Suluboya Resim Tekniği Nedir? Tarihçesi ve Özellikleri Hakkında Bilgiler

0
Advertisement

Suluboya resim tekniği nedir? Suluboya resim nasıl yapılır, özellikleri nelerdir, tarihçesi, suluboya resim tekniği hakkında bilgi.

suluboya

Suluboya Resim Tekniği;

Suluboya; Sulandırılmış boya ile genellikle beyaz kâğıt üstüne yapılan resimdir. Suluboyanın tanımını yaparken, kullanılan boyaların sulandırıldığını, daha doğrusu açıldığını söylemek pek yeterli değildir, çünkü sulandırma işlemi başka teknikler için de geçerlidir. Suluboya resmin asıl özelliği, görünüm bakımından hafifliği, renklerin, daha doğrusu vurulmuş olan boyaların saydamlığıdır; bu nitelikler resmin yapılma yöntemlerinden kaynaklanır.

Kromatik, yani renksel değerlerin derecelendirilmesi, boyanın az ya da çok sulandırılması ya da boyaların üst üste sürülmesiyle elde edilir. Kullanılan boyalar arasında beyaz yoktur, çünkü bu renk genellikle resmin üstüne yapıldığı kâğıt ya da kartonun üstünde zaten vardır. Bununla birlikte, sanatçılar giderek guvaşlı suluboyaya yönelmektedirler; bu tür çalışmada da beyazlar guvaşla belirginleştirilir, ama böyle bir girişim de suluboyanın özünde var olan akışkanlık niteliğine zarar verir.

Suluboya

Suluboyanın sanattaki yeri

Suluboyanın öbür önemli sanatlar düzeyine ulaşabilmesi, daha doğrusu öbür sanatlarla aynı düzeyde olduğunun kabul edilebilmesi için XIX. yy’ı beklemek gerekti. Eskiden, incelik, zariflik ve yapımındaki kolaylık nedeniyle beğenilen bu yöntem, teknik amaçlarla kullandırdı: Sözgelimi, etütler, projeler, halı ya da vitray kartonları, süslemecilerin örnek defterleri, XVIII. yy’daki mimar ve arkeologların gezi albümlerindeki krokilerle birlikte manzaracılığın temelini oluşturan topografya notları.

Advertisement

Öte yandan, suluboya, Pisanello ve Dürer’in hayvanlarla ilgili etütlerinden A.B.D’li J.J. Audubon’un Amerika Kuşlarına kadar, doğa bilimleri tarihiyle ilgili resimlerin yapımında kullanılan en iyi teknik olarak benimsenmişti. Ama XVIII. yy. sonlarından başlayarak özellikle İngilizlerin oldukça yetkinleştikleri manzara sanatı sayesinde suluboya gerçek anlamda gelişti.

İngiliz ressamlar, doğanın, gökyüzünün, suyun ve bulutların ışık ve renk titreşimlerini verebilmede suluboyayla çalışmayı en iyi yöntem olarak kabul ettiler. Suluboya, Bonington’ın (1801-1828) berrak ve romantik yapıtlarıyla doruk noktasına ulaştı. Bonington’ın atölyesinde sanatçıyı izleyen Delacroix’ysa, İngiliz manzara ressamlarının çalışmalarını en iyi özümleyen sanatçıydı. Fas ve Cezayir’e yaptığı gezilerle ilgili notları, bunu en iyi biçimde kanıtlayan belgelerdir.

Suluboya

Yaygınlaşması

XIX. yy’da suluboya modası iyice yaygınlaştı. Manzaralardan başka, fotoğraf makinesinin icadından önceki günlük yaşam ve sosyete yaşamından verdiği eğlenceli ve renkli kesitlerle de moda, töreler, insanlar ve olayları belgelemeye yaramış oldu. Daumier, Gavarni, Lami, Constantin Guys gibi sanatçılar bütün Avrupa’da yaygınlaşmış olan bu sanatla ilgilenen ressamlar arasında yer alır. İtalya’da her zaman küçümsenen suluboya özellikle Posillipo ressamlar grubu çevresinde ortaya çıktı ve burada Giuseppe de Nittis’in (1846-1884) parlak üslubu egemen oldu; öte yandan, Campagna Romana grubu, Roma’da her ulustan ressamları İspanyol Mairano Fortuny (1838-1874) çevresinde topladı.

Suluboya resim XX. yy’da gözle görülür bir gerilemeye uğradı ve resimleme alanına yaklaştı. Yavaş yavaş yozlaşma belirtileri başladı: Guvaşlı beyazların genelleştirilmesi ve sabır isteyen üst üste boya sürme tekniğinin bırakılması bunlardan birkaçıdır. Suluboya, çağdaş resmin başlangıcında soyut resim yanlıları, özellikle de Camills Bryen gibi ressamlar tarafından başvurulan bir teknik oldu. Bu arada, tarihleri bakımından ilk gerçekleştirilmiş soyut yapıtların Kandinski’nin gerçekleştirdiği suluboyalar olduğunu da unutmamak gerekir.

Advertisement


Leave A Reply