Sokakta Kitap Özeti Konusu Karakterler Eleştirisi, Bahaeddin Özkişi

0
Advertisement

Bahaeddin Özkişi’nin Sokakta isimli kitabının konusu, karakterleri, eleştirisi, kısaca özeti. Bahaeddin Özkişi kitapları özetleri.

Sokakta Kitap Özeti

Sokakta Kitap Özeti – Bahaeddin Özkişi

Romanın Başlıca Karakterleri

  • Komiser: Dürüst bir kişi.
  • Sanık: Komiserin arkadaşı, annesini öldürdüğü sanılarak karakola getiriliyor, akıl hastası olduğu sanılıyor.
  • Doktor: Sanığın doktoru.

SOKAKTA (Kitabın Özeti)

Şehrin geleneklere en bağlı ve sessiz mahallelerinden birinde yaşlı bir kadın öldürülmüştür. Ölünün yaşlı vücudu yirmi yerinden yaralanmıştır. Polis tarafından katil olarak görülen, ölen yaşlı kadının küçük oğlu ise katilin “ONLAR” olduğunu söylemektedir.

Bu sırada olayla ilgilenmesi için bir komiser tayin edilir.

Komiser, bu mahallede yetişmiş, bir süredir uzakta olan ve katil zanlısı olarak görülen adamın çocukluk arkadaşıdır. Arkadaşının kendi annesini öldürmediğinden emindir. Bu mahallede böyle bir cinayetin olduğuna da inanamamaktadır. Soruşturmayı başlatır. Önce suçlu olarak görülen arkadaşı ile görüşür. Oldukça esrarengiz biri olan bu arkadaşı, ısrarla işin bir insan tarafından yapılmadığını, cinayeti “ONLAR”ın işlediğini söylemektedir. Dürüst, hiçbir kötülüğün değiştiremediği bu adamın katil olamayacağından emindir komiser.

Komiser, arkadaşını temize çıkarmak ve suçluyu bulmak için eski sokağına ve cinayet yerine gider. Niyeti herkesle konuşmaktır. Sokakta pek çok şey değişmiştir. Eskiden çok güzel bir kadın olan ninenin evine gider önce. Kızı Gülüm, onun çocukluk aşkıdır. Onun veremden öldüğünü öğrenir. Geçmişini özlemle hatırlar komiser. Sonra hemen yanındaki cinayet işlenen eve gider. Yanma bir doktor da tayin edilmiştir. Etrafı araştırırlar. Doktor, cesetteki yaraların insan eli tarafından açıldığına inanamamaktadır. Odada müthiş bir fakirlik ve sessizlik vardır. Kulakları önce bir vınlama ile dolar, incecik ve metalsi bir ses, “Onu biz öldürdük.” der. Metalsi ses, kendilerinin Allah’a secde etmediği için onunla bir savaşa giren cin ve şeytan grubu olduğunu söyler.

Katil olduğu sanılan komiserin çocukluk arkadaşı akıl hastanesine yatırılmıştır. Komiser, onu ziyarete gider. Arkadaşı, sokağı çok özlemiştir. Komisere, onlar’la bir savaş içinde olduğunu söyler. Sokakta değişim başladığından beri savaşı tek başına göğüslediğini anlatır. Ateşten yaratılmış ve insanlardan önce dünyanın hâkimi olan kibirli yaratıklar, şeytanlarla savaşmaktadır. Arkadaşı, Batı medeniyetinin onların maşası olduğuna inanmaktadır. İnsanlığı, bu medeniyet para ve madde ile yoldan çıkarmaktadır. Doktoru da ona geçmişini anlattırarak onu iyileştirebileceğini düşünmektedir. Oysa arkadaşı hepsinden hikmet sahibidir.

Advertisement
Sonraki günler, komiser cinayet aletini aramakla meşgul olur.

Mahallede yaşlı kadının evine gider önce. O, asla cinayeti arkadaşının işlemediğini söylemektedir. O da yaşlı kadını ONLAR’ın öldürdüğüne inanmaktadır. Arkadaşı, komisere içini döker. Komiser, bilgi almak için bu sefer konağın sahibi Küçük Beye gider. Küçük Bey, tam bir materyalisttir ve sokaktaki değişimi kabullenmeyen tek kişi olduğu için katil zanlısını hiç sevmemektedir. Küçük Bey, komisere katil zanlısının suçlu olmadığını itiraf eder. Çünkü onu, cinayetin işlendiği saatlerde türbede ibadet ederken görmüştür. Bir dilekçe imzalar ve komiserin arkadaşı temize çıkar.

Komiser, arkadaşı temize çıktığı için mutludur; fakat şimdi asıl katili bulmak zorundadır. Mahalle bakkalını sorgular önce. Ondan ölen kadının, canı gibi sakladığı bir şey olduğunu öğrenir. Bunun bir ipucu olduğunu düşünür. Morgda cesedi inceler ve o koynunda sakladığı şeyin yerinde olmadığını görür. Demek ki biri onu almak için cinayeti işlemiştir. Bundan haberdar olabilecek tek kişi kadının büyük oğlu olabilir. Yanma bir yardımcı alarak onun evine gider. Katilin onun olduğunu söyleyince adam, yanındaki yardımcısıyla birlikte komiseri vurur. Yanındaki adam ölür. Komiser ancak kırk beş gün sonra gözlerini açar.

Komiser, iyileştikten sonra hastanede çocukluk arkadaşını ziyarete gider.

Doktordan arkadaşının, vurulmasını önceden hissettiğini öğrenir. Bunun ve benzer şeylerin cinler vasıtasıyla kolaylıkla öğrenilebileceğini anlatır arkadaşı. Arkadaşı, cin ve şeytanların işi olan bu cinayetin aydınlanması için hastaneden ayrılır. Komiser, arkadaşı ve doktor iş birliği ile savaşı kazanmaya azmederler. Birlikte kaldıkları bu günlerde arkadaşı huşu içinde gece ve gündüz namaz kılmakta ve Allah’a yakarmaktadır.

Komiser, araştırma için Küçük Bey’in evine gider. Küçük Bey, dadısının tuhaf ölümünden bahseder. Bu ölüm ile son ölen yaşlı kadının ölümü arasında bir bağlantı vardır. Dadı, ona verilen ifrit kılı yüzünden ölmüştür. Bu kılı ona kral olan büyücü babası vermiştir. Büyülü kıl, onun istediğini yerine getirmesini sağlamaya yarar. Bu olayı Küçük Bey’e anlattığı günün sabahında odasında ölü bulunur. Biri, büyülü ifrit kılını alıp onu öldürmüştür. Komisere göre iki cinayet arasında bir bağlantı vardır.

Savaş başlamıştır. Komiser, sonuca iyice yaklaşmaktadır. İşin içinde cinlerin olduğu anlaşılmıştır. Aynı gün, Küçük Bey de evinde ölü bulunur. Daha sonraki günler, Küçük Bey’in odasını araştırır. Evde şeytana tapma ayininin düzenlendiği gizli bir yer bulur. Bir mabud vardır! Heykelin gözleri ışıl ışıl yanmakta ve çok korkunç bir ses çıkarmaktadır. Annesini öldüren oğlan ve bir kadın bu şeytanın köleleridir. Doktor ve komiser saklandıkları yerden, büyük oğul ile yanındaki kadının şeytana tapma ayinini ve şeytanın onlardan istediği kötülükleri seyrederler. Polisler, onları tutuklarlar.

Şeytanın dostluğu yine insanı darağacına götürmüştür.

Komiseri tanıyan bir genç ondan bu hikâyeyi dinler. Esrarengiz ve gizemleri çözülmeyen bu hikâyeyi öğrenmek için yaşayanları araştırmaya başlar. Komiser, ona her şeyi anlatmaz ve ısrarla bir noktadan sonra konuşmaz. Komiserin çocukluk arkadaşı ise ölmüştür. Cinayeti işleyen ağabeyi de hapiste öldürülmüştür. Genç, artık bu hikâyenin bir sonu olmadığına inanmıştır.

Advertisement

BAHATTİN ÖZKİŞİ (1928-15 Kasım 1975)

Yazar, İstanbul’da doğdu. Sultanahmet Sanat Enstitüsünü bitirdi (1946). İstanbul Teknik Üniversitesi Makine Fakültesi Teknoloji Kürsüsünde kaynak öğretmenliği yaptı. Ailesinden aldığı tasavvuf terbiyesiyle, etrafında olayların ayrıntısını inceleme merakı duydu. Çocukluğundan itibaren gördüklerini hikâyeler hâlinde yayınladı. Ahmet Hamdi Tanpınar gibi yazarlardan, yazarlık konusunda destek aldı. Eserlerinde; insanın temel meseleleri, tasavvuf terbiyesi, modern insanın açmazları, Türk toplumu gibi konulan işledi.

Sokakta adlı eseri, 1975 yılında ‘Peyami Safa Roman Yarışmasında Başarı Ödülü almıştır. Konusunu son yüz elli yılın toplumsal yaşamından almıştır. Bir sokak çerçevesinde insanlardaki değişim ve aldatılmış insanlığın dramı ele alınmıştır. Eserde, manevi değerleri hiçe sayan materyalizmin ülkeyi istilası anlatılmaktadır. Cin ve şeytanlar gibi fantastik öğelerin bulunduğu romanda milli değerler ve inançların yok oluşu mühim bir yer tutar.


Leave A Reply