’in de bu teklifi kabul etmesiyle evlenmişlerdir. Bu evlilikten iki erkek ve dört kız çocuğu dünyaya gelmiştir. Erkek çocukların adı Kasım ve Abdullah, kız çocukların adları ise, Zeynep, Rukiyye, Ümmü Gülsüm ve Fatıma’dır. Erkek çocukları henüz bebek yaşlarında iken, kız çoçuklarından Fatıma hariç diğerleri ise kendisinden önce vefat etmiştir. İlk doğan erkek çocuğu olan Kasım’dan ötürü Peygamber Efendimiz (s.a.v)’in künyesi Ebu’l Kasım’dır.

Kuran-ı Kerime Göre Vahiy Öncesinde Peygamber Efendimiz

Şimdi de Peygamber Efendimiz(s.a.v)’in peygamberlik öncesi halini sözlerin en güzeli ve doğrusu olan Kur’an-ı Kerim’deki şu ayetlerden dinleyelim:

• “… Seni öksüz bulup da barındırmadı mı? Seni şaş^mış bulup, doğruya eriştirmedi mi? Seni fakir bulup zenginleştirmedi mi?…” (Duha,93/6-8) ayetleri Peygamber Efendimiz (s.a.v)’in adeta hayatının bir özetini verirken aynı zamanda onun vahiy gelmeden önce peygamber olacağını bilmiyor olmayışıdır. Şöyle ki;

• ” De ki: 1 Allah dileseydi ben onu size okumazdım, size de bildirmemiş olurdu. Daha önce yıllarca aranızda bulundum, hiç düşünmüyor musunuz?” (Yunus,10/16).

• “…Sen kitap nedir, iman nedir önceleri bilmezdin…” (Şura,2/52) ayetleri bu durumu ifade etmektedir.

• ” Biz bu Kur’an’ı vahyederek, sana en güzel kıssaları anlatıyoruz. Oysa daha önce sen bunlardan habersizdin.” (Yusuf ,12/3).

Advertisement

• “Allah sana Kitap ve hikmet indirmiş, sana bilmediğini öğretmiştir. Allah’ın sana olan nimeti ne büyüktür” (Nisa,4/113)

Kur’an-ı Kerim’in belirttiği bir diğer husus da onun okur yazar olmadığıdır.

• “Sen daha önce bir kitaptan okumuş ve elinle de onu yazmış değildin. Öyle olsaydı batıl söze uyanlar yanlış şüpheye düşerlerdi” (Ankebut,29/48).

Kur’an-ı Kerim’de Peygamber Efendimiz(s.a.v)’in ahlakını ve erdemini anlatan pek çok ayet vardır. Bu ayetler onun peygamberlikle görevlendirmeden önceki ve sonraki dönem arasında bir ayırım yapmaz. Ancak ilk inen ayetlerde onun tavır ve davranışlarının övüldüğünü gösteren birçok bilgiler vardır.

• “Şüphesiz sen büyük bir ahlaka sahipsin” (Kalem,68/4).

• “Onlara bir ayet geldiği zaman, ‘Allah’ın peygamberlerine verilen bize de verilmedikçe inanmayız’ derler. Allah, peygamberliğini vereceği kimseyi daha iyi bilir…” (Enam,6/124). Böylece bu ayetlerden peygamberlik öncesi onun yüksek ahlaka ve övülmüş bir erdeme sahip olduğunu çok açık bir şekilde öğrenmiş oluyoruz.

• “Allah’ın rahmetinden dolayı, sen onlara karşı yumuşak davrandın. Eğer kaba ve katı kalpli olsaydın, şüphesiz etrafından dağılır giderlerdi…” (Al-i tmran,3/159). Bu ayet ise, onun güzel ahlakının, yumuşak tavırlarının ve iyi ilişkilerinin en açık delilidir.

Peygamber Efendimiz(s.a.v)’in sahip olduğu o engin merhamet ve şefkati, insanların ebedi kurtuluşlarına yönelik derin nebevi ve insani hassasiyetini dile getiren şu ayet-i kerime ile sözlerimizi bitirelim: ‘İçinizden size düşkün, inananlara şefkatli ve merhametli bir peygamber gelmiştir.” (Tevbe,9/128)


Leave A Reply