Türk Halk Şiiri Çeşitleri Nelerdir? Türk Halk Şiiri Örnekleri Açıklamaları

0
Advertisement

Türk Halk şiiri çeşitleri ve özellikleri nelerdir? Türk halk şiirlerine örnekler, örnekli açıklamalar, Koşma, koçaklama, divan, tekerleme, destan hakkında bilgi.

Türk Halk Şiiri

Türk Halk Şiiri Çeşitleri

Türk halk şiirine öz şekillerin başlıcaları şunlardır:

Koşma.

Vezni hecenin 6 + 5 = 11 ‘lisidir. 3 – 6, bazen daha fazla kıtadan meydana gelir. İlk kıtanın kafiyeleri çeşitli şekilde olabilir. En çok a, b, a, b; a, b, c, b, daha az, a, a, a, a şekilleri görülür. İlk kıtadan sonra gelen kıtalarda daima ilk 3 mısra aralarında, sonuncusu ise ilk kıtanın nakaratiyle kafiyelidir. Her kıtanın son mısraı, bazen ilk kıtanın aynı zamanda ikinci mısraları aynı olup, tam bir «nakarat» teşkil edebilir. Şu şekil birçok halk şiirinde aynıdır.

Koşma, sadece yalnız hece’nin 11’lisi ile yazılmak bakımından diğerlerinden ayrılır. Bu şekil Anadolu’da olduğu gibi «koşma» namı altında olsun, başka adlarla tanınmış bulunsun, bütün Türk topluluklarında halk edebiyatlarında en fazla kullanılmış olan şekildir. Bütün halk şiirinde olduğu gibi koşmada da kafiyeleri çok kere tam kafiye değildir. Bu şekil, şairi veya başka bir saz şairi tarafından bestelenirse, gene «koşma» adiyle halk müziğine girer.

Semai.

Şekil bakımından koşma gibidir. Ondan farkı 4 + 4 = 8 vezniyle yazılmasındadır. Konu bakımından da koşmadan farklıdır. Semaide âdeta birtakım tekerlemeler vardır; fakat bunlar, manide olduğu gibi anlamsız tekerlemeler değildir.

Advertisement

Mani.

4 mısradan ibarettir. Mısralar hecenin 7’lisi ile yazılır; yani çok kısadır. Üçüncü mısra serbest, ötekiler aralarında kafiyelidir. Kafiye ve redifler çok kere cinaslı sesteş kelimelerdir. İlk üç mısra ekseriya sonuçla ilgisi olmıyan lâf kalabalığından ibarettir, son mısraın zekâ oyununa hazırlık mahiyetindedir.

Mani doğaçtan (irticalen) söylenir. Saz şairleri maniyi kendine öz bir besteyle karşılıklı okurlar. Doğaçta en ileri giden saz şairi kazanmış sayılır. Bugün birkaç bin derlenmiş manimiz vardır ki, bunların hiçbirinin şairi bilinmiyor.

Destan

Belirli bir konu veya olay üzerinde yazılan uzunca (bazen 25 – 50 kıta) bir şekildir. Saz şairi tarafından saz çalınarak doğaçtan pek basit bir tarzda bestelenerek okunur. Şekil bakımından aynen bir koşmadır; konu ve uzunluk bakımından koşmadan ayrılır. Başlıca işlenen konular savaş, salgın, çevrede çok heyecan, yankı uyandıran cinayet, felâket olaylarıdır. Alaylı olarak pire, sinek gibi bir hayvan üzerine söylenmiş olanları da vardır. Bu şeklin adı olan «destan» ı, kahramanlık hikâyeleri anlamına gelen «destan» kelimesiyle karıştırmamalıdır.

Koçaklama

Bu da koşma, bazen semai ve varsağı şeklindedir. Konu bakımından bunlardan ayrılır. Genel olarak bir güzel, bir sevgili vasfında söylenmiş «güzelleme» ye karşılık koçaklama, bir kahraman veya bir kahramanlık olayı hakkında söylenir.

Varsağı

Şekil bakımından bir semaidir. Koşma ile semainin işlediklerinden daha dar konular için kullanılır. Kahramanlık, kabadayılık, mertlik duygularını dile getirir. Bu duyguların haşmetli, ciddî bir tarzda belirtilmesi gözetilir. Bestelenirken de aynı özen gösterilir, «bre, be, hey!» gibi ünlemlerle doldurulur.

Tekerleme

Birtakım sözlerin, kavramların, anlamına önem verilmeksizin, garip bir etki yapmasına dikkat edilerek tekrarlanması, saz eşliğinde okunmasından ibarettir. Belli bir şekli yoktur.

Advertisement

Divan

Türküden daha düzgün bir dille söylenmiş, arûzun «mef’ûlü mefâîlu mefâîlu faûlun» vezniyle yazılmış parçalardır. Türk şiir ve müziğinde en ünlü Divan, II. Sultan Mahmut’un yazıp bestelediği «Ebrûlerinin zahmı nihandır ciğerimde» şaheseridir.

Türkü

Çok kere 4 mısra, bazen 6-12 mısra olur, bu sayıdaki mısralar birkaç kıta halinde sürüp gider. Tamamen bestelenmek için yazılmış bir şekildir. Hece vezninin her türlüsü, çoğunlukla kısa vezinleri kullanılır. Şekilde büyük serbestlik vardır. Son mısralar çok kere nakarat halinde tekrarlanır. Kafiyeler bazen yarım kafiyedir, çok kere ds cinaslıdır.

Murabba (Dörtleme)

 Arûzun yalnız «fâilâtun fâilâtun fâilâtun fâilât» vezniyle yazılır. Divan şiirinin «murabba» şeklinde olduğu gibi kafiyelenir. Klâsik şiiri taklide özenen şekillerden biridir.

TÜRK HALK EDEBİYATINDAN ÖRNEKLER

MANİ ÖRNEĞİ

A benim bahtı yârim
Gönülde tahtı yârim
Yüzünde göz izi var
Sana kim baktı yârim

Saçımda siyahım var
Bülbül gibi âhım var
Göz gördü, gönül sevdi
Benim ne günahım var

KOŞMA ÖRNEĞİ

Çukurova bayramlığın giyerken
Çıplaklığın üzerinden soyarken
Şubat ayı kış yelini kovarken
Cennet demek sana yakışır dağlar

Ağacınız yapraklarla donanır
Taşlarınız bir birliğe inanır
Hep çiçekler bağrınızda göneııir
Pınarınız çağlar, akışır dağlar

Rüzgâr eser dallarınız atışır
Kuşlarınız birbiriyle ötüşür
Üren yerler bu bayramdan pek üşür
Sümbül niçin yaslı bakışır dağlar

Karacaoğlan size bakar sevinir
Sevinirken kalbi yanar göyüııür
Kımıldanır hep dertlerim devinir
Yas ile sevincim yıkışır dağlar

Karacaoğlan

SEMAİ ÖRNEĞİ

İncecikten bir kar yağar
Tozar elif elif diye
Deli gönül aptal olmuş
Gezer elif elif diye

Advertisement

Elifin uğru nakışlı
Yavru balaban bakışlı
Yayla çiçeği kokuşlu
Kokar elif elif diye

Elif kaşlarını çatar
Gamzesi sineme batar
Ak elleri kalem tutar
Yazar elif elif diye

Evlerinin önü çardak
Elifin elinde bardak
Sanki yeşil başlı ördek
Yüzer elif elif diye

Karacaoğlan

VARSAĞI ÖRNEĞİ

Yürü behey Bulgar dağı
Senden başka dağ olmaz mı?
Sen yaylanın güzelisin
Yanakların ağ olmaz mı?

Yürü bire yalan dünya
Sana konan göçer bir gün
insan bir ekin misali
Seni eken biçer bir gün

Bire ağalar, bire beğler
Ölmeden bir dem sürelim
Gözümüze kara toprak
Girmeden bir dem sürelim

DESTAN ÖRNEĞİ

Tuna yalısından Umur elinden
Görmeyen de söyler anı gören de

Bir azim-serahattir Vidin demişler
Sıdk ile bunu gûş edin demişler

Bu kal’a uğruna can vermeyince
Kınla kınla bir kalmayınca

Her zaman söylenir halkın dilinde
Tam bin iki yüz on dörtte olanı

Advertisement

Ziyaret etmeye gidin demişler
Geldiğin başına türlü seyranı

Vermeyiz kal’ayı tâ ölmeyince
Eyledik cümlemiz ahd ü amanı

TÜRKÜ ÖRNEĞİ

Senin yazın kışa benzer
Bir sevdalı başa benzer
Çok içmiş sarhoşa benzer
Duman eksilmeyen dağlar

A dağlar âhulu dağlar
Eşinden ayrılan ağlar

Selviye benzer meşesi
Del’ olup aşka düşesi
Top top olmuş menekşesi
Burcu burcu kokan dağlar

A dağlar âhulu dağlar
Eşinden ayrılan ağlar

Ben bu dağdan geldim geçtim
Buz bulanık suyun içtim
Ben yârimden ayrı düştüm
Gördünüz mü bakan dağlar

A dağlar âhulu dağlar
Eşinden ayrılan ağlar

Yükseklerde yurdun mu var
Şahinlerin kurdun mu var
Bencileyin derdin mi var
Gözyaşları akan dağlar

A dağlar âhulu dağlar
Eşinden ayrılan ağlar

Advertisement


Leave A Reply