Turizmin Başkenti Antalya’nın Tarihi ve Turistik Yerleri Hakkında Detaylı Bilgiler

0
Advertisement

Antalya’da bulunan tarihi ve turistik mekanlar, Antalya tarihi eserleri, tarihi mekanları hakkında bilgi.

ANTALYA TARİHSEL ESERLER.

Pamfilya Bölgesi’nin önemli kentlerinden biri olan Antalya’nın merkezinde günümüze kadar gelebilen çok az antik eser vardır. Surlar: Roma çağından yapılan surlardan bugün çok az parça kalmıştır. 1671-1672’de Antalya’yı gezen Evliya Çelebi, kent ve kalesi hakkında geniş bilgi verir. Evliya Çelebi’ye göre, surların 80 burcu vardı. Çevresi 4.400 adımdı, kale içinde 3.00 evden oluşan dört mahalle, kale dışında da yirmi Türk ve dört Rum mahallesi bulunuyordu.

Aspendos Antik Tiyatrosu

Aspendos Antik Tiyatrosu (Kaynak : pixabay.com)

Bugün bu surlardan kentte birkaç burç, Hadrianus Kapısı, yanındaki kuleler, liman tarafındaki kule ve liman duvarlarından bazı parçalar kalmıştır. Kenti ve limanı at nalı biçiminde çeviren iki sur vardır. Bu iki sur arasında da kenti bölümlere ayıran duvarlar bulunmaktadır. İki surun birleştiği yerde dalgakıranlar uzanır.

Hadrianus Kapısı: İki kule arasına yerleştirilmiş olan kapı, İS 130’da Roma İmparatoru Hadrianus’un Antalya’ ya gelişi onuruna yapıldı. Kentin en önemli kapılarından biridir. Kapı mermerden yapılmış ve üç gözlüdür. Gözlerin içini örten tonozlar kasetler içinde yer alan rozetlerle süslüdür. Gözleri oluşturan kemer ayaklarının önüne rastlayan yerlerde dört adet Korint başlıklı sütun vardır.

Kapı bugün restore edilmiş durumdadır. Kule: Denize yakın surların güneydoğu ucundadır. Bugün “Hıdırlık Kulesi” adıyla bilinir. Kulenin yüksekliği yaklaşık 14 m’dir. Alt bölümü kare olan kulenin üst bölümü yuvarlaktır. Bir merdivenle düz olarak yapılmış üst bölüme çıkılır. İS 2. yüzyılda yapılmıştır. Surun öteki kulelerinden farklılık gösteren bu kulenin ne amaçla kullanıldığı kesin olarak bilinmez. Antalya’nın çevresi ise zengin tarihsel eserler ve antik kentlerle doludur. Antalya’nın 27 km kuzeybatısında Yağca Köyü sınırları içinde yer alan Karain Mağarası Paleolitik, Mezolitik, Neolitik, Kalkolitik ve Tunç çağı kültürlerini süreli olarak veren bir yerdir.

Antalya’nın güneybatısında Beldibi ise Mezolitik Çağ kaya resimleriyle dikkat çeker. Aksu yöresinde Perge, Serik çevresinde Aspendos, Manavgat yöresi’nde Side, Tekirova’da Faselis, Kaş’ta Antiphellos, Demre’de Myra, Antalya Körfezi’nin batısında Kimera-Olympos, Antalya-Korkuteli arasında Termessos, Elmalı İlçesi’nde Semayük, Finike İlçesi’ne bağlı Limyra ve Arykanda, Manavgat İlçesi Şıhlar Köyü’nde Seleukeia, Finike-Antalya arasında Radiopolis, Kaş’ın Kalkan Bucağı’nda Patara, Beldibi Köyü’nde Trissa, Kalkan Bucağı’mn Kınık Köyü’nde Ksanthos (Xarıthos) bölgenin başlıca antik kentleridir.

Advertisement

Anadolu’nun en eski yerleşme alanlarından birisi olan Antalya ve çevresi, Türk dönemi mimarlık eserleri yönünden de zengindir. Özellikle kent merkezinde Selçuklu, Beylikler ve Osmanlı dönemini simgeleyen çok sayıda ve değişik işlevde yapıya rastlanmaktadır. Bu tür yapıların başında günümüze ancak birkaç duvar parçası ulaşabilen Antalya Surları gelir. Gerçekte yapılışı oldukça eskilere inen Antalya Surları’nı Selçuklular döneminde Sultan Âlaattin Keykubat’ın kapsamı bir biçimde onarttığı bilinmektedir.

Bu onarımı belgeleyen 1225 tarihli birkaç yazıt şimdi kent müzesindedir. Antalya’nın simgesi sayılan ve minaresi her yönünden görülebilen ünlü Yivli Minare Külliyesi, kentin en önemli Türk dönemi eserlerini bir araya toplamıştır. Minare, cami, medrese, mevlevihane ve iki türbeyle bir hartamdan oluşan külliye ve adını veren Yivli Minare, caminin doğusunda ve camiden birkaç metre açıkta bulunur. Tabanı kesme taştan, üstü tümüyle tuğladandır. Tabanın üstünde köşeler pahlanarak kareden sekizgene geçilmiştir. Minarenin kalın gövdesi tuğla profillerle ayrılmış silindir kuşaklar biçimindedir. Bu kuşakların eskiden çiniyle kaplı olduğu sanılır. I. Alaattin Keykubat döneminde yapıldığı anlaşılan Yivli Minare’nin bağlı olduğu ilk cami günümüze gelmemiştir.

Antalya

Antalya (Kaynak : pixabay.com)

Buna karşılık birkaç birkaç metre yakınına Hamitoğulları döneminde bir cami yapılmıştır. Yivli Minare Camisi olarak tanınan bu yapıyı Mübarizettin Mehmet Bey 1373 ‘te yaptırmıştır. Dikdörtgen planlı, üstü kiremitle kapatılmış, 6 kubbeli ve içte 12 sütunlu bir ulu cami örneğidir. Eski bir kilisenin harap duvarları üzerine yapılan camiden yer yer devşirme malzeme kullanıldığı gözlenmektedir. Yivli Minare Külliyesi’nin ikinci büyük yapısı olan Yivli Minare Medresesi, caminin sağındadır. Yazıtı olmadığı için kesin yapılış tarihi bilinmeyen medrese, Selçuklular döneminden kalmadır ve büyük olasılıkla 13. yüzyılda yapılmıştır. Anadolu Selçuklu eğitim yapıları içinde dört eyvanlı medreseler grubuna giren yapının planı dikdörtgendir ve güneyindeki taçkapısı beden duvarından ileriye taşmıştır. Bu medresenin karşısında yer alan külliyenin üçüncü yapısı olan Atabey Armağan Medresesi ise yazıtına göre 1239’da II. Gıyasettin Keyhüsrev döneminde yapılmıştır.

Günümüze yalnızca kapısı ve bazı temel izleri gelebilen medrese hakkında fazla bilgi yoktur. Yivli Minare Külliyesi’nin yapılarından birisi de Mevlevihane’dir. İlk biçimini Selçuklular döneminde aldığı öne sürülen yapıyı 18. yüzyılda Tekeli Mehmet Paşa mevlevihaneye dönüştürmüştür. Dikdörtgen planlı, ortadaki ana mekânı kubbeli, yanlardaki hücreleri ise tonozlarla örtülü ilginç bir yapıdır. Kubbeli ana mekânın üstüne bir aydınlık feneri yerleştirilmiştir. Yivli Minare Camisi’ni yaptıran Hamitoğullarından Mübarizettin Mehmet Bey, caminin yapımında dört yıl sonra ölen oğlu için külliyenin avlusunda bir türbe yaptırmıştır.

Zincirkıran Mehmet Bey Türbesi olarak tanınan 1377 tarihli bu yapı, kare taban üzerine sekizgen planlıdır ve üstü sekizgen piramit bir külahla örtülmüştür. İçinde, eskiden çinilerle kaplı olduğu öne sürülen yazıtsız üç sanduka vardır. Külliye avlusunda bir başka türbe de kesin yapım tarihi bilinmeyen ve Şehzade Korkut’un annesi Nigâr Hanım’a maledilen Nigâr Hanım Türbesi, altıgen planlı ve piramit külahı kiremitle örtülü yapıdır. Son yıllarda kapsamlı bir onarım geçiren türbenin içinde Nigâr Hanım’ın olduğu öne sürülen bir mezar vardır. Külliyeye bağlı yedinci yapı, mevlevihanenin hemen yanında yer alan Yivli Minare Hamamıdır.

Perge - Antalya

Perge – Antalya (Kaynak : pixabay.com)

Dikdörtgene yakın planlı, soyunma bölümü olmayan, küçük boyutlu bir yapı olan hamamın mevle-vihane ile birlikte ve dervişlerin kullanımı için yapıldığı öne sürülür. Antalya’da sayıca kabarık olması gereken Selçuklu dönemi yapılarından pek azı günümüze ulaşabilmiştir. Bunlardan Selçuklu Mahallesi’ndeki Ahi Yusuf Mescidi ve Türbesi yazıtına göre 1249’dan kalmadır. Kare planlı küçük bir mescit ve güneyinde iki katlı bir türbeden oluşmuştur. Moloz taşla yapılan mescidin önünde eskiden bir son cemaat yeri vardı.

Advertisement

Yine aynı dönemden kalma 1238 tarihli Şeyh Şucaettin Türbesi ise Çaybaşı Mahallesi’ndedir. Kare planlı ve iki katlı olan Şeyh Şücaettin Türbesi’nin üst katı günümüzde mescit olarak kullanılmaktadır. Kentteki Selçuklu dönemi yapıları arasında en önemlisi limanın üst kesiminde. Turşucular Mahallesi’nde bulunan Karatay Medresesi’ dir. Yazıtından 1250’de yapıldığı anlaşılmaktadır. II. İzzettin Keykâvus döneminin ünlü devlet adamı Celalettin Karatay’m yaptırdığı anlaşılan medrese, iki eyvanlı ve açık avlulu Anadolu medreseleri grubu içinde yer alır. Geometrik bezemli taçkapısı ve mihrabı oldukça önemlidir.

Kentte çok sayıda Osmanlı dönemi mimarlık eserleri de vardır. Çarşı içindeki Murat Paşa Camisi yazıtına göre 1570’te Osmanlı sadrazamı Kuyucu Murat Paşa tarafından yaptırılmıştır. Kare planlı ve tek kubbeyle örtülen asıl ibadet yerinin önünde, üç bölümlü son cemaat yeri bulunur. Caminin kuzeybatı köşesine yerleştirilen iki şerefeli ve kesme taş gövdeli minare, bugünkü biçimini büyük olasılıkla 18. yüzyılda almıştır. Şeyh Sinan Mahallesi’ndeki Şeyh Sinan Camisi ve Türbesi ise 17. yüzyıl eseridir. Yazıtı bulunmayan dikdörtgen planlı ve ahşap kırma çatılı caminin karşısındaki türbe, kare planlı yalın bir yapıdır.

Kuzey cephesinde ahşap bir son cemaat yeri bulunan caminin asıl ibadet mekânını içten ahşap bir tavan örter. Halk arasında Teklioğlu Camisi adıyla da bilinen Müsellim Camisi, Kışla Mahallesi’nde 1796 tarihli bir yapıdır. Yazıtında Kapıcıbaşı Mehmet Ağa tarafından yaptırıldığı yazılıdır. Bütünüyle kare planda yapılmış olan caminin güneybatı köşesinde yine kare planda küçük bir kitaplıkla kuzeybatı köşesinde tek şerefeli minaresi yer alır. Düzgün kesme taşla yapılan beden duvarları üç aşamalı yükselir ve asıl ibadet mekânının üzerini tek bir kubbe örter. Kuzey yönündeki ahşap son cemaat yeri sonradan eklenmiştir.

Antalya’nın camileri arasında en eski tarihlisi, Kılıçarslan Mahallesi’ndeki Korkut (Kesik Minare) Camisi dir. Roma döneminden kalan bu yapı 6. yüzyılda kiliseye, II. Beyazit döneminde ise Şehzade Korkut’un minare ekletmesiyle camiye dönüştürülmüştür. Bu nedenle, beş nefli bir bazilika planına sahip olan yapıya, çeşitli eklerine karşın, Türk dönemi eseri demek zordur. Bali Bey Mahallesi’nde bulunan Kesik Minare Mescidi, yaptıranı ve kesin yapım tarihi bilinmeyen bir yapıdır. Enine dikdörtgen planlı, moloz taş duvarlı, üstü kiremitle kaplanan kırma çatılı bu yapı, yapım özellikleriyle 19. yüzyıla tarihlenir. Yivli Minare Külliyesi’nin karşısında yer alan ve yazıtı bulunmadığı için kesin yapım tarihi bilinmeyen Mehmet Paşa Camisi, 18. yüzyıldan kalma bir Osmanlı eseridir.

Tekeli Mehmet Ağa’ nın yaptırdığı öne sürülen caminin asıl ibadet mekânı üzerinde bulunan büyük orta kubbe, köşelerde dört yarım kubbeyle desteklenmiştir. Kuzey kesimindeki önü kapalı son cemaat yeri üç bölümlüdür. Kapı ve pencere üstleri ise 18. yüzyıldan kalma lacivert, beyaz, kırmızı ve açık mavi renkli çinilerle bezenmiştir. Kesin yapım tarihi bilinmeyen bir yapı da Bali Bey Mahallesi’ndeki Vaısaklı Camisi dir. Kare planlı ve tek kubbeli, kuzeybatı köşesinde tek şerefeli minaresi bulunan caminin uzey kesimine, geç tarihlerde sundurma biçiminde bir son cemaat yeri eklenmiştir.

Yine aynı mahallede yer alan Çifte Hamam, kentin iki tarihi hamamından biridir. Yapım tarihi ve eski adı bilinmediği için ve halk arasında Çifte Hamam olarak adlandırılır. Kuzey-güney yönünde uzanan kadın ve erkek bölümlerinin soyunmalıkları güney kesimindedir. Ancak kadınlar bölümü erkekler bölümüne göre küçüktür.

Antalya-Korkuteli yolu üzerinde ve Antalya’ya 20 km uzaklıkta bulunan ünlü Evdir Han, kentin yakınlarındaki en önemli Selçuklu konaklama yapısıdır. Daha önce okunan, ancak bugün nerede olduğu bilinmeyen yazıtına göre han, I. İzzettin Keykâvus dönemine rastlayan 1210-1219 arasında yapılmıştır. Sıcak iklime sahip bir bölgede bulunduğu için, öteki Anadolu Selçuklu hanlarına göre değişik bir plan şemasına sahiptir. Planı genel çizgileriyle geniş bir avlu çevresinde sıralanan düz tonozlu ve iki bölümü revaklardan oluşmuştur.

Kapalı bölümü yoktur. Yoğun geometrik bezemeli taçkapısı, özenli taş işçiliği ve boyutlarıyla dikkati çeker. Antalya-Burdur yolu üzerinde ve Antalya’ya 30 km uzaklıktaki Kırkgöz Han ise yine Selçuklu döneminden kalma konaklama yapılarından biridir. Yazıtındaki tarih bölümü okunamayan, ancak II. Gıyasettin Keyhüsrev’in ardından 1236-1246 arasında yapıldığı anlaşılan yapı, tonozla örtülü uzun yatay bir hol ve önündeki revaklı büyük avlusuyla değişik bir alan şemasına sahiptir. Anıtsal taçkapısında olduğu gibi öteki bölümlerinde de bezeme öğelerine yer verilmemiştir.


Leave A Reply