Bağrıyanık Ömer Kitap Özeti Konusu Karakterler, Mahmut Yesari

1
Advertisement

Mahmut Yesari’nin Bağrıyanık Ömer isimli kitabının konusu nedir? Bağrıyanık Ömer konusu, özeti, karakterleri, incelemesi, kitap hakkında bilgi.

Bağrıyanık Ömer

Bağrıyanık Ömer

KONUSU:

Asıl kahramanı çocuk olan bu romanda, yaşadığı olumsuz olayları, çocuk bilinci ile değerlendirip hayatını devam ettirmeye çalışan Ömer’in ismindeki çocuğun yaşadıkları anlatılmaktadır. Ana karakteri bir çocuk olduğu için, edebiyatımızda ilklerden sayılır.

Bağrıyanık Ömer’in Hikâyesi:

Yaşlı köylü, oralardan geçen yolcuya anlatıyordu:

“Yüzlerce yıl önceydi. Geçtiğin ovada bir şehir kurulmuştu. Şimdiki bu kurak, çatlak yaylalar vaktiyle bol bağlar, bahçeler, çimenler çiçeklerle süslüydü. Tütmeyen bir ocak, ekilmemiş bir karış toprak, sürülmemiş bir dilim tarla bile yoktu. Bağlar arasından ırmaklar geçer, bahçelerden kaynaklar fışkırır, çeşmelerden tatlı sular akardı. Uçsuz bucaksız meralarda otlayan koyunların sayısı bilinmez, saymakla tükenmezdi. Halinden şikâyetçi olan kimse yoktu. Komşu köylerden buraya çalışmak için gelen gündelik işçiler, birkaç yıl içinde zengin olup köylerine dönerlerdi. Civarda aç, yoksul, fakir bulunmazdı. Herkesin karnı tok, sırtı pekti. İşte bu bereketli şehir bir gece içinde battı. Bir gece içinde bahçeleri, bağları, meraları su bastı. Ağıllardaki hayvanların kimi boğuldu, kimi sele kapılıp gitti. Tarlalardaki ekinler sular altında kaldı. Çatılar uçtu, bacalar yıkıldı. Her taraf harabe oldu… Taş üstünde taş kalmadı.”

Ömer, çok tatlı, çok sevimli bir çocuk. Babası Bakır Efe, annesi Emine. Bakır Efe, çabuk kızan, çok kızan, özellikle Eşi Emine’yi her fırsatta döven, bir adam. Babası Ömer’i çok seviyor. Fakat Ömer’e olan sevgisi bile, Emine Hanım’a olan şiddetini azaltma yetmiyor; anne ve babası arasındaki bu kavga en fazla Ömer yaralıyordu.

Advertisement

Bakır Efe, Emine’den boşanmaya karar verir. Ancak Ömer’den de ayrılmak istemez. Ömer henüz beş yaşında olduğu için, Kadı Efendi çocuğu annesine verecektir. Buna bir çare bulması gerekiyordu. Bu nedenle, karısının diğer kadınla
ilişkisine hiç sesini çıkartmamaya başlar. Niyeti, Emine’nin da adının çıkması böylece, hem boşanması kolay olacak, hem de mahkeme, Ömer’i kendisine bırakacaktır.

Emine’nin bu iyice azıtmış halleri, Bakır Efe’nin son kararını vermesini de yakınlaştırıyordu.

Boşanma Kararı Verilir

Köylülerden Sarı Süleyman’ın söylediklerini dinlediği gün, bu işi çözmeye karar verdi. Emine ile kesin olarak konuşacak, hesap görecekti. Bütün gün plan yaptı…

Emine’ye Ömer’i yatırıp yanına gelmesini söyledi. Emine geldi. “Haydi, hazırlan babangile gideceksin” deyince, ilk önce biraz direnen Emine, başka çaresi olmadığını anlayınca, razı olur. Bakır Efe her şeyi hazır etmiştir. Adamları ile Emine’yi baba evine gönderir. Kendisi de, henüz uykuda olan Ömer’i uyandırmadan kucağına alarak atına biner ve Bozpınar’daki çiftliğine yollanır.

Emine, Tekeli Çiftliği’ne geldiği gecenin sabahında uyanır uyanmaz, önce nerede olduğunu anlayamaz. Sağa sola iyice bakınca, baba evi olduğunu görür. Sonra, Ömer’e bakınır, bulamayınca, Ömer’in bakıcısı Gülsüm Hanım’a “Ömer’im nerede?” diye haykırarak saldırır.

Gülsüm, Ömer’in babası ile birlikte kaldığını söyler. Bu esnada, büyük ağabeyi Tekeli Mehmet Efe’nin Gülsüm’ü yanına çağırdığını söylerler.

Advertisement

Tekeli Mehmet Efe, Gülsüm’ü sorguya çeker. Bir şeylerden şüphelenmiştir. Yerinde duramayan ve “Ömer’i isterim” diyen Gülsüm’e sakin olmasını, beklemesini söyler. Sonra da ne yapacaklarını kararlaştırmak için kardeşi Tekeli Ali Efe ile görüşür.

Bu arada Ömer, kendisine arkadaşlık eden Hacı Hafız ile bayağı ahbap olmuşsa da sık sık annesini sormaktadır. Hafız ise Ömer sıkılmasın diye her türlü oyunlar yapmakta, muziplikler icat etmektedir.

Bu sırada boşanma davası açılmış, dört ay geçmiştir. Herkes kendi cephesinde karşı tarafı nasıl etkisiz hale getiririm diye planlar yapmaktadır.

Başka Evlilikler Yapılır

Günler geçer, geçer, İki yıl bitmiştir. Mahkeme bu süre sonunda boşanmalarına karar vermiştir. Bakır Ağa, yeni bir evlilik yapmanın hazırlıklarına başlar. Aktaşlı Halil Ağa’nın kızı ile evlenecektir. Hacı Hafız’a bunu Ömer’e usulünce çıtlatmasını söyler. Hafız, Ömer’e, bu eve yeni ana geleceğini söylediğinde, Ömer, “Annemin yerini tutar mı? diye sorar. Ne cevap versin? Lafı geveler durur.

Fatma eve gelin gelir. Ömer’e kendini sevdirmek için büyük gayretler sarf eder. Ömer, Hacı Hafız’ın yanında başka, babasının, yanında başka tavırlar takındığı için, Bakır Efe, oğlunun yeni annesini de benimsediğini sanmaktadır.

Bu arada, bütün bu gelişmeleri hazmedemeyen Tekeli Mehmet Efe boş durmamakta, habire yeni planlar yapmaya çalışmaktadır. Sonunda, Emine’yi yeniden evlendirmeye karar verir. Damat adayını da tespit etmiştir. Ahmet Efe. Bu fikrini Emine’ye de kabul ettirir.

Üvey Ana, arkasından da üvey baba.

Ömer iyice içine kapanır. Günlerce sabah erkenden kaybolmakta, ancak akşam karanlığında eve gelmektedir. Hacı Hafız takip eder onu, sarnıca girdiğini görür. Bakar ki, Ömer sarnıcın bir köşesinde, Tekir ve yavrularına yiyecek vermekte ve onlarla konuşmaktadır. Hafız durumu anlar: Ömer, evin kedisi Tekir’in yavrularından ayrılmasına dayanamamış ve her gün bir yavruyu ve mutfaktan çaldığı yiyecekleri sarnıca taşıyarak, kendi bölünmüş ailesinin acısını, kedi ailesini birleştirerek hafifletmeye çalışmıştır.

Bakır Efe, yeni hanımıyla da pek içli dışlı değildir. Bu yüzden canı sıkılmakta, gönlü eğlence istemektedir. Bu nedenle, eşini konağa gönderir. Arkasından da Ömer’i. Hacı Hafız da geleceği için Ömer razı olur.

Analığı çok titiz bir kadındı. Bütün derdi temizlikti. Bir yer, bir parça tozlanacak diye ödü kopardı. Ömer, gelirken yanında Tekir ve yavrularını da getirmiş ve odasına saklamıştı. Ana o onları görecek diye ödü kopuyordu.

Bir gün olanlar olur. Tekir odadan fırlar, yukarıda analığının yanında iş gören Ömer’in yanına gelir. Ömer hemen onu yakalar ve kediyi dövmeye çalışan analığından kurtarmaya çalışır. Bu arada analığı kediye vuracağım diye, tokadı Ömer’e vurmuştur.

Bir müddet sonra Ömer’in anası Emine’nin kendilerine komşu geleceği haberini duyarlar. Emine, kocası Ahmet Efe’ye, ağabeylerinin evinde oturmalarının doğru olmadığını, kendi evlerine gitmek istediğini söylemiş, kocası da kabul etmiştir. Ömer bu habere çok sevinmiştir. Gözleri yollarda, annesinin ne zaman karşı eve geleceğini beklemektedir. Bir gün gelen arabayı görür, hemen koşar.

Advertisement

Arabadan, üvey babası Ahmet Efe inmiştir. Ömer’i “ne var ülen” diye tersler.

Ömer’in Çaresizliği

Ama yine de, artık Ömer gündüz anasının yanında, geceleri de babasının yanındadır. Ancak, analık ve babalık, Ömer’e gereken ilginin gösterilmesini, hep ince yöntemler kullanarak engellerler. Bu arada Ömer’in hem öz anası, hem de analığı hamiledirler. Çok geçmeden birer oğlan çocuğu doğururlar. Ömer her ikisine de canı gönülden ağabeylik yapar. Kimse incinmesin, üzülmesin diye de her hakareti sineye çeker.

Günlerden bir gün çok susamıştır. Babasının bağında sarı kehribar gibi duran üzümlerden bir salkıma el atıp yiyecekken, analığı bağırır, alıp yiyemez. Oradan, komşu bağa, yani babalığının bağına gider. Tam bir salkıma el atar ki, babalığı, “hırsızlık mı yapıyorsun” diyerek kovalar. Koşar, koşar, ta Kızılpınar’a kadar.

Kızılpınar’da ne bir damla su, ne bir tutam yeşillik kalmıştı. Kurumuş, kavrulmuştu. Ömer Kızılpınar’ın taşları arasından kendisini uçuruma atar.

Derler ki, o gece, susuzluktan dili, ana babasızlıktan bağrı yanan Ömer’in kendini boşluğa bıraktığı Kızılpınar, işte o gece taştı. Yapacağını da yaptı.


1 Yorum

Leave A Reply