Tütün Zamanı Kitap Özeti Konusu, Yorumlar, İnceleme, Necati Cumalı

1
Advertisement

Necati Cumalı’nın Tütün Zamanı adlı kitabı konusu, karakterleri, yorumlar, özeti ve incelemesi, tanıtımı. Tütün Zamanı kitabı ile ilgili bilgi.

Tütün Zamanı Kitap Özeti

Tütün Zamanı Kitap Özeti – Necati Cumalı

Kitabın Adı:Tütün Zamanı
Kitabın Yazarı:Necati Cumalı

Kitabın Özeti:

Olaylar Ege bölgesinde geçer. Urla halkı toprakla uğraşır. Tarlalara iki yıl tütün, bir yıl buğday ekerek geçinir. Yaz gelince bağlara çıkılır. Tütün tarlalarında çardaklar kurulur.

Ekili tarlanın ortasındaki çardaktan Kavalalı Recep’in güzel kızı Zeliha dışarı çakar. Keçinin ipini kopararak yine kaçtığını görür. Küçük kardeşiyle Kadıovacıklı Ali Onbaşının bostanına kadar giderler. Keçi oradadır. Bostan sahipleri dışarı fırlarlar. Onların da Zeliş’le yaşıt bir oğulları vardır: Cemal. Karı koca Zeliş’e alıcı gözüyle bakarlar. Bu arada kızla oğlan da göz göze gelirler, birbirlerinden hoşlanırlar. Birbirlerini geriden geriye sevmeye başlarlar.

Zeliş’in babası Recep tembel yaradılışlıdır. Kahveden çıkmaz. Sık sık Bekir’den borç para alır. Giderek borcu yüz lirayı bulur. Ama şimdilik ödeyecek durumda değildir. Bunu bilen Bekir Zeliş’i ister. Recep kabul eder. Tütünler kalkınca düğün yapılacaktır. Ne var ki Zeliş Bekir’den hoşlanmaz. Bekir evlerine gelince, yanına çıkmaz. Evlenmek şöyle dursun, onun yüzünü bile görmek istemez. Bundan ötürü, Bekir kızın gönülsüz olduğunu sezer. Daha çok borç para vererek Recep’i iyice bağlamak ister.

Advertisement

Öte yandan, Zeliş’le Cemal fırsatlar yaratarak birbirlerini görürler. Sık sık mektuplaşırlar. Köy delikanlılarından Yaşar da kızın peşindedir, ama bir türlü yüz bulamaz, hatta hakarete uğrar. Yaşar buna içerler, öç almağa karar verir.

Tütün işlerini kotaran komşular mehtapta bir eğlence düzenlerler. Ay batınca Cemal’le Zeliş ilk kez bir ağaç altında sevişirler. Bu da onları birbirlerine daha çok yaklaştırır.

Yaşar’ın Kötülükleri

Yaşar, Zeliş’ten büsbütün umudu kesince bir dedikodu çıkarır: Güya Cemal Zeliş’i kaçıracaktır. Yaşar gidip bu konuda Bekir’i de doldurur. Bekir’in etekleri tutuşur: Hem kız, hem paralar gidecektir. Hemen Urla’ya uzanır. Adı kirli işlere karışan ve geçimini bu yolda sağlayan Kör Fehmi’yi bulur, durumu anlatır. Birlikte bir plan yaparlar: Recep’in ailesi tütün bitiminde Urla’ya dönerken yolu kesecek ve kızı kaçıracaklardır. O gün gelir. Recep küçük kızı Rabiye ile önden gider. Kız yol kavşağında Bekir’le Fehmi’yi görünce işi anlar. Arkada kalarak babasını atlatır. Geri dönerek ablasını uyarır. Hemen kaçmasını söyler.

Zeliş koşa koşa Cemal’in çalıştığı tarlaya varır. Durumu anlatır. Cemal onu elinden tutar, tepelere doğru koşarlar, Fehmi ile Bekir peşlerine düşerlerse de bulamazlar.

İki sevgili günlerce dağ taş dolaşırlar. Bostanlardan domates, salatalık toplayarak karınlarını doyururlar. Sonunda zeytinliklere giderek ırgatlığa başlarlar. Fakat çabuk tanınırlar. Üstelik, jandarmalar da gelmekte gecikmez. İkisini de yakalayıp götürürler. Çünkü Zeliş’in babası ile Bekir şikayetçi olmuşlardır. Yargılama başlar. Zeliş, Cemal’in bir suçu olmadığını, sevdiği için ona kaçtığını, kimsenin kendisine yardım etmediğini söyler. Yargıç’a yalvarır, «bizi birbirimizden ayırmayın» der. Davranışları ve konuşmaları kalabalığı etkiler. Dinleyiciler iki sevgilinin evlendirilmesinden yanadır. Fakat yasalara göre kızın on sekiz yaşına girmesi gerekmektedir. Zeliş’in ise daha üç ayı vardır. Karar verilir. Cemal altı aya hüküm giyer.

Jandarmalar Cemal’i hapisaneye götürürler. Zeliş parmaklıklara sarılarak oradan ayrılmaz. «Cemal nerdeyse ben de ordayım, kimsem yok benim» der. Babası için «benim ölümü Bekir’e versin» diye bağırır. Halk araya girer. Recep’e çıkışır. Sonunda onun da, Bekir’in de gönlü olur. Davadan vaz geçilir. Ertesi gün Zeliş’le Cemal nikahlanırlar. Akrabalarıyla vedalaşarak otobüse binerler. İzmir’e tütün işinde çalışmaya giderler,

Advertisement

Kitap Hakkında Yorumlar ve Yargı

«Uzun yıllar her duyguya, her olaya şiir ya da hikaye biçiminde bakmaya alışmış olan Cumalı, romanda da bu davranıştan birden kurtulamamış. İşe başladığı zaman konusunu çabuk sonuçlandırmaktan, romana yakıştırdığı büyüklüğe ermeden olayı bitirivermekten korkmuş. Onun için ilk sayfalarda en küçük eylemin, en değersiz davranışların tasvirleri dolu. Gerçi çevreyi, kişileri tanıtmaya yarıyan tasvirler, roman için alışılmış bir giriş bölümüdür. Ama bu dilekle yapıldığı zaman daha genel; daha soyut bir tutumla ele almması gerekir. Giriş’de ne kadar kesin genellemelere gitmişse, romanda o kadar gereksiz ayrıntılar üstünde durmuş. Son yıllarda alıp yürüyen köy romanına, Cumalı da bir kasaba romanıyla karşı çıkıyor.Kitapta en çok hoşuma giden şey; dili ile, kişilerini okuyucuya alıştırma, sevdirme yetisi oldu.» (Rauf Mutluay).


1 Yorum

Leave A Reply