Türk Ordusunun Tarihi, Binlerce Yıllık Tarihi Olan Türk Ordusu Kuruluşu

0
Advertisement

Binlerce yıllık tarihi olan Türk ordusunun ilk kuruluşu ve günümüze kadarki gelişimi ile iligli genel bilgilerin yer aldığı yazımız.

Türk Ordusu

Türk Ordusunun Tarihi ve Gelişimi

Türk Ordusu tarih boyunca çok çeşitli değişiklikler geçirmiştir. Tarihimiz boyunca kurulan çeşitli Türk devletleri ordularını daima zamanın icaplarına uydurmuş, Türk ordusu daima dünyaya ün salan başarılı savaşlar yapmış, Türk gücünü bütün dünyada tanıtmıştır.

Orta Asya’da hüküm süren Türk devletlerinin düzenli orduları vardı. Bu ordular sayesinde Türkler daima bulundukları çevrelerin söz sahibi devletleri arasında yer aldılar.

Türkler Orta Asya’da yaşadıkları sırada orduları doğrudan doğruya kara kuvvetlerinden ibaretti. Ordunun en önemli kısmını süvari birlikleri meydana getirirdi. Türkler çok kuvvetli bir süvari teşkilâtı sayesinde Asya’ya yer yer hâkim olmuş, Avrupa’nın içlerine kadar yayılmışlardı. Çin kaynaklarında Hiyung-Nu diye geçen Hun (Kun) Türkleri’nin büyük hakanı Mete’nin Çin İmparatoru’nun karargâhını 400.000 süvariyle kuşattığı söylenir. Bu devrede süvariye verilen önem öylesine büyüktü ki, çeşitli kanatlardaki atların rengi bile birbirlerinden ayrıydı, ilk, devrelerde Türk ordusunun silahı kılıçla oktu.

Cengiz’in Ordusu

Ordu teşkilâtında ilk önemli değişikliği Cengiz Han yaptı. «Tuman» (tümen) adını verdiği 10.000 kişilik birliklerle ordular kurmuş, bunları büyük bir disiplin içinde yetiştirmişti. Bütün birlikler atlıydı. Her tümen daha küçük kıtalardan meydana gelirdi. Bu kudretli ordu sayesinde Cengiz Han XIII. yüzyılın başlarında büyük zaferler kazandı. Cengiz ordusunda atlar da zırhlıydı, ayrıca silah olarak kargı da kullanılıyordu.

Advertisement

Selçuklular zamanında da bu ordu teşkilatı muhafaza edildi. Osmanlılar süvari ve piyade birliklerini başka biçimlere, başka esaslara bağlayarak kurdular.

Türk orduları ateşli silahların icadı ile birlikte, bütün imkanlara başvurarak bundan faydalanmayı bildiler. Selçuklular top kullanıyorlardı. Osmanlı ordularında da topçuluğa büyük önem verilmeye başlandı. XIV. yüzyılda Avrupa’da topçuluk büyük bir hızla ilerlemeye başlamıştı. Bu ilerleyiş Osmanlı ordusunda daha büyük bir hızla devam ediyordu.

Türk Topçuluğu

Osmanlı ordusunda topçu sınıfının ilk defa I. Murat zamanında kurulduğu sanılıyor. Bu sırada yeniçeri teşkilatı kurulurken (XIV. yüzyılda) topçu sınıfının da kurulmuş olması mümkündür. Çünkü 1389’daki Kosova Savaşı‘na bir topçu birliği de katılmıştır. Niğbolu Savaşı‘nda da Yıldırım Bayezit ordusunda top kullanılmıştır.

Öte yandan, Varna Savaşı sırasında Çandarlı Halil Paşa Haçlı donanmasının Boğaziçi’ nden geçmesini önlemek için şimdi Rumelihisarı’nın bulunduğu yere toplar dizmişti. Bu topların ateşi sayesinde donanma bir süre için durdurulmuş, Anadolu ordusunun saldırıya uğramaksızın Rumeli yakasına geçirilmesi sağlanmıştır. |

XV. yüzyılın ortalarında Türk topçuluğu artık Avrupa’yı çok geride bırakmıştı. II. Murat topçuluğa büyük önem veriyordu. II. Mehmet ise topçuluğu büsbütün geliştirdi. İstanbul’un kuşatılması için özel toplar döküldü, havan topu icat edildi. Kuşatmada kullanılan topların boyları 4,25 m., çaplan da 95 santim. idi.’

I. Selim zamanında düz yivli büyük toplar kullanılmaya başlandı. XVI. yüzyılın ikinci yarısında Türk topçuluğu en gelişmiş haline ulaşmıştı.

Advertisement

Birinci Dünya Savaşı’nda tevcih aletleri geliştirildi. Bu sırada topçu sınıfı daha çok bataryalar, taburlar halinde kullanılıyordu. İkinci Dünya Savaşı’na kadar olan devrede topçu alay ve tugayları kurulmuştur. Şimdi topçu tugayları atom başlıkları da olan batarya, tabur, alay ve grup halinde teşkilatlanmış bulunmaktadır.

Türk Donanması

Türkler, Orta Asya’da bulundukları sırada denizci bir millet değillerdi. Batıya göçedip deniz kıyılarında yerleşmeye başlayınca deniz kuvvetlerine sahip olmak lüzumu baş gösterdi. XI. yüzyılda Anadolu’yu alan Türkler deniz kuvvetleri kurmaya başladılar. İlk Türk tersanesi 1088’de Gemlik’te kuruldu. Ancak, Bizans hâkimiyeti bu tersanenin gelişmesine engel oldu.

Türk devletleri arasında en büyük deniz kuvvetini kuran, Osrrianlı İmparatorluğudur. İlk Osmanlı tersanesi 1327’de Karamürsel’de kuruldu.

Anadolu Türk devletleri teşkilâtında bahriye bakanlığı, donanma komutanlığı «Emr-ül Sevahil» adı verileş bir makam tarafından idare ediliyordu. Sonradan bu makama «Emr-ül Bahir» dendi. Daha sonraları donanma komutanına, aynı esas baki kalmak şartiyle, «Kaptan-ı Derya» adı verildi. Barbaros zamanında kaptan-ı derya rütbesi vezirliğe yükseltildi, böylece donanma komutanına «Kaptan Paşa» denmeye başlandı.

Denizciliğin gelişmesinin yanı sıra, denizci yetiştirilmesine de büyük önem verilirdi. II. Myrat zamanında bahriye askeri yetiştirmek üzere Gelibolu’da bir kışla ile okul kurulmuştu. Fâtih’ zamanında donanma mensupları «tersane halkı» ile «muharip unsur» ofmak üzere ikiye ayrıldı. Seferde bu iki unsur yeniçerilerle takviye edilirdi, 1453’teN istanbul’un alınması üzerine, Haliç tersanesi faaliyete geçti. Sinop ve Gemlik’te de tersaneler vardı. 1515’te Ussü Bahri (deniz üssü) istanbul’a getirildi.

Donanmada kullanılan gemiler oturak sayısına göre değişik adlar alırdı. 10 oturaklılara «kırlangıç», 10-17 oturaklılara «firkateyn», 17-19 oturaklılara «parekende» denirdi. Bunlarda kürekleri ikişer kişi çekerdi. «Kalite» denilen 15-24 oturaklı gemilerde ise kürekleri dörder kişi çekerdi. 24-25 oturaklı teknelere «kadırga», 26-32 oturaklılara «mavna» denirdi. Mavnalarda her küreği yedi kişi çekerdi. 26-32 oturaklı gemilere de «baştarda» denirdi. Bunlar Osmanlı donanmasının esas savaş gemileriydi. Boyları 50 m., genişlikleri 7 m., yükseklikleri de 4-5 m. kadardı.

Osmanlı donanması üç filodan teşekkül ediyordu: 1) Devlet filosu; 2) Derya Beyleri Filosu; 3) Garp Ocakları Filosu.

Cumhuriyet devrinde modern çağın icaplarına uygun olarak donanmaya büyük önem verilmiş, Türk Deniz Kuvvetleri birçok yeni savaş gemileriyle takviye edilmiştir. Bu arada, donanmamız denizaltı gemileri bakımından da kuvvetlendirilmiştir.

Türk Havacılığı

1903’te ilk uçağın havalanmasından 8 yıl sonra, 1911 ‘de, Türk hava kuvvetlerinin temeli atıldı. Harbiye Nazırı Mahmut Şevket Paşa’nın girişimleri ile Yeşilköy’de bir hava istasyonu kuruldu, bir yandan da Türk subayları havacılık alanında çalışmak üzere Fransa’ya gönderildi. Bunların arasında bulunan Süreyya Bey (Süreyya İlmen) 1912’de Türk hava kuvvetlerini Fransız sistemine göre değiştirdi. Balkan Savaşı’na bu teşkilâtla girildi. Balkan Savaşı’nda 10 uçağımız vardı. 1. Dünya Savaşı’na da 10 uçak, 1 balonla girdik.

Kurtuluş Savaşı sırasında büyük güçlüklerle İstanbul’dan kaçırılan, ayrıca Yunanlılar’dan alınan uçaklarla üç hava bölüğü kuruldu. Bu bölükler cephe komutanlıkları emrine verilmişti. Savaştan sonra İzmir’de bir hava okulu açıldı. Daha sonra Diyarbakır ve Eskişehir’de uçak taburları meydana getirildi.

Cumhuriyet devri havacılığı Atatürk’ün «İstikbal göklerdedir» vecizesinin ışığı altında hızla gelişti.

Advertisement

II. Dünya Savaşı’ndan önceki yıllarda hava kuvvetlerimiz alaylar halindeydi, ikmal işleri Millî Savunma Bakanlığı, harekât plânlaması da Genelkurmay Başkânlığı’ndaki bir kurmay başkanlığı tarafından yapılırdı. 1946’da Hava Kuvvetleri Komutanlığı, Eskişehir, İzmir ve Diyarbakır’daki hava tümenlerimiz kuruldu. Bugün Türk Hava Kuvvetleri de, bütün Türk ordusu gibi, en yeni; silâhlarla donatılmış bulunuyor.


Leave A Reply