Robert Schumann Eserleri Hakkında Bilgi

0
Advertisement

Robert Schumann’ın eserleri ve özellikleri nelerdir? Robert Schumann besteleri, konçertoları, senfonileri hakkında bilgi.

Robert Schumann

Robert Schumann

Robert Schumann Eserleri

SENFONİ «Si bemol majör» No. 1 Op. 38 «İlkbahar Senfonisi»

İlk yorumu: 1841 Leipzig.
Sanatçı 1840 yılında öteden beri büyük sevgiyle bağlandığı Clara Wieck’le evlenmiş, böylece mutlu çalışma günleri başlamıştır. O günlerin zengin verimi arasında yer alır ilk senfonisi.

Yapıtın ilk bölümü (Andante un poco maestoso – Allegro molto vivace – Animato), ozan Adolf Böttger’in bir şiirinden esinli; dağları ağır ve hüzün verici bulutlar örtmüşken vadide başlayan ilkbahar, uyanan doğa… «Trompetlerin sesleri uyanışı haberler, kırlar yeşillenmeye, kelebekler uçuşmaya başlar, «Allegro» artık baharın kendisi, neşesidir…» diye tanımlar Schumanri bir mektubunda bölümü… Sonat biçiminde planlanan tüm örgüden gençlik gücü, hareket ve coşkunluk yansır. İkinci bölüm (Larghetto), bestecinin «Lied» deneylerinden bir örnek, kemanların sunduğu tatlı bir şarkıdır. Bitişi obua – korno ikilisi hazırlar. Üçüncü bölüm (Scherzo – Molto vivace) ilki tahta nefesli ve yaylı çalgılar arasında bir diyalog, ikincisi enerjik bir «tema»dan ibaret iki esas elemanla işlenmiştir. Son bölümü (Allegro animato e grazioso) besteci «Bahara Veda» olarak tanımlamış. Bestecinin «Kreisleriana» adlı piyano yapıtından alınmış üç «cümle»den kurulu zarif, süslü bir örgü.


SENFONİ «Do majör» No. 2 Op. 61

İlk yorumu: 1846 Leipzig.
Bestecide ilk ruh bunalımlarının başladığı 1845 yılında bestelenmiştir. Kendisi şöyle yazıyor bir mektubunda: «Fizik yönünden çökmüş bir durumda yapıyorum senfoninin taslaklarını. Ruhsal gücümle savaşıyor ve alt etmeye çalışıyorum bu durumu. İlk bölüm bu savaşın yankısıdır.» Gerçekten de birinci bölüme (Sostenuto assai – Allegro ma non troppo) yayılan özellikler yazara hak verdirir. Gecikmiş bir ana «tema»dan sonra yan düşünceleri savruk, sonat ilkelerini umursamayan bir çaba. İkinci bölüm (Scherzo – Allegro vivace) birinci kemanların sunduğu bir «tema» ile girer. Bu cümle ikili bir «trio» geçişine dek sürecektir. Üçüncü bölüm (Adagio espressivo) bestecinin duygu açısından belki en zayıf dağınıklığı yönünden en anlamsız verimidir. Dördüncü bölüm (Allegro molto vivace) kısa bir «mudulation»dan sonra maden nefesli çalgıların sunduğu «ana tema» ile girer. Besteci bu bölüm için «üzün bir kayboluştan sonra kendimi tekrar buldum…» diyor. Klasik sonat biçiminde dengeli bir işleme, sorulu – yanıtlı bileşimler ve tatlı buluşlar bu itirafın belirtisidir.


SENFONİ «Mi bemol majör» No. 3 Op. 91 «Ren Senfonisi»

İlk yorumu: 1851 Düsseldorf.
1850 yılı sonbaharında Düsseldorf müzik müdürlüğüne getirilen besteci Ren nehrinin geçtiği kent ve yöresinde, büyük akarsuyun kıyılarında gezintilere koyulmuş, aynı bölgede yaşayan insanları tanımış, bayram ve törenlerini gözleyerek «Üçüncü» Senfonisini yazmaya başlamıştır. Yapıtın en ünlü hayranlarından biridir Çaykovski. Yazdığı uzun ve ayrıntılı bir incelemede «Ren Senfonisi»m Schumann’ın derin duyarlığa, plastik çalışmalarındaki açıklığa ve içtenliğe örnek gösterir.

Birinci bölüm (Canlı), Schumann’a özgü bir çabanın belirtisidir; güzel melodi ve armoniler yanında orkestralamanın renksiz görüntüsü. İkinci bölüm (Scherzo. Çok kararlı) «menuetto» karakterindedir. Yapıtın en kolay anlaşılan ve sevilen parçası. Üçüncü bölüm (Ağırca) Alman romantizmine uygun, aşırı duygulu bir çabadır. Dördüncü bölüm (Görkemli), Ren kıyısındaki ünlü bir yapıdan, Köln Katedralinden esinlidir. Bölümde önemli görevi olan kısa «tema» türlü zarif işlemelerle Gotik mimarinin müzikle anlatımı, müziğe yansımasıdır. Son bölüm (Canlı) özellikle sonlara doğru bilinen neşeli ritmi, «mizahi» görüntüsüyle ilgi çeker.

Advertisement

SENFONİ «Re minör» No. 4 Op. 120

İlk yorumu: 1853 Düsseldorf.
Schumann 1841 yılında senfoni alanındaki ilk denemesini vermiş, ancak çalınıp yayınlanmasını istemediğinden bir kenara bırakmıştır. Sanatçı aynı partisyonu on yıl sonra ele alarak orkestralamasını yenilemiş, daha iyi, daha etkili olduğunu sanarak kendi yönetiminde çaldırmıştır. «Dördüncü Senfoni» olarak bildiğimiz bu yapıt 1853 Noel günü ünlü kemancı Joseph Joachim’e armağan edilmiş, ona adanmıştır. Schumann bu partisyonla bazı yenilikler yaparak klasik geleneklere bağlı meraklıları şaşırtmıştır, yapıt birbirine bağlı dört bölümden kuruludur ve «tema» açısından bölümlerde ayırım gözetilmemiştir.

Birinci bölüm (Yavaş – Canlı); patetik görüntülü bir «giriş» Schumann’vari bir patlayışla giren «ana tema» ve bu temanın «arabesk» işlemesinden yapılı bir ikinci «tema», kemanların girişte sunduğu melodiye dayanan parlak bir bitiş. İkinci bölüm (Romans – Yavaş); viyolonseller eşliğinde obuanın sunduğu ana «tema», solo kemanın süslü çizgilerle sunduğu bir «geçiş». Üçüncü bölüm (Scherzo – Canlı), enerjik girişten sonra tüy gibi hafif bir gelişme, dans ritminde bir «üçlü»nün birinci bölümün girişindeki «tema»ya. uzanışı. Dördüncü bölüm (Yavaş – Canlı – Presto); tekrar patetik havaya dönüş, maden nefesli çalgılarda Wagner’i hatırlatan bir çağrı, güçlü ve neşeli bitiş.


PİYANO KONÇERTOSU «La minör» Op. 54

İlk yorumu: 1845 Dresden.
1839 yılında nişanlısı Clara’ya; «Kendimde virtuozlar için bir konçerto yazacak gücü ve kabiliyeti göremiyorum…» diyen besteci daha sonra romantik piyano edebiyatını taçlandıracak bir üstün eser verecek, «senfoni, konçerto ve sonat karışımı» diye tanımladığı «la minör» konçerto doğacaktır. Yapıt beş yıllık bir süre içinde bitmiş, ilk yorumuna artık çağının ünlü bir virtüözü sayılan Clara solist olarak katılmıştır.

Birinci bölüm (Allegro affettuoso) özgür yapılı bir fantezi karakterindedir. «Ana tema» türlü ritm kalıplarıyla belirecek, diğer iki bölümde de yansıyacaktır. «Fantezi»nin genellikle rüyalı havası zaman zaman sert, keskin atılış ve vuruşlarla kesilirken piyano -orkestra diyalogları, bölüme ayrı bir güzellik katar. İkinci bölüm (Romans – Andantino grazioso) piyano – orkestra arasında alabildiğine zarif bir diyalogla başlar. Bu bir tür «paslaşma» viyolonsellerin açıkladığı ikinci «tema» ya ulaşır, birinci bölümün «ana teması» kesintisiz olarak üçüncü bölümü (Allegro vivace) bağlar. Zengin ritmlerle süslü, oynak «senkop»larla işlenmiş bu melodi demeti uzun bir «coda» ile yapıtı tamamlar.


VİYOLONSEL KONÇERTOSU «La minör» Op. 129

İlk yorumu: 1860 Leipzig.
Bestecinin Düsseldorf’ta görevli olduğu çağın bir diğer verimidir. Eşi Clara’nın güncesinde 1850 yılı 16 Kasım günü şu satırlar yer almıştır: «Robert bana açıklamak istemediği yeni bir yapıta çalışıyor. Geçen ay bir viyolonsel konçertosu yazdı. Viyolonsel üslubuna uygun bu güzel yapıtı çok sevdim.» Gene Clara güncesinde 1851 yılı 11 Ekim günü de şunları yazmıştır: «Robert’in viyolonsel konçertosunu bugün piyanoda bir daha gözden geçirdim, bana mutlu saatler yaşattı. Romantik havası, coşkunluğu, tazeliği ve mizahı yanında viyolonsel-orkestra ilintileri alabildiğine ilgi çekici. Üstelik ‘şarkı’ benzeri bölümlerin tınısı yetkin ve çok etkili…» Eşinin bu izlenimlerine rağmen besteci bu konçerto konusunda pek tatmin olmamış; çabasını yeterli bulmamıştır. Konçertonun ilk yorumu bu kuşkular nedeniyle bestelenişinden on, bestecinin ölümünden dört yıl sonradır.

Birinci bölüm (Çabuk değil) tahta nefesli çalgılarının ve yaylı «pizzicato»larının kısa önsözüyle girer, viyolonsel «ana tema»yı ve gelişimlerini sunar, orkestra ikinci «tema»yı açıkladıktan sonra tümce viyolonsele geçer, solo çalgı ve «tutti»nin karşılıklı fakat dostça ilintileri sürerken viyolonsel «ikinci bölüm»e geçişi hazırlar. «İkinci bölüm (Yavaş) solo viyolonsel için tipik bir romans’dır. Bölümün sonlarına doğru tempo hızlanır, yine solo çalgı üçüncü bölümü (Çok canlı) bağlar. Melodi gereçleri bol, değişik ritmlerle örülü «final» viyolonselin parlak bir «kadans»ı ile biter.

Advertisement

MANFRED UVERTÜRÜ Op. 115

İlk yorumu: 1852 Weimar.
Schumann romantik İngiliz ozanı Lord Byron‘un aynı adlı dramatik şiiri etkisinde kalmış, 1848 yılında bestelemeye karar vermiş, birkaç ay sonra eşi Clara’ya 16 parçanın bittiğini haber vermiştir. Besteci bu yeni yapıtını Weimar Prensliğinin müzik yönetmeni Franz Liszt’e göndererek sahnelenmesini istemiş, bu isteği üzerine «Manfred» müzikleriyle iki kez sahnelenmiştir.

Byron’un yapıtında «Prometheus» benzeri bir’özgürlük kahramanıdır Manfred. Ölmüş kızkardeşi Astrate onu alarak ruhlar evrenine götürür. Şeytan ruhunu satın almak ister Manfred’in, ancak o Faust gibi ruhunu satmaz.

«Faust» ozanı J. W. Goethe «Manfred»i okumuş ve «Olağanüstü bir olay. Hamlet’in monologunu bu yapıtla daha anlamlandırabiliriz…» demişti.

Schumann’ın uvertürü Byron’un dramatik yapısıyla yakın bir paralel çizer; Manfred’in acılı, düşünceli karakteri, bu acılardan kurtuluş savaşı, Astrate’nin teması, huzursuzlukla geçen serüvenler ve kahramanın ölümü.


Leave A Reply