İçinde tırnak kelimesi geçen atasözleri ve deyimler nelerdir? Bu atasözleri ve deyimlerin anlamları ve açıklamaları. Tırnak konulu atasözleri, deyimler.
Tırnak İle İlgili Atasözleri
- et tırnaktan ayrılmaz
yakın hısımlar arasındaki bağ kolay kolay kopmaz. - etle tırnak arasına girilmez
aile anlaşmazlıklarında bir yanı tutmak doğru değildir. - insan ayaktan, at tırnaktan kapar
birçok hastalık insana ayağını üşütmesi, ata da tırnağı yoluyla gelir. - kurtla ortak olan tilkinin hissesi, ya tırnaktır ya bağırsak
ortağı güçlü ve hileci olan kimse ortağının kendisine vereceği işe yaramaz paya razı olmak zorundadır. - saç sefadan, tırnak cefadan uzar
insan keyifli olursa saçı, dertli olursa tırnağı uzar. - tırnağın varsa başını kaşı
hiç kimse başkasından yardım beklememeli; kendisinin olanakları varsa bir işe girişmeli, yoksa girişmemelidir.
Tırnağın Varsa Başını Kaşı:
ANAFİKİR: Ödünç alınan eşyalarla iş yapılmaz.
Bazı kişiler bir işi yapmayı tasarlar ancak bu işin gerektirdiği alet ve parasal güce sahip olmazlar. Bu önemli özelliği göz ardı ederek iş yapmaya koyulurlar. Dayandıkları güç kendi güçleri değil başkalarının gücü olur. Öyle düşüncesiz iş yapanlar, kendi işleri için gereken para ve aleti başkalarından ödünç almaya kalkanlar, işlerinde başarı sağlayamadıkları gibi, başkasının sevgi ve saygısını da yitirirler. Akıllı insan işlerinde ancak kendi gücüne güvenir, kimsenin yardımına ihtiyaç duymayacak şekilde işlerini tasarlar.
Saç Sefadan Tırnak Cefadan Uzar:
ANAFİKİR : Keyfi yerinde olanın saçı, derdi olanın tırnağı uzar.
Halk arasında saçın mutluluktan, tırnağın çekilen sıkıntıdan uzadığı konusunda yaygm bir anlayış vardır.Bilimsel olarak bir temeli olmamakla birlikte, anlatmak istediği bir gerçek vardır. Kişi mutlu ise, kendisine iyi bakar, başkalarının hoşuna gitmek için çalışır. Üstü başı düzgün olur, saçı bakımlı olur. Kendisine bakmaktan zevk duyar. Ama bir sıkıntısı varsa, mutsuz ise saçma, başına yeterince bakamayacağı için onu keser, uzatmaz. İçinde bulunduğu sıkıntıdan ise tırnaklarını kesmeyi unutur, ihmal eder. Öyle olunca da tırnakları gereğinden fazla uzamış gibi görünür.
Etle Tırnak Arasına Girilmez:
ANAFİKİR : Yakınların arasında olan olaylara karışmamalı.
Ana, baba, çocuklar ve yakın akrabalar arasında zaman zaman kırgınlıklar, dargınlıklar olur. Bu sürtüşmeler uzun sürmez. Çünkü onlar birbirlerine sürekli ihtiyaç duydukları için kısa bir süre içinde barışmak zorundadırlar. Onların bu dargınlıkları sırasmda aralarını bulmaya çalışmak veya onların bu durumundan çıkar sağlamaya çalışmak boş bir çaba olur. Hatta araya girenin zararına durumların doğmasına bile neden olur. Et ile tırnak nasıl birbirinden ayrılamazsa, onların da birbirinden ayrılamayacağını önceden bilip buna göre hareket etmeliyiz.
Deyimler
- tırnak göstermek
korkutmak, gözdağı vermek. - tırnak kadar
1) çok küçük; 2) çok az. - tırnak sürüştürmek
kavgayı körüklemek. - tırnak takmak
kötülük yapmak için bahane aramak: ‘İş karıştırmak için de ilkin belediyeye tırnak takarlar.’ -M. Ş. Esendal. - etle tırnak gibi
birbirlerine candan bağlı, sıkı ilişkili. - et tırnak olmak
sıkı aile bağı kurmak. - (biri birinin) attığı tırnak kadar olamamak
bir kimse, sözü edilenden daha değersiz olmak. - (birinin) kestiği tırnak olamamak
bir kimse, söz konusu olan kimseden değerce çok aşağı olmak. - (birinin) tırnaklarını sökmek
elindeki güçten yoksun bırakmak, etkisini yok etmek. - dişli tırnaklı
saldırıcı olan, sözünü geçiren. - dişten tırnaktan artırmak
dişinden tırnağından artırmak: ‘Sabah akşam nerde, kimin tarlasında iş varsa gittik, dişten tırnaktan artırdık, zorla üç beş kuruş sahibi olduk.’ -N. Cumalı. - (bir şeyin, birinin) attığı tırnağa değmemek
değerce ondan çok aşağı olmak. - (birinin) tırnağı olamamak
birinden değerce çok aşağı olmak. - (birinin veya bir şeyin) tırnağına değmemek
değerce ondan çok aşağı olmak. - dişinden tırnağından artırmak
yiyecek giderlerini kısarak para biriktirmek: ‘Susuz Yaz adlı öykü kitabımı, oyunlarımı hep böyle dişimden tırnağımdan artırarak bastırdım.’ -N. Cumalı. - dişini tırnağına takmak
1) çok büyük güçlüklere, sıkıntılara katlanmak: ‘Türk milleti İstiklal Savaşı’nda varlığını dişini tırnağına takarak göstermişti.’ -A. Erhat. 2) bütün gücünü kullanmak. - tepeden tırnağa süzmek
herhangi bir sebeple birine dikkatlice bakmak: ‘Çocuk, onu tepeden tırnağa şöyle bir süzüp üstü peçeteyle örtülü bir tabak uzattı.’ -E. Şafak.