Sigmund Freud Kimdir? Psikanalizin Kurucusunun Hayatı ve Çalışmaları

0
Advertisement

Sigmund Freud kimdir ve ne yapmıştır? Psikanalizin kurucusu sayılan Sigmund Freud’un hayatı, çalışmaları ve eserleri hakkında bilgi.

Sigmund Freud

Kaynak: commons.wikimedia.org

Sigmund Freud

Ünlü nörolog ve psikanaliz kuramının öncüsü olan Sigmund Freud, 6 Mayıs 1856’da; Yahudi bir yün tüccarının ve genç bir annenin oğlu olarak Avusturya – Macaristan İmparatorluğu’nda dünyaya geldi. Babasının ikinci eşi olan annesi, babasından 20 yaş küçüktü ve babasının önceki eşinden olan iki ağabeyi ve yedi tane de kardeşi bulunmaktaydı. Babasının işlerinin iyice kötüleşmesinden dolayı ailesi Viyana’ya taşındığında Freud 4 yaşındaydı. İlk ve orta eğitimini Viyana’da alan Sigmund Freud, lise dönemine geldiğinde bir çok dil öğrenmeye başladı. Okulda İngilizce, Latince ve Fransızca öğrenirken bir yandan da kendisi çalışarak İtalyanca, İbranice ve İspanyolca öğrenmişti. Toplam 6 dil bilen Freud, okul hayatı boyunca dersleri ile ilgili ve başarılı bir öğrenci olmuştur.

Tıp Eğitimi ve Çalışmaları

Lise hayatı bittikten sonra o dönemlerde Yahudilere sadece hukuk ve tıp alanında okuma imkanı tanındığı için, çok fazla istemese de tıp okumaya karar veren Sigmund Freud, Viyana Üniversitesi Tıp Fakültesi’ne kaydoldu. Bunun bir sebebi de o dönemlerden Goethe’nin eserlerini okuyarak ondan etkilenmiş olmasıydı. Üniversite hayatına başladığında Yahudi olması, ona sosyal çevresinde büyük sıkıntılar yaratmaya başlamıştı. 1873 yılında üniversiteye giren Sigmund Freud, 1876 yılında o dönemde ünlü bir fizyolojist olan Brücke’nin laboratuvarında çalışmaya başlayarak insan sinir sistemi üzerine çalışmalar yapmaya başlamıştır.

1881’de mezun olan Freud, ünlü bir nöropatoloji uzmanı olan Dr. Theodor Meynert’in yanında psikiyatri alanında asistanlık yapmaya da başladı. Kendisine 1884 yılında verilen kokainle ilgili araştırma yapması göreviyle kokainin üzerinde çalışmalar yapmaya başlamış ve kokainin anestezik özelliklerinin olduğunu keşfetmiştir. Ertesi yıl burs alarak Paris’e gitmiş ve orada da Jean Martin Charcot’nun yanında hastanede stajyerlik yapmaya başlamıştır. Bu hastanede de bir takım çalışmalar yapmaktan geri kalmamış, hipnotizmanın içeriğini, telkinin insan üzerindeki etkisini ve histerinin tam olarak nasıl bir duygu durum olduğunu incelemeye devam etmiştir. Burada kaldığı dönemde stajyeri olduğu Charcot’dan çok etkilenmiş ve onun yazdığı eserleri Almanca’ya çevirmiştir.

Freud Rüya

Psikanaliz

1886’da Paris’ten ayrılarak Berlin’e dönmüş ve burada da çocuk nöropatolojisiyle ilgilenmeye başlamıştır. Bir süre sonra tekrardan Viyana’ya dönüp özel olarak hekimlik yapmaya başlamıştır. Kendisine histeri şikayetiyle ya da sinir hastalığına sahip olarak gelen hastalarına özellikle hipnotizma ve elektro terapi uygulamıştır. Bir gün bir hastası kendisine gelip tedavi yöntemi olarak hipnoz yöntemini istemeyip kendisine serbest çağrışım uygulanmasını tercih edeceğini söylediğinde Freud için yeni bir kapı aralanmış oldu. Serbest çağrışım denilen yöntemde, hastayı tamamıyla rahatlatarak geçmişindeki bilinçaltında kalmış anılarını ortaya çıkartabileceğini keşfetti. Bu yöntemi uyguladığı hastalarının kolayca sinir hastalıklarının nedenini bulabildiğini fark etti.

Advertisement

Psikanaliz kuramının kurucusu olarak kabul edilen Sigmund Freud’un keşfettiği bu yöntem de psikanalizin önemli noktalarından bir tanesi olup günümüze kadar taşındı. Daha sonra 1895 yılında yakın arkadaşı Breuer ile Charcot’nun bir eserini fobiler, saplantılar ve savunma nevrozları konularını baz alarak çevirdi ve adını ”Histeri Üzerine İncelemeler” koydular. Bu eser o dönemde tıp dünyasında hoş karşılanmadı ancak eserin içeriğinde psikanalizin temel ilkelerinden bahsedilmekteydi.

Babasının ölümünden sonra Freud’un hayatı

1896 yılında babası vefat eden Sigmund Freud, çok derin ve ağır bir bunalıma girdi. Kendini dış dünyaya kapatmaya başlayıp tamamen kendi kendini çözümleme yoluna giren Freud, o dönem yine Breuer’le üzerinde çalıştıkları cinsel açıdan nevrozlar konusunda çatışmalar yaşadı ve onunla da görüşmemeye başladı. Yaklaşık 10 yıl süren bu depresyon sürecinde Freud, ciddi anlamda yalnız kaldı. Kendini bu süreçte tamamen hasta tedavilerine ve araştırmalarına veren Freud; 1897’de ”Oedipus Kompleksi”, 1900 yılında ise ”Düşlerin Yorumu” adlı eserlerini ortaya çıkardı. Derken 1908 yılında Viyana Psikanaliz Derneği kuruldu ve bu derneğin kuruluşu Freud için çok sevindirici oldu.

Yavaş yavaş yaptığı çalışmalarla ve yazdığı kitaplar dolayısıyla insanlarla iletişime geçmeye başlayan Freud, 1902 yılında ”Çarşamba Günleri Psikoloji Derneği” adı altında Alfred Adleri P. Federn, W. Stekel ve O. Rank’la görüşmelere başladı ve bu isimler Freud’a yandaş olarak davranmaya başladı. Daha sonra görüşmediği bilim arkadaşı Breuer’le görüşmelere başlayan Freud, Breuer’in asistanını Freud’un yanına yollatıp o dönem de Zürih’te ”Freud Derneği”ni kurdurmasıyla iyice açılmaya başladı. Çünkü kurulan bu dernek Freud için çok büyük bir başarı kaynağı olmuş, psikanaliz çalışmaları ülke dışına çıkma imkanı bulmuştu. 1923 senesinde üst çene ve damak kanseri olan Freud, bu hastalığı yüzünden toplam 33 kere ameliyat olmak zorunda kaldı. O dönem Almanya’da oluşan Nazi baskısı yüzünden de Almanya’yı terk edip Londra’ya yerleşen Freud, 1939 yılında İngiltere’de vefat etti.

Sigmund Freud’un eserleri

  • Günlük Yaşamın Psikopatolojisi
  • Totem ve Tabu
  • Uygarlığın Huzursuzluğu
  • Cinsellik Kuramı Üzerine Üç Deneme
  • Psikanalizin Tarihçesi
  • Haz İlkesinin Ötesinde Ben ve İd
  • Tutukluk, Sentom ve Korku
  • Bir Yanılsamanın Geleceği
  • Musa ve Tektanrıcılık
  • Psikanaliz ve Uygulama
  • Yaşamım ve Psikanaliz
  • Psikanaliz Üzerine


Leave A Reply