Semai Nedir?

0
Advertisement

Semai nedir semainin özellikleri nelerdir? Semai kahvelerinde neler yaşanırdı. Mani yarışmalarına da örneklerin verildiği yazımız.

Klasik Türk müziğinde iki basit usulden birine «semai» denir. Bu usul üç zamanlıdır; İki semai art arda gelirse altı zamanlı bir usul teşkil eder, buna «yürük semai usulü» denir.

Klasik Türk müziğinin en tanınmış şekillerinden biri de bu adı taşır. Semai, dindışı, sözlü (güfteli) bir şekildir. 2 mısra arka arkaya okunursa «Nakış Semai» denir. Semailer, «ağır semai», yürük semaî» diye ikiye, her iki şekil de birçok çeşitlere ayrılır. «Saz semaisi» ise, klâsik Türk müziğinin ünlü bir saz müziği şeklidir. 10/8’lik «aksak semai» usulü ile bestelenir; 4 hane (bölüm) olur.

Semai Kahveleri

Semai, Türk halk şiirinde, genel olarak, sekizli hece vezniyle, koşma şeklinde söylenen, kendisine mahsus bestesi olan bir nazım şeklidir. Halk şiirinin öteki şekillerinin az çok şehir dışı, pasto ve bakir bir havası bulunmasına karşılık semai, şehir hayatına katılmış, gene de geniş halk yığınından ayrılmamış, az da olsa yazılı edebiyatın etkisinde kalmış halk şairlerinin deyişleriidr.

XVIII. yüzyıldan sonra bu tip halk şairlerinin toplandıkları yerlere «semai kahveleri» denilmiştir. Semai kahvelerine Rumeli ve Anadolu’nun bazı büyük merkezlerinde de raslan-makla beraber, bunlar özellikle İstanbul’da gelişmiş, önem kazanmışlardır.

Semai kahveleri, öteki kahvelerden farklıydı. Buralarda, az çok kumar niteliği taşıyan oyunlara rağbet edilmezdi. Akşamları, tatil günleri mahalle halkı gelip birer köşeye otururlar, çay, kahve, nargile içerek saz şairlerinin yeni eserlerini zevkle dinlerlerdi. Şairlerin çoğu eserlerini bir müzik aletinin eşliğinde söylerdi. Bunlara kahvenin en özenli yeri ayrılırdı. Bu köşelere renk renk kâğıtlar, işlemeli çevreler, yaldızlı yapma çiçekler asılırdı.

Advertisement

Semai kahvelerindeki bu sanat hayatı, genel olarak, üç şekilde kendini gösterirdi:

1 — Aşıklar (saz şairleri) alaturka müzikteki fasıl takımı benzeri toplu halde darbuka, tambura, zillimaşa eşliğinde maniler, semailer, destanlar okurlardı.

2 —«Muamma» denilen manzum bilmeceler düzenlenirdi. Muammalar, ya dörtlükler, ya da beyitler halinde, büyükçe bir kâğıda İri harflerle yazılıp kahvenin bir köşesine asılırdı. Kömürle, tebeşirle doğrudan doğruya duvara da yazılırdı. Bunları çözenlere, ya belli bir para armağanı, ya da yazma, mendil, kuşak, çubuk… gibi hediyeler verilirdi. Bazan çözülemiyen bir muamma haftalarca yerinde kalır, meraklılar, tertipliyene hediyeler vererek bunun ne olduğunu öğrenirlerdi. Meselâ gülle zambak şu şekilde muamma haline konurdu:

Ol nedir ki her bahar
Gelir bezme nazlı yar;
Öpüp kokmak istersen,
Hançeri cana kıyar.

İpekböceği de şöyle anlatılırdı:

Hikmetullah, âlemin bir tanesi,
Yavrunun karnında yatar ânesi (anası)

Advertisement

3 — Mani yarışmaları yapılırdı. Bu yarışmalar çok heyecanlı olurdu. Şairlikte iddialı kişiler, ya da rakîp kahvelere mensup kimseler, ya teker teker, ya da birkaç kişilik iki takım halinde karşı karşıya geçip birbirlerini mat etmeye çalışırlardı. Önce bir taraf başlar, ortaya cinaslı bir kelime atıp ardından bunu geliştiren bir mani söylerdi. Buna «bağlamak» denirdi. Karşı taraf, derhal aynı cinas ve kafiyeyle bir mani düzmek zorundaydı. Buna da «çözmek» denirdi. Maniyi çözen taraf, bu sefer kendisi bağlar, karşıdaki çözerdi. Bu karşılıklı yarışma, şairlerin ustalıklarına göre uzayıp gider, belli bir süre içinde rakibinin bağladığını çözemeyen taraf yenilmiş sayılırdı. Örnek olarak, bağlayan taraf:

Of! Adam aman dertli koyun
Yarimin cefâsından göz yaşlı, dertli koyun…

diye başlar, karşı taraf:

Zalim kasap elinden ne çeker dertli koyun,
Ben bu dertten ölürsem adımı dertli koyun…

mısralariyle çözer, hemen arkasından:

Of! Adam aman gülenaz
Bülbül kanadın kopsun neden ettin güle naz?

beytini bağlar, öteki taraf bunu:

Bugün ben şehre gittim,
Ağlayan çok, gülen az.

diye çözerdi. Sonunda bir taraf çözemez hale gelince kazananın taraflıları büyük sevinç gösterileriyle kendi aşıklarını överlerdi.

Semai kahvehaneleri, XX. yüzyılın başlarına kadar devam etmiş, bu tarihten sonra, çağımızın değişen zevkleri, hayat şartları yüzünden, yavaş yavaş ortadan kalkmıştır.

Advertisement


Yorum yapılmamış

  1. semai halk şiirinde sekizli ölçüsü ile koşma biçiminde düzenlenen ve özel birer ezgi ile söylenen şiirlerdir

Reply To cansu Cancel Reply