Türkiye’de Yerleşme Şekilleri Konu Anlatımı

0
Advertisement

Türkiye’de yerleşme şekilleri konusu ile ilgili olarak detaylı ve genel konu anlatımının yer aldığı yazımız.

Nüfusumuz, köy altı yerleşmelerden büyük şehirlere kadar uzanan değişik yerleşme merkezlerinde yaşamaktadır. Bu yerleşme birimleri

• Nüfus miktarı,

• Ekonomik faaliyetler

• Fizikî ortam

bakımından kendilerine has özellikler taşırlar.

Advertisement

Bunlar dikkate alınarak yerleşme birimleri iki ana yaşayış biçimine ayrılmıştır : Kır yerleşmeleri, şehirler. Bu yerleşme birimleri “kırsal” ya da “kentsel” dediğimiz yaşayış biçimine göre şekillenmiştir.

KIR YERLEŞMELERİ

“Kır” kelimesinin sözlük anlamı, “şehir ve kasabaların dışında kalan, çoğu boş ve geniş yer” demektir. Buna göre “kır” kavramı, “köy”ü de kapsamaktadır. Ancak, kır yerleşmesi denildiğinde aklımıza sadece köy gelmemelidir. Henüz köy olamamış yerleşmelerle; şehir olamamış kasabalar da kır yerleşmelerinin, kapsamına girer.

Kır yerleşmeleri ya dağınık ya da toplu haldedir.

Dağınık yerleşmede evler tek tek ya da birkaç evlik kümeler halindedir. Evler arasında bahçeler ve tarlalar yer alır.

Toplu yerleşmede ise evler bir aradadır.

Advertisement

Yerleşmenin toplu ya da dagmık olması, yerşekilleri, iklim, toprak özellikleri, su kaynakları, ekonomik faaliyetler ve kültür özellikleri başta olmak üzere birçok faktörün sonucudur.

Yerleşme düzeni üzerindeki en büyük etki,

• su kaynakları

• yer şekilleri ve

• sosyal faktörlerdir.

A – KÖY ALTI YERLEŞMELERİ

Kır yerleşmesinde esas ünitenin köy olduğunu düşünürsek; köyden daha küçük (henüz köy olamamış) yerleşim birimlerini köy altı yerleşmeleri olarak kabul etmemiz gerekir. Türkiye’de köy altı yerleşmelerinin sayısı köylerin sayısı kadardır. Bu da bize köy altı yerleşmelerinin çok yaygın olduğunu göstermektedir.

Köy altı yerleşmelerinin başlıca tipleri şunlardır ;

– Tek ev ve eklentileri

– Yerleşme grubu

– Mahalle

Advertisement

Tek ev ve eklentisi, köy altı yerleşme biçimlerinin en basiti ve çoğu zaman bir yerdeki yerleşmenin başlangıcıdır. Bu nedenle tek ev ve eklentisine yerleşim çekirdeği de denir. Bu yerleşme tipini ailenin barınacağı bir ev ile ekonomik faaliyetlerin yürütüleceği binalar karakterize eder.

Ülkemizde Karadeniz ve Akdeniz bölgeleri başta olmak üzere hemen her bölgede, tek ev ve eklentisine rastlanır.

Tek ev ve eklentilerinden oluşan yerleşim birimlerinin ortaya çıkmasında başlıca etkenler

1. Kıyı bölgelerinde (başta Karadeniz Bölgesi olmak üzere) gelişmekte olan bahçe tarımı, yerleşme çekirdeklerinin ortaya çıkmasına ve artmasına neden olmuştur.

2. Geçim alanının artan nüfusu besleye-memesi karşısında yeni aile fertleri, yeni alanlara giderek ovalara yerleşmek zorunda kalmışlardır.

3. Kırsal kesimde, baba ocağından uzakta, bağımsız yaşama isteği (pederşahi aile yapısından uzaklaşma isteği)

4. Akrabalar arası huzursuzluk ve geçimsizlikler, kan davaları vb. nedenlerle kolay yerlere yerleşme eğilimi göstermişlerdir.

5. Hayvancılık ekonomisinin geçerli olduğu yerlerde de aileler, meralarının içinde sürüleri ile birlikte kalmayı yeğlemektedirler.

6. Devlete ait topraklarla orman alanlarının topraksız ailelerce işgal edilmesi,

Yurdumuzda tek ev ve eklentilerinin sayıca en az olduğu bölge, İç Anadolu’dur. Su azlığı nedeniyle bu bölgemizde evler bir aradadır ve su kaynaklarının yanındadır.

Köy altı yerleşme biçimlerinin ikincisi, yerleşme grubu dur.

Advertisement

Bu yerleşme tipi, çoğu zaman tek ev ve eklentisinin büyümesi sonucu oluşmuştur. Kimi zaman da birkaç ailenin birlikte göç edip boş bir yeri mesken alanı seçmesi bu tip yerleşmelerin ortaya çıkmasına neden olmuştur.

Köy altı yerleşme biçimleri içinde en önemlisi ve en karakteristik olanı mahalledir. Çünkü mahalle, köy altı yerleşme biçimlerinin son basamağıdır. Mahalle, kendisinden küçük yerleşme birimlerinden oluşur. Onları organize eder ve bünyesinde toplar.

Türkiye’de Köy Altı Yerleşmeleri

Köy altı yerleşmelere yurdumuzun her yerinde rastlanabilir. Ancak bu yerleşme tiplerine yurdumuzun değişik yerlerinde değişik isimler verilmiştir. (Çiftlik, kom, oba, mez-raa, divan, yayla, vb.) Aynı fonksiyonu gören yerleşme birimlerinin değişik bölgelerde farklı adlarla anıldığı da olur.

Çiftlik

Başta Trakya olmak üzere Batı Anadolu, Akdeniz ve İç Anadolu bölgelerinde yaygın olarak bulunan köy altı yerleşmelerinden biri çiftliktir. Çiftlik, geniş bir toprak mülkiyeti içinde oluşmuş küçük bir yerleşme biçimidir. Çiftliklerin bazılarında sadece hayvancılık, bazılarında sadece tarımsal üretim yapılır. Kimi çiftliklerde ise hayvancılıkla birlikte tarımsal üretim de gerçekleştirilir. Marmara, Ege ve Akdeniz bölgelerinde daha çok tarımsal üretime yönelik çiftlikler vardır.

Mezraa

Dogu ve Güneydoğu Anadolu’da rastlanan tipik bir köy altı yerleşme şekli mezraadır. Mezraalarda hayvancılığın yanı sıra tarla bitkileri de yetiştirilmektedir.

Kom

Kom, Dogu Anadolu’ya özgü bir yerleşme biçimidir. Genellikle hayvan beslemeye yönelik bir yerleşme olan kom, varlıklı kişilerin mülküdür.

Oba

Advertisement

Dogu Karadeniz Bölümü’nden başlayıp Ege, Güney Marmara, Batı Toroslar ile Güneydoğu Toroslara kadar yaygın olan bir yerleşme biçimi de Obadır. Obalar, esas olarak hayvan yetiştirmeye dayalı bir yerleşme biçimidir.

Divan

Çok eski yerleşme birimlerinden biri olan divan, Samsun-Bolu-Istanbul üçgeni içindeki alanda görülen ve mahalle yapısında olan bir yerleşme biçimidir. Zamanla önemli değişikliğe uğramış olan divan yerleşmelerinde; tahıl tarımı başta olmak üzere tarla ürünlerinin üretimi ön plâna geçmiştir.

Yayla

Yayla; yurdumuzda en yaygın ve en önemli köy altı yerleşme biçimidir.

Diğerleri

Damlar genellikle, bag evlerinin daha gelişkin türleridir. Bağlar içinde yapılmış olan ve ancak bag mevsimi kullanılan bağ evleri ile damlar arasındaki fark şudur : Damlar bağcılıkla birlikte tarım ve hayvancı-
lık faaliyetlerinin yürütüldüğü alanlarda kurulur.

Ağıllar ise, özellikle küçük baş hayvanların barınaklarıdır.

Değirmenler, dalyanlar, taş ve maden ocakları, demir ve kara yolları boyunca yer alan otel, motel, lokanta ve akaryakıt istasyonları da köy altı yerleşmeler arasında sayılabilir.

B – KÖYLER

Köy, her şeyden önce tarım ekonomisi temeline dayanan bir yerleşme biçimidir.

Advertisement

Köy halkının geçim kaynağı tarla ürünleri, bag ve bahçecilik ile meyvecilik ve hayvancılıktır. Kapalılık ve az nüfusluluk köy yerleşmelerinin diğer özelliklerindendir.

Yurdumuzda, Köy Kanunu’na göre köy, nüfusu 2000’den az nüfuslu yerleşmeler olarak tanımlanmıştır. Aynı zamanda köy, yurdumuzda en küçük yönetim birimidir.

Yurdumuzda 35 bini aşkın köy vardır ve nüfusumuzun yarısına yakını köylerde oturmaktadır.

Köylerimizin yaklaşık üçte ikisi, toplu köy tipindedir. Iç Anadolu, Marmara ve Ege bölgelerindeki köyler çoğunlukla bu tiptendir. Dağınık köylerimiz daha çok Karadeniz, Akdeniz ve Dogu Anadolu’nun bazı kesimlerinde yaygındır.

• Halkın daha çok hayvancılıkla geçinmesi,

• Geçmiş dönemlerdeki salgın hastalıklar,

• Savaşlar,

• İç güvensizlik vb.

nedenlerle köylerimizin çoğu derin vadilere, sarp dağlar ve yaylalar arasındaki düzlüklere kurulmuştur.

Köylerimizin böylesine elverişsiz yerlere kurulması sosyal ve ekonomik gelişmelerini geciktirdiği gibi, halkın doğal âfetlerle sık sık karşı karşıya gelmesine de neden olmaktadır. Bu durum, köylerimize yol, su, elektrik vb. hizmetlerin götürülmesinin de hem zahmetli hem de çok pahalı olmasına yol açmıştır.

Kasabalar

Advertisement

Kır yerleşmeleri içinde yer alan yerleşme birimlerinden biri de kasabalardır. Kasabalar, köyle kent arasında yer alan ve her iki yerleşme biçimine ait bazı özellikleri yapılarında taşıyan yerleşmelerdir.

Kasaba nüfuslarının büyük çoğunluğu tarımla geçinir. Buna karşılık çevresindeki köylerin ticarî mal ve hizmet ihtiyacını karşılamak için ticaret ve zanaatla uğraşan bir kesim vardır.

Kasabalarımızın önemli bir bölümü zamanla gelişerek kentleşmektedir. Ereğli, Aliağa, Dalaman, Seydişehir gibi kasabalarımız sanayi yatırımları ile kısa sürede gelişerek kent haline gelmişlerdir.

Önemli yollar üzerinde ya da kavşaklarda yer alan birçok kasaba da kısa sürede gelişmiştir. Bodrum, Marmaris, Alanya, Manavgat, Çeşme gibi birçok eski kasaba da turizm sayesinde hızla büyümüştür.

ŞEHİRLER

Şehir; başta ticaret, sanayi, yönetim ve eğitim olmak üzere çeşitli görevleri bir araya toplayan; hayat tarzı ve çevresine etkileri bakımından farklı olan büyük yerleşme birimidir.

Yerleşme birimlerinin en büyüğü şehirdir. Şehirler; en başta

• Nüfuslarının çokluğu ve

• Kapladıkları alanın genişliği ile

köy ve kasabalardan ayrılırlar.

Şehirlerde yaşayanlar ve bunların birb» rinden farklı işler yapmaları sonucu şehir, açıkça ayırt edilebilecek farklı bölümlerden meydana gelmektedir.

Advertisement

Şehirlerin ortaya çıkması uygarlık tarihinde çok önemli bir olaydır. Nüfusun belirli merkezlerde toplanması, kültür gelişimini hızlandırmıştır. Tarımın örgütlenmesi sayesinde, birçok buluş gerçekleştirilmiş, ticaret gelişmiş, yeni meslekler ortaya çıkmıştır. Böylece hem üretim büyük ölçüde artmış, hem de ulaşım imkânları gelişmiştir.

• Aşağı Nil vadisindeki geniş alüvyal ovalar,

• Mezopotamya,

• İndus nehrinin meydana getirdiği ovalar

İlk şehirlerin geliştiği alanlardır.

Daha sonra Çin’deki nehir boylarında da şehirler ortaya çıkmıştır.

Bu ilk şehirlerdeki ortak özellik, sulamalı tarımın organizesine dayalı olmalarıdır. Anadolu, şehirlerin ortaya çıktığı ilk yerlerden biridir, ilk çağda Anadolu kıyılarında çok sayıda ticaret şehrinin (koloninin) varlığı bilinmektedir. Romalılar zamanında istanbul dünyanın büyük şehirlerinden biriydi.

Anadolu’daki şehir yerleşmelerinde de yerşekilleri ve coğrafî konumun yanı sıra, tarihî ve ekonomik gelişmelerin etkisi açıkça görülmektedir.

Yeni yolların bulunduğu 15. yüzyılın sonlarına kadar Avrupa ile Asya arasındaki bağlantı Anadolu üzerinden sağlanıyordu. Bu nedenle şehirler önemli ticaret yollarına yönelmiş; bu yolları’kontrol eden sarp yamaç ve doruklar üzerine kurulmuş ve kalelerle korunaklı hale getirilmişti. Bu kentlerin ortak özelliği “korunma kentleri” niteliği taşımalarıdır.

Sözgelimi Karadeniz’de Samsun, Sinop, Trabzon ve Zonguldak; kıyı teraslan üzerinde ansızın yükselen sarp yamaç ve doruklara kurulmuştur. Aynı özelliklere İzmir, Antalya, Anamur, Silifke ve eski Tarsus’ta da rastlanmaktadır.

İç kısımlarda da önemli yollar üzerinde korunma ilkelerine göre kurulmuş pek çok kent vardır: Tokat, Kayseri, Ankara, Bitlis, Muş, Urfa, Kastamonu, Bingöl, Tunceli gibi.

Advertisement

Yollara egemen, sert engebeli yamaçlara ya da yalçın kayaların doruğuna kurulmuş bu kentlerin bir kısmının günümüz şartlarına uyması çok güç olmaktadır.

NÜFUSLARINA GÖRE ŞEHİRLER

Şehir yerleşmelerinin en önemli özelliklerinden birinin nüfus çokluğu olduğunu biliyoruz. Buna göre nüfus miktarları dikkate alınarak şehirler sınıflandırılabilir.

Küçük şehirlerin nüfusları, 10 bin ile 20 bin arasındadır. Bu şehirler Türkiye’nin çeşitli bölgelerinde bulunan ve köylere en yakın sağlık, kültür ve ulaşım merkezleri durumundadır. Çarşısı ve pazarı olan bu tür şehirlerde küçük çapta imalât yapan işyerleri ile tamirhaneler bulunur.

Orta büyüklükteki şehirlerin nüfusları 20 bin ile 100 bin arasındadır. Bu şehirlerde çarşı, pazar, panayır yerleri, çeşitli imalâthaneler bir ya da birkaç fabrika, hastaha-ne, çeşitli okullar, sinema, eczahane vb. kurumlar bulunur. Çoğu ilçe ve il merkezi durumunda olan bu şehirler çevrelerindeki köy, kasaba ve diğer şehirlere türlü dereceden yollarla bağlanmışlardır.

Türkiye’deki şehirli nüfusun dörtte biri, sayıları 200’e yakın olan bu şehirlerde oturmaktadır. Bu gruptaki şehirlerimizin sayısı son yıllarda büyük bir artış göstermiştir.

Orta büyüklükteki şehirlerimizin bir bölümü de hızlı bir gelişme göstererek büyük şehir haline gelmiştir.

Büyük şehirlerin nüfusları 100 bin ile 1 milyon arasındadır. Türkiye’de en hızlı nüfus artışı ve büyüme, bu şehir grubundakilerde gerçekleşmiştir. Şu anda şehirli nüfusumuzun üçte ikisi, sayısı 50’ye yakın bu şehirlerde yaşamaktadır.

Sanayi tesislerinin sayıca artması, ticaretin gelişmesi, tarımın modernleşmesi, ulaşım imkânlarının gelişmesi çok sayıda yeni üniversitenin açılması, turizm vb. nedenlerle bu şehirlerimiz hızlı bir gelişme göstermişlerdir.

Son otuz yıl içinde artan şehirli nüfusun büyük bir bölümü istanbul, Ankara, izmir, Adana, Bursa, Gaziantep ve Konya’da toplanmıştır. Bu şehirlerden her birinin nüfusu bu dönemde yaklaşık iki katma çıkmıştır. Nüfusu yarım milyonu geçen bu yedi büyük kentimizde, kentsel nüfusun yüzde kırkı toplanmış durumdadır.

Advertisement


Leave A Reply