Türkeşler Devleti (Türgişler Devleti) Tarihi, Kuruluşu ve Yıkılışı Hakkında Bilgiler

0
Advertisement

Türkeşler Devleti (Türgişler Devleti), Orta Asya’da 8. ve 9. yüzyıllar arasında varlık gösteren bir Türk devletidir. Devletin kuruluşu, Göktürklerin zayıflaması ve bölünmesiyle başlamıştır. İşte bu devletin tarihi hakkında detaylı bilgileri bu sayfada bulabilirsiniz.

Türkeşler Devleti (Türgişler Devleti) Haritası

Türgişler, İssık Gölü civarında yerleşik olan On-Ok kabilelerinden biridir. Hem Hunlar hem de Göktürkler devletlerinin kurulduğu dönemlerde bu bölgede var olmuşlar ve yüzyıllar boyunca bu bölgede varlıklarını sürdürmüşlerdir.

Türkeşler, aslında Türgişlerin doğru telaffuzudur. Yazıtlarda geçen “Türk+Ş” ifadesi, Türk alfabesiyle okunduğunda “Türükeş” olarak okunur. Ancak tarih araştırmalarında Çin kaynaklarından yararlandığı için, Çince’de “Turgiş” olarak okunmuş ve böylece kaynaklara da Türgişler olarak geçmiştir. Bu nedenle Türgişler ifadesini Türkeşler olarak telaffuz edeceğiz.

Türkeşler, İssık Gölü civarında yerleşik olan On-Ok kabilesi olan Tolular kolundandır. Birinci Göktürk İmparatorluğu’nun kurulduğu döneme kadar kendi beylikleriyle yönetilen Türkeşler, 552 yılında Göktürklerin Sol Yabgusu İstemi Yabgu’nun On-Ok kabilesinin başına getirilmesiyle Göktürk birliği altına girmiştir.

Türkeşler, 630’lara kadar Göktürk birliği içinde yer almış, ancak Göktürklerin zayıflaması ve Çin’in boyunduruk altına almasıyla kendi yönetimlerini oluşturmuşlardır. Türkeşlerin lideri olan Uçele Han, Baka Tarkan unvanıyla Türkeşlerin başına geçmiştir. Uçele Han, kısa sürede On-Ok boylarını bir araya getirerek hakimiyeti altına almış ve her biri 7 bin askerden oluşan 20 başbuğlu bir ordu kurarak merkezlerini Çu Vadisi’nin kuzeybatı ucundan kuzeydoğu ucuna taşıyarak çift merkezli bir yapı oluşturmuştur. On-Ok’ları bir araya getirerek oluşturduğu güçlü ordusuyla Çu bölgesinin dışında Turan ve Kuca illerini de kontrolü altına almıştır.

Advertisement

680 yılına gelindiğinde, Çin’in boyunduruğu altında olan ve birlik halinde yönetilmeyen Türk dünyası yeni bir uyanış hareketine girmiştir. Kapagan Kağan önderliğinde yeniden canlanan Türk Dünyası, İkinci Göktürk Devleti olarak bilinen bir devlet kurmuştur. Türkeşler, 698 yılına kadar kendi yönetimlerini sürdürmüş ve Kutluklara bağlanmamışlardır. Hatta Kutlukların kurulması sürecinde Çin’in kışkırtması ve teşvikiyle Kırgızlar ve Çin ile birleşerek Kutluklara karşı mücadeleye girişmişlerdir. Ancak 698 yılındaki Bolçu Savaşı’nda, güçlü Göktürk ordusu liderliğindeki Bilge Tonyukuk komutasındaki birlikler, Kırgız-Türkeş birliklerine ağır bir yenilgi yaşatarak Türkeşlerin Göktürk birliği altına girmesini sağlamıştır.

Bolçu Savaşı’ndan sonra Göktürk (Kutluk Devleti) birliğine bağlı olan Türkeşler, Uçele’nin oğlu Soko’nun liderliğinde varlıklarını sürdürmüşlerdir. Ancak 711 yılında Türkeşler ile Göktürkler arasında ciddi sorunlar ortaya çıkmıştır. Göktürkler, tarihi bilgilerini ünlü Göktürk yazıtlarına yazıyordu. Göktürk yazıtlarındaki ifadelerde Türkeşlerin itaat altına alındığı belirtilmesi, Türkeşler arasında rahatsızlık yaratmıştır. Ayrıca arazi paylaşımıyla ilgili sorunlar da ortaya çıkmıştır. Türkeşlerin lideri Soko, bu anlaşmazlıklar nedeniyle Göktürklere karşı isyan etmiştir. Bu dönemde Göktürklerin yönetiminde Kapagan Kağan bulunuyordu. Bilge ve Kültigin kardeşler ise orduda görevliydi. Sonuç olarak, Bilge ve Kültigin kardeşler ile Soko arasında yaşanan mücadelede Türkeşler ağır bir yenilgiye uğramış ve hezimete uğratılmıştır.

Türkeşlerin Bağımsızlığını İlan Etmesi (717)

711 yılındaki ağır yenilgiden sonra Göktürk hakimiyetinde kalan Türkeşler, zaman zaman Çin’in desteği ve kışkırtmalarıyla ayaklanmış olsalar da, Kapagan kağan yönetimindeki Göktürkler bu isyanları bastırarak Türkeşlerin Göktürk hakimiyeti altında kalmalarını sağladı. Ancak Kapagan kağanın ölümü ve yerine Bilge-Kültigin kardeşlerin geçmesiyle Türkeşler tekrar ayaklandı ve 717 yılında Çin’in desteklediği Sulu Çor kağan liderliğinde bağımsızlıklarını ilan ettiler.

Sulu Çor Dönemi (717-738)

Sulu Çor, Çin’in desteğiyle Göktürk birliğinden ayrılarak bağımsızlığını ilan etti ve Baka Tarkan olarak liderlik rolünü üstlendi. Kapagan Kağan dönemindeki isyanların bastırılması ve Kağanın sert tavrı nedeniyle Göktürk birliği içinde kalmak istemeyen On-Ok boylarının bir kısmı Türkeşlerin bağımsızlığını ilan etmesiyle Göktürklerden ayrıldı ve Türkeşlerin egemenliği altına girdi.

Türkeşler, Göktürk egemenliğinden ayrıldıktan sonra On-Ok boylarının da kendilerine katılmasıyla güçlenerek bölgede hakimiyet kurmaya başladı. Balasagun şehrini başkent yaparak hakimiyet alanlarını genişlettiler.

724 yılında Emeviler (Arap orduları) Asya’nın içlerine doğru ilerlemeye başladı. Maveraünnehir’e kadar ilerleyen Emeviler, Türkeşler için bir tehdit oluşturuyordu. Sulu Çor’un komutanı Kül Çor, ordusunu hazırlayarak Emevilere karşı ilk savaşını verdi ve ilerleyen Emevi ordusunu yenilgiye uğrattı. Bu savaşta Türkeşler, Emevilerin daha fazla ilerlemesini engelledi ve Araplar geri çekilmek zorunda kaldı. Emevi kaynaklarında bu savaşlarda Türkeşler yalnızca “Türkler” olarak geçmektedir.

Advertisement

Emevilerin lideri Halife Ömer, Maveraünnehir’e girmek için çaba gösterdi, ancak başarılı olamadı ve geri çekildi. Maveraünnehir, Arap karşıtı hareketlerin baş gösterdiği bir bölge haline geldi. Bu durumu fırsat bilen komutan Kül Çor, ordusuyla Emevilerin üzerine yürüyerek Maveraünnehir’i geçti ve Semerkant’a ilerleyerek Emevi ordularını mağlup etti. Bu mağlubiyetten sonra Maveraünnehir’e atanan Emevi valisi El Harişi, itaatsizlik gösteren Maveraünnehir halkını öldürmeye başladı, bu da Araplara karşı düşmanlık oluşturdu ve halk topluca Türkeşlere sığınmaya başladı.

724 yılında Halife Hişam, vali El Harişi’yi görevden alarak yerine Müslim Bin Zait’i atadı. Bu dönemde Emevi ordusunda iç karışıklıklar meydana geldi. Müslim Bin Zait, ordusuyla Fergana’ya doğru ilerlerken karşısına bu kez Kül Çor değil doğrudan kağan Sulu Çor ve Müslim Bin Zait savaşa girmek yerine geri çekildi. Ancak 11 gün süren yorucu geri çekilme yürüyüşü, Emevi ordusunu zor durumda bıraktı. Yüklerini yakmak zorunda kalan Emevi ordusu kuraklık ve susuzluk nedeniyle ağır kayıplar verdi. Bu ağır yenilgiden sonra Araplar savunma pozisyonuna geçti ve saldırı durumundan vazgeçtiler.

725 yılında Araplar, Maveraünnehir bölgesinde oldukça zor durumdaydı. Sulu Çor, Emevilerin zor durumunu fırsat bilerek Buhara’yı ele geçirdi. Emeviler, Semerkand ve Debusiya bölgelerinde iki küçük kalede sıkıştılar. Emevi valisi Sulemi, yerli halka pek çok hak tanımasına rağmen önceki vali döneminde yaşanan kötü muameleler nedeniyle halk tarafından sevilmiyordu. Bu nedenle, bölge halkının desteğini alamayan Emevi askerleri ciddi su sıkıntısı çekiyordu. Zor durumda kalan Araplar, Türkeşler saldırdığında geri çekilerek mücadeleden kaçınıyorlardı.

Kül Çor Dönemi (738 – 766)

Göktürklerin güçlenmesini engellemek için Çin, Türkeşleri destekledi ancak Türkeşlerin güçlenmesi karşısında Türkeşler bölündü. Kül Çor, Çin’in desteğiyle Sulu Çor’u öldürerek yönetimi ele geçirdi. Bu olay Türkeşler arasında bölünmeye neden oldu, ve Türkeşler Kara Türkeşler ve Sarı Türkeşler olarak ikiye ayrıldı. Kül Çor, Kara Türkeşleri mağlup ederek kendisine Baka Tarkan unvanını aldı. Ancak Çin, Kül Çor’un zayıflaması için Kara Türkeşlere destek verdi. Bu mücadeleler Türkeşleri zayıflattı ve Karluklar güç kazanarak Türkeşleri mağlup ederek Karluklar Devletini kurdular.


Leave A Reply