Robert Bresson Kimdir?

0
Advertisement

Robert Bresson kimdir? Robert Bresson hayatı, biyografisi, eserleri, filmleri ve sinema kariyeri hakkında bilgi.

Robert BressonRobert Bresson; (25.9.1907 – 18.12.1999)

Bresson, Bromont-Lamothe/Auvergne’de dünyaya gözlerini açtı. Edebiyat, ve doktora derecesiyle bitirdiği felsefe tahsilinden sonra ressam olmayı istedi. Ama 30’lu yılların başında sinema branşına geçip senaryo yazan olarak işe başladı. Bir yıl sonra, günümüzde kayıp yapıtlar arasında yerini alan Les affaires publiques (1934) adlı kara komediyle ilk kez kendi başına yönetmenliği denedi. İkinci Dünya Savaşı patlak verince, Bresson diğer projelerini gerçekleştiremedi. Bresson Haziran 1940 – Nisan 1941 tarihleri arasında savaş esiri olarak Almanların elinde kaldı.

1943: Biçimsel Melodram Bresson, hayatını bir katilin ruhunu kurtarmaya adayan rahibe adayının öyküsünü anlatan Les anges du peche (Günah Melekleri, 1943) adlı ilk uzun metrajlı filminde, kendisini sonradan üne kavuşturacak olan stilistik elemanları kullandı. Öyküsünü anlatırken heybetli anlatım şekillerine iltifat etmediği gibi olay ve görüntülerden her türlü gereksiz detayı attı. Sonraki filmlerinden farklı olarak, burada ve bir sonraki filmi Les Dames du Bois de Boulogne’da (Boulogne Ormanı Hanımları, 1945) profesyonel oyuncularla çalıştı ve müziği, belirli hedefleri göz önünde bulundurarak kullandı. O zamana göre hiç alışılmadık stiline karşın, Bresson’un bu tarzdaki ilk filmi ticari açıdan başarı kaydetti.

1950: Ödün Vermeyen Sanatçı Le journal d’un cure de campagne (Bir Taşra Papazının Güncesi, 1950) adlı yapıtında Bresson ilk filmlerinde başlattığı stilini en uç noktasına kadar götürdü. Kanserden ölen ve işini sürdürürken başına gelen sıkıcı olayları günlüğüne yazan papazın öyküsünü anlatırken, Bresson yalnız amatör oyuncularla çalıştı ve onlardan konuşmalarına coşku katmamalarını istedi. Yönetmenin anlayışına göre, böyle bir oyun tarzı yapay bir biçimde ortaya konulan heyecandan daha etkiliydi. Onun gösterim biçimi de alışılmış sinema yapıt-larındakinden farklıydı. Örneğin Bresson pek çok çekimde, başoyuncuyu yazdığını okurken gösterdiği esnada, buna paralel olarak sadece oyuncunun yazı yazan elini gösteriyordu. Fon müziğini hiç kullanmazdı; ancak gösterilen durumla ilgili doğal seslere yer verirdi. Bu filmin aşırı derecede yadırganması yüzünden Bresson, bir sonraki filmini ancak altı yıl sonra gerçekleştirebildi.

5O’li Yılların Ortasından Sonra: “Nouvelle Vague”ın Gözdesi Un condamne â mort s’esl echappe (Bir İdam Mahkûmu Kaçtı, 1956) filminde firarla ilgili olarak yapılan hazırlıkları inceden inceye göstermekle, Bresson stilistik ilkelerine tıpkı Pickpocket’daki (Yankesici, 1959) gibi inatla bağlılığını sürdürdü. Bu filmde Bresson özellikle işlenmesi zor karakter araştırmasında tipik biçimsel diliyle (yakın ve detay çekimleri, monolog şeklinde anlatı; yöntemi gibi) çok usta bir yankesicinin öyküsünü anlatır. Fakat unutulmamalıdır ki Fransız yönetmen için önemli olan psikolojik içyüzünü göstermekten çok, insan hayatındaki genel sorunların ortaya dökülmesiydi. Bresson stilini en mükemmel şekliyle Le Proces de Jeanne d’Arc (Jeanne d’Arc’ın Yargılanması, 1962) adlı filmiyle gerçekleştirebildi. Bu filmi kesin bir şekilde belgesel bir stilde uyarlamakla “Nouvelle Vague” (Yeni Dalga) yönetmenlerinin takdirini kazandı. Bresson bu filmiyle bu akımın şart koştuğu, anlatılanların gerçeğe uygunluğu ile bilinçli sübjektif bir gösterim tarzını en ince detayına varıncaya kadar, yerine getirmişti.

Advertisement

60’lı ve 70’li yıllarda Bresson, genellikle başoyuncunun intihar etmesiyle sonuçlanan, değişik acı öykülerin anlatıldığı bir dizi film çekti. Böylelikle Une femme douce (Yumuşak Bir Kadın, 1968/69) filminde evli bir kadının kendini öldürmesi çok sayıda geçmişe dönüşlerle (flashback) göz önüne serilmektedir. Le diable probablement (Olasılıkla Şeytan, 1977) adlı filmde bir adam kendi katilini görevlendirir.

1982: Başarılı Son Bresson L’argent (Para, 1982) adlı son filminde o güne kadar yaptığı çalışmalarda kullandığı özellikleri bir daha birleştirerek, bu yapıtını, sinemanın tiyatro ile fotoğraf sanatının bir bileşiminden çok, müzikle resmin karma bir biçimi olduğuna ilişkin inanışına göre gerçekleştirdi. Yapıtlarının çoğunda olduğu gibi, burada da insanın insani olmayan bir medeniyette suçluluğa itilerek yaşamasının çaresizliği konu edilmektedir. Elden ele geçen bir tomar paranın gayet sıkı olarak düşünülmüş öyküsüyle Bresson, ucunda birkaç insanın mahva sürüklendiği bir halka tasarlamış oldu. Bu film tamamlandıktan sonra Bresson meslek yaşamından elini ayağını çekti.


Leave A Reply