Nagisa Ōshima Kimdir? Japon Sinemasının Asi Ruhu ve Cesur Filmleri

0
Advertisement

Nagisa Oshima kimdir? Nagisa Ōshima, Japonya’nın sinema tarihinde derin izler bırakan bir isimdir. Cesur ve provokatif yapıtlarıyla tanınan Ōshima, 20. yüzyılın ikinci yarısında Japon sinemasına özgün bir bakış açısı ve estetik kazandırdı. Bu yazıda, Ōshima’nın hayatı, kariyeri ve çarpıcı filmleri hakkında detaylı bir inceleme yapılıyor.

Nagisa Ōshima

Japonya’nın sinema tarihinde ismi derin izler bırakan isimlerden biri olan Nagisa Ōshima, sadece sinema sanatına getirdiği yeniliklerle değil, aynı zamanda cesur ve provokatif yapıtlarıyla da tanınır. 20. yüzyılın ikinci yarısında Japon sinemasına özgün bir bakış açısı ve estetik kazandıran Ōshima, toplumun tabularını yıkmaya cesaret eden ve sorgulayan bir yönetmen olarak bilinir.

1932 yılında Japonya’nın Kyoto şehrinde doğan Nagisa Ōshima, genç yaşta edebiyat ve sinemaya olan ilgisini keşfetti. Tokyo Üniversitesi’nde hukuk eğitimi almasına rağmen, sanat ve kültür alanında kendini geliştirmeyi tercih etti. 1950’lerin sonlarında Japonya’daki genç kuşağın sosyal ve siyasi meselelerine ilgi duymaya başladı ve bu dönemde sinemaya olan tutkusu giderek arttı.

Ōshima’nın kariyeri, 1960’ların başında yönettiği çığır açıcı filmlerle yükselişe geçti. “Sokakların Çocukları” (1959) ve “Sevişme” (1960) gibi filmleri, Japon sinemasının geleneksel normlarına meydan okuyarak dikkat çekti ve tartışma yarattı. Ancak gerçek çıkışını “İhtirasıyla Tanınan Bir Kadın” (1976) ve “Gecenin Kanatlarında” (1969) gibi filmlerle yaptı. Bu filmler, cinsellik, şiddet ve toplumsal normların eleştirisi üzerine kurulu çarpıcı hikayeleriyle sinema dünyasında büyük yankı uyandırdı.

Nagisa Ōshima, sadece sinema yönetmeni olarak değil, aynı zamanda senarist ve yapımcı olarak da önemli bir rol oynadı. Sinemaya getirdiği yenilikçi bakış açısı ve cesur temalarıyla, Japon sinemasının sınırlarını zorladı ve uluslararası alanda tanınmasını sağladı.

Advertisement

Ancak Ōshima’nın kariyeri sadece başarılarla dolu değildi. Filmleri sıklıkla sansür ve muhafazakar tepkilerle karşılaştı ve hatta bazıları yasaklandı. Ancak bu engeller, Ōshima’yı daha da kararlı bir şekilde sanatını sürdürmeye teşvik etti.

Bugün, Nagisa Ōshima’nın eserleri, sadece Japonya’da değil, tüm dünyada sinema tarihine damga vurmuş önemli yapıtlar arasında yer alır. Onun cesur duruşu ve provokatif filmleri, sanatın sınırlarını keşfetme ve toplumsal değişimi tetikleme konusunda ilham verici bir örnek teşkil eder.

Ōshima, 2013 yılında aramızdan ayrıldı, ancak sinemadaki mirası hala canlılığını koruyor ve gelecek kuşaklara ilham olmayı sürdürüyor.

1959’dan Sonra: Gangster Filmi Varyasyonları

50’li yılların sonuyla 60’lı yılların başında Japon sinema piyasası, büyük şehirlerde giderek artan suçluluğun bir yansıması olarak, gangster filmi akınına uğradı. Her ne kadar Oshima’nın ilk filmlerinden bazıları bu türden sayılıyorsa da, kahramanlarının daha çok genç olması ve sosyal/eleştirel ve siyasi görüşleriyle standart yapımlardan farklıydı. Mesela Seişun Zankoku Monogatari (Gençliğin Acımasız Öyküleri, 1960) filminde proletarya sınıfından bir üniversite öğrencisi parasal sıkıntılar nedeniyle kendini suçluların arasında bulur ve düzenli bir yaşama dönmek isteyince bunu hayatıyla öder.

1960: Siyasetin Yolları

Oşima, Japon öğrenci hareketini ve çeşitli ideolojik akımlarını eleştirel bir biçimde yansıtan Nihon no Yoru to Kiri (Japonya’da Gece ve Sis, 1960) ile iddialı bir projeyi işlemeye cesaret etti. Birkaç defa gösterildikten sonra gösterimden alınan bu film yüzünden, Oşima’nın Shochiku şirketiyle arası bozuldu. Oşima bundan böyle serbest yönetmenlik yaptı ve 1965’te kendi prodüksiyon şirketini kurdu.

1968’den Sonra: Batı’daki Yankılar

60’lı yılların ortasında Oshima müthiş bir üretkenlik sergilemeye başladı. En yeni tarihi gelişmelerin ve toplumsal normların radikal bir eleştirmeni olarak kendisine isim yaptı. Bu arada geleneksel olmayan oyun biçimlerini yeğledi ve değişen zaman ile konu düzeyleriyle olduğu kadar gerçeği şaşırtıcı bir biçimde çarpıtarak (örneğin film içinde film göstermek suretiyle) değişik deneyimlere girişti. Çok sayıda film üretti, ancak bunların pek küçük bir bölümü Batı’ya ulaşabildi. Avrupa ancak 60’lı yılların sonunda Oşima’yı fark etmeye başladı. Avrupa’nın dikkatini Koşikei (îpe Çekme, 1968) adlı filmiyle çekti. Oshima bu filmde Japonya’da ezilen Koreli azınlıkları ele aldı. Burada R. adlı Koreli erkek cinayet suçundan idama mahkûm edilir fakat başarısız bir infaz denemesi sonucu hafızasını kaybeder. Bunun üzerine adliyeciler mahkûma önceleri bir oyunla, sonraysa ciddi olarak, işlediği suçları gösterirler. Oshima bu filmiyle değişik gerçeklerden oluşmuş estetik cesur bir kaleydoskop oluşturabildiği gibi, idam cezasına ve bürokratik emperyalist devlete karşı inandırıcı bir suçlama ortaya koyabildi.

Advertisement

Şonen (Küçük Oğlan, 1969) yitik bir çocukluğun otantik bir incelemesidir. Gişiki (Tören, 1971) adlı filmindeyse, Oshima sadece dini kurallara uygun bayramlarla ve davranış biçimleriyle bir arada tutulan, ataerkil bir ailenin portresini çizdi. Bu filmle aynı zamanda gelenekleri içinde donup kalmış bir Japonya’nın tablosunu sundu.

Niatsu no Imoto (Yaz için Küçük Bir Kızkardeş, 1972) filminden sonra Oshima da, Japon sinemasının 70’li yılların ortasında içine girdiği krizin kurbanı oldu. 1976’ya kadar iş yapamadı ve ancak televizyon için çalıştı.

1976: Sinema Tarihinde Skandal

Şinjuku Dorobo Nikki (Şinjuku Hırsızının Günlüğü, 1969) filmi bir çifti örnek alarak cinsel tatminsizlikleri yenmenin mümkün olduğunu gösterdiyse de bir Japon-Fransız ortak yapımı olan Ai no Corrida (Duyular İmparatorluğu, 1976) cinselliğin yıkıcı yönünü ön plana çıkardı. Oshima burada 30’lu yıllarda gerçekten yaşanmış olan bir olaydan yola çıkarak, şehvet ile ölüm dürtüsünün giderek örtüştüğü ve erkek için idiş edilmekle ve iple boğulmakla son bulan, coşkusu gittikçe artan bir aşk ilişkisinin gelişmesini anlattı. Sahnelerin çok açık olması yüzünden bu film po…grafik bir yapıt olarak değerlendirildi. 1977 Berlin Sinema Şenliğinde gösterilen bu filme savcılık tarafından el konuldu ve ancak Federal Mahkemenin kararından sonra serbest bırakıldı. Bu, Uluslararası Film Festivali tarihinde o güne kadar hiç görülmemiş resmi bir sansür olayıdır.

1982’den Sonra: Uluslararası Arenadan Çekilmesi

Oshima 80’li yılların başlamasıyla uluslararası arenada hemen hemen hiç görünmedi. İkinci Dünya Savaşı’nda bir İngiliz subayı ile bir Japon esir kampı komutanı arasındaki tartışmayı konu alan Furyo-Merry Christmas Mr. Lawrence (Furyo-Mutlu Noeller Bay Lawrence, 1982), Oshima’nın, eleştirmenlerin ve seyircinin ilgisini çeken son filmi oldu. Oshima Max mon amour’dan (Max Aşkım, 1986) sonra 1994’te de Japon sinemasının 100 yılını anlatan bir film çekti.


Leave A Reply