Tövbe Nedir? Tövbe Ne Zaman Edilir?

0
Advertisement

Tövbe nedir? Tövbe ne zaman ve nasıl edilir? Makbul tövbe nedir? Tövbe ne zaman kabul olmaz? Tövbe hakkında bilgi.

Tövbe Nedir? Tövbe Ne Zaman Edilir?

TÖVBE

Tövbe işlenmiş bir günahtan, suçtan dönüşü, onu bir daha işlememeğe azm etmeği ifâdelendiren bir terimdir. Peygamberler müstesnâ herkes, zaman zaman günaha girebilir. Bu, kötü sözler, din ve ahlâkın izin vermediği hareketler, İslâm cemaatını rahatsız eden veya ailede düzeni bozan, şeriatın izin vermediği davranışlar şeklinde tezahür edebilir. Bunların öteki dünyada cezasını düşünmek bu günahları işleyen mümini gerçekten çok rahatsız eder. İşte Allahu Taâlâ’ya yalvarıp yakarmak, yaptığını tekrar etmeyeceğine söz vermek, onun rızası dışındaki bütün işlerden döndüğünü dil ile ikrar ve kalp ile tasdik etmek tövbeyi simgeler.

Tövbenin vâcip olduğu, günahların işlenmişliği bir zorunluluk teşkil ettiği ilk önce Kur’ân-ı Kerim âyetleriyle sabittir. Kişiyi Allahu Taâlâdan uzaklaştıran yoldan dönmek sadece görev değil, aynı zamanda bir tür erdemliliktir de. Bu da ümitle, nedametle ve irâde ile ancak tamamlanır, sağlanabilir. Kur’ân-ı Mecid’te şu meâl-deki ilâhî buyruklar, tövbeyi bir ödev niteliğine yüceltmiştir: “Ey iman edenler! Hepiniz Allah’a tövbe ediniz. Umulur ki, kurtuluşa erersiniz.” Bir başka âyeti celi-lede de Allahu Taâlânın müjdesi şu meâldedir: “Şüphesiz Allah, tövbe edenleri sever, temizlenenleri de sever.” Demek olur ki: tövbe hem günahtan dönüştür, hem de Cenab-ı Hallâk-ı Mutlakın sevgisine mazhar olmak için güzel bir vesiledir.

Hz. Peygamber de gerçekten ve canü gönülden tövbe edenler hakkında -hemen bir çok din meclislerinde bazen hep bir arada tövbe edilirken de okunan- şu çok güzel ve çok umut telkin eden hadısleriyle müminleri sevindirmiştir: “Günahlardan tövbe eden kimse, hiç günah işlememiş gibi olur.”

GÜNAHLARDAN HEMEN SONRA TÖVBE

Tövbe, mümkün olduğu kadar, günah işlenir işlenmez yapılmalıdır… Masiyet-ler (günah ve isyanlar) bilindiği gibi, dinî bakımdan helâk (yok olma) sebebidir. Müslüman bunu bilmekle yükümlüdür. Sonra ölümün kime ne zaman ve ne yerde geleceği de bilinmez. Günaha girdikten sonra, ileride tövbe ederim demek makbul bir mazeret teşkil etmez. Çünkü hiç beklenmeyen bir felâket, ani bir hastalık bir trafik kazası gelip çatar da, Allah saklasın, tövbeye fırsat ve imkân olmadan, insan, günahkâr olarak, âhirete intikal edebilir. Şüphesiz her tövbekarın günahsız duruma yükselip cennete gideceğini ne düşünür, ne söyleriz. Orasını Allah bilir. Ancak Cenab-ı Hakk, Gaffarü’ z-zünûb (günahları affedici) ve Settarü ‘I-uyûb (ayıpları örtücü) olduğuna göre, hulûs-i kalp (kalp temizliği) ile yapılan tövbeyi, bu yolda dökülen göz yaşına, duyulan pişmanlığa acıyıp her zaman kabul buyurabilir. Sadece buna güvenip sabah akşam günah işlemek ve Allah’ın affına bel bağlayıp tövbe ile mutlaka kurtulacağına inanmak ta doğru olmaz. En iyisi az günah işleme uğrunda çaba harcamaktır. Bununla beraber elbette Allah’ın rahmetinden ümit kesilemez.

Advertisement

Gönlü temizlemekte: çeşitli isyan ve şehvet duygularından ve onların insanı sürükleyici günahlarından sakınmak zaruretini her an akıldan çıkarmamak bir görev olmakla beraber, şayet yine de vesveseye ve şeytana uyulup günaha girilirse, tövbe ile birlikte iyiliklerde de bulunmak suretiyle yapılan kötülüğün yokolmasına gayret gösterilebilir. Nitekim Resulullâh şöyle demişlerdir: “Kötülüğün ardınca hemen iyiliği yetiştir ki, o kötülüğü yok edesin.

İnsanın ömrü, hattâ ömrün her günü yerine konulmaz ve yeniden yaşanması imkânsız bir değer ve anlam taşır. Onu iyi harcamak, en az nedamet duyulacak şekilde kullanmak aklın gereğidir. Ama ne yazık ki bu gerçeği bilen çok, fakat uygulayan azdır. Bundan dolayıdır ki, hayatın değerini bilmeyi, onu çok dikkatli kullanmayı tavsiye etmişlerdir. İşte tövbe, bu kullanma esnasında yapılan yersiz işlerin, kusurların, hataların, işlenen suçların bir muhasebesi ve duyulan pişmanlığın, ız-tırabın, hüznün de ifadesidir. Bir nevi gafletten uyanmadır. Bunu da unutmamak lâzımdır. Tövbeyi ömrün sonuna bırakmak asla câiz değildir. Kur’ân-ı Kerim bunu eşsiz bir belâgatle bize duyurmuştur. Cenab-ı Hakk’ın emri şu meâldedir: “Tövbe, ölüm gelip çattığında artık ben şimdi tövbe ettim, deyinceye kadar kötülükleri işleyen için değildir”. Bu demektir ki ölüm kapıyı çaldığında tövbeye girişmenin yararı yoktur. Daha önceden gerekeni yerine getirme ile yükümlüyüz.

MAKBUL TÖVBE

Şartlarını haiz olan tövbenin kabul buyurulacağı ilgili âlimler tarafından, din emirlerine dayanılarak belirtilmiştir. İyi ameller, kalbin yüzüne yapışan kara tozları siler. Şehvetler kalbi karartır ama göz yaşları ve pişmanlık yağmur gibi onu yıkayıp parlatır, temizler. Tövbenin kabul olunacağını Allahu Teâlâ yukarıdaki âyetlerden başka, daha açık âyetlerle de beyan buyurmuştur. Bunlardan da iki âyetin mealini buraya alacağız: “O günahları affedici, tövbeleri kabul edicidir. Kullarından tövbeyi kabul eden, günahları bağışlayan O’dur.”

Tövbe edenin, tövbeye niyet etmesi de önemlidir. Yani tövbekâr, yapmakta olduğu çeşitli kötülüklerden sakınacağına, üzerine farz olan şeyleri yapacağına söz veriyor demektir. Yalnız tövbe edilirken kul haklarını da düşünmek gereği vardır. Müslüman, tövbeye yöneleceği zaman üzerinde kalmış kul hakkı varsa ödemeye çalışmalı, yahut helâllik almalıdır. Birinin malını yemişse geri vermelidir. İnsan Kıyamette hesaba çekilmeden önce, bu dünyada kendini hesaba çekebilirse, çok daha iyi hareket etmiş olur.

Hz. Peygamberin tövbe hakkında ümit verici şu hadisi önemlidir. “Adem oğullarının hepsi günahkârdır. Günahkârların en hayırlıları ise tövbekarlardır.”

Advertisement


Yorum yapılmamış

  1. Çok teşekkür ederim. Bu konu hakkında sunum yapacağım. Allah razı olsun. İyi bayramlar 🙂

Reply To Abdullah Cancel Reply