Toplumsal Değişmede Kuramlar (Büyük Boy, Orta Boy ve Küçük Boy Kuramlar)

0
Advertisement

Toplumsal değişmeyi açıklayan büyük boy, orta boy ve küçük boy kuramlar nelerdir? Bu kuramların açıklaması, yaklaşımları, hakkında bilgi.

Kaynak: pixabay.com

Toplumsal Değişmede Büyük Boy Kuramlar

Büyük boy kuramlar, toplumları bütün insanlık tarihi içinde ele alır. İnsanlığın doğuşundan günümüze kadar meydana gelen değişmeleri açıklamaya çalışır. Büyük boy kuramların amacı, insanlık tarihinin gelişme yasalarını bulmaktır. Bu kuramlardan kimi organizma, kimi evrim, kimi de diyalektik kavramı çevresinde odaklaşır.

Organizmacı modeller

Organizmacı modeller, uygarlık ya da kültürleri canlı organizmalar gibi doğan, büyüyen ve ölen varlıklar olarak ele alır. İnsanlık tarihi, doğan, büyüyen ve ölen toplumların tarihinden ibarettir. İbni Haldûn, uygarlık ya da kültürleri, canlı organizmalar gibi ele alan düşünürlerdendir.

İbni Haldûn (1332-1406), toplumların ilk dönemlerde göçebe yaşadıklarını, zamanla yerleşik yaşama geçtiklerini söyler. Her varlığın belirli bir ömrü olduğu gibi, devletlerin de bir ömrü vardır.

Bir devletin ömrü, onu kuran ailenin niteliklerine bağlıdır. İbn Haldün’a göre bir kuşağın ömrü yaklaşık 40 yıldır. Ailenin nitelikleri kuşaktan kuşağa zayıflar, yozlaşır. Bu nedenle, bir devletin ortalama ömrü üç kuşağın ömrü olan 120 yıldır. Her devlet, beş aşamadan geçer. İlk aşama, zafer ve amaçlara erişme aşamasıdır. Bu aşamada topraklar alınır, vergiler konur. Kuruluş için gerekli kaynaklar ve düzen sağlanır. İkinci aşama, egemenliğin kişiselleşmesi aşamasıdır. Bu aşamada tek kişinin nitelikleri herkes üzerinde egemen kılınır. Üçüncü aşama, özveri ve rahatlık dönemidir. Bu aşamada devlet, ekonomik açıdan güçlenir. Dördüncü aşama, barış ve huzur içinde bulunma dönemidir. Bu aşamada devlet, önceki durumunu aynen sürdürür. Bir anlamda duraklama yaşar. Fakat henüz gerileme ve çökme başlamamıştır. Beşinci aşama, israf dönemidir. Bu aşamada önceden biriktirilenler harcanır. Devlet, artık iyice ihtiyarlamıştır. Bu aşama, devletin doğal sınırıdır. Bu sınırın ötesi yoktur. Başka bir devletin ya da ailenin egemenliğine girer.

Organizmacı modeller genelde uygarlıkları ele alır. Sadece ibni Haldûn devlet üzerinde odaklaşır.

Advertisement
Evrimci modeller

Evrimci modeller, insanlık tarihini, kendi içinden gelen birikimlerle ortaya konulan bir gelişmenin sonucu olarak görür. Bu modellere göre insanlık doğrusal bir çizgi üzerinde gelişir. Gelişme çizgisi izlenirse, insanlığın gelecekte de alacağı şekil belirlenebilir.

Herbert Spencer (1820-1903), toplumu bir organizma olarak görür. Bu organizma zamanla evrim geçirir. Toplum, bu evrim sırasında gittikçe karmaşıklaşır, yapısındaki ve parçalarının işlevlerindeki farklılaşma artar. Farklılaşma sonunda, farklılaşan parçalar arasındaki karşılıklı bağımlılık da artar. Bu gelişmeler, sanayileşmeyle birlikte gerçekleşir.

Spencer‘e göre evrim, yalnız gitgide artan bir çeşitlilik ve farklılaşmaya değil, aynı zamanda henüz ulaşılmamış bulunan bir mükemmelleşmeye doğru da gidiştir. Toplumlar, belirsiz düzenlerden, belirli düzenlere doğru giden bir ilerleme gösterir. Örneğin; siyasal otoritenin, statülerin belli olmadığı ilkel ve göçebe bir kavimde endüstriyel birikim ve iş bölümü yoktur. Bu toplumun nüfusu giderek artar ve toprağa yerleşme sürecine girer. Yönetenler ve yönetilenler ayrılır. Daha sonra üretim fazlasının ortaya çıkması sonucu, ticaretin gelişmesi ve düşmana karşı korunma gereksinimi duyulması gibi nedenlerle kentler ortaya çıkar. Askerler, tüccarlar, din adamları gibi farklı statüler belirginleşir. Bu farklılaşma, toplumlar geliştikçe devam eder. Toplum, tam gelişme durumuna gelince farklılaşma da en yüksek derecesine ulaşır.

Diyalektik modeller

Diyalektik modeller, insanlık tarihindeki her aşamanın bir sonraki aşamanın tohumlarını taşıdığını ve yeni aşamanın eskipin tam zıddı olduğunu savunur. İnsanlık tarihinin gelişmesi, her aşamanın kendi zıddını yaratacak olan nitelikleri de beraberinde getirmesine bağlıdır.

Karl Marx (1818-1883)’a göre toplumdaki değişmenin nedeni, toplumsal sınıflar arasındaki çatışmadır. Toplum, art arda gelen çeşitli aşamalardan geçerek değişir. Her aşamada çatışan taraflar değişiktir. Son aşamada çatışan güçler ortadan kalkar ve bir denge durumu ortaya çıkar.

Marx‘a göre değişme, üretim biçimine ve toplumsal sınıflar arasındaki çatışmaya dayanır. Her toplumda, çıkar ve düşünceleri birbirinden farklı olan iki sınıf vardır. Bu sınıflar arasındaki mücadele ve uyumsuzluk sosyal değişmeyi oluşturur.

Advertisement

Toplumsal Değişmede Orta Boy Kuramlar

Orta boy kuramlar; ekonomik, siyasal ya da kültürel değişmelerin sonuçlarını ve etkilerini 30, 40, 50 yıllık dönemler içinde ele almışlardır. Orta boy kuramlar, toplumun bütünündeki değişmeyi değil, tam tersine toplumsal yapıyı oluşturan unsurlardaki farklılaşmaları konu alır. Orta boy kuramlar, yapısalcı-işlevsel model ve çatışmayı temel alan model olarak ayrılabilir.

Yapısalcı – işlevsel model

Yapısalcı – işlevsel model, toplumu, birbirine bağımlı ve her biri, meydana getirdiği bütünün uyumunu daha iyi sağlamak için belli işlevlere sahip olan unsurların bütünü olarak görür. Bu unsurlar, işlevsel bir bütünlük içinde toplumu meydana getirir.

Mübeccel Belik Kıray, toplumların gelenekselden moderne ya da feodaliteden moderne doğru geliştiğini savunur. Ona göre, her toplumsal yapı bir bütündür. Bu bütün, insan ilişkilerinden ve ilişkilerin doğurduğu değerlerin etkileşiminden meydana gelir. Toplum, her zaman aynı olmayan bir hızda değişir. Toplumsal yapının unsurları birbirine bağlı olduğu için değişme rastgele olmaz. Bir unsurun değişmesi tüm toplumsal yapıyı değiştirir. Değişmenin meydana gelmesi, toplumsal yapının bütünlüğünü bozmaz. Bu nedenle, toplumsal yapının iç değişmesi her zaman denge kurma mekanizmaları şeklinde belirir.

Kıray’a göre değişme, derece derece meydana gelir. Bu nedenle de değişme, toplumdaki unsurlardan bazılarında yapı farkı, bazılarındaysa derece farkı doğurur.

Değişme, toplumsal yapının tüm öğelerinde aynı anda, aynı hız ve miktarda meydana gelmediğine göre, belli bir anda, belli bir toplumda hem eski yapıya hem yeni yapıya ait nitelikler bir arada görülebilir. Örneğin, bir toplumda, hem geniş aile hem de çekirdek aile, aynı anda görülebilir.

Çatışmayı temel alan modeller

Çatışmayı temel alan modeller, toplumu birbiriyle çatışan öğelerden meydana gelen bir bütün olarak ele alır. Toplumsal değişme toplumun doğal bir özelliğidir. Toplumsal denge, çatışan gruplar ve çıkarlar arasındaki uzlaşma sonucu ortaya çıkar. Fakat bu uzlaşmaya isteyerek ulaşılmaz, güçlünün güçsüze baş eğdirmesiyle ulaşılır. İşçi, hiçbir zaman işverenle anlaşamaz, aralarında yalnızca işverenin zorlamasıyla oluşan bir uyum vardır.

Dahrendorf‘a göre, toplumsal değişme yönetici kadrolarda meydana gelen değişmedir. Ona göre, örgütlerde, yöneten ve yönetilenler arasında sürekli çekişme vardır. Bu grupların çatışmaları toplumsal değişmeyi meydana getirir. Toplumsal yaşamın olduğu her yerde çatışma vardır. Bu çatışmanın derecesi değişebilir. Çatışma, ancak kısmen yok edilebilir. İşte, toplumdaki zorlamalar çatışmayı, çatışma da toplumsal değişmeyi meydana getirir.

Toplumsal Değişmede Küçük Boy Kuramlar

Küçük boy kuramlar, toplumsal değişmeyi grup etkinliklerine ve psikolojik öğelere bağlayan kuramlardır. Bu kuramlara göre toplumsal değişme, birey – grup – toplum çizgisini izler.

Gruba dayanan modeller

Gruba dayanan modeller, toplumdaki değişmeyi anlamak için gruptaki değişmeyi anlamak gerektiğini savunur.

Moreno (1892-1974), grup üzerinde odaklaşarak toplumsal değişmeyi grup incelemeleriyle açıklamaya çalışmıştır. Ona göre, grup içi etkileşim sosyometri tekniğiyle ölçülebilir. Başarılı bir değişme, ancak müdahale yoluyla sağlanabilir. Bunun için de kişiler arası çekim ve itimleri belirleyen sosyometri tekniğinin uygulanması zorunludur.

Bireye dayanan modeller

• Bireye dayanan modeller, toplumsal değişmenin bireyin temel kişilik özelliklerine bağlı olarak ortaya çıktığını savunur. Buradaki etki çift yönlüdür. Kişilik yapısı toplumu, toplum da kişilik yapısını etkiler. Değişme, ancak yenilik yaratıcı kişilerin varlığıyla gerçekleşebilir. Yeniliğin topluma mal olması için yeniliğin öneminin farkında olan az sayıda kişinin varlığı yeterlidir. Bunlar, o yeniliğe sahip çıkarlar ve kendilerini yeniliğin gelişmesine adarlar. Böylece, yenilik uygulanır ve toplumsal değişmeye neden olur.

Advertisement


Leave A Reply