Ferdinand de Saussure Kimdir?

0
Advertisement

Ferdinand de Saussure kimdir? Ferdinand de Saussure hayatı, biyografisi, dilbilim alanındaki çalışmaları ve eserleri hakkında bilgi.

Ferdinand de SaussureFerdinand de Saussure; İsviçreli dilbilimcidir (Cenevre, 1857-Vufflens Şatosu, Vaud kantonu, 1913).

Doğa bilimi alanında adını duyurmuş bir ailenin çocuğu olan Ferdinand de Saussure üniversite öğrenimine 1875’te başladı, ama iki sömestr sonra doğa bilimlerini bırakarak Leipzig, Dizgesi Üstüne İnceleme) adlı çalışmasını sundu. 22 yaşında, Leipzig’de doktorasını verdi: De l’emploi du génitif absolu en sanskrit (Sanskritçede Salt Tamlayan Durumunun Kullanılışı Üstüne).

Bu erken verimlüik dönemini, uzun bir suskunluk dönemi izledi. Elimizdeki bilgilere dayanarak, Saussure’ün, parçasal ve “atomik” açıklamalardan hoşnut olmayarak, tutarlı yöntemsel ilkeler ortaya koymaya çalıştığını ve genel dilbilim konusundaki düşüncelerini, olgulaşmamış haliyle açıklamak istemediğini söyleyebiliriz. Bundan ötürü Saussure’ün yapıtı, 1891’den ölümüne kadar Cenevre Üniversitesi’nde verdiği derslerden oluşur.

GENEL DİLBİLİM DERSLERİ

Saussure’ün ölümünden sonra ortaya çıkan bir yapıt olan Genel Dilbilim Dersleri (Cours de linguistique générale) Cenevre’de verdiği dersler sırasında öğrencilerin aldıkları notlara dayanan iki izleyicisi (Charles Bally ve Albert Séchehaye) tarafından yazıldı ve 1916’da yayımlandı. Saussure öğretisinin temellerini şöyle açıklayabiliriz: Dil bir yetenek değil, özel türden bir toplumsal kurumdur; bir bildirişim aracı, bir göstergeler dizgesidir; ama bu türden başka sistemler de vardır. Bundan ötürü, bütün gösterge dizgelerini inceleyen bir genel bilim, yani dilbilimi de kapsayan göstergebilimi (semiyoloji) ortaya koymak gerekir. Gösterge, genellikle sanıldığı gibi, herhangi bir şeyin belirtisi değildir. Gösterge, organik bir kendiliktir; bir gösteren (sözgelimi, “k.e. d.i. “sözcüğünün dört harfi) yüzüyle bir gösterilen (“kedi”) yüzünün birliğinden doğan iki yanlı bir birimdir. Yüzlerin her biri, ötekine göre belirlenir.

Advertisement

Dilbilimsel olaylar (fenomenler) iki farklı biçimde ortaya çıkar: Dil ve söz. Dil, bir toplumsal olgudur, bir soyut dizgedir; oysa söz dilin somut bir gerçekleşmesi, bir belirimidir ve bireyler ile koşullara bağlı olarak, önem taşımayan çeşitlenmeler gösterebilir. Dil bir dizge olduğu için, onu oluşturan birimler birbirlerine dayanırlar ve aralarında ilinti kuran bağıntılar dolayısıyla değer taşırlar. Bundan ötürü, bilimsel çaba. bir dizgeyi incelemeye ve her öğenin bu dizge içindeki yerini belirtmeye yönelir; bir birimi ötekilerden bağımsız olarak tek başına ele alıp incelemez.

Bir dilbilimsel dizge zaman boyunca evrim geçirdiği için, tarihin belli bir anında bir dizgenin işleyişini incelemekle, bu dizgenin geçirdiği evrimi incelemeyi birbirine karıştırmamak gerekir. Bu da, eşsüremliliği (birinci durum) artsüremlilikten (ikinci durum) ayırt etmemizi gerekli kılar. Görüşleri bakımından dönemine göre ileri bir düzeyde bulunan Saussure, çağdaşları tarafından gerektiği gibi anlaşılmadı. Ama Genel Dilbilim Derslerinin yayımlanmasından bir süre sonra özellikle Avrupa’da genel dilbilim üstünde ve yalnızca dilbilimin büyük temsilcileri olan Trubetskoy ve Hjelmslev gibi bilim adamları değil, öteki insan bilimlerinin temsilcileri üstünde de derin bir etki gösterdi.


Yorum yapılmamış

Leave A Reply