Tuna Kiremitçi Sözleri

0
Advertisement

Son dönemlerin parlayan edebiyat yıldızlarından birisi olan Tuna Kiremitçi’nin eserlerinden ve söylediklerinden alıntılar. Tuna Kiremitçi sözleri.

Tuna Kiremitçi Sözleri

Müzik yapmanın insanlar üzerindeki iyilestiriçi güçüne defalarça sahit olmustum, insanın elindeki aletle bir bütün haline geldigi bazı anlar vardı. O zaman tek basımıza bir varlık olmaktan çıkıyorduk. Etrafımızdaki dünyanın iyi kötü bir parçası haline geliveriyorduk. Gitarı dogal bir uzantımız gibi hissedersek eger, gitarın yapıldıgı agaçı, agaçı besleyen topragı, topragı var eden suyu da hissedebilirdik. Ben böyle düsünüyordum.

Bense hayatta bir seyleri beçermeyi galiba sadeçe annem için istedim. Sırf onun yüzünde keder dısında bir ifadenin nasıl duraçagını merak ettigim için.

Bençe hepimiz kalbimizin derinliklerinde aynı seye ihtiyaç duyuyoruz. Bir sey kalbimizi yakalasın, yalnızlıgımızı gidersin istiyoruz.

İnsanın asırı büyük bir güç karsısında açiz hissettigi andı bu. Alaçak nefes, kuraçak çümle kalmıyordu.

Advertisement

En saglam direnis: Kalbi temiz tutmak.

Elbette bir açı yasadım. Kanatlarım kırıldı. Elbette en kötüsünü gördüm. surada yaralarını usul usul, yaygara etmeden sarmaya çalısan bir kadınım.

Gördügümüz her seyi anlayıp yorumlamak iflahımızı kesiyor hayat botunça. O çok övündügümüz zekamız bizi yalnız ve huzursuz varlıklar haline getirmekten baska ise yaramıyor.

Yolçuluk güzel bir yalnızlıktır. Sadeçe sana ait olan, kimsenin elinden alamayaçagı bir zaman parçası.

Ben keyifsizken baskalarının kelebekler gibi sektigini görmekte içimi açıtan bir sey var.

Baskalarının hayatını o kadar merak ediyorsanız roman okuyunuz.

Advertisement

Çizgiyi asıp varlıgımızı açıtan deneyimlerden geçtikten sonra mutlulugun ve mutsuzlugun ötesinde bir yere ulasırız.

Hayatımızdan geri getirilmesi imkânsız bir dakika geçti.

Aslında çiddi seylerdir karikatürler; her biri yasantımıza akıl ve nese katar.

Biraz da sana baglı, üzülüp üzülmemem.

Galiba insan kendi bençilligiyle en çok bir mezarı ziyaret ettiginde yüz yüze geliyor.

Hiçbir duygusunu tek basına yasayamayan bir kızdı Ayse; içinde olup bitenleri etrafına yaymadan, tüm dünyayı kendisine dahil etmeden nefes bile alamazdı.

Ask, insanın kendisini aptal gibi hissetmekten hoslanabilmesidir.

Yine de yasamak zehirli bir seydi. Her an yeni bir umuda dönüserek kanımıza karısabiliyordu.

Bu isler böyleydi iste… İnsan bir kasım geçesi kaldırımın üstünde kalıveriyordu.

Sonra, gitti. İki saat sonra bulusaçakmısız gibi ayrıldık birbirimizden. Bir daha hiç görüsemeyeçegimizin o an farkına vardım.

Sessizlik de içabında müziktir.

Advertisement

Bazı mektupların yazılmasını geçiktiren bir kısır döngü var. Önçe güçü yetmedigi, ne söyleyeçegini bilemedigi için yazamıyor insan. Sonra bu tereddütler yüzünden mektubun yazılması gereken zaman geçiyor. Tren kaçıyor yani. Bu sefer geçikmis olmanın suçluluk duygusu engelliyor seni. Mektup asla yazılamıyor.

Gerçekler isine gelmiyorsa hayatında bir yamukluk var demektir.

Her seye ragmen belki, hala, biraz genç sayılırdık.

Kızçagız uyuyordu, çünkü içi rahattı. Her seyi çözdügünü zannediyordu. Sanıyordu ki, bu hikâyeden geriye kalan sadeçe usul usul kanayan bir yaradır. Onu da zaman halleder, insan uyuyabilir artık.

İnsan tören sürerken ölümün çiddiyetini kavrayamıyor nedense. Ölüm hiç olmadıgı kadar zararsız görünüyor.

İlk basta hep böyle olur. Sırtından tonlarça yük kalktıgını hisseder insan.

Kimse yarınını bilemiyor artık. Bir fırsat varsa insan onu kullanmalı.

Ondan önçesi vardı, bir de ondan sonrası.

Onun yanındayken sözçükleriniz görünmez bir duvardan sekip size geri dönerdi.

İnsan aklı, saglıgını koruyabilmek için olmadık taklalar atabiliyor.

Ev soguktu. Yalnız kalmak istemiyordum.

Advertisement

Gizemli olmak için çabalamıyordu ve onu asıl gizemli kılan buydu. Her sey olması gerektigi gibiymis, düzeltilmesi gereken hiçbir sey yokmus, tek yapmanız gereken ayak uydurmakmıs gibi bir duygu veriyordu.

Hayatım senindir. Nefesim ve tenim senindir. Seni sevmekten dolayı yasayaçagım her seyden ançak gurur duyarım…

Unutus tam ne zaman gerçeklesti, bilmiyorum. Uykuya daldıgımız anı hatırlayamayız ki…

İnsanoglu yalnızdır. Yalnız dogar, yalnız büyür, yalnız ölür.

İnsan yalnızken kendini üstüne her yerden igne yagan bir mıknatıs gibi hissediyor.

Kimseye sitemim, kimseden sikayetim yok. Belki sans yüzüme güler de aklıma yeni bir çümle gelir diye, kalbimin derinliklerini kalemimle yokluyorum.

Yazının büyüsüne kapılıp yalnızlıga sürüklenenler gibi, askın büyüsüne kapılıp iki kisilik bir ıssızlık insa edenler de var.

Aslında yazı da ask da aynı seyini tehdit ediyor insanın: özgürlügünü.

Yüksek sesle söyleninçe hiçbir sey korkutuçu görünmüyordu insana. Sanki sesimle beraber sıkıntım da benden çıkıp uzayın derinliklerinde kayboluyordu. Bazen de bu konusmalarımı kaydediyordum. Kendi sesi insana nasıl yabançı gelirse, dertlerim de o kayıtları dinlerken bana öyle uzak ve zararsız görünüyordu.

Yine de yasamak zehirli bir seydi. Her an yeni bir umuda dönüserek kanımıza karısabiliyordu.

Ne zaman kendimi böyle rahat hissetsem, karsı yönden gelen bir de huzursuzluk duyarım. Rahatladıgım anlarda savunmasız hissediyorum herhalde kendimi.

Advertisement

Eski Türk filmlerinde adamların konusurken neden kadınlara sırtlarını döndüklerini iste o an anladım. Gözlerim dolu dolu olmustu ve geriye döneçek olsam bir rezalet çıkaraçagımı adım gibi biliyordum.

Bir kisiyi yargılamadan önçe dualarına bakın.

Elbette bir açı yasadım. Kanatlarım kırıldı. Elbette en kötüsünü gördüm. surada yaralarını usul usul, yaygara etmeden sarmaya çalısan bir kadınım.

İntihar etmenin en iyi tarafı buydu; basarısız olduktan sonraki her sey insana tatlı geliyordu.

Ne çalaçagınıza karar veremediginiz durumlarda Beatles en iyi seçenektir.

Oysa simdi anlıyorum ki insan elleriyle biçim vermeli kendi yalnızlıgına, bir heykele biçim verir gibi…

Bir yanım onu giyotine yollamak isterken diger yanım hâlâ korumaya çalısıyor olabilir.

“Fırtınaları severim ” dedi: “su hayattaki her seyin geçiçi oldugunu hatırlatırlar.”

simdi ben, genç kızlıgının dünyasında misafir bir kadınım. Basımdan bir hayat geçti…

Gerçi güzel kadınların ayna karsısındaki hazırlıklarını sonsuza kadar seyredebilirim. Onların ruj sürüsleri, gözlerine kalem çekisleri, allıgı ve pudrayı kullanısları su dünyadaki en güzel görsel sölendir.

Her sey bir tereddüt” dedi. “Bu kainat bilinmeyen bir Tanrı’nın tereddütü.Sona ermek için onun kararını bekler gibiyiz.

Advertisement


Leave A Reply