Rusya Tarihi, Kadim Komşumuzun Tarihi Hakkında Detaylı Bilgiler

0
Advertisement

Rusya tarihi ile ilgili bilgi. Rusların ilk olarak Rusya olarak kurulmasından günümüze kadarki dönem için tarihi hakkında bilgi.

Rusya’nın kurucusu olan ve Doğu Slavları grubuna giren Rusların öteki Slav boylarıyla birlikte, dağınık ve göçebe olarak Doğu Avrupa’da yaşadıkları sanılır. Tarih sahnesinde Ruslar ilk kez, adı söylencelere karışmış olan Askold adlı önderleriyle çıktılar. Askold önderliğindeki Ruslar 860’ta İstanbul’a saldırdılar, 862’de de Kiev’i ele geçirdi. 882’de Novgorod Ruslarının önderi olan Oleg, Askold’u öldürttü ve Kiev’i ele geçirdi.

Rusya

İlk Rus devletini kurduğu kabul edilen Oleg (882-912), bölgeyi denetimi altına aldıktan sonra, Bizans ile ticaret ilişkilerine girişti. Oleg’ten sonra Rus tahtına çıkan Igor (912-945) iyi bilinen ilk Rus önderidir. O da 941’de Bizans ile bir ticaret antlaşması yaptı. 945’te Igor’u öldürten karısı Olga, küçük yaştaki oğlu I. Svyatoslav’ı tahta çıkardı, kendisi de naipliği üstlendi. Bu arada Olga Ortodoksluğu benimsedi.

Svyatoslav Tuna boylarında yaşayan Bulgarlarla savaştı, Hazar Hanlığı’nı yıkıma uğrattı. Güney Rusya’da Peçeneklerle yaptığı bir savaşta öldürüldü (972). Svyatoslav’ın oğlu I. Vladimir, Kiev tahtını ele geçirdi. 988’de Ortodoksluğu devlet dini olarak benimsedi. Büyük unvanını alan I. Vladimir (980-1015), Kiev’de kurulan Rus devletinin gerçek kurucusu sayılır. I. Vladimir döneminde Ruslar, günümüzde bazı değişikliklere uğramakla birlikte, Aziz Kiril’in (827/ 828-869) düzenlemiş olduğu alfabeyi (Kiril Alfabesi) benimsediler ve İncil’i bu alfabeye yazıp okumaya başladılar. I. Vladimir’in 1015’te ölmesi üzerine patlak veren iç kavgalar sonunda Nov-gorod büyük prensi I. Yaroslav (1019-1054) 1019’da Kiev tahtım ele geçirdi.

Kiril Alfabesi

Kiril Alfabesi

Rus prensleri Avrupalı prenslerle evlendirilerek kraliçe olmaları sağlandı.

I. Yaroslav’ın ölümünden sonra baş-gösteren taht kavgalarının sonunda tahtın babadan oğula geçmesi esası kabul edildi. II. Vladimir Monomakh (1113-1125) ve onun oğlu Mstislav döneminde 1039’a kadar bir barış dönemi yaşandı. 1139-1169 arasındaki 30 yıllık dönemde Kiev tahtına 17 prens oturdu. 1169’da Suzdal Prensi Andrey Bogolyubski, Kiev’i ele geçirip yağmaladı. Ancak prensliğinin başkentini Kiev’e taşımadı. Bu dönemde Kiev önemini yitirirken Novgorod önem kazanmaya başladı. 1199’da tahtta oturan Andrey Bogolyubski’nin kardeşi III. Vsevolod (1176-1212), güneybatı Rusya’daki prenslikleri, başkent Vladimir-Volinsk olmak üzere birleştirdi.

Advertisement

1223’te Moğol Kağanı Cengiz Han, Rus prensliklerini yenilgiye uğrattı. 1236’da Moğol Ordusu, Novgorod dışındaki tüm Rusya’yı ezdi. 1242’de Moğollar, Altınordu Devleti’ni kurdular, bu devletin topraklan araşma birçok Rus prensliği girdi. Altınordu Devleti’nin 1480’deki yıkılışına kadar üç Rus prensliği egemenliğini sürdürdü: Galiçya-Volhinya, Novgorod ve Vladimir-Volinsk. Bu dönemde bağımsızlığını sürdüren Novgorod’da, 1236’da Aleksandr Nevski prens seçildi. 1240’ta Neva Irmağı kenannda İsveçlileri yenilgiye uğrattığı için bu lakabı aldı. 1242’de Töton şövalyelerini Çudsk Gölü kıyısında bozguna uğrattı. Sınırlarını batıda Baltık Denizi’nden doğada Ural Dağları’na kadar uzatırken Altınordu Devleti’nin üstünlüğünü tanımaya ve onlarla çatışmaya girmemeye özen gösterdi.

Nevski 1260’ta Moskova Prensliği’ni kurdu ve 1263’te öldükten sonra yönetimini oğlu Danyel’e bıraktı (1263-1303).

Onu izleyen oğlu Yuru (1303-1326) ve I. İvan Kalita (1328-1340) dönemlerinde Moskova Prensliği, güçlenmesini sürdürdü. I. İvan 1328’de metropolitliği Vladimir’ de Moskova’ya taşıdığı gibi, büyük prens unvanını da kullanmaya başladı. Simeon (1341-1353) ve II. İvan (1353-1359) dönemlerinde Moskova öteki prensliklerden öne geçti. Dimitri Don-skoy (1362-1389)Tatarlara karşı ayaklandıysa da kesin bir başarı elde edemedi. 1361’de Litvanyalılar Kiev’i ele geçirdiler ve Karadeniz’e kadar uzandılar. Dimitri Donskoy Litvanya ile banş yaptı, 1380’de Tatarlan yenilgiye uğrattı.

Dimitri’nin oğlu I. Vasili (1389 -1425) döneminde, Katolikliği kabul etmiş olan Litvanyalılara karşı Ortodoksluğun savunuculuğu ön plana geçti. I. Vasili’nin oğlu II. Vasili (1425 -1462) döneminde Kırım, Kazan ve Astrakhan Moskova’ya bağlandı. II. Vasili’nin oğlu II. İvan (1462-1505), 1470’te Novgorod, 1485’te Tver’i ele geçirerek Moskova Prensliği’ni gerçek bir güç haline getirdi, Litvanya’ya bağlı olan yasal prensler bu kez Moskova’ ya bağlandılar. Bu arada Litvanya II. İvan’ı tüm Rusya’nın hükümdan olarak tanımak zorunda kaldı.

Korkunç İvan

Korkunç İvan

II. İvan’ın oğlu III. Vasili (1505-1533) döneminde Pskov, Ryazan ve Smolensk, Moskova topraklanna katıldı. III. Vasili, Moğollar ve Osmanlılarla diplomatik ilişkiler kurdu. III. Vasili’nin yerine geçen 3 yaşındaki oğlu IV. İvan’ın (Korkunç) ilk yılları annesinin naipliği altında geçti. 1547’de kendini tüm Rusya’nın çan duyurdu. IV. İvan (1547-1584) çar unvanmı kullanan ilk Rus hükümdan-dır. Çarlığın ilan ettiği yıl Moskova’da büyük bir yangın çıktı. Halkın ayaklanması üzerine tüm yetkileri kendinde topladı ve bir mutlakiyet yönetimi kurdu. 1549’da ilk Rus ulusal meclisi olan Zemski Sobor’u kurdu. 1551’de kiliseyi güçlendirmek için bir dizi reform yaptı. 1552’de Kazan Hanlığı’na karşı bir sefer düzenledi ve zaferle sonuçlandırdı.

İlk kez Batı ile ticaret ilişkileri kurdu. Rusya’yı denizlere açmak amacıyla ilk kez Livonya’yı kuşattı, Estonya’nm da bir bölümünü ele geçirdiyse de Papa XIII. Gregorius’un diretmesi üzerine aldığı tüm topraklan geriye verdi (1583). Bu arada Sibirya Hanlığı, Moskova’nın eline geçti. Livonya Savaşı’na karşı çıkan Boyarlara boyun eğdirmek amacıyla IV. İvan, Opriçnina adı verdiği bir özel bölge kurdu. Mutlak yönetimini sürdürürken bir yandan da büyük katliamlara girişti, sayısız insan öldürdü. Sertliği yasal hale getirdi. IV. İvan ölümünden iki yıl önce veliaht olan oğlu İvan’ı öldürmesi halk arasında büyük bir nefrete ve “korkunç” unvanını almasına yol açtı. Ölümünden sonra yerine geçen öteki oğlu I. Fyodor (1584-1598), ruhsal yapısı bozuk bir hükümdardı.

Bu nedenle yönetimi kayınbiraderi olan Boris Gudunov üstlendi. Gudunov yayılmacı bir politika sürdürerek Tobolsk ve Karjala’yı ele geçirdi. I. Fyodor’un ölümü üzerine tahtta hak ileriye süren iki sahte kardeşi (ikisinin adı da Dimitri) ortaya çıktıysa da Boris Gudunov tahta çıkmayı başardı (1598-1603). Boris Gudunov, 1601-1603 arasında süren açlık ve hastalık yüzünden gözden düştü. Gudunov’un ölmesi üzerine oğlu, II. Fyodor adıyla tahta çıktıysa da hemen öldürüldü. Prens Vasili Şuiski, IV. Vasili (1606-1610) adıyla tahta çıktı.

Advertisement

Moskova’daki karışıklıklardan yararlanmak isteyen Polonya Kralı III. Sigismund, bir Polonya Ordusu’nu Moskova’ya gönderdi ve IV. Vasili’yi tahttan indirerek kendi oğlu Wladislaw’ı Rusya çarı ilan ettiyse de Rus prensleri bir orduyla Moskova’ya girdiler ve Polonyalıları kentten çıkarıp, IV. İvan’ın karısı Anastasia’nın akrabası olan 16 yaşındaki Mikhail Romanov’u, I. Mikhail adıyla çar ilan ettiler (1613). Böylece 1917 Ekim Devrimi’ ne kadar Rusya’yı yönetecek olan Romanov Hanedanı kurulmuş oldu.

Romanovlar

Romanovlar

I. Mikhail (1613-1645) 1617’de İsveç ile Stolbovo’da, 1618’de Polonya ile Deulino’da bir barış antlaşması yaptı. 1632’de Polonya Kralı olan IV. Wla-dislav, Rusları Smolensk’ten uzaklaştırdı. Mikhael’in ölümünden sonra yerine oğlu Aleksey (1645-1676) geçti. 1654’te Kazak Hatmam Bogdan Hmel-nitski, Polonya Katoliklerine karşı birlikte hareket etmek için Çar Aleksey ile anlaştı. Polonya ile yapılan savaş, 1667’deki Andrusovo Antlaşması ile son buldu. Kiev ve çevresi yeniden Rusların eline geçti.

Bu arada Smolensk ve Çernigov da Rus topraklarına katıldı. 1670-1671 arasında Don Kazaklarının hatmanı olan Stepan Razin, toprak sahiplerine karşı ayaklandı. Volga Vadisi’ne kadar olan geniş bir alan Razin’in denetimine girdiyse de bu ayaklanma 1671’de Razin’in öldürülmesiyle son buldu. Aleksey’in yerine geçen oğlu III. Fyodor (1676-1682) kısa saltanatmdan sonra ölmesi üzerine tahta oğlu olmadığı için iki kardeşi V. İvan (1682-1696) ve Büyük Petro (1682-1689) ablaları Sofia’nın naipliği altında tahta çıktılar. Sofia’nın 1689’a kadar süren naipliği sırasında sevgilisi Prens Vasili Golitsin tüm yönetimi elinde topladı. Golitsin 1687’de ayaklanan Kırım Tatarları üzerinde bir sefer düzenledi ve Tatarları püskürttü. Petro olgunluk çağma geldiği 1689’da, bir darbeyle yönetimi eline geçirdi ve Sofia’yı görevden uzaklaştırdı. Ancak sağlıksız bir yapıya sahip olan V. İvan’a dokunmadı.

Büyük Petro (I. Petro)

Büyük Petro (I. Petro)

Petro (1682-1725), dinamik ve enerjik yapısıyla Rusya’yı her yönden Batı’ya açma çabalarına girişti. Rusların en büyük düşü olan denizlere ulaşmak planını gerçekleştirmek için bir donanma hazırlamaya başladı. Don Irmağı’n da hazırladığı bu donanmayı Azak Denizi’ne indirdi ve Azak Kalesi’ni kuşat-tıysa da Osmanlılar karşısında başarısızlığa uğradı. Avrupa devletlerini tanımak amacıyla bir buçuk yıl sürecek olan bir geziye çıktı. İsveç, İngiltere, Prusya ve Avusturya’yı gezdi. Rusya’ ya dönüşünde, giyim kuşamın Avrupa’ dakiler gibi olması zorunluluğunu getirdi, yöneticilerin sakal bırakmalarını yasakladı, kendisi de sakal bırakmadı (1698).

Kilise yönetimini bir Sinod meclisine bıraktı. Takvimi değiştirdi.

1700’de İsveç ile Baltık kıyısındaki Narva’da yapılan savaşta Rus Ordusu yenildi. Petro, İsveç’e boyun eğdirmek amacıyla kendi adım taşıyan Petrograd Kenti’ni yaptırmaya başladı (1703). 1709’da Rus ve İsveç orduları Poltava’ da karşılaştı ve İsveçliler ağır bir yenilgiye uğradılar. İsveç Kralı Demirbaş Şarl Osmanlılara sığındı. Petro, Osmanlı topraklarına girdi. Ancak Prut Irmağı’nın kıyısında Sadrazam Baltacı Mehmet Paşa‘dan ağır bir yenilgi aldı (1711). Aynı yıl içinde yapılan Prut Anlaşması ile bu yenilgiden hafif sayılacak kayıplarla kurtuldu.

1721’de İsveç’in yeni kralı I. Frederick ile Nystad Antlaşması’nı yaparak İsveç’ten Livonya, Estonya ve Finlandiya Körfezi’nin kıyılarını topraklarına kattı. Bu tarihten sonra Petro’ya tüm Rusların imparatoru ve büyük ünvanı verildi. 1725’te Petro öldüğünde, yerine geçecek olan oğlu Aleksey’i öldürttüğü için, iktidarı ikinci karısı olan I. Katerina (1725-1727) üstlendi.

Aleksandr Daniloviç Menşikov

Aleksandr Daniloviç Menşikov

Ancak gerçek iktidar, Petro’nun en yakın arkadaşı olan Aleksandr Menşikov’un elindeydi. I. Katerina’nın 1727’de ölmesi üzerine tahta, Petro’nun oğlu Aleksey’in oğlu, II. Petro adıyla tahta çıkarıldı (1727-1730). Ancak onun da genç yaşta ölmesi üzerine, Yüksek Konsey, V. İvan’ın kızı Anna İvanova’yı (1730-1740) tahta çıkardı. On yıllık saltanatı süresince İvanovna, Petro’nun politikasını izledi. Onun ölümünden sonra, yerine V. İvan’ın torunu VI. İvan (1740-1741) geçtiyse de, kısa sürede ölmesi üzerine, tahta Petro’nun kızı Yelizaveta Pet-rovna (1741-1762) çıktı. Babasının keskin zekâsma sahip olan çariçe, kabineyi dağıtarak senatoyu yeniden kurdu. 1736-1739 Osmanlı-Rus Savaşı’ nın sonunda yapılan İstanbul Antlaşması ile Azak Kalesi yıkıldı ve Rusların Karadenize donanma indirmeleri ortadan kaldırıldı.

1743’de İsveç-Rusya Savaşı’ndan sonra Rusya, Finlandiya’nın güneydoğusunu ele geçirdi.

Yediyıl Savaşları sonunda Rusya, Prusya’ dan büyük topraklar kazandı. Yelizaveta kendine veliaht olarak kız kardeşinin oğlu Pyotr’ı seçti, onun ölümünden sonra da III. Pyotr adıyla tahta çıktı. Ancak akli dengesi yerinde olmayan çan, altı aylık bir saltanattan sonra karısı Katerina (II.) öldürttü ve kendisi tahta çıktı (1762-1796). Bu zeki Alman prensesi, tahtta hiçbir hak sahibi olmadığı halde, kısa sürede kendisini sevdirmeyi bildi ve tüm yönetsel yetkileri kendinden topladı. 1764’te kilise mallarına el koydu ve bunları devlete maletti.

II. Katerina

Büyük Katerina (II. Katerina)

Karadeniz’e inmek, II. Katerina’nın da düşlerini süslüyordu, bu amaçla 1768’de Osmanlı Devleti’ne karşı savaş açtı. 1769’da Hotin Kalesi önünde yapılan savaşta Ruslar yenilgiye uğradılarsa da bir süre sonra kaleyi ele geçirdiler, Eflak’ı da aldılar. 1770 Ağustos’unda Kartal mevkiinde yapılan savaşta Osmanlı Ordusu ağır bir yenilgiye uğradı. Bender, Kili, İsmail, İbrail ve Akkerman kaleleri Rusların eline geçti. Denizde de süren OsmanlıRus Savaşı, Çeşme Limanı’na çekilmiş olan Osmanlı Donanması Rus Donanması tarafından ağır bir yenilgiye uğratıldı (Temmuz 1770), savaş 1773 sonuna kadar sürdü, 1774 başlarında Osmanlılar barış istediler ve Rusların lehine sonuçlanan, ağır koşullar içeren Küçük Kaynarca Antlaşması imzalandı (17 Temmuz 1774).

1772’de Prusya, Avusturya ve Rusya arasında Polonya paylaştırıldı ve Rusya, Livonya ile Beyaz Rusya’nın doğu kesimini elde etti.

Iç yönetimden hoşnut olmayan Don Kazakları, 1773’te Yemelyan Pugaçev önderliğinde ayaklandılar. Başlangıçta bazı başarılar kazanıp Volga Vadisi’ne kadar olan toprakları ele geçirdilerse de, Rus Ordusu tarafından 1774’ün sonlarına doğru bozguna uğratıldılar. II. Katerina 1774-1787 arasında, Rusya’da bir yüzyıl kadar yürürlükte kalacak olan bir dizi yönetsel düzenleme yaptı. 1786’da Avusturya eğitim sistemi örnek alınarak yeni bir eğitim düzenlemesine gidildi.

Katerina, bir oldu bittiye getirerek Kırım’ı topraklarına kattı (1783).

Ancak Osmanlı İmparatorluğu bu olaya 1787’de savaş açarak karşılık verdi. 1788’de başlayan savaşta Ruslar Özi ve Hotin kalelerini ele geçirdiler. Aynı yıl içinde İsveç ve Rusya’ya savaş açtıysa da Dnyepr bölgesindeki bozkır topraklarını yitirdi. 1792’ye kadar aralıklarla süren Osmanlı Savaşı’ndan galip çıkan Ruslar, Osmanlılarla Yaş Antlaşması’nı imzaladılar (9 Ocak 1792), 1793’te Polonya’nın ikinci kez paylaşılmasıyla Rusya, Podolya’mn bir bölümünü, Volhin-ya ve Beyaz Rusya’nın doğu kesimini topraklarına kattı.

Advertisement

1795’teki üçüncü paylaşmada ise Rusya’nın payına Litvanya ve Volhinya’nın geriye kalan bölgesi düştü. II. Katerina 1796’da ölürken Rusya’yı o güne kadar olan en geniş sınırlarına ulaştırdığı gibi, Avrupa’nın en büyük devletlerinden biri haline getirdi. II. Katerina, Rus tahtının gerçek sahibi olan oğlu I. Pavel’i saltanatı süresince geri plana itti. I. Pavel (1796-1801), Fransa’ya savaş açtı ve General Savorov’u 1799’da İtalya’ya gönderdi. Ancak daha sonra düşüncesini değiştirerek İngilizlerin elinde bulunan Hindistan’a savaş açtıysa da, içte uyguladığı baskı yönetiminden hoşnut olmayan soylular ve bazı subayların hazırladığı bir suikastte öldürüldü.

Yerine geçen oğlu I. Aleksandr (1801-1825) 1803’te bir eğitim yasası çıkararak Rusya’yı altı eğitim bölgesine ayırdı. Kazan ve Harkov’da iki yeni üniversite açtı. 1805’te Fransa’ya karşı oluşturulan üçüncü koalisyona katıldı. Ancak Austelitz’de aynı yıl içinde yapılan savaşta Fransızlara yenildi. 1807′ de Jena yakınlarında yapılan savaşta, Ruslar bir kez daha yenilgiye uğradılar. Bu başarısızlıklarına karşın 1809′ da İsveç’in elindeki Finlandiya’yı kendi topraklarına kattı. 1807’de Fransa ile Tilsit Antlaşması’nı yaparak bu kez Osmanlı İmparatorluğu üzerine yürüdü.

1806-1812 arasında aralıklarla süren Osmanlı-Rus Savaşı, Bükreş Antlaşması ile son buldu (28 Mayıs 1812).
Napolyon'un Rusya Seferi

Napolyon’un Rusya Seferi

Bu savaşta Ruslar Besarabya‘yı da topraklarına kattılar. 1812’de Napolyon ünlü Rus Seferi’ne çıktı, Moskova yakınlarına kadar ilerledi (3-4 Haziran 1812). General Kutuzov’un komuta ettiği Rus Ordusu ile yaptığı kanlı bir savaştan sonra Napolyon, Moskova’ya girdi (7 Eylül). Kış mevsimine girilmesi ve Kutuzov’un yıpratıcı gerilla savaşı, Napolyon’u kış aylarında Moskova’dan çıkmaya itti. Dönüş yolunda Rus saldırılarıyla Napolyon’un ünlü ordusu büyük kayıplar vererek Paris’e ulaştı. Rusların bu başarısı üzerine Fransa’nın müttefiği olan Prusya ve Avusturya’ya bu kez Rusya’nın yanında bir aldılar. Müttefik kuvvetler Napolyon ile Leipzig yakınlarında yaptıkları savaşta bir kez daha Fransa’yı yenilgiye uğrattılar ve Mart 1814’te Paris’e girdiler.

Napolyon da Elbe Adası’na sürgüne gönderildi.

Rusların bu ilerleyişi 1815’te Viyana’da yapılan kongrede, Prusya, Avusturya ve İngiltere’den oluşan müttefikler tarafından onaylandı. Bu arada I. Aleksandr kendini Polonya kralı da ilan ederek Polonya’yı topraklarına kattı. I. Aleksandr’ın yerine geçen küçük kardeşi I. Nikolay (1825-1855) tahta çıktığı sırada Dekabristlerin düzenledikleri ayaklanmayı sert bir biçimde bastırdı, ardından orduda bir tasfiyeye ve sansüre gitti. Merkezi otoriteyi güçlendirmek için 1832’de, o güne kadar yayımlanmış olan yasaları bir araya getirdi ve yeni düzenlemeler yaptı. Yunanlıların ayaklanmalarından yararlanarak Osmanlılara savaş açtı (1827). Tuna ve Karadeniz’in bir bölümü ele geçirildi.

1829’da Rus Ordusu Edirne’yi ele geçirdiyse de, Osmanlı Devleti’nin Yunanistan’a bağımsızlık Antlaşması ile Ruslar buradan çekildi. 1833’te I. Nikolay, Kavalalı Mehmet Ali Paşa’ya yardım etmek amacıyla Rus Donan-ması’nı İstanbul önlerine kadar gönderdi. Osmanlı Devleti bu tehlikeli durumdan Hünkâr İskelesi Antlaşması’nı yaparak kurtuldu. 1830’da ayaklanan Polonya’yı bir baskı rejimiyle yönetmeye başladı. 1848-1849’da Rus Orduları Eflak, nın son örneğini Kırım Savaşı oluşturur. Bu savaş bitmeden çar öldü.

II. Aleksandr Nikolayeviç

II. Aleksandr Nikolayeviç

Kırım Savaşı

Yerine geçen oğlu II. Aleksandr (1855-1881) tahta çıktığı an Osmanlı, İngiliz ve Fransızlarla yapılmakta olan Kırım Savaşı ile karşı karşıya kaldı. Rusların kesin yenilgisiyle biten bu savaş, Paris Konferansı ile noktalandı (30 Mart 1856). Bu savaşla Rusya, Doğu Avrupa üzerindeki etkisini yitirmiş oldu. II. Aleksandr, 1858’de devlet topraklarında çalışan köylülere özgürlüklerini ve çalıştıkları toprakları bağışladı. Adalet çarkında bir dizi reform yaptı. Eğitim alanında yeni düzenlemeler getirdi. Orduda modern uygulamalar gerçekleştirdi. Tüm bu yenileşmelere karşın, Rusya hâlâ modern bir anayasaya sahip değildi ve II. Aleksandr, anayasanın hazırlanmasına da izin vermiyordu. Nitekim bu tepki yüzünden düzenlenen bir suikast sonunda II. Aleksandr öldürüldü (1881). Yerine geçen oğlu III. Aleksandr (1881-1894) dindar bir kişiliğe sahipti.

Döneminde, devrimci hareketler arttı. Rusçayı devletin resmi dili haline getirdi. Demiryolu ağını büyüttü. Yerine geçen son Rus Çarı II. Nikolay (1894-1917) döneminde patlak veren olayların ilki, Rusya’nın Mançurya’yı topraklarına katması üzerine başlayan Rus-Japon Savaşı’dır (1905). Rusya’nın yenilgisiyle sonuçlanan bu savaşın ardından Mançurya boşaltıldı. İçte ilk devrim denemesi 22 Ocak 1905’te yapıldı. Tarihe Kanlı Pazar olarak geçen bu olayda binlerce kişi öldürüldü. Rusya’ da karışıklıklar sürerken Birinci Dünya Savaşı patlak verdi (1914).

lenin

İlk komünist rejimi kurmayı başaran Lenin…

Ekim Devrimi ve SSCB’nin Kurulması

Savaşın getirdiği olumsuz koşullardan yararlanan devrimci güçler, Lenin’in önderliğinde harekete geçerek Ekim 1917’de Çarlık yönetimini yıkarak sosyalist devrimi gerçekleştirdiler ve Sovyet Sosyalist Cumhuriyetleri Birliği’ni kurdular. 74 yıl süreyle SSCB’nin en büyük cumhuriyeti olarak varlığını sürüren Rusya, SSCB’nin son Devlet Başkanı Mihail Gorbaçov’un başlattığı açıklık ve yeniden yapılanma politikaları sonunda, SSCB’ nin dağılması üzerine (21 Aralık 1991) yeniden bağımsız bir devlet durumuna geldi. Dönemin Rusya Devlet Başkanı Boris Yeltsin, Gorbaçov’a karşı düzenlenen darbe girişiminde ön planda rol alarak SSCB’nin dağılmasına yol açarken sosyalist düzenin de ortadan kaldırılmasına neden oldu.

Mihail Gorbaçov

Mihail Gorbaçov

Rusya kısa bir dönem gücünü kaybetmiş gibi kaybetmesine rağmen özellikle devlet başkanı Putin sayesinde eski gücüne kavuşup yine dünyanın en güçlü devletlerinden biri haline geldi. Son dönemlerde özellikle iç savaş süren Suriye ve Libya’daki aktif varlığı ve vekalet savaşlarındaki başarısı ile yeniden dünyanın en büyük ilk ik gücünden biri olduğunu ispat etmişlerdir.


Leave A Reply