Psikolojide Öğrenme Konusu

0
Advertisement

Psikolojide öğrenme nedir? Öğrenmeyi etkileyen etmenler nelerdir, öğrenme nasıl olur? Psikolojide öğrenme konusu açıklaması, hakkında bilgi.

ÖĞRENME

Öğrenme, bireyin yaşantısının sonucunda davranışında bir değişmenin meydana gelmesidir Bu anlamda öğrenme bir bilgi edinme, bir bilme sürecidir. Birey, yeni bir durumla karşılaştığında, bu durumu yorumlamakta, duruma karşı tepkiler göstermekte, sonucu verimli veya verimsiz de olsa, bu yaşantısının sonucunda davranışlarını değiştirip, yeni düzenlemeler yapmaktadır.

Öğrenme, davranışlarda oluşan, ortaya çıkan bir değişme olarak tanımlanır. Büyüme, olgunlaşma veya sakatlanma sonucu ortaya çıkan davranış değişikliklerinin öğrenme olmadığını özellikle belirtmek gerekir.

Öğrenme bir çok etmenin işe karıştığı karmaşık bir olgudur. Ancak yine de öğrenmeyi etkileyen belli başlı etmenler şöyle sıralanabilir.

a- Olgunlaşma: Olgunlaşma, canlının büyüme ve gelişme sonucunda belli bir davranışı yapabilecek hale gelmiş olmasıdır. Örneğin, bir çocuğun konuşabilmesi için fiziksel ve psikolojik olarak konuşabilecek kadar büyümüş ve gelişmiş olması gerekir, bu nedenle altı aylık bir bebeğin konuşması söz konusu olmaz.

Advertisement

b- Önceki yaşantılar: Kişinin önceki yaşantıları, öğrenmede önemli bir etkendir. Öğrenmeye karşı olumlu veya olumsuz tutumlar, öğrenmenin değerli sayıyıp sayılmaması, alışkanlıklar, ilgiler, ihtiyaçlar ve korkular öğrenmeyi derinden etkileyen ön koşullar arasında yer alır. Sözgelişi, okula karşı olumsuz bir tutuma sahip, öğrenmeye değer vermeyen, kendine güvenini yitirip aşağılık duygusuna kapılmış olan, çalışma alışkanlığı olmayan, okula ilgi duymayan, okula, öğretmenlere korku geliştirmiş olan bir öğrencinin öğrenmede başarılı olamayacağı açıktır.

c- Bireysel farklar: Her canlı gibi, her insanın da kendine özgü özellikleri ve bunların gelişim biçimi vardır, bedensel, zihinsel, sosyal, duygusal bakımdan farklılık gösterir. Aynı zeka düzeyine sahip iki kişinin bile birbirinden farklı olduğu bilinmektedir. Bu nedenle kişilerin öğrenme süreçleri de farklılık göstermektedir.

d- Genel uyarılmışlık hali ve güdülenme: Genel uyarılmışlık hali, canlıyı dengesini bozmayacak ölçüde, uyarıların etkisi altına almayı anlatır. Bu durumda canlı çevrenin farkına vararak çeşitli davranışlar yapacak hale gelir. Yapılan deneyler, yetersiz ve aşırı uyarılmanın iyi düşünememe, sıkıntı, anlama zorluğu gibi öğrenme bakımından olumsuz etkilere neden olduğunu göstermiştir. Bu nedenle genel uyarılmışlık durumu yaratılırken canlının dengesinin bozulmaması gerekir.

Güdülenme, canlının bir davranışı yapmak üzere hazır hale gelmesidir. Öğrenme davranışının yapılması için de güdülenme gerekmektedir. Genel uyarılmışlık hali ise, güdülenmeyi kolaylaştırır. Güdülenme, bireyi öğrenmeye isteklendirir, özendirir, öğrenme konuları arasında seçim yaptırarak öğrenmeye yön verir.

e- Türe özgü hazır bulunuşluk (Genetik donanım): Bir canlıya, kalıtımla getirdiği genetik donanımının elverdiği şeyler öğretilebilir. Yapılan bir deneyde, bir şempanze maymunu yavrusu “Gua” ile, insan bebeği “Donalt”aynı koşullar içnide birlikte büyütülmüştür. Yedikleri, içtikleri, giydikleri, hatta öpülme okşanma, sevilmeleri bile aynı tutulmuştur. Gua, daha alt düzeyde bir canlı olmasına karşın, başlangıçta kimi durumlarda Donalt’a üstün davranışlar göstermiştir. Ancak, Donalt konuşmayı öğrenmeye başladığında, Gua’nın hiç birşey öğrenemediği görülmüştür.

f- Korku ve kaygı: Psikolojide, farkında olunan tehlike karşısında canlının verdiği tepkilere “korku”, bilinçaltı çatışmaya bağlı olarak duyulan iç tehlikeye karşı gösterilen tepkiye de “kaygı” denir. Alışılmamış çevre, nesne ve kişiler; belirli bir nesnenin yarattığı korku; doğal afetler ve felaketler v.b. kişide kaygıya neden olabilirler. Kaygının sonucu kişide belirli psikolojik ve fizyolojik belirtiler ortaya çıkar. Bunlar, endişe, gerginlik, güvensizlik, şaşkınlık, panik gibi psikolojik; ağız kuruluğu, başağrısı, baş dönmesi, bulantı, çarpıntı, halsizlik, iştahsızlık, terleme, titreme, uykusuzluk gibi fizyolojik belirtilerdir. –

Advertisement

Öğrenme üzerine kaygının etkisiyle ilgili araştırmalar, kaygının belli düzeye kadar öğrenmeyi olumlu etkilediğini, ancak aşırı kaygının ise olumsuz etkilediğini göstermiştir.

g- Ödül ve ceza: Ödül ve ceza uygulaması, öğrenmenin önemli etkenleri arasında yer alır. Yapılan araştırmalara göre:

1)- Gerek ödül, gerek ceza davranışı ne kadar yakından izlerse o kadar etkili olmaktadır. Araya giren zaman ödül ve cezanın etkisini azaltmaktadır.

2)- Öğrenmede ödüllendirme, cezalandırmadan daha olumlu sonuç vermektedir.

3)- Gerek ödül, gerekse ceza biraz önce, biraz sonra ve aynı zamanda olan başka olaylara yayılır.

4)- Yetişkinler için ceza olarak algılanan bazı uygulamalar, çocuklarda ödül etkisi yapabilmektedir. Örneğin, yaramazlık yapan çocuğun azarlanması, çocuğun amacı ilgi çekmekse ceza değil ödül olmaktadır.

h- Öğrenilecek materyalin (konunun) özellikleri: Yapılan araştırmalar, öğrenilecek konunun taşıdığı bazı özelliklerin, öğrenmeyi kolaylaştırıcı etkilerde bulunduklarını göstermiştir. Buna göre;

1)- Öğrenilecek konu, öğrenenin beden ve zihin gelişmesine uygunsa,

2)- Öğrenilecek konu, kişinin ilgisini çekiyor ve ihtiyacını karşılıyorsa,

3)- Öğrenilecek konu anlamlıysa,

4)- Öğrenilecek konu, ilgi çekmeyecek kadar kısa ve usanç verecek kadar uzun değilse,

Advertisement

5) Önceki konularla olumlu transfer bağı kurabiliyorsa, öğrenme kolaylaşmakta, tersi durumlarda ise zorlaşmaktadır.

i) Önceki öğrenmelerin etkisi (TRANSFER): Önceki öğrenmelerin, yeni öğrenmeyi etkilemesine transfer denir. Önceki öğrenme, yeni öğrenmeyi kolaylaştırıyorsa “pozitif=olumlu transfer” zorlaştırıyorsa “negatif=olumsuz transfer” olarak nitelenir. Olumsuz transfere bu niteliğinden dolayı “alışkanlık çatışması” da denmektedir. Örneğin, önceden iki parmakla daktilo öğrenmiş olmak, on parmak daktilo yazmayı zorlaştırdığı için “negatif transfere”, sağ elle yazmayı, öğrenmiş olmak, sol elle yazmayı kolaylaştırdığı için “pozitif transfere” örnek verilmektedir. İki öğrenme arasında etkileşim yoksa, transfer de yok demektir.

j- Alıştırma: Alıştırma, öğrenene öğrenme süreci içinde etkin olma imkanı veren denemelerdir.

Alıştırma, bir şiirin ezberlenmesi, bir aracın kullanılmasının öğrenilmesinde olduğu gibi konu veya işi “tekrarlama” biçiminde olabilir.

Alıştırma, bir matematik konusuna ait problemlerin çözülmesinde olduğu gibi “benzer örnekler” üzerinde yapılabilir.

k- Programlı öğrenme: Programlı öğrenme anlayışı Thorndike’ın geçen yüzyılın sonundaki araştırmalarıyla başlar. Bu yol, yüzyılımızın ilk yarısında yapıyıp, uygulamaya konulan “öğrenme makineleri” ile yeni bir boyut kazanır. Bu yol,

1- Öğrenenin öğrenmeye etkin olarak katılımını,

2- Öğrenenin konuya ilgisinin sürmesini,

3- Öğrenenin kendi gücüne göre, öğrenme temposunu sürdürebilmesini,

4- Öğrenenin, kendi öğrenme düzeyini sürekli kontrol edip, değerlendirebilmesini sağlar.

l) Öğrenmede plato(ara duraklamalar) ve fizyolojik sınır: Öğrenme olayı bir süreçtir. Bu süreç başlangıçta hızlıdır. Ancak, yorgunluk, bıkkınlık, ilgi azalması, cesaretin kırılması gibi etkilerle ara duraklamalar (plato) meydana gelir. Aynı zamanda öğrenmenin kişiye göre değişebilen bir üst sınırı vardır. İlerlemenin sona erdiği bu noktaya da “fizyolojik sınır” denir. Bu noktadan sonra bireyi zorlamanın anlamı yoktur.

Advertisement


Leave A Reply