Priene Antik Kenti ve Tarihçesi

0
Advertisement

Priene nerededir? Priene’nin tarihi, tarihi özellikleri, antik kenti, tarihsel kalıntıları, eserleri hakkında bilgi.

Priene Antik Kenti
Batı Anadolu’da Ionia Bölgesi’nde antik kent. Günümüzde Güllübahçe. Aydın ili’nin Söke İlçesi sınırları içinde Samsun (Mykale) Dağı’ nın güney eteklerinde yer alır.

Priene Antik Kent Tarihi : Ionia Bölgesi’nde kurulan 12 İon kentinden biri olan Priene M.Ö. 10. yüzyılda Yunanistan’dan gelen kolonicilerce kuruldu. Kentin ilk kurulduğu yarımadanın her iki yanında yer alan iki limandan oluştuğu sanılır. M.Ö 630’da Anadolu’ya giren yırtıcı Kimmerler Priene’yi yıkıma uğrattılar. Daha sonra Lidya Kralı Ardys tarafından ele geçirildi. İÖ 547’de Pers egemenliğine girdi. İÖ 500’de Perslere başkaldıran İonia kentleri arasında yer aldı.

İonia İhtilali adı verilen bu ayaklanmada Miletos Kenti’nin önündeki Lade Adası açıklarında Pers Donanması’na karşı yapılan deniz savaşına 12 gemiyle katıldı (İÖ 495). İÖ 350’de doğal nedenler yüzünden eski yerleşme bırakılarak günümüze kalıntıları ulaşan kent Atina Kenti örnek alınarak yeniden kuruldu. Ancak yüzyıllar boyunca Büyük Menderes Irmağı buradaki denizi de doldurarak günümüzdeki görünümünü aldı. İÖ 334’te Persleri Anadolu’dan çıkaran Büyük İskender Priene’ye uğradığında yeni kurulmaya başlayan kentin yapımı için maddi yardımda bulundu. Priene kuruluşundan bir süre sonra Atina’nın egemenlik ve etki alanına sonra Bergama Krallığı’nın egemenliğine girdi. Bergama Kralı III. Attalos (İÖ 138-133) krallığının topraklarını ölümünden sonra Roma’ya verilmesini vasiyet edince Priene de Roma topraklarına katıldı.

Roma döneminde Büyük Menderes’in körfezi giderek daha fazla doldurması Priene’nin de zamanla önemini yitirmesine yol açtı. Roma İmparatorluğu’nun İS 395’te ikiye ayrılmasından sonra Bizans İmparatorluğu’nun topaklarında kalan Priene bir süre piskoposluk merkezi oldu. 12. yüzyıldan sonra da tümüyle terk edildi.

Priene Antik TiyatrosuTarihsel Eserler : Priene antik çağın en iyi korunmuş kentlerinden biri olması bakımından önem taşır. Roma dönemindeki küçük bazı değişiklikler dışında Hellenistik niteliği korunmuş en önemli kenttir. Kent kurulmaya başlandığında etrafı 2.5 km’ye varan bir surla da çevrildi. İlkçağın ünlü mimarı Miletoslu Hippodamos’un uyguladığı ve kendi adını taşıyan ızgara plana göre kurulan kentin ana giriş kapısı güneydoğuda yer alır. Bu kapının yanı sıra ana caddenin batısının sonunda ve güney stoa ile agorayı kesen caddenin doğusunda bulunan iki kapı daha vardır. Priene yamaçta kurulduğundan dikey yollar kimi yerlerde merdivenlidir.

Advertisement

Kentin merkezinde agora yer alır. Sütunlu galerilerle çevrili olan bu alanda dükkanlar sıralanır. Agora alanının doğusundaki Zeus Tapınağı İÖ 3. yüzyıla tarihlenir. Priene’nin en görkemli yapısı olan Athena Folias Tapınağı, Tiyatro Caddesi ile güneyindeki cadde arasında batıda yer alır. İon düzeninin uygulandığı tapınak, ilkçağın en yetkin örneklerinden biridir. 6×11 sütunlu bir yapıdır. İÖ 2. yüzyıla tarihlenir.

Tiyatronun güneyinde Hiera Stoa adı verilen kutsal stoa yer alır. 116 metre uzunluğundaki yapıya 6 basamaklı bir merdivenle çıkılır. Stoanın arkasında meclis binası olan buleuterion yer alır. Üç yanında oturma sıraları bulunan yapıda 640 kişi oturabiliyordu. Priene’de Athena Tapınağı’nın dışında birkaç tapınak daha vardır. Bu tapınaklardan günümüze gelen en iyi korunmuş olan Demeter ve Kore Tapınağı’dır.

Batı Kapısı’nın yanındaki Kybele Kutsal Alanı’nda tapınak yoktur. Tiyatro Caddesi’nin sonunda Priene’nin en iyi korunmuş yapısı olan tiyatro yer alır. Tiyatronun oturma sıraları 6 merdivenle beş bölüme ayrılır. Oturma sıralarının önünde mermerden yapılmış 5 koltuk ile Tanrı Dionysos’a adanmış bir sunak konmuştur. Hellenistik dönem tiyatrolarının en güzel örneklerinden biridir.

Priene’de iki gymnasion vardır. Yukarı Gymnasion buleuterio’nun kuzeyinde, agoradan güneye doğru inen merdivenli yolun sonunda kent duvarına yakın yerde Aşağı Gymnasion yer alır. Aşağı gymnasionun doğu kenarında bitişik yapılımş olan Stadion, Priene’de caddelerin örgüsüne eğimli yerleşen tek yapıdır. Yaklaşık 190 m uzunluğundadır. Ana caddenin her iki yanında batı kapısına kadar olan alanda kentin oldukça iyi korunmuş evleri sıralanır. Ana caddenin batı kapısına ulaşmasından biraz önce Büyük İskender Evi olarak adlandırılan kutsal alan bulunur. Kentin kuzeyinde dik bir kayalık üzerinde eğimli bir arazi üzerinde akropolis yükselir. Tepeye, kayalara oyulmuş bir bölümü günümüze ulaşan merdivenlerle kentin içinden çıkılırdı. Akropolde fazla bir kalıntı yoktur.


Leave A Reply