Türkçenin Özellikleri ve Yapısı Nasıldır?

0
Advertisement

Türkçenin özellikleri nelerdir? Türkçenin yapı özellikleri, Türk alfabesi, Türkçe ile ilgili bilgi.

Hiçbir alfabe, bir dildeki bütün sesleri karşılayabilecek zenginlikte harfe (seslerin yazı işaretleri) sahip olamaz; daha doğrusu bu yükten bilerek kaçınılır (bilimsel çalışmalar için ayrı bir trankripsiyon: çeviri yazı sistemi zorlukları gidermeye yeter). Bugünkü Türk alfabesi, 8’i sesli: ünlü: vokal, 21’i sessiz: ünsüz: konsonant olmak üzere 29 harfliktir. Vokaller, oluşum yerlerine göre (art, ön) kalın ve ince; ağız yüksekliğine göre geniş ve dar; oluşumlan sırasındaki dudak durumuna göre de düz ve yuvarlak diye ayrılırlar. Vokaller, uzun ve kısa diye ayrılıp nitelenmezler; genellikle yabancı dillerin zorladığı söyleyiş özellikleriyle hemen her vokal uzun ya da kısa biçimde söylenebilir; ama bu, Türkçenin temel yapısına aykırıdır: Türkçe sözcüklerde uzun vokal bulunmaz. İçinde uzun okunması gereken sesli harfli sözcüklerin hepsi yabancı kökenlidir. Türkçeye sonradan katılmışlardır. Konsonantlardan j, yalnızca yabancı kökenli sözcüklerde bulunan bir sestir; Türkçe kökenli sözcüklerde hiç yer almaz. Bazı seslerin inceli kalınlı biçimlerini ise Türkçede yanlarında bulunan vokaller belirler; vokal kalınsa o konsonant (k, g, 1) kalın okunur, ince ise ince (karışıklık, yabancı kökenli sözcükler için geçerlidir, onun için de gerekince düzeltme işareti “â” kullanılır). Konsonantlar da ses yolunun kapalı, az kapalı, çok açık oluş durumuna göre süreksiz (b, c, ç, d, g, k, p, t); sürekli (ı, f, g, h, j, s, v, z; 2-1, m, n, r, y) diye ayrıldığı gibi sözcüklerin içinde alacakları yer bakımından özellik taşırlar Onomatope: yansıma dediğimiz ses taklitleri dışında Türkçe sözcüklerde f sesi bulunmaz; bu demektir ki Türkçede bulunan f li sözcüklerin hepsi yabancı kökenlidir. Aslında Türkçe sözcüklerde h sesi de yoktur.

Bazı eski k’ların değişiminden oluşan h’ler dışında şöyle denilebilir: Türkçedeki h’li her sözcük yabancı kökenlidir. Türkçe sözcüklerin başında c, ğ, 1, m, n, r, v, z sesleri genellikle (büyük oranda) yer almaz; bazı kural dışı uygulamalara rastlanabilir. Bunun gibi bazı sesler de sözcük sonunda yer alamazlar: b, c, d, g (Türkçe hançeresi bu gibi sözcükleri p, ç, t, k ile yazıp söylemek eğilimini korur). Türkçede diftong yoktur: Yani bir hece ya da sözcüklerde iki vokal yan yana bulunamaz (bu özelliği taşıyan bütün sözcükler yabancı kökenlidir). Türkçede sözcük köklerinde yan yana iki konsonant da bulunamaz (kökünde ikiz konsonant bulunan bütün sözcükler yamancı kökenlidir). Kural dışı bazı kullanımlara rastlanmaz değildir. Türkçe sözcükler, yan yana iki konsonantla başlayamaz (Türkçede sözcük ve hece başında yalnızca bir konsonant yer alabilir). Bunun gibi Türkçede üç konsonant ta yan yana bulunamaz (yalnızca sözcük ortasında bu kullanımı kabul etmiş örnekler yok değildir). Yazım (imlâ) özelliği bakımından, yazılıp söylenişinde hiçbir zaman kesme işareti bulunamaz kuralı da Türkçe için geçerlidir. Bunun gibi Türkçede vokal uyumu vardır demek gerekir (Türkçede bir sözcükte birbirine aykırı vokaller yer alamaz). Vokal uyumu kalınlık incelik ve düzlük-yuvarlaklık açısından geçerlidir. Yani bir sözcükte hem kalın hem ince vokaller bulunamaz, bulunmamalıdır (Türkçenin en geçerli genel kural-ilkesi; büyük ses uyumu). Düzlük-yuvarlaklık açısından geçerli olan da küçük ses uyumudur.

Yapı Özellikleri: En önemli yapı özelliği, kök’lerin her zaman başta bulunması (kalması), yer değiştirmemesi, başına ek almaması (prefiks), yalnızca son eklerle yeni sözcükler türetmeye elverişli durumda değişmezliğidir (bu bakımdan Türkçe köklerden türemiş sözcükleri alfabe sırasına göre – sözcüklerde hep altalta, yan yana buluruz). Anlam değiştiren türetme eklerine yapım, anlamı değiştirmeyen kullanım eklerine çekim ekleri denir. Genellikle tek hece olan sözcük kökünün görünüp bulunması son derece kolaydır; sondan başlayarak heceler kırpılınca geriye kök kalacaktır. Köklerin çoğunluğu eylem (fiil) kökleridir.

Türkçede harf-i tarif denen (artikel) öğeler yoktur; cansızların erilik (müzekkerlik) dişilik (müenneslik) durumu ve uygunluk kuralı da (Canlıların cinsellikleri ayrı sözcüklerle belirtilir, hiçbir karışıklık doğmaz). Çoğul takısı ince vokalli sözcüklerde -ler, kalın vokalli sözcüklerde -lar’dır; istisnası yoktur, ikili çoğul da kullanılmaz. Kök her zaman başta, varsa yapım eki sonda, çekim eki en sondadır. Tamlamalarda belirten (tamlayan) önce, belirtilen (tamlanan) sonra bulunur; aldıkları ekler bakımından tamlamalar belirtili, belirtisiz, takısız diye üçe ayrılır (takısız tamlama başta sıfat, sonra ad olmak üzere sıfat tamlamasına benzer). Asıl biçimi kim: zamanla ki dışında bağlaçlar Türkçe değildir, edatlar gibi başka dillerden gelmedir. Buna karşılık eylemsiler (eylemlik: mastar, ulaçlar: bağ eylemler, gerondifler; sıfat eylem: Ortaç: Partisipler) canlı bir kullanıma hizmet ederler. Ad çekiminde (deklinezon) adın i hali, e hali, de hali, den hali, in hali işlek kullanımdadır; fiil çekimi çok sağlam, sağlıklıdır. Türkçenin ekleri de, kökleri gibi, genellikle tek hecelidir. Ekler, belli bir sıraya göre, ancak kökten sonraya getirilebilir; bu bakımdan Türkçede her ek son ektir. Bazı dillerde birkaç sözcükle, hatta uzunca bir cümleyle anlatılan kavramlar Türkçede köke getirilen ve arka arkaya sıralanan eklerle sağlanır. Bu bakımdan Türkçeye, eklerle işleyen, bitişken (ag-glutinant) bir dildir denir. Gereğinde bir köke getirilebilen eklerin sayısı en çok on yediye ulaşabilir: Gör-ev-le-n-dir-e-me-dik-ler-i-m-i-z-den-mi-sin-iz ?

Advertisement

Leave A Reply