Sıfatlar Konu Anlatımı

0
Advertisement

Sıfat nedir? Sıfat çeşitleri nelerdir? Sıfatların özellikleri, sınıflandırılması, örneklerle konu anlatımı, hakkında bilgi.

SIFATLAR

Ad soyundan sözcüklerin bir bölüğünü, geleneksel dilbilgisinde sıfat adını alan sözcükler oluşturur. Genel olarak Türkçede ve Türkiye Türkçesinde sıfatlar sözvarlığı içinde önemli bir yer tutar. Türkçe kökenli sıfatların yanı sıra, dilimizde yabancı dillerden gelme pek çok sıfat da kullanılır.

Sıfatlar görev, anlam ve biçimlerine göre sınıflandırılmışlardır.

I. Görev ve anlam açısından sıfatlar:

1. Niteleme sıfatları

Advertisement

2. Belirtme sıfatları

a) Gösterme sıfatları
b) Soru sıfatları
c) Belgisiz sıfatlar
d) Sayı adlarının sıfat olması

II. Biçim açısından sıfatlar:

1. Basit sıfatlar
2. Türemiş sıfatlar
3. Bileşik sıfatlar

Sıfatlar, adların niteliklerini, ne durumda olduklarını, çoğu kez sayılarını, ölçülerini gösteren, soran ya da belirten sözcüklerdir.

Genellikle bir tanım yaparken ya da bir şeyi anlatırken, tanımladığımız ya da anlattığımız nesnenin özelliklerini, niteliklerini hep sıfatlar yardımıyla ortaya koymaktayız.

Advertisement

Sözvarlığı üzerinde kısa süreli bir inceleme bile sıfatların dilimizde ne denli geniş yer kapladığını, kullanım biçimlerinin ne denli ilginç olduğunu belli eder.

Sıfatlar adları tamamlarlar.

Örneğin “büyük, kırmızı, bir, kaç, çalışkan” sözcükleri, “büyük ev, kırmızı çiçek, bir ağaç, çalışkan çocuk, kaç kuruş” gibi kullanımlarda sıfat olarak kesin bir görev yüklenmişlerdir, adların türlü niteliklerini aydınlatmaktadırlar.

Genellikle bir tanım yaparken ya da bir şeyi anlatırken, tanımladığımız ya da anlattığımız nesnenin özelliklerini, niteliklerini hep sıfatlar yardımıyla ortaya koymaktayız.

Sözvarlığı üzerinde kısa süreli bir inceleme bile sıfatların dilimizde ne denli geniş yer kapladığını, kullanım biçimlerinin ne denli ilginç olduğunu belli eder.

Yukarıda da değindiğimiz gibi sıfatlar adlarla yakın ilgileri olan sözcüklerdir ve tanımda belirttiğimiz görevleri yerine getirebilmeleri için bir adla birlikte söylenmeleri gereklidir; böylelikle adları tamamlarlar.

Örneğin “büyük, kırmızı, bir, kaç, çalışkan” sözcükleri, “büyük ev, kırmızı çiçek, bir ağaç, çalışkan çocuk, kaç kuruş” gibi kullanımlarda sıfat olarak kesin bir görev yüklenmişlerdir, adların türlü niteliklerini aydınlatmaktadırlar.

Kimi dilciler sıfatlarla adların kesin çizgilerle ayrılmamış olduklarını belirtmişlerdir. Her dilde olduğu gibi dilimizde de sıfat sayılan sözcükler doğrudan doğruya ad olarak kullanılabilirler: “güzeller geçidi, hepimizin büyüğü, hastalar koğuşu” gibi.

Renk ve sayı gösteren sözcüklerin ad olduğu, ancak başka bir adı tanımladıklarında sıfat olarak görev yaptıkları görülür. Bu sözcükler, adlarla fazla ayrımları olmadığından çoğu kez adların aldıkları ekleri alıp adlaşırlar ve tümüyle adlar gibi görev yapabilirler. Bu nitelik ad soylu öteki sözcükler için de söz konusudur.

Sıfatlar, adlara eklenen ad durumu iyelik ve çoğul eklerini alınca adlaşırlar.

Sıfatların ad olarak kullanılmaları :

Advertisement

“Karısı, akça, pakça, tombulca, eski bir gecekondu güzeliydi.”

“…bahçeleri, o morlar, o kırmızılar, o derin maviler…”

“Ondan sonra leblebi büyüklüğünde, gök boncukları dağıttılar…”

“Daha serindik mavilikte…”

Kimi sıfatlar iyelik eki aldıklarında bir adla birlikte kullanılarak da bir tamlama oluştururlar ve bu tamlamada, tamlayan görevini yüklenirler: “güzelim giysi, canım ülke” gibi. Bu örneklerde sıfat gibi kullanılan iyelik eki almış sözcüklere iyelikli sıfat denir.

Sıfatlar yüklemi eylem olan tümcelerde, yüklemi belirttikleri zaman belirteç olurlar. Niteleyici ve belirleyici birtakım özellikleri olduğundan belirteçlere benzerler.

“Zeki ve yuvarlak yüzlü bir çocuk, kendisinden büyük kılıcına sarılmış, donuk donuk bakıyor.”

“… ile önündeki suları büsbütün karartmıştı.”

“…Yıldıza çıkmayı kararlaştırır ve bunu yapmasını iyi bilirdi.”

Sıfatlar başka sözcüklerin yerine görev yüklendikleri gibi başka sözcükler de sıfatların görevini yerine getirebilir. Bir adla bir ilgeç, başka bir adın önüne gelerek sıfat görevinde kullanılabilir. Böylece, ilgeçlerin de sıfat olabileceklerini söyleyebiliriz.

“Gülecek, konuşacak dünya kadar sözümüz var.”

Advertisement

“…güneşten kurtuldukları zaman yosun gibi koyu yeşil, yarı ıslak yoncalar ve…”

Adların da kimi yerde, başka bir adın önünde onun sıfatı gibi kullandığı görülür.

Kabak kafası parlayarak ezanı dinledi.”

Gecekondu evinin pencereleri de köy evinin pencereleri gibi küçük mü küçük.”

Sıfatlar, tümce içinde özne, nesne, tümleç ve yüklem görevinde olabilir. Eylemsiz tümcelerde ekeylemle birlikte, yüklem olarak ad tümceleri oluştururlar:

“Oysa o kadın (özne), yapayalnızmış (yüklem).”

Güneşi çekilen ufuk (özne), şimdi lambası kısık bir abajur gibi (ilgeçli tümleç), belirsiz….”

Mavi gözlerine (dolaylı tümleç), beyazlıktan mavileşmiş bir göz kapağı (özne) altın ışıklarıyla indi.”

“Acaba dünyada hiçbir göl bu kadar güzel midir? (yüklem)”

Sözcüklerin tek tek değil, ancak birbirleriyle olan ilgilerine ve tümce içindeki görevlerine göre değerlendirildiklerine Giriş’te değinmiştik. Sıfat dediğimiz sözcükler de genellikle bir adla birlikte kullanılınca bu görevi yüklenirler.

Advertisement


Leave A Reply