Süt çocuğu dönemi nedir? Süt çocukluğu döneminin özellikleri, ruhsal ve psikolojik gelişimi hakkında bilgi.
SÜT ÇOCUKLUĞU DÖNEMİ (0-12. AYLAR)
Gözlemler doğumdan sonraki ilk yılda beslenme ve bakım yanında bebekle anne arasında çok yoğun bir duygusal ilişkinin varlığını kanıtlıyor. Artık bu yoğun duygusal ilişkiye baba da dahil olmakta. Bebek ilk günlerden itibaren dış dünyaya karşı ilgili ve duyarlıdır. Ağlama bebeğin tek anlatım aracıdır. Bebeğin gereksinimleri düzgün aralıklarla karşılandıkça, bebek beklemeyi öğrenecektir. Acıkınca duyurulduğunu, sıkıntısı olunca annesinin yanına geldiğini deneyimleriyle bilmektedir. Her anne zamanla bebeğin ağlamasının niteliğinden altının ıslandığını, acıktığını ya da kucağa alınmak istediğini ayırt edebilmektedir.
Gereksinimlerin böyle düzenli karşılanması bebekte bir güven duygusu oluşturur. Bu güven duygusu anne baba ve diğer yakınların bebeğe gösterdikleri sevgi, ilgi, koruma ve destekle gelişmektedir. Buna temel güven duygusu denir. Bebeğin ihtiyaçlarının düzenli karşılanmaması, özellikle sevgi, ilgi, yakınlık, vücut temasının az olması veya olmaması bebekte güvensizlik duygusunun gelişmesine yol açar.
Bu dönemde emme en baskın olaydır. Bebekler yanaklarına değdirilen her şeyi ağızlarına götürürler. Bebek için doyum tokluktur. Dürtü ise almaktır. Bu döneme alıcılık dönemi de denebilir. Bu dönemde alıcılık en belirgin olay olarak ortaya çıkar. Çocuğun rahata kavuşması için dürtünün yerine getirilmesi gerekmektedir. Çocuk ağladığında anne koşar, ya emzirir ya da biberonu ile bebeğini doyurur. Bebek anneden yalnızca karnını doyurmasını değil, sevgi, yakınlık, şefkat ve ilgi beklemektedir. Bebek bu alışverişlerden aldığı doyumla temel güven duygusunu oluşturmaktadır. Temel güven duygusunun temelleri bu dönemde atılır. Bu dönem iyi geçmişse, bebeğin temel güven duygusu güçlü olacaktır.
Doğumdan sonraki ilk haftalarda bebek anneyi ayrı bir varlık olarak değil, kendisinin bir uzantısı olarak algılar. Bebeğe göre, annenin memesi de ayrı bir organ değil, kendi bedeninin bir uzantısıdır.
İkinci aya doğru anneyi tanıma, başkalarından ayırt etme başlar. Bebek artık annesinin yüzünü yabancı yüzler arasından ayırabilmektedir. Anneye bakar, gülümser, sesler çıkarır, ona doğru gitmek için el-kol hareketleri yapar. Bebek daha sonra kendini ayrı bir varlık olarak görmeye başlayacaktır. İlk aylarda bebekler rahatlıkla herkesin kucağına giderler. Altıncı aydan itibaren yabancılar tarafından kucağa alındıklarında ağlarlar. İlk aylarda anne ayrılığı tüm bebekler için olumsuz sonuçlar doğurabilir.
Sevgi yokluğu içinde büyümüş çocukları incelediğimizde, sevginin ne kadar yaşamsal olduğunu anlamaktayız. Sevginin sürekli olması çok önemlidir. Ancak, sevgi veren kişilerin durmadan değişmesi bebek için güven verici olmaz.
Bir başka bilinmesi gereken şey de annenin yavrusuna yeterli sevgiyi verebilmesi için kendisinin sağlıklı, mutlu ve huzurlu olması gerektiğidir. Zor bir doğum, annenin sağlık durumunun bozukluğu, aileden birinin hastalığı, parasızlık, eşin işini kaybetmesi, eşler arası geçimsizlik iyi bir anneliği engelleyen önemli etkenlerdir. Anneyi tedirgin eden sorunların başında bebeğin sakat veya sağlık sorunları ile doğmuş olması gelmektedir.
Bebeğe meme verirken, altını değiştirip, banyo yaptırırken veya uyuturken annenin bebekle konuşması, ilgisini çekici sesler çıkarması, gülücükler atması yararlı olur.