Sabun Kirleri Nasıl Temizler? Sabunun Temizlemesi İcadı Tarihçesi Nedir?

0
Advertisement

Sabun kirleri nasıl temizler, sabun ne işe yarar? Sabun temizleme işlemini, sabunun icadı, tarihçesi ve sabun yapımı hakkında bilgi.

Sabun Kirleri Nasıl Temizler?

Sabun Kirleri Nasıl Temizler?

Bazı kişiler sadece su ile yıkanmanın da insanı temizleyeceği kanısındadırlar. Fakat gerçekte sabun insanı sadece su ile yıkanmaktan çok daha iyi temizler. Bunun da sebebi ise şudur: Derimizin üstünde birtakım girintiler, çıkıntılar vardır. Etraftaki toz, pislikler bu çukurlara dolar ve buralara adeta çıkmamacasına yapışırlar. Kirlerin üstünden akan su bunların bir kısmını da beraberinde götürebilir ancak bu kesinlikle yeterli değildir. İşte burada devreye sabun giriyor ve sabunun yaptığı iş çok daha başkadır. O, kirleri yerlerinden söküp çıkarabilir ve bunu her seferinde de yapar.

Su ile sabun bir araya gelince hayli ilgi çekici şeyler olmaya başlar. İkisi karışınca köpük denilen şey meydana gelir. Köpük baloncuğu ince bir sabun tabakasının çevrelediği içi hava dolu bir kabarcıktan başka bir şey değildir.

Sabunu köpürtürken sabunlu suyun içine adeta hava pompalamaktan başka bir şey yapmıyorsunuzdur aslında.

Bir mıknatısın toplu iğneleri, demir tozlarını nasıl topladığını muhakkak görmüşsünüzdür. İşte sabun da köpükleri de kirleri mıknatıslar gibi toplarlar. Sonra bunlar çalkaladığımız su ile akar giderler. Bu arada derideki çukurlara yapışan kirleri de beraberlerinde götürdüklerinden tertemiz olursunuz. Yani uzun lafın kısası sadece su ile çıkartabileceğini kirler sınırlıdır. Sabun olmadan tam olarak ellerinizi ve ya başka bir yeri tam anlamı ile temizleyemezsiniz.

Advertisement

sabun

Sabunun Tarihi

Efsanelerden birine göre, Eski Roma’daki Sapo Dağı’nda, hayvanlar kurban edilirmiş. Burada biriken hayvan külleri ve yağları, yağan yağmurla yamaçlardan aşağı iner ve Tiber Nehri sularına karışırmış. Tiber Nehri’nde bu yağ ile karışan killi çamur ve kül, köpüklü bir karışım oluştururmuş. İşte bu efsanede, oluşan karışımın bizim bugün kullandığımız sabunun ilk ve doğal hali olduğu anlatılıyor. Hatta adını da efsaneye konu olan Sapo Dağı’ndan aldığı belirtiliyor.

Anlatılan efsanelerin pek çoğuna rağmen, ilk sabunu günümüzden 5000 yıl önce Sümerlilerin bulduğuna dair güçlü veriler mevcut. Arkeolojik çalışmalar sonucunda ortaya çıkarılan çeşitli Sümer yazıtlarında, su içine katılan odun külünün kaynatılması ve bu sırada içine yağ karıştırılıp yavaşça eritilmesi ile bir tür sabun elde edildiği anlatılmaktadır. Fakat anlaşılan o ki, elde ettikleri maddenin sabun olarak tanımlanması için bir süre geçmesi gerekmiş. Bu karışımın sabun olarak adlandırılması ancak Romalılar döneminde mümkün olabilmiş ve bu da, M.Ö. 1000 yıllarına karşılık gelmektedir.

Pompei

Pompei antik kentinin kalıntıları arasında bulunan sabun imalathanesi ve sabun kalıpları, sabunun Romalılara atfedilmesinin sebeplerinden biridir. Banyo kültürünün ilk olarak Romalılarla başlamış olması ve ilk Roma hamamının M.Ö. 312 yılında inşa edilmesi gibi nedenlerle sabun, Romalıların önemini kavradığı bir ihtiyaç haline gelmiştir. Kişisel temizlik amacıyla sabun kullanımı ise, sabunun keşfedilmesinden daha sonra olmuştur. Döneminin en önemli hekimlerinden biri olan Galen (M.S.130-200), sabunu tanımlarken temizlik ve tedavi maksatlı kullanımına dikkat çekmiştir.

Roma İmparatorluğunun sona ermesiyle Karanlık Çağ başlar. İnsanın tarihsel birikimi sonucu ortaya çıkan, bilimin ve bilginin ürünü olan pek çok şey gibi sabun kullanımı da yasaklanır. Sabun, şeytan işi bir buluş olarak tanımlanır. Yaklaşık 500 yıl süren Karanlık Çağ sona erdiğinde ise, sabun kullanımı neredeyse unutulmuş durumdadır. Bu, pek çok hastalığın salgınlar halinde yayılmasına ve bu hastalıklara bağlı ölümler görülmesine yol açmıştır. Tüm Avrupa’yı etkisi altına alan bu durum, sabunun tekrar kullanımının bir şekilde hatırlanmasına kadar devam etmiştir. Önce İtalya ve İspanya’da, ardından 13. yüzyılda Fransa’da ve İngiltere’de sabun, kişisel temizlik ürünü olmayı başarmıştır.

16. yüzyılda Avrupa’da sabun üretimi yaygınlaşmıştır. Bu dönemde üretilen sabunlar, farklı ve yöresel üretim tekniklerini ortaya çıkarmıştır. Güney Avrupa’da bitkisel yağlar ağırlıklı olarak kullanılırken, Kuzey Avrupa’daysa hayvansal yağlar ön plana çıkmıştır. Koloni dönemi Amerika’sında da sabun için gerekli yağ, çiftlik hayvanlarından elde edilmiştir. Farklı tekniklerin zaman içerisinde gelişmesiyle birlikte sabun daha da yumuşak olarak üretilmeye başlanmış, bununla birlikte kişisel vücut temizliği için kullanımında artış yaşanmıştır.

Advertisement

Sabun Nasıl Yapılır?

Uzunca bir dönem, sabunun ham maddesi olarak odun külü kullanılmıştır. Sabunun öneminin kavranması, tüketimin artmasını beraberinde getirmiş; bu da odun külüne olan ihtiyacı arttırmıştır. Bir süre sonra, ciddi miktarlarda ağaç kıyımına neden olan bu durum, farklı alternatifleri gündeme getirmiştir.

Yapılan araştırmaların 1790 yılında sonuç vermesiyle Fransız kimyacı Nicholas Leblanc’ın yeni buluşu kabul görür. Leblanc, tuzu alkaliye çevirir, bu alkali de odun külünün yerini alır. 1791 yılında Alkali patenti Nicholas Leblanc tarafından alınır ve bu metot 19. yüzyılın ortalarına kadar kullanılır. Ucuz ve kolay bir yol olmasına rağmen, bazı zararlı kimyasallar ortaya çıkarması ve çevre kirliliğine neden olması bu metodun ömrünün kısa olmasına neden olur. Daha iyi ve daha sağlıklı bir sabun yaratma fikri ile çalışan Augustin Jean Fresenel, 1811 yılında yeni bir üretim yöntemi bulur. 1900’lu yıllara kadar yaygınlığı artan Fresenel metodu, bugün bile kullanılmaktadır. Şunu da söylemek gerekir ki; piyasadaki pek çok sabun türünde hayvansal yağların kullanıldığı bir gerçektir. Üzerinde bitkisel yöntemler kullanıldığına dair bir ibare belirtilmediği sürece, tüm sabunların hayvansal yağlardan yapıldığını söylemek yanlış olmayacaktır. Ayrıca belirtmek gerekir ki; kimya alanındaki gelişmelere karşın, sabun üretimi konusunda temelde pek de bir değişiklik olmamıştır.


Leave A Reply