Planktonlar (Deniz Otlakları) Nelerdir? Özellikleri, Çeşitleri ve Yaşam Alanları

0
Advertisement

Planktonlar nelerdir, nerede yaşar ve özellikleri nedir? Deniz otlakları da denilen plankton çeşitleri nelerdir, hakkında bilgi.

Planktonlar (Deniz Otlakları)

Yeryüzünün ancak onda biri karadır; karaların beşte birinden fazlası da, pek az hayvan ve bitkinin yaşayabildiği çöllerdir. Yeryüzünün geri kalan kısmını yaklaşık olarak 4000 metre derinliklere kadar inen denizler kaplar. Denizlerin her köşesinde canlılar vardır. Buraları, mikroskopik bir hücreli yaratıklardan otuz metreyi bulan balinalara kadar, pek çok değişik hayvan ve bitkiler için geniş bir yaşama alanı halindedir.

Deniz ekonomisi için özellikle önemli olan, daha çok deniz yüzeyinde sürüklenen ve yüzen milyarlarca bitki ve hayvancıklardır. Bu bitki ve hayvanlara plankton adı verilir. Bu mikroskopik yaratıkların çoğunluğu suyun içinde, bir ışık demetindeki toz tanecikleri kadar boldur. Denizin birçok yerinde elli metreden çok derinliklerdeki ışık, bitkilerin organik besinlerini yapabilmeleri için yeterli değildir; bu yüzden ancak daha yüksek tabakalarda bulunurlar. Güneş ışığı enerjisini kullanarak karbondioksit ve sudan kendi besinlerini yapabilen, yalnız yeşil bitkilerdir. Bundan ötürü bütün hayvanlar, besinleri için, bitkilere muhtaçtır; çünkü doğrudan doğruya kendileri bitkiyi besin olarak değerlendirmeseler bile, bitki yiyen başka hayvanlarla beslenirler.

Plankton bitkileri, hemen hemen denizde bulunan besin maddesinin tümünü meydana getirir. Bu yüzden kendilerine kimi zaman «deniz otlakları» adı verilir.

Planktonun küçük hayvanları (başlıca kabuklulardan copepodlar) bitkilerle geçinir. Bu küçük hayvanlar, kendilerinden daha büyük olanlar ve bunlar da daha büyükleri tarafından avlanır. Böyle bir diziye besin zinciri denir. Denizlerde böyle birçok besin zinciri ve bunlardan bazısı, balık yediğimiz zaman, bizimle son bulur. Deniz otlakları, karalarda bulunan en iyi otlaklardan bile, inanılmayacak kadar çok daha zengindir. Denizin bir bölgesinde, aynı genişlikte olan bir tropik orman bölgesindekinden çok daha fazla bitki yetişir. 1953’ten 1955 yılına kadar tutulan balıkların yıllık ortalaması yaklaşık olarak 27.000.000 tondur. Tutulan balıklar, 20.000’den çok türü olan balıkların ancak bir kısmıdır. Bitki planktonlarına fitoplonkton ve hayvan planktonlarına Zooplankton denir. Fitoplankton (hepsi yalnız bir grup bitkiden, alglerden olmakla beraber) birçok değişik çeşit bitkiden meydana gelir. Bunlar arasında diatomeler, dinoflagellatlar, silicoflagellatlar, coccolithoforlar ve nannoplanktonlar vardır.

Advertisement

Diatomeler, fitoplanktonda en bol olarak bulunanlardır. Bunlar bir hücreli olup, biçimi düzensiz bir protoplazma keseciği olan vücutları ince, saydam bir kabukla çevrilidir. Kabuk iki parçadan yapılmış olup, bu parçalar bir kutuyla kapağı gibi birbiri içine girer. Cama benzer bir maddeden, silisten yapılmış olan bu kabuk, çok ince işlemeli, dikenli ve çok değişik biçimlerde olabilir. Taşımakta oldukları pigmentlerden (renk maddesi) ötürü kirli yeşil ya da sarı renkte görünür. Bunlar, ancak mikroskopla görülebilecek çok küçük yaratıklardır.

Dinoflagellatlarda kamçıya benzer iki uzantı (flagella) vardır; bunu hareket ettirerek yüzebilir. Hücre çeperleri
küçük selüloz levhacıklarından yapılıdır. Bir kısmı ışıklı olup, özellikle geceleri görülen bir aydınlık oluşturur.

Silikoflagellatlar, en ince ağlardan süzülecek kadar küçük olduklarından, varlıkları son zamanlarda ortaya konabilmiştir; vücutları küçük silis, levhacıklarla örtülüdür. Coccolithoforların çok küçük kalkerli levhacıkları vardır ve çok kere suya hafif sütlü bir renk verir.

Nannoplanktonlar son derece küçük yeşil bitkiler olup, en ince ipek ağlardan bile süzülüp geçebilir. Hayvansal plankton, birçok gruptan meydana gelir. Bunlar arasında protozoerler (birhücreli hayvanlar), denizanaları, kurtlar, salyangozlar ve hepsinden çok kabuklular, özellikle copepodlar vardır. Bunların hepsi bütün yaşayışlarını plankton olarak geçirir. Balıklar, yıldızlar ve birçok yumuşakçalar gibi hayvanlar ise yalnız yumurta ve yavru halindeyken plankton özelliğini taşır.

PLANKTONDA HAYAT DEVRELERİ

Bir kelebeğin yumurtası açıldığı zaman dışarıya bir tırtıl ya da bir larva çıkar. Bu da krizalit ya da pupa haline geçer ve sonunda kelebek olur. Birçok başka hayvanlarda da, yumurtadan doğrudan doğruya ergin hayvan çıkmaz. Böyle bir gelişmeye başkalaşım (metamorfoz) denir. Denizlerde yaşayan hayvanlardan birçoğunun kabuğu vardır. Bunlara kabuklular (krustase) denir; yengeçler, istakozlar, pavuryalar, kopepodlar bunlardandır. Hemen bütün kabukluların yavruları yumurtadan çıktığı zaman erginlere hiç benzemez. Birçok balıklarım ve yumuşakçaların yavruları planktona girer.

Bazı kabukluların yavruları, ergin hale gelinceye kadar on ayrı devreden geçer. Kalın kabuklu İstakozun çok ufak, ince, saydam ve uzun örümcek ayaklı bir larvası vardır. Bu larvaya bir zamanlar phyllosoma adı verilmişti. O halde İstakoz ancak gençlik devresinde plankton hayvanıdır; erginlikte ise suyun derinlerinde yaşar. Bildiğimiz adi yengeç (carcinus maenas) yumurtadan zoaea denilen epeyce saydam, büyük başında ve ortasında uzun ve sivri dikenli bir larva olarak çıkar. Bundan sonra yengeci andıran bir larva, megalopa şeklini alır ve gelişerek ergin duruma geçer. Yalnız larva devrelerinde plankton olur.

Advertisement

1. Ceratium tripos (dinoflagelle). 2. Asterionella (diatome). 3. Grammatophora (diatome). 4. Euchaeta (copepod). 5. Rhizosolenia (diatome), 6. Ditylium (diatome). 7. Palinurus larvası (kabuklu). 8. Pleurobranchia (denizanası). 9. Peridinium grarıil (dinoflagelle). 10. Clio (denizsalyangozu). 11. Yıldız larvası. 12. Aulacanthu (protozoer). 13. Chaetognat. 14.. Cypridina (kabuklu). 15. Biddulphia (diatome). 16. Peridinium (dinoflagelle). 17. Eucampia (diatome). 18. Phaeodactylum (diatome). 19. Chaetoceros (diatome). 20. Ceratium (dinoflagelle). 21. Copepcd larvası. 22. Rissoa larvası (denizsalyangozu). 23. Calanus (copepod). 24. Turritopsis (denizaitfisı). 25. Globigerina (protozoer). 26. Megdn)jctiphanes (kabuklu). 27. Balanus larvası (kabuklu). 28. Bir Noetiluca grubu (dinoflagellkji.

DENİZ EKONOMİSİ

Denizin üst tabakalarındaki küçücük yeşil bitkiler, besinlerini yapma işleminde, suyun içinde erimiş bulunan kimyasal maddeleri kullanır. Bu bitkileri küçük hayvanlar, onları da daha büyük hayvanlar yer. Yenilerek ortadan kalkan bu küçük bitkilerin yerine yenileri meydana gelir; bunlar da yeniden kimyasal maddeler kullanır. Olaylar böylece sürer, gider. Öyleyse, nasıl oluyor da kimyasal maddeler tamamıyla tükenmiyor?

Yeşil bitkilerin muhtaç olduğu başlıca maddeler karbondioksit ve sudur. Bu maddelerden, güneşin ışık enerjisini kullanarak, şeker ve nişasta yapar. Karbondioksit havada vardır; buradan sürekli olarak suya geçer ve erir.

Karbondioksit ve suyla beraber, bitkiler az miktarda madensel tuzlarla daha karmaşık başka maddelere ihtiyaç gösterir. Bunlar, ırmaklar ve kanalizasyon sularıyla denize taşınmaktadır. Yalnız Mississippi ırmağı, yılda, denize 500.000.000 ton ağırlığındaki maddeyi taşımaktadır. Bütün bu maddeler, denizde yaşayan yaratıkların artık maddeleri, ölü ve ölmekte olan vücutları yavaş yavaş denizin dibine çöker. Bunlardan birçoğunu, orada bakteriler parçalar ya da denizin dibinde yaşayan çeşitli hayvanlar yer. Parçalanma sonucu meydana gelmiş olan kimyasal maddeler, suyun, başka başka düzeylerindeki sıcaklık ve tuzluluk farkından ileri gelen çekül doğrultusundaki akımlarla üst tabakalara ya da sert rüzgârlarla kıyılara doğru sürüklenir. Böylece yüzeye çıkmış olan maddeler. büyümekte olan bitkiler için hazırdır. Denizde bulunan hayvanlar, suyun içinde erimiş bulunan oksijenle solunum yapar. Erimiş bulunan bu oksijen de karbondioksit gibi havadan gelmektedir. Oksijen bitkiler tarafından da meydana getirilir. Denizlerde de, tıpkı karalarda olduğu gibi, mevsim farkları vardır. Planktonda bulunan hayvan ve bitkilerin sayısı da yılın çeşitli zamanlarına göre çok değişir. Bu değişme başka başka türler için ayrılıklar gösterir. Suyun sıcaklığı, tuzluluk derecesinin değişmesi, kış ve yaz aylarında ışığın az ya da çok olması, besin maddelerinin bolluğu ve üreme zamanları bu değişmelere yol açan nedenlerdir. Hayvansal planktonlar, besinleri için küçük yeşil bitkilere bağlı olduklarından, bu bitkilerin niceliğinde olacak herhangi bir değişme dolaylı olarak hayvanların niceliğine etki yapacaktır.


Kaynak – 2

Plankton;deniz ve göl sularında az çok kendiliğinden, yani suyun etkisiyle dolaşan canlı varlıkların tümüne verilen addır.

Plankton terimi, aynı sularda etkin olarak yüzen hayvanların tümü anlamına gelen nekton ile diplerden destek alarak yaşayan canlıların tümü olan bentos terimlerinin karşıtıdır. Deniz yüzeyine yakın yaşayan planktonların bir bölümü gözle görülemeyecek kadar küçüktür. Bunların 1 mm’den büyük olanlarına büyük plankton, 76-100 mikron arasındakilere küçük plankton, 5-75 mikron arasındakilere cüce plankton, 5 mikrondan küçük olanlara da ultraplankton denir. Çeşitli balık yumurtaları da planktonlar arasında sayılırlar. Planktonların en önemli özelliklerinden biri de saydam olmalarıdır. Bu özellik, onları balıklardan ve öteki deniz hayvanlarından koruyan başlıca etmenlerden biridir. Ancak zehirli organlara sahip olmak, çok daha etkili bir korunma yoludur. Bununla birlikte plankton tüketimi o kadar hızlıdır ki, ancak çok fazla üreme gücüne sahip olanlar varlığını sürdürebilir. Okyanus bitkileri arasında sayılan bitki planktonları hayvan planktonlara oranla daha ilkeldirler. Hayvan planktonlar, bitki planktonlarla beslenirler.

Hayvan planktonlarla beslenen tüm canlılarda daha büyük canlılara kadar uzanan bir beslenme zinciri oluştururlar. Ölü hayvan planktonlardan oluşan nitrit ve nitratlarda bitki planktonların beslenme kaynaklarını oluştururlar. Bitki planktonlar da tüm öteki bitkiler gibi fotosentez yapma özelliğine sahiptirler. Sudaki inorganik tuzları, organik maddelere dönüştürürler. Güneş ışığına gerek duyduklarından ve çoğalmaları buna bağlı olduğundan, suların güneş ışığı alan yerlerinde yaşarlar. Kirpikler ve yüzgeçlerle donanmış olmalarına karşın, planktonik hayvanlar belirgin bir hareket yeteneğine sahip değildirler. Bunlar, kendilerini taşıyan dalgalara ve akıntılara karşı hiçbir direnme gösteremezler. Ancak, tüm planktonlar, tipik ve düzeli etkin hareketler yaparlar. Gerçekte bu küçük organizmalar, gündüz saatlerinde suyun üst tabakalarına, geceleri de daha derinlere yönelme eğilimindedirler.

 


Leave A Reply