Brütalizm Nedir? Brütalizm Mimarinin Özellikleri, Tarihçesi ve Örnekleri

0
Advertisement

Brütalizm Nedir? Mimaride brütalizmin özellikleri, mimarideki örnekleri ve öncüleri nelerdir? Brütalizm tarihçesi ve hakkında bilgi.

Brütalizm

Brütalizm olarak bilinen üslup, modernizmin 1960’larda popüler hale gelen cesur, özgün bir versiyonuydu. Yaygın beton kullanımı ve sağlam, kütlesel formlarla simgelenen üslup, üniversite kampuslarından konut tasarımlarına kadar pek çok geniş bina tipinde yaygın biçimde kullanıldı. Gayri insani katılığı yüzünden çokça eleştirilen brütalist binalar hâlâ birçok mimar ve korumacının beğenisini kazanıyor.

Brütalizm

Royal National Theatre – Londra
Kaynak: commons.wikimedia.org

2. Dünya Savaşı’nın sonuna gelindiğinde modernist mimarlık, Rus konstrüktivizminin dramasından Bauhaus’un saf mekanik estetiğine çeşitli şekillerde ve muhtelif kanallardan gelişim göstermişti. Savaş sonrası yeniden inşa süreci mimarlara muazzam olanaklar getirdi ve 1950-60’larda, modernizmin geliştiği iki savaş arası doneme nazaran daha modernist beton binalar inşa edildi.

Bloklar ve beton

Le Corbusier ve Mies van der Rohe gibi en ünlü erken dönem modernistlerden birkaçı hâlâ faaldi, özellikle Le Corbusier, savaş sonrası mimarları heyecanlandıran binalar tasarlamaktaydı. İçinde dükkânların, bir kreşin ve başka hizmetlerin de bulunduğu, Marsilya’daki geniş apartman bloğu Ünite d’Habitation ile Hindistan’da Pencap’ın yeni başkenti Chandigarh için yaptığı binalar bilhassa öne çıkan projeleri arasındaydı.

Vurgulu, doğrusal geometri-ve sağlam, kütlesel görünüm, binalarında dikkati çeken birer unsurdu. Chandigarh’daki Yüksek Mahkeme gibi yapılarda, geniş beton konsol çatılar, çıkıntılı beton yan duvarlar ve içerlek pencere dizilerinin yarattığı bu kütlesel etki, Hindistan’ın güçlü güneş ışığında daha bir pekişiyordu.

Mimarın bu dönemdeki işlerinin bir diğer ayırt edici özelliği, dökme betonu kullanma biçimiydi. Malzeme ahşap kalıplarda hazırlanıyor, kalaslar çıkarıldığında betonun yüzeyinde açıkta damarlı desenler kalıyordu. Le Corbusier bu malzemeye beton brüt (ham beton) adını vermişti.

Advertisement
Brütalizm

Habitat 67 – Kanada – Kaynak: commons.wikimedia.org

Modern ihtişam

Bu beton brüt ve kütlesel tasarım kombinasyonu, görünüşe bakılırsa geniş ölçekli binalar tasarlamak ve modern anlamda bir ihtişam duygusu yaratmak için modernist bir malzeme kullanım biçimi öneriyordu. Bu tür binalar azametli ve dramatik olup aynı zamanda beton yüzeye görsel cazibe katıyordu. Üslup, yeniden inşa edilen Avrupa’da ihtiyaç duyulan tipte apartman blokları, ofis kuleleri, alışveriş merkezleri, çok katlı otoparklara gayet uygun görünüyordu. Gerek Avrupa’da gerek Amerika’da üniversite kampuslarına da uygundu.

Üslubun önde gelen savunucuları arasında İngiliz çift Alison ve Peter Smithson, Emö Goldfinger, Sir Denys Lasdun, William Meyer, İskoç şirketi Gillespie, Kidd & Coia, Amerikan şirketi Walker & McGough yer alıyordu.

Aleni kuşkular

Brütalizm, mimarlar ve planlamacılar arasında revaçta olmasına rağmen halktan her zaman destek bulamadı. Bunun birkaç nedeni vardı. Hindistan veya Güney Fransa güneşinde güzel görünen kütlesel beton cepheler kuzey güneşine çok da uygun değildi ve başta temiz duran beton çabucak kirlenip grileşmeye başlıyordu. Üstelik savaş sonrası hızlı yeniden inşa ikliminde birçok brütalist bina kötü şekilde inşa edilmişti.

Belki en büyük problem brütalizmin konut tasarımlarında kullanımıyla ilgiliydi. Le Corbusier’nin Ünite d’Habitation’undan esinlenen birçok mimar ve plancı, beton konut tasarımlarını geniş ölçekte planladı. Bu tasarımlar genelde arabalar ile yayaları ayırarak dairelere erişimi, yükseltilmiş örtülü geçitlerle sağlayan moda planlama teorilerinden yararlanmaktaydı. Yüzlerce hatta bazen binlerce daireyi paket halinde bir yere, sıklıkla da yeşil alanların yanma topluyor, modern teknolojinin en son buluşlarına yer veriyordu.

Ancak yayalara ayrılan “gökte yollar” hırsız yuvası haline gelmiş, bakımsızlıktan daireler izbeye, yeşil alanlar rüzgârlı boş arazilere dönmüş ve yaşamı kolaylaştıran teçhizatlar çalışmaz olmuştu. Böyle birçok bina projesi vardı ki hepsi birer mahrumiyet simgesi haline gelmiş, brütalizmin adı hiç iyi anılmaz olmuştu.

İhtilaf konusu

Galler Prensi gibi brütalizm karşıtları hem binaların uzlaşmaya yanaşmayan katı tasarımına hem de bu yapıların çoğu defa yarattığı iç karartıcı yaşam çevresine itiraz etmektedir. Bu yüzden brütalist binaların ömrü kısa olmuştur ama koruma grupları Portsmouth’taki Tricom Centre ve olağanüstü St. Peter Papaz Okulu gibi seçkin örneklerin yıkımına karşı direnmektedir.

Advertisement

Öte yandan bazı brütalist binalar, özellikle de Yale’den Şikago’ya üniversite binaları, gayelerine uygun şekilde gayet iyi tasarlandıkları için hâlâ ayaktadır. I. M. Pei tarafından çarpıcı bir brütalist üslupla tasarlanan Cornell Üniversitesi’ndeki Johnson Sanat Müzesi (Ithaca, New York) tipik bir örnektir. Böylesi yapılar Brütalizmin iyi örneklerinin felaketlere rağmen hayatta kalmaya devam edeceğini gösterir.

CIAM

CIAM (les Congres lnternationaux d’Archi-tecture Moderne), mimarların sanatlarını tartışması için oturumlar düzenleyen uluslararası bir kuruluştu. 1920’lerde çalışmaya başladı ve konferansları modernist mimarlar için önemli birer toplantı yeri haline geldi. Le Corbusier’nin fikirlerinin ağır etkisi altında kalan CIAM, mimarlığın işleve; sosyal ve ekonomik faktörlere dayanması gerektiğini savundu. Bu nedenle ilk yıllarında modernizmin yayılmasında kilit bir rol üstlendi. CIAM, 1933 Atina Sözleşmesi aracılığıyla brütalist kuşak üzerinde de oldukça etkili oldu. Sözleşme, yeşil alanlarla çevrili yüksek apartman bloklarını ve bölgelendirilmiş şehirleri savunuyor; konut, çalışma, dinlenme ve ulaşıma ayrılan bölgeler arasında yeşil alanlar olmasını istiyordu.


Leave A Reply