Söz Dizimi Sentaks Nedir? Hakkında Bilgi

0
Advertisement

Söz dizimi, sentaks nedir, ne demektir? Söz dizimi neyi inceler, özellikleri nelerdir? Söz dizimi, sentaksın tarihçesi ve gelişimi hakkında bilgi.

Söz Dizimi (Sentaks)

Söz Dizimi (Sentaks); Anlamlı birimlerin tümce oluşturacak biçimde bir araya gelme, tümcelerin, birbirine bağlanma, üretilme, dönüştürülme, vb. kurallarını inceleyen dilbilim dalıdır.

BİÇİMBİLİMİN ÖNCELİĞİ

Konunun karmaşık olması nedeniyle, sözdizimsel incelemeler her zaman için biçimbilim incelemelerinden sonra gelmiştir; sözgelimi, ilk biçimbilimsel sınıflandırmaların (ad, eylem, vb.) Yunanistan’da İ.Ö. V. yy’da yapılmasına karşılık, Apollonios Dyskolos’un hazırladığı dilbilgisinde, bilinen ilk sözdizimi betimlemesini yapması, İ.S. II. yy’a rastlar.

Sözdizimin özgül kavramlarının ortaya çıkması uzun bir zaman dilimine yayılır.

Eskiçağ’da önce yönetme olayı (bir sözcük için, bu sözcüğe bağlı olan bir başka sözcükteki belli bir durumu belirtme) ve sözdizimi ile üslup-bilim arasında uzun süre karışıklığa yol açan sözcüklerin düzeni (ya da konumu) olayı saptandı. Eskiçağ dilbilgicileri, ilk sözdizimsel “işlevler”i de saptamışlardır (bir sözcük ya da sözcük grubunun tümce içinde üstlendiği görev, “işlev” olarak adlandırılır): Bunlar öznenin işlevi (söz konusu edilen şey) ve yüklemin işlevidir (özne konusunda söylenen şey). Buna karşılık, “tümleç” işlevi kavramı, ancak XVIII. yy’da, Beauzee’nin Diderot’nun Ansiklopedi’si için yazdığı bir maddede ortaya çıkmıştır. Ne var ki, bir tümce,birbiri ardı sıra dizilen sözcüklerden oluşan yalın bir söz zinciri değildir; bir yapı, bir başka deyişle, kuralların egemen olduğu bir bağıntı ağı olarak belirir. Bu durum, özellikle “tümce türleri”nde belli olur: “Ayşe Ali’yi seviyor”, “Çocuk topa vuruyor”, “Kediler fareleri yakalıyorlar” tümceleri, içerdikleri sözcükler açısından bütünüyle farklı oldukları halde aynı iç yapıya sahip oldukları için birbirine benzerler.

Advertisement

YAPININ ORTAYA ÇIKMASI

Tümcenin, her şeyden önce bir yapı olduğu düşüncesi üstü kapalı bir biçimde ilk kez Port-Royal Dilbilgisi olarak adlandırılan Grammaire générale et raisonnée (Genel ve Açıklamalı Dilbilgisi, 1660) adlı yapıtta ortaya çıktı: Ama kitabın yazarları olan Arnauld ve Lancelot için bu yapı salt mantıksal bir yapıdır; dolayısıyla sözdizimi bağımsızlığını henüz kazanmamıştır.

XX. yy’ın ilk yarısında dilbilimciler, sözdizimin gerçek konusunun tümcelerin biçimsel yapısının incelenmesi olduğunu öne sürdüler ve tümüyle dilbilgisel olan söz konusu iç yapının olası bir mantıksal yapıyla karışmadığını belirttiler; sözdizimsel yapının ve mantıksal yapının bu bağımsızlığı, sözdizimsel açıdan kusursuz ama mantıksal açıdan kötü kurulmuş tümcelerin varlığıyla kanıtlandı: “Kalktığı sandalyede hiç oturmamıştı” (bu tümceyi mantıksal, anlaşılır ama dilbilgisel açıdan yanlış tümcelerden ayırt etmek gerekir).

YAPISALCILIK VE DÖNÜŞÜMSEL DİLBİLGİSİ

Modern dilbilime sözdizimi açısından iki kavram egemendir: “Dolaysız kurucu” ve “dönüşüm”. Dolaysız kurucu ‘nun kökeni A.B.D’li dilbilimci Léonard Bloomfield’in oluşturduğu kuramlarda (Language [Dil, 1933]) yer alır. Dolaysız kurucular incelemesinde bir tümce, “dolaysız kurucuları” olan parçalara (genellikle iki tane) ayrılır ve bu işlem, ayrıştırılamayacak birimlere ulaşıncaya kadar sürdürülür.

Dolaysız kurucular incelemesinin tümcede ortaya koyduğu aşamalı yapı dilbilimcilerin “ağaç” diye adlandırdıkları çizimle de gösterilebilir:

Bloomfield’in çalışmalarının yanı sıra Fransa’da da sözdizimle ilgili oldukça ilginç bir yapıt oluşturuldu. L.Tesnière’in Eléments de syntaxe structurale (Yapısal Sözdizim Öğeleri, 1959) adlı bu yapıtı, Chomsky’nin önerdiği “dönüşüm” kavramına yakın olan “aktarma” kavramını öneriyordu. Ama modern sözdizimin en büyük başarısı, 1957’de A.B.D’li dilbilimci Noam Chomsky tarafından ortaya atılan ” üretici-dönüşümsel dilbilgisi”yle başladı.

Advertisement

Dönüşümsel dilbilgisi araştırmasının merkezinde sözdizimi yer alıyordu. Gerçekten de, bu okula bağlı dilbilimciler, konuşucunun yaratıcı gücünün, yani “dil yetisi”nin, “sözdizimsel yapı” düzeyinde değişik, yeni, hiç duyulmamış sonsuz sayıda tümce oluşturma ve kavrama yoluyla ortaya çıktığını fark ettiler.


Leave A Reply