Türkiye’de Üniversitenin Tarihi

0
Advertisement

Türkiye’de üniversitelerin tarihi ile ilgili bilgilerin yer aldığı sayfamız. İlk ne zaman ülkemizde üniversite kurulum çalışmaları başlamış ve günümüze kadar nasıl gelişim göstermiştir.

İstanbul Üniversitesi

Ülkemizdeki Batılılaşma hareketinin büyük önderlerinden II. Sultan Mahmut, birçok Batı kurumlarını yurdumuza getirirken, yüksek öğretim kurumlarını da unutmamış, daha çok, ordu ihtiyaçlarını karşılamak amacı ile, Tıbbiye, Harbiye ve Bahriye okullarını açmıştır.

Tıbbiye Okulu, 14 mart 1827 tarihinde öğretime açılmıştır. Bu tarihi Türkiye’de modern alandaki üniversitenin başlangıcı sayabiliriz.

Sultan Abdülmecit, Dar-ül-Fünun için, Ayasofya civarında büyük bir bina inşasına başlatmış, fakat saltanatı boyunca bu binanın bitirilmesi mümkün olamamıştır. Yüzlerce odası, salonları, kütüphanesi, lâboratuvarları olan bu büyük bina, Sultan Abdülâziz devrinde tamamlanabilmiş ve 13 ocak 1863 günü, büyük törenlerle «Dar-ul-Fünun-u Osmanî» adıyla açılmıştır. Fakat müessesenin, ne öğrencisi, ne öğretim üyeleri, ne de gerekli kitapları vardı. Fonksiyonunu yapamayan kurum, iki yıl sonra Çemberlitaş civarında bir konağa nakledilmiş, bir yangın sonucunda tamamen ortadan kalkmıştır.

Bir müddet sonra Maarif Nazırı Saffet Paşanın himmetiyle, Sultan Mahmut Türbesi’nin karşı köşesinde inşa edilen binada, 20 şubat 1870 tarihinde yeniden açıldı. Bu defa, Dar-ül-Fünun’un göz alıcı programı vardı, ancak medrese talebelerinden devşirilen öğrencileri, yüksek öğretime o kadar hazırlıksızdılar ki, içlerinden bazıları lâyıkiyle yazı yazmasını bile bilmiyordu. Öğretim üyelerinden Cemalettin Efendi derslerinden birinde din ve felsefe arasında bir mukayese yapmış, bu yüzden hükümet, Dar-ül-Fünun’u kapatmıştır.

Türkiye’de gerçek anlamı ile yüksek öğretim, Mülkiye Mektebi’nin (Siyasal Bilgiler Fakültesi’nin), 1 aralık 1877 tarihinde yüksek okul haline getirilmesiyle başlamıştır. 1900 yılında, Mülkiye’nin çatısı altında, Dar-ül-Fünun’un İlahiyat, Edebiyat, Riyaziyat (Matematik), Tabakat (Jeoloji) şubeleri (fakülteleri) açılmıştır. 1910 yılında, Maarif Nazırı Emrullah Efendi, Dar-ül-Fünun’da bazı ıslahat yapmıştır.

Advertisement

Birinci Dünya Savaşı sırasında, Almanya’ dan ve Avustürya – Macaristan’dan getirtilen profesörlerle Dar-ül-Fünun’un öğretim kadrosu kuvvetlendirilmiş, yeni ders araçları alınmış, teşkilâtı düzeltilmiş ve geliştirilmiştir. Gene bu devrede, İnas (kızlar) Dar-ül-Fünunu açılmıştır.

Mütareke devresinde Dar-ül-Fünun öğrencileri millî hareketi desteklemişler, aykırı düşünen öğretim üyelerine karşı ayaklanmışlar ve gösteriler yapmışlardır. Hükümet bu yüzden, Dar-ül-Fünunu aylarca kapalı tutmuştur. Bu tarihlerde Kızlar Dar-ül-Fünunu ile birleştirilen asıl Dar-ül-Fünun, şimdiki Fen ve Edebiyat Fakülteleri binalarının bulunduğu yerdeki Zeynep Kâmil Konağı’ndaydı ve «İstanbul Dar-ül-Fünunu» adını taşıyordu. Maarif Nazırı Ali Kemal tarafından başlanıp Maarif Nazırı Sait bey tarafından yürütülen teşkilâtlanma çalışmaları sonucunda, öğretim üyeleri «muallim» ve «müderris» unvanları ile derecelendirilmişlerdir. Müesseseye 1919 yılında ilmî muhtariyet ve 1922 yılında da idari muhtariyet verilmiştir. Türkiye’nin yegâne üniversitesi olan İstanbul Dar-ül-Fünunu; Tıp, Hukuk ve Fen Fakültelerinden meydana geliyordu.

Cumhuriyetin, ilk on yılında, Dar-ül-Fünun, kendisinden beklenen varlığı ve hizmeti gereği gibi gösteremediğinden, 1933 yılında kaldırılmış, yerine, 2252 sayılı kanunla, Millî Eğitim Bakanlığı’na bağlı, muhtarlığı ve tüzel kişiliği olmayan «İstanbul Üniversitesi» kurulmuştur.

İstanbul Üniversitesi, memleketin yüksek öğrenim görmüş kişilere duyulan ihtiyacını karşılayamadığından, Ankara’da muhtelif tarihlerde, Hukuk (1927), Dil ve Tarih-Coğrafya (1935), Fen (1943), Tıp (1945) Fakülteleri kurulmuştur. Öte yandan İstanbul’daki Yüksek Mühendis Okulu, İstanbul Teknik Üniversitesi adı ile teşkilatlandırılmıştır.


Leave A Reply