Rasyonalizm (Akılcılık) ve İrrasyonalizm (Akıldışıcılık) Nedir? Açıklamaları

0
Advertisement

Rasyonalizm (Akılcılık) ve İrrasyonalizm (Akıldışıcılık) hakkında açıklayıcı bilgiler. Bu terimler birer felsefe akımı mıdır? Kısa açıklama ve tanımlamaları.

beyin bilgi felsefe

Kaynak: pixabay.com

AKILCILIK (RASYONALİZM, USÇULUK) :

Ampirizmin (görgücülük) karşıtı felsefe akımı. Varlığın, akılla, çözümsüz sorun bırakmadan sonuna kadar bilinebileceği görüşü. Bilgi yönelimlerinden “düşünme“yi mutlaklaştırır, algıyı, duyu deneyimini küçümser. Mutlak kuşkuculuk dışında her felsefe görüşü, belli bir ölçüde akılcıdır; ama akla güven, bilebilmenin sınırlarını çizemeyecek kadar aşırılaşırsa, metafizik rasyonalizm (usçuluk) ve aprioricilik (önselcilik) egemen olur. Din doğmalarından sıyrılma çabasındaki yeniçağ felsefesinde akıl, birincil bilgi organı kabul ediliyor, gerçekliğin ilkelerinin onda ekili olduğu (apriorizm), bu nedenle gerçekliği kendisinden türetebileceği ileri sürülüyordu.

Yeniçağ ile başlayan modern felsefenin kurucusu Descartes, felsefe bilgisine matematik bilgisinin kesinliğini kazandırmak istedi. Tartışmaya yol açan “içten doğan ideler” (ideae innatae) kuramını ortaya attı. Spinoza, varlık düzenini geometri tarzında (more geométrica) ilk ilkelerden türetmeye girişti. Leibniz, dünyayı kuran “edebi hakikatlerin” (mantık ve matematik yasaları) insan aklının yapısında bulunduğunu öne sürdü. Platon‘dan beri felsefe tarihinde birçok örneği görülen akılcılık, genel bir varlık kuramı olarak idealizme dönüşür; çünkü gerçeklikten önce, gerçekliği olanaklı kılan bir üst-akıldan, bir aşan ben’den hareket edilir.

beyin psikoloji

Kaynak: pixabay.com

AKILDIŞICILIK (İRRASYONALİZM) :

İnsan aklını bilimsel bilgi üreten yeteneklerle değil, bilim üstü sayılan sezgi, itki, içgüdü, yaşantı, bilinçaltı gibi kavramlarla temellendirmeye ve insan başarılarını bunlarla açıklamaya çalışan tutum. Her akıl dışıcı tutum bir tür idealizm doğurur, çünkü nesnel gerçeklik psişik süreçlere bağımlı kılınır.

Akıldışıcılık felsefi bir akım değil, felsefi bilimsel kuramların henüz doyurucu çözüm getirmediği sorunlara (özellikle varlığın başlangıcı, dilin kaynağı gibi kaynak sorunlar) ve anlam sorunlarına (yaşamanın anlamı, estetik anlam v.b.) ya da bütünüyle yapay, yanlış sorulmuş sorulara (ruhun ölümsüzlüğü nasıl kanıtlanır ?) zorla çözüm bulma çabasıdır. Bu zorlamada iki aşırı uç, aklın bütün sorunları kalıntısız çözeceğini akılcılıkla, bütün sorunları aklın ötesinde çözmek isteyen akıldışıcılık birleşirler. Bu nedenle ikisi de bilgideki kesintileri, halis akıldışı (çözümü bulunamaz) sorunları çözümlü gibi gösterirler.

İkisi de bilginin tarihselliğiyle çelişen toptancı açıklamalara girişirler. Bu iki ucun, toplumsal düzenlemeler bakımından zararlı ve yıkıcı olanı akıldışıcılıktır; çünkü akılcılığın, aklın denetçisi olarak gene aklı kabul etmesine karşılık, akıldışıcılık, hesabım veremeyeceği kavramlara takılı kalır. Örneğin üstün ırk, soylu kan, soylu ulus gibi kavramlar, aklın birleştirici insanlık kavramının karşısındadırlar. Bütün faşist yönetimlerde akıldışıcı ideolojik öğeler ağırlıktadır.

Advertisement

Leave A Reply