Sofistler Hakkında Ansiklopedik Bilgi

0
Advertisement

Sofistler kimlerdir? Sofistlerin özellikleri, felsefeleri nelerdir? Sofistler, Sokrates öncesi felsefeciler hakkında bilgi.

SOFİSTLER

Deneyimci ve duyumcu bir felsefeye dayanarak diyalektiği bağılcı ve kuşkucu bir yönde geliştiren Sokrates öncesi felsefecilere verilen addır. Bir okul, bir çığır oluşturan sofistlerin benimsedikleri felsefe, idealizmi ve tanrıbilimi eleştiriyor, eğitim ve öğretimin önemi üstünde duruyor ve daha demokratik bir siteye (devlet) yararlı olacak ansiklopedik bir bilginin ortaya konmasını amaçlıyordu. Sofistlerin en önemlileri, Protagoras (İ.Ö. 485-410), Prodikos, Gorgias (İ.Ö. 487-380), Hippias, Polos ve Antiphon’ dur. Eflatun, onların fikirlerini çürütmek için birçok diyalog yazmıştır.

ERİSTİK (DİDİŞİMCİLİK)

Protagoras’ın ünlü sözü, “insan, her şeyin ölçüsüdür”, sofistler okulunun üstünde temellendiği derin kuşkuculuğu çok iyi dile getirir. Sofistlere göre, şeyler, her birimize nasıl görünüyorlarsa, öyledirler. Doğruluk (hakikat) ya da mutlak kural diye bir şey yoktur. Gorgias, Varlık-Olmayanın İncelenmesi’nde, varlık ve doğruluğun ölçütü konusunda tam bir nihilizmi benimser. Ama kuşkucular gibi, “yargının askıya alınması”, yani hiçbir şey söylememek yerine, sofistler, bu bağıllık, görelilik düşüncesini, yapıcı bir pragmatizme doğru yönlendirirler. Eflatun‘a göre, Protagoras öğrencilerine “özel yaşamda, evini, en iyi biçimde nasıl yönetmesi ve siteye ilişkin işlerde, en iyi biçimde nasıl davranması ve onun adına en iyi biçimde nasıl konuşması gerektiğini açıklamakta” ve bununla da övünmektedir. Böylece sofistler, aristokratların şaşırıp kızmasına karşın, bu yararlı dersler için büyük paralar alıyorlardı. Doğruluğun ölçütü olmadığına göre, her ileri sürülen düşünceye onu çürütmek için bir düşünce ileri sürme sanatı olan eristik ‘i (didişimcilik) öğretmek gerekiyordu. Bu yeni tartışma yönteminin yaratıcısı olan Protagoras, her soruda, birbirine eşit sağlamlıkta iki karşıt tezin savunulabileceğini ve bunlardan birinin ağır basamayacağını ileri sürüyordu. Gorgias, öğrencilerine, sistemli bir biçimde eristik öğretiyordu. Çünkü, Cicero‘nun dediğine göre, “hatibin özelliğinin, herhangi bir şeyi överek yüceltmek ve eleştirerek gözden düşürmek olduğunu düşünüyordu.”

RETORİĞİN YARATICILARI

Ama sofistler, aslında, retoriğin gerçek yaratıcılarıydı. Protagoras, konuştuğu kişinin ruhsal durumuna göre, kendi konuşmasına “en elverişli anda” başlıyordu. Bu durumda hatip, bir hekim gibi davranıyordu (bu benzetme sofitler tarafından her zaman kullanılmıştır). Gorgias, her konu üstünde hiç hazırlık yapmadan konuşuyor ve “her şeye verecek bir yanıt” buluyordu. Dediğine göre, usta bir hatibin ağzında söz, mutlak otoritesi olan “büyük bir tirandı (zorbaydı)”. Bundan ötürü, sözün eklemlenişini titizlikle incelemek gerekiyordu. Diogenes Laertios’un dediğine göre Protagoras, sözü, farklı işlevleri olan bölümlere ilk ayıran kişiydi. Gorgias ise “retorik sanatları”nı ortaya koydu ve inceledi: Karşıtlığı, dengelemeyi, seslerin denk düşümünü, eğretilemeleri, alegorileri, vb. bunlar arasında sayabiliriz. Kendisinin, Atinalıları şaşırtan bir rahatlıkla ve hazırlıksız konuşmasına ve doğaçtan konuşmayı öğretmesine karşın, öğrencileri, ilk başta, hazırlanmış söylevleri ezberlemek zorundaydılar. Aristoteles’in Retorik’te dediğine göre böylece, “şunun ya da bunun ileri sürdüğü kanıtların çürütüldüğünü görüyorlardı”.

Advertisement

SOKRATES ÖNCESİ FELSEFECİLER ARASINDA ÜSTÜNDE EN FAZLA TARTIŞILANLAR

Sofistler, Sokrates öncesi felsefeciler arasında, üstünde en fazla tartışılan kişilerdir. Hippokrates‘e göre sofist, “her bilgi gerektiren şeyde uzmandır” ama Eflatun’un amansız eleştirisi, sofist sözcüğüne küçültücü (hatta küfür niteliği taşıyan) bir anlam kazandırmıştır. Aslında, dilbilgisi, mantık, retorik, ahlak, siyaset ve hatta matematik ve fizik alanlarında sofistlerin Eski Yunan kültürüne yaptığı katkı büyük olmuştur. Sofistler, ilk ansiklopedistlerdi. Ama onların kuşkuculuğu ve yararcılığı çok geçmeden, aynı yolu izleyenlerin ahlaksızlığa yakın davranışlar benimsemesi sonucunu doğurdu. Eflatun ve Aristoteles de, kendi felsefelerinin büyük bir bölümünde, onların etkisini silme amacını güttüler.


Leave A Reply