Türkiye’de Barok Sanatı

0
Advertisement

Türkiye’de barok sanatı nasıl gelişmiştir? Türkiye’deki Barok sanatı örnekleri, sanatçıları hakkında bilgi.

Eyüp Cami

Eyüp Cami

Türkiye’de Barok Sanatı;

18. yüzyılın ilk çeyreğinde Avrupa ile gelişen ilişkiler ve özellikle Fransa’dan getirilen eşya, başta Osmanlı sarayı olmak üzere, Türkiye’deki geleneksel yaşama biçimiyle beğenilerin değişmesine neden oldu. O tarihlere kadar Avrupa’nın toplumsal, kültürel ve sanatsal etkinliklerine uzak kalan Osmanlı toplumu, yoğun karşılıklı ilişkiler nedeniyle sanat alanında yeni bir sürece girdi. Önce eşyada, sonra mimarlık alanında barok şekiller ve motifler görülmeye başlandı. Anadolu Türk mimarlığında “Türk barok üslubu dönemi” adı verilen ve 1730-1754 arasını kapsayan mimarlık uygulamaları, Batı’daki barok uygulamalardan temelde oldukça değişik özellikler gösterir. Çünkü Osmanlı sanatçıları bu üslubu kendi mimarlık tutumlarıyla birleştirip bağdaştırarak yorumladılar; bu nedenle yaşanan döneme Türk barok üslubu dönemi demek daha uygun görüldü.

İstanbul’da barok etkilerini taşıyan yapıların başında I. Mahmut döneminde başlanan ve III. Osman döneminde bitirilen Nuruosmaniye Camisi gelir. Camideki avlu düzenlemesi ve bezemeler, barok nitelikleriyle dikkati çeker. Bir başka örnek, günümüze yalnızca çeşmeyle camisi gelebilen Üsküdar’daki Ayazma Camisi’dir. Yapı 1757-1760 arasında III. Mustafa tarafından Mihrişah Emine Sultan için yaptırıldı. Yine III. Mustafa döneminde 1759-1763 arasında tamamlanan, Mehmet Tahir Ağa’nın mimarlığını yaptığı Laleli Camisi iyi bir örnektir Gülhane’deki 1769 tarihli Zeynep Sultan Camisi de geçmiş değerlerle yeni tutumu bağdaştırma eğilimini yansıtır. Benzeri anlayışla ele alınan bir uygulama da, yine III. Mustafa döneminde ve 1767-1771 arasında tamamlanan Yeni Fatih Camisi’dir. Yeni yapının ayrıntılarında barok özellikler görülür. I. Abdülhamit‘in yaptırdığı imaret, sebil, mektep, türbe ve çeşmesiyle birlikte 1778 tarihli Beylerbeyi Camisi gibi 1700-1800 arasında yapılan Eyüp Camisi de Türkiye’de bu barok üslubun egemen olduğu dönemin ürünleridir.

Camiler dışında aynı dönemin İstanbul’daki türbe, kütüphane, medrese, çeşme, sebil ve köşklerinde de barok üslubun etkileri görülür. Nuruosmaniye Camisi ile birlikte yapılan 1755 tarihli Nurullah Sultan Türbesi, Mimar Mehmet Tahir Ağa’nın 1771’de yeniden yaptığı Fatih Türbesi, 1789 tarihli Hamidiye Türbesi, Eyüp’te 1792’ye ait Mihrişah Sultan Türbesi, mezar anıtları alanında gösterilebilecek önemli örneklerdir. Ayrıca Laleli’de Ragıp Paşa Kütüphanesi, Vefa’da 1741 tarihli Atıf Efendi Kütüphanesi, Gülhane’de 1777’de yapılan Hamidiye İmareti ve Mektebi, Dolmabahçe’de 1740 tarihli Mehmet Emir Ağa Sebili, Maçka’da 1748 tarihli I. Mahmut Sebili, Fındıklı’da 1755 tarihli Zevki Kadın Sebili ve daha birçok yapıda barok-rokoko özellikleri görülür. İstanbul dışında da barok etkisinde çok sayıda mimarlık eserlerine rastlanır. En çok dikkati çekenler Aydın’da 1756 tarihli Cihanoğlu Camisi ile Cincin Köyü ‘ndeki Cincin Köyü Cihanoğlu Camisi, Gülşehir’de 1779 tarihli Karavezir Camisi, Yozgat’ta 1779 tarihli Çapanoğlu Camisi, İzmir’de 1812 tarihli Kemer altı Camisi, Söke’de 1812 tarihli İlyas Ağa Camisi gibi yapılardır.

Advertisement

Leave A Reply