Sinop Tarihçesi ve Sinop İlinin Tarihi Yerleri Nereleridir?

0
Advertisement

Sinop ilinin tarihi, tarihçesi. Ülkemizin en kuzey ucunda yer alan Sinop ilinde bulunan tarihi mekanlar, yerler ile ilgili bilgi.

SİNOP TARİHİ; Anadolu’nun tarihsel çağlarında yöre İÖ 2.000 başlarında yan göçebe ve yırtıcı bir kavim olan Kaşkarların denetimindeydi. Sinop’un güney kesiminin zaman zaman Hitit egemenliğine girdiği sanılır. Bugünkü Sinop Kenti’nin kesin kuruluş tarihi bilinmemektedir. Yunan söylencelerinde kentin Teselyalı Autolykos tarafından kurulduğu ve adının da (Sinope) bir Amazon adından geldiği ileriye sürülür. İÖ 7. yüzyılın ortalarında Kimmerler yöreyi yakıp yıktılarsa da Sinop bundan fazla etkilenmedi. Anadolu’da Pers egemenliğinin sürdüğü dönemde Sinop bağımsız bir kent olarak yaşamını sürdürdü.

Helenistik dönemden Büyük İskender'in büstü, British Museum

Helenistik dönemden Büyük İskender’in büstü, British Museum (Kaynak : wikipedia.org)

Büyük İskender’in Asya Seferi (İÖ 334) ile Anadolu’dan Perslerin çıkarılmasından sonra bile Sinop, İskender İmparatorluğu’nun sınırları içinde yer almadan bağımsızlığını koruyabildi. Onbinlerin Dönüşünde Yunanlı askerleri, Sinopluların sağladıkları gemilerle Ordu’dan Sinop’a geldiler ve bir süre kentin batısındaki Harmene’de (bugün Akliman) kaldılar. Ünlü düşünür Diogenes (İÖ 413-327) Sinop doğumludur. İÖ 301′ de Karadeniz yöresinde I. Mithradates’ in Pontos Krallığı’nı kurmasıyla birlikte Sinop’un yazgısı da değişti. 220’de II. Mithradates Sinop’u ele geçirdi ve bağımsızlığına son verdi. Bu tarihten sonra Sinop, Pontos Krallığı’nın başkentlerinden biri olarak önemli bir konuma sahip oldu. Özellikle IV. Mithradates’in doğduğu kent olması nedeniyle büyük önem kazandı, en parlak dönemlerinden birini yaşadı. Sezar’ın Anadolu Seferi sonunda kent Roma topraklarına katıldı (İÖ 47). Adı da Colonia İulia Felix Sinope olarak değiştirildi. Ancak bu dönemde Amisos’ un (Samsun) büyümesi, Sinop’un önemini yitirmesine yol açtı. Roma İmparatorluğu’nun 395’te ikiye ayrılmasından sonra Bizans İmparatorluğu’nun topraklarında kalan Sinop, kalesi güçlendirilerek yeniden bir ticaret merkezi olarak canlanmaya başladı.

1071 Malazgirt Zaferi ile Anadolu’ya Türkler girmeye başladığında, Sinop Bizans’ın elinde bulunuyordu. 1204’te Haçlıların İstanbul’u ele geçirerek Latin İmparatorluğu’nu (1204-1261) kurmaları üzerine, Komnenos Hanedanı’ ndan gelen Aleksios ve David kardeşler Trabzon’a kaçtılar ve burada Trabzon Rum İmparatorluğu’nu kurarak Karadeniz Ereğlisi’ne kadar olan kıyı şeridini egemenlikleri altına aldılar. Anadolu Selçuklu Sultanı I. İzzettin Keykâvus (1210-1220) kısa bir kuşatmadan sonra, 3 Kasım 1214’te Sinop’u ele geçirdi. Anadolu Selçuklu Devleti’ nin yönetiminde kent gelişti ve önemli bir ticaret limanı durumuna geldi. 1259’da Trabzon Rum İmparatorluğu tarafından yeniden ele geçirilen kent, 1264’te Selçuklu Veziri Muinettin Süleyman Pervane tarafından geriye alındı ve yönetimi kendisine verildi. 1277’de Süleyman Pervane’nin İlhanlılar tarafından idam edilmesi üzerine yerine geçen oğlu Muinettin Mehmet, bağımsızlığını ilan ederek Pervaneoğulları Beyliği’ni kurdu. 1322’ye kadar Pervaneoğulları’nın elinde kalan kent, bu tarihte Candaroğulları‘nın egemenliğine geçti.

1392’de Osmanlı Padişahı Yıldırım Bayezit Kastamonu’yu ele geçirince, Candaroğulları Beyi İsfendiyar Bey, topraklarını Osmanlı Devleti’ne bağladı ve böylece beyliğin başında kalmayı başardı. 1402 Ankara Savaşı’ndan sonra Timur’a bağlı kalan İsfendiyar Bey’e Sinop‘un yanı sıra Kastamonu ve Çankırı da verildi. Fetret döneminde yeniden canlanan Candaroğulları, Çelebi Mehmet ve II. Murat dönemlerinde Osmanlı Devleti ile dost geçinerek varlığını sürdürdü. Ancak Fatih Sultan Mehmet döneminde büyümeye başlayan Osmanlı İmparatorluğu’nun sınırları yakınında bulunan Candaroğulları Beyliği, 1461’de Sadrazam Mahmut Paşa tarafından ele geçirildi. Osmanlı yönetiminde Anadolu Eyaleti’nin Kastamonu Sancağı’na bağlı olan Sinop, Karadeniz’deki en önemli deniz üssü durumundaydı. Nitekim deniz kuvvetlerini güçlendirmek için kentte bir de tersane kuruldu. 1 Ağustos 1614’te Kazaklar bir baskınla Sinop’u ele geçirdiler, katliam yaptılar. 30 Kasım 1853’te de Ruslar, Sinop Limanı’nda demirli duran Osmanlı Donanması’na saldırarak büyük kayıplar verdirdiler. 19. yüzyılda ticari önemini yitirmeye başlayan kent, 1920’de sancak, Cumhuriyet’in kurulmasından sonra da il oldu.

Tarihi Sinop Cezaevi

Tarihi Sinop Cezaevi

TARİHSEL ESERLER:

İldeki en eski eser Sinop Kalesi’dir. İÖ 1. yüzyılda Pontoslular tarafından yapıldığı sanılır. Günümüzde hapishane olarak kullanılmaktadır Surlarının yüksekliği 10-15 m arasında değişir. Kaleler ve doğudaki sur bedeni günümüze çok sağlam ulaşmıştır. Sinop’un en eski ve en büyük camisi, kentin tam ortasında yer alan Alaettin (Büyük, Ulu) Camisi’dir. Anadolu Selçuklu Sultanı I.Alaattin Keykubat’ın yapımını başlattığı yapı, Selçuklu Veziri Muinettin Süleyman Pervane tarafından 1267’de bitirildi. Tek şerefeli minaresi caminin arkasındadır. Candaroğlu İsfendiyar Bey’ in 1429’da yaptırdığı mermer mihrap, dönemin baş işçiliğinin güzel örneklerinden biridir. Cami bahçesinin kuzey kesiminde Candaroğulları’na ait bir türbe vardır.

Advertisement

Sinop’un bir başka eski yapısı da Muvinettin Süleyman Pervane (Alaattin) Medresesi dir. Süleyman Pervane tarafından yaptırıldı. Hıdırlık Tepesi’ndeki Seyyid Bilal Türbesi, 1280’de yapılmış, Sinop’un en eski tarihli mezar anıtıdır. Türbeye 1867’de yapılmış olan Cezayirli Ali Paşa Camisi’nin içinden girilir. 1353 tarihli Fethi Baba Mescidi, 1353 tarihli Saray Camisi, 1394 tarihli Sultan Hatun Türbesi, Cumhuriyet Meydanındaki park içinde yer alan anıt (1853’te Sinop’a baskın yapan Ruslarca öldürülen erlerin anısına dikilmiştir) ilin öteki eserleri arasında sayılabilir.


Leave A Reply