Sultan Sencer Kimdir? Hayatı, Dönemi Özellikleri, Önemli Olayları

0
Advertisement

Sultan Sencer Kimdir ve ne yapmıştır? Büyük Selçuklu sultanlarından Sultan Sencer hayatı, dönemi özellikleri, önemli olayları.

Sultan Sencer

Sultan Sencer

Sultan Sencer; Büyük Selçuklu sultanıdır. (Sincar 1066-Merv 1157). Babası Sultan Melikşah’tır. Dedesi Alpaslan ve babası Melikşah dönemlerinde, devlet işlerinde görev alarak iyi bir devlet adamı olarak yetişti. Babasının ölümü üzerine, Berkyaruk ve ondan sonra Muhammet Tapar’a karşı mücadele etti ve Muhammet Tapar’ın ölümü üzerine sultanlığını ilan etti (1118). Hükümdarlığının Abbasi halifesi tarafından de onaylanması üzerine, Muhammet Tapar’ın oğlu Mahmut’u da ortadan kaldırarak, Büyük Selçuklu Sultanlığı’ nın tek başına büyük hükümdarı oldu. Mahmut’un ölümü üzerine, yerini alan oğlu Mesut’u 1132’de Dinever’de yenilgiye uğrattı. Irak Selçuklu tahtına Tuğrulşah’ı atadı.Ancak yeğeni Davut, Mesut ile birleşerek, Tuğrul’u Irak’tan uzaklaştırdılar. Bunun üzerine Sencer, yeniden Irak sorunuyla uğraşmak zorunda kaldı.

Yeniden tahta oturttuğu Tuğrul’un ölümü üzerine, Irak sultanlığını Mesut’a vererek, kendisi ülkenin doğusundaki sorunlarla uğraşmaya başladı. 1136’da Gazneli Sultanı Behramşah’ı yenilgiye uğrattı. Karahanlılara yardım etmek için de Karahitaylara savaş açtıysa da Katvan Savaşı’nda Karahitaylara karşı ağır bir yenilgiye uğradı (1141). Bundan sonra Harizmliler ayaklandılar. Horasan ve Merv’i ellerine geçirdilerse de, Atsız, Sencer’e yenilerek ülkeyi boşalttı. Bir yandan Gurlularla uğraşan Sencer, giderek güçsüzlüğe düştü. 1153’te Belh yakınlarında Oğuzlarla yaptığı savaşı yitirdi ve tutsak düştü. Uç yıl kadar tutsak kaldıktan sonra serbest bırakılarak yeniden Merv’e döndü. Ancak çok yaşamadı, kısa bir hastalıktan sonra öldü.

Sultan Sencer Döneminin Genel Özellikleri

Sultan Sencer babası Melikşah tarafından üç yaşından itibaren devlet işlerine dâhil edilmiştir. Ağabeyi Berkyaruk tarafından getirildiği Horasan Melikliği makamını diğer ağabeyi Muhammed Tapar döneminde de korumuştur. Bu sebeple iktidara geldiğinde neredeyse bütün hayatını geçirdiği Horasan’dan ayrılmak istememiştir. Kendisi devletin merkezini Merv’e taşırken batının idaresini yeğeni Mahmud’a bırakmıştır. Böylece Büyük Selçuklu Devleti’nin idari yapılanmasında yeniden ikili Teşkilat Sistemine. dönülmüştür.

Buna karşın yeğenlerinin arasında sürekli hale gelen çatışmalara müdahale etmiş ve Selçukluların, Abbasîlerin üzerindeki genel politikasının devam ettirilmesini sağlamıştır. Böylelikle Abbasî Halifesi el-Müsterşid’in Selçukluların siyasî vesayetinden kurtulma çabaları da başarısızlığa uğratılmıştır.

Advertisement

En uzun süre tahtta kalan Selçuklu hükümdarı olan Sencer’in iktidarını 1141 yılı öncesi ve sonrası diye ayırmak mümkündür. Sözü edilen tarihte Karahıtaylara karşı Katvan Savaşı’nda aldığı mağlubiyet devletin gücünü oldukça sarsmıştır. Sonrasında durumunu toparlayan Sultan bu kez de 1153’de kendi uyruğundan olan Oğuzlara/Türkmenlere mağlup olmuş ve esir düşmüştür. Akabinde bütün Horasan toprakları Oğuz İstilasına maruz kalmıştır. Bu durum 1157 deki ölümü üzerine daha da şiddetli bir hal almış ve nihayetinde Büyük Selçuklu Devleti tarih sahnesinden çekilmiştir.

Sencer saltanatının ikinci devresine rastlayan söz konusu talihsizliklere karşın Selçuklu hanedanının en büyük sultanlarından biridir. Durumdan istifade etmek isteyen Harizmşahlar, Gurlular gibi tabilerine fırsat tanımamış ve onları devlete bağlı tutmaya devam etmiştir.

Ayrıca döneminde İdarî teşkilat anlamında devlet en üst seviyeye ulaşmıştır. Sarayı her zaman şairlerin himaye edildiği bir yer olmuştur. Dönemin birçok ünlü siması da onun cömertliğinden nasibini almıştır. Bunlar arasında Enverî, Edib Sabir, Feridüddîn Attar, Ömer Hayyam, Muizzî, Reşidüddîn Vatvat gibi isimleri saymak mümkündür.

sultan sencer

Kaynak: commons.wikimedia.org

Sultan Sencer Döneminin Önemli Siyasi Olayları

Ağabeyinin ölümü sırasında Horasanda bulunan Sencer yeğenine karşı kazandığı Save Savaşı sonrasında tahtı ele geçirdi. Batı topraklarının idaresini verdiği Mahmud bir ara halife ile kendisine karşı bir ittifak kurmak istedi. Fakat Sencer, ona yazdığı bir mektupla meseleyi Selçuklu çıkarlarına uygun bir şekilde halletti (1127).

1130da Karahanlıların çıkan bir isyanı bastırmak üzere kendisinden yardım istemeleri üzerine Maveraünnehir seferine çıktı. Bir sene sonrasında Mahmud’un ölümü üzerine ortaya çıkan siyasî durum onun dikkatini yeniden Batıya çevirmesine neden oldu. Zira yeğenleri Mesud ve Selçuk-şah yanlarına halifeyi de alarak kendisine karşı isyan etmişlerdi. Ordusuyla bitikte batıya yürüyen Sultan, asileri Mayıs 1132’deki Dinaver Savaşı’nda mağlup etti. Daha sonra Irak Selçuklu tahtını yeğenlerinden I. Tuğrul’a bırakıp geri döndü. Ancak Tuğrul’un 1134’de ölümü üzerine taht kardeşi Mesud’a kaldı ve bu durum Sultan Sencer tarafından da onaylandı.

Bu arada Irak Selçukluları arasındaki iktidar kavgalarından istifade ederek siyasî bağımsızlık peşinde koşan Halife Müsterşid 1135’de Daymerg Savaşı’nda Mesud tarafından mağlup ve esir edildi. Bir süre esir tutulan Halife daha sonra çadırına giren Bâtınîler tarafından öldürüldü. Sultan Sencer 1135 yılında itaatsizlik gösteren Gazne hükümdarı Behramşah üzerine sefer düzenleyerek onu tekrardan kendisine bağladı. Aynı şekilde 1138’de bir başka asi tabiisi Harizmşah Atsız’ı mağlup etti.

Advertisement

1141 senesine gelindiğinde Karahanlılar ve Karluklar arasındaki çatışmaya birinciler lehine müdahil olan Sultan ile Kartuklara destek veren Karahıtaylar arasında Katvan Savaşı yapıldı. Selçukluların kaybettiği bu mücadelenin sonrasında Maveraünnehir, İslamiyet’in yayılmasından bu yana ilk defa gayrimüslim bir devletin egemenliğine girmiş oldu. Sultan 1143 senesinde Katvan mağlubiyetinden bağımsızlığını kazanmak hususunda istifade etmek isteyen ve Horasan’a saldıran Atsız’ın üzerine yürüdü. Mağlup olan Harizmşah, yeniden tabiliğe zorlansa da kısa süre sonra Sul-tan’a karşı bir suikast girişiminde bulundu. Bunun karşılığında bir kere daha Harizm üzerine yürüyen Sultan, asiyi yeniden kendisine itaat etmeye mecbur bıraktı (1147).

Sultan Sencer 1152 senesinde kendisine tabi Gurlular ve Gazneliler arasındaki mücadelelere müdahale etti. Gurlular 1151 senesinde Gazne şehrini ele geçirip yedi gün ve yedi gece ateşe vermişlerdi. Güneye yürüyen Sencer, Nab Savaşı’nda Gurlu Alâeddîn Hüseyin’i mağlup ve esir etti. Bir sonraki sene kumandanlarının da teşvikiyle Belh civarındaki topraklarda yaşayan Oğuzlar üzerine yürüdü. Zira bunlar kendilerinden vergi almak üzere gelen tahsildarı öldürmüşlerdi. Sultan af isteyen Oğuzlara olumlu cevap vermek niyetinde iken yine kumandanlarının diretmesiyle savaşa karar verdi. Ancak neticede mağlup ve esir edildi. Üç yıl kadar Oğuzların elinde tutsak kalan Sultan Sencer nihayetinde Müeyyed Ayaba tarafından kurtarıldı ise de 1157’deki vefatı üzerine Büyük Selçuklu Devleti tarih sahnesinden çekilmiş oldu.

Sultan Sencer’in Kişilik Özellikleri

Sultan Sencer uzun boylu, geniş sakallı ve buğday tenli olup yüzünde küçüklüğünde geçirdiği çiçek hastalığının izlerini taşırdı. Hatta bıyığının bazı kılları bu sebeple dökülmüştü. Geniş ve yüksek omuzluydu. Kaynaklarda ahaliye karşı güzel ahlaklı, merhametli, cömert olduğu ve zamanında herkesin güvenlik içinde yaşadığı ifade edilmektedir. Onun idarecilik vasıflarıyla alakalı cihana hâkim olma merasimlerini, hükümdarlık kanunlarım, padişahlığın esaslarını, hükümet kanunu iyi bilirdi. Küçük içlerde biraz zayıf kalsa da ordu sevk edip düşmanla muharebe etme zamanlarında düşünceleri isabetli ve kararları doğru idi. Adalet, hakkaniyet ve Tanrı korkusuna sahipti, denilmiştir.

Giyim konusunda oldukça sade bir tarzı vardı. Üzerinde genelde zendecî kumaştan bir kaftan olurdu. Kimi zaman ise attabi kumaş elbise ve üzerine kaba bir kuzu postu kürk giyerdi. Ancak merasim ve protokollerde bunun aksine olarak giyim-kuşamına daha çok dikkat ederdi.

Savaşlarda üstün geldiğinde dahi karşısındakine cömert olmayı ve affetmeyi bilen bir hükümdardı. Kaynağın ifadesi ile çehresinde merhamet ve sevgi eserleri zahir ve aşikârdı. Nitekim Büyük Selçuklu tahtını elinden aldığı yeğeni Mahmud’a batı topraklarının idaresi bırakmıştı. Üç isyan teşebbüsünde de başarısız olan Harizmşah Atsız, Nab Savaşı’nda esir düşen Gurlu Alâeddîn Hüseyin de onun bu özelliği dolayısıyla affedilmişlerdi.


Leave A Reply