Üst İle İlgili Deyimler ve Anlamları Açıklamaları, İçinde Üst Geçen Deyim

0
Advertisement

İçinde ve anlamında Üst kelimesi geçen deyimler nelerdir, anlamları. Üst hakkında, ile ilgili deyimler ve açıklamaları.

Üst İle İlgili Deyimler

Üst İle İlgili Deyimler ve Anlamları

  • *** “aksiliği üstünde (olmak)”
    olumsuz davranış içerisinde (olmak)
  • *** “al kiraz üstüne kar yağmış”
    düşünülmeyen, beklenilmeyen şeylerin de olabileceğini anlatan bir söz.
  • *** ” alt alta üst üste”
    birbirleriyle itişir kakışır durumda
  • *** “altı alay üstü kalay”
    içi, dışı gibi özenilmiş olmayan şeyler için söylenen bir söz.
  • *** ” altı kaval, üstü şişhane (şeşhane)”
    giysilerini birbirine uygun düşüremeyen, yakıştıramayanlar için söylenen bir söz.
  • *** “altından girip üstünden çıkmak”
    1) malı, parayı düşüncesizce harcayıp tüketmek
    2) ne yapıp edip istediğini yaptırmak;
    3) halletmek;
    4) karıştırmak.
  • *** “altını üstüne getirmek”
    1) bir şey bulmak için aramadık yer bırakmamak;
    2) söz veya tutumuyla çevreyi birbirine düşürmek, karmakarışık etmek
  • *** “altta yok üstte yok”
    yoksul, fakir.
  • *** “ayak üstünde olmak”
    1) dinç olmak, canlı olmak
    2) iş görür durumda olmak.
  • *** “ayakları üstünde durmak”
    başkasının yardımına ihtiyaç duymadan güçlü bir biçimde sorunları çözebilecek durumda olmak.
  • *** “baş üstünde tutmak”
    büyük bir saygı ve ilgi ile karşılanır veya ağırlanır
  • *** ” baş üstünde yeri var”
    1) her zaman iyi karşılanmak, ağırlanmak
    2) bir düşünce veya davranışı uygun bulmak.
*** “başım gözüm üstüne”
belirtilen istekleri içtenlikle yapmayı kabul etmeyi anlatan bir söz.
  • *** “bir ayak üstünde bin yalan söylemek”
    çok kısa sürede pek çok yalan söylemek
  • *** “bir ayak üstünde kırk yalanın belini bükmek”
    çok kısa sürede pek çok yalan söylemek
  • *** ” (bir iş) kâğıt üzerinde (üstünde) kalmak”
    1) yapılması düşünülmüş olduğu hâlde yapılmamak;
    2) kararı bağlandığı hâlde uygulanmamak.
  • *** ” üstüne üstüne gitmek”
    çekinmeden sonucu tehlikeli olabilecek bir şeyle uğraşmak, yılmamak.
  • *** “üstüne toz kondurmamak”
    bir şeyin veya kimsenin kusurlu olabileceğini kabul etmemek.
  • *** “üstüne bir bardak (soğuk) su içmek”
    o işten umudunu kesmek, o işin olacağına inanmamak, o işten vazgeçmek.
  • *** “üstüne gelmek”
    bir şey yapılırken veya konuşulurken çıkagelmek.
  • *** “üstüne kapanmak”
    belli bir işi aralıksız bir biçimde yapmak.
  • *** “üstüne yatmak”
    hakkı yokken bir şeyi kendine mal etmek, bir şeyi alıp vermemek
  • *** ” birbiri üstüne gelmek”
    arka arkaya meydana gelmek, ara vermeden olmak.
  • *** “gözünün üstünde kaşın var dememek”
    birinin her davranışını hoş görmek.
  • *** “el üstünde tutmak”
    bir kimseye çok saygı ve sevgi göstermek
  • *** “üstü başı dökülmek”
    giyecekleri çok eski olmak
  • *** “üstünden silindir gibi geçmek”
    perişan etmek, çok yormak.
  • *** “üstüne atmak”
    bir suçu birine yüklemek.
  • *** “üstüne başına etmek”
    ağır bir biçimde sövmek.
  • *** “üstüne gül koklamamak”
    sevdiği birinden başkasını sevmemek.
  • *** “üstüne güneş doğmamak”
    güneş doğmadan önce kalkmak.
  • *** “üstüne kalmak”
    güçlükler birinin omuzlarına yüklenmek
  • *** “üstüne sevmek”
    birini severken bir başkasını daha sevmek
  • *** “üstüne varmak”
    1) bir şey yapmasını baskı yaparak istemek
    2) saldırmak;
    3) kadın evli bir erkekle evlenmek.
  • *** “üstüne vazife olmamak”
    görevi olmamak, o görev kendini ilgilendirmemek
  • *** “üstüne yıkılmak”
    yamanmak
  • *** “üstüne yürümek”
    korkutmak, yıldırmak amacıyla saldıracakmış gibi yapmak
  • *** “üstüne yüklenmek”
    1) saldırmak;
    2) mec. ısrar etmek.
  • *** “buz üstüne yazı yazmak”
    1) süresi, etkisi çok az olacak bir iş yapmak;
    2) bir kimseye etki yapmayan sözler söylemek.
  • *** ” can baş üstüne”
    istenilen şeyin büyük bir memnunlukla yapılacağını anlatan bir söz.
*** ” diken üstünde oturmak”
bir yerde tedirginlik duymak
  • *** ” dört ayak üstüne düşmek”
    1) tehlikeli bir durumdan zarar görmeden kurtulmak;
    2) işi rast gitmek
  • *** “dört üstü, murat üstü”
    işi her zaman yolunda olanlar için söylenen bir söz.
  • *** “düğüm üstüne düğüm vurmak”
    parasını pintilik ederek saklamak.
  • *** ” el el üstünde oturmak”
    herhangi bir iş yapmadan boş oturmak
  • *** “esmayı üstüne sıçratmak”
    davranışlarıyla belayı üstüne çekmek.
  • *** “gözünü üstünden ayırmamak”
    sürekli denetim altında bulundurmak
  • *** “istim üstünde olmak”
    1) buharla işleyen araçlar kalkmaya hazır duruma gelmek
    2) mec. hemen gidecek durumda bulunmak.
  • *** “kendi üstüne yormak”
    alınmak
  • *** “kuru hasır (kilim) üstünde kalmak”
    aç, parasız, evsiz kalmak.
  • *** “ne altını bırakmak ne üstünü”
    bir şeyin veya yerin her tarafını karıştırmak, dolaşmak vb
  • *** “paranın üstü”
    satın alınan şeyin tutarından artan para.
  • *** “şimşekleri üstüne çekmek”
    sert eleştirilere hedef olmak.
  • *** “tam üstüne basmak”
    1) kesin olarak belirlemek
    2) doğru olanı, benzerini, istenileni bulmak.
  • *** “taş taş üstünde bırakmamak”
    baştan başa yıkıp yerle bir etmek
*** ” tepesi üstü”
başı yere gelmek üzere, tepetakla.
  • *** “tetik üstünde beklemek”
    hazır, dikkatli, uyanık bulunmak, tetikte olmak
  • *** “üste çıkmak”
    1) suçlu olduğu hâlde karşısındakini suçlamak;
    2) zeytinyağı gibi üste çıkmak.
  • *** “üste vermek”
    fazladan vermek, ödemek.
  • *** “üstten bakmak”
    kibirli, gururlu bir biçimde.
  • *** ” üstü kalsın”
    hesaptan artakalan az miktardaki paranın alınmaması, bahşiş olarak bırakılması sırasında söylenen bir söz.
  • *** ” üstünde hakkı olmak”
    birinde emeği, iyiliği, hakkı bulunmak
  • *** “üstünden akmak”
    bir durumu çok belli olmak.
  • *** “üstüne fenalık gelmek”
    aşırı derecede sıkılmak, pek bunalmak
  • *** “üstüne geçirmek”
    1) bir malın tapusunu kendi adına yazdırmak;
    2) evlat edinmek.
  • *** ” (üstüne) kalem çekmek”
    gereksiz olduğunu belirtmek için üstünü çizmek.
  • *** “üstüne kuş kondurmak”
    olağanüstü, o ana kadar görülmemiş bir şey yapmak
*** “üstüne olmamak”
daha üstü, iyisi bulunmamak
  • *** “üstüne perde çekmek”
    daha üstü, iyisi bulunmamak
  • *** “üstüne ölü toprağı serpilmiş gibi”
    1) tembel, uyuşuk, cansız, miskin;
    2) çok derin bir biçimde.
  • *** “üstüne oturmak”
    hakkı yokken bir şeyi kendisine mal etmek
  • *** “üstüne titremek”
    bir şeye veya kimseye sevgi, özen göstermek
  • *** “üstüne tuz biber ekmek”
    üzüntüyü, kusuru artıracak durum yaratmak.
  • *** “üstüne yaptırmak”
    bir malın tapusunu kendi adına yazdırmak
  • *** “üstüne yok”
    bundan daha iyisi olamaz, hepsinden iyisi bu
  • *** “zeytinyağı gibi üste çıkmak”
    bir sorunda haksız olduğunu kabul etmemek, ustalıkla kendini haklı çıkarmaya çalışmak.

“Altını Üstüne Getirmek”

1) bir şey bulmak için aramadık yer bırakmamak;
2) söz veya tutumuyla çevreyi birbirine düşürmek, karmakarışık etmek

Altını Üstüne Getirmek Anlamı – İle İlgili Cümleler

  • ***Çoraplarını ararken bavulun altını üstüne getirmiş.
  • ***Bizim ufaklık bir saat içinde, evin altını üstüne getirmişti.
  • ***Dolabımın altını üstüne getirdim ama aradığım belgeleri bulamadım.
  • ***Bu gösterdiğin resimler midemi altını üstüne getirdi.
  • ***Bizim kız evde parti vermiş, arkadaşları ile evin altını üstüne getirmişler.
  • ***Binanın elektrik bağlantısı firma yapmayınca ortalığın altını üstüne getirdiler.
  • ***Düşen küpemi bulmak için arabanın altını üstüne getirdim.
  • ***Bavulun altını üstüne getirmeden bana ne aradığını söyle de ben bulayım.
  • ***Ortadoğu’daki son olaylar döviz piyasasına altını üstüne getirdi.
  • ***Karısı bir günlüğüne annesinde kalınca, adam evin altını üstüne getirmiş.
  • ***Çorabını ararken çekmecelerin, dolabın, her yerin altını üstüne getirmiş.
  • ***Birbirleri hakkında konuşulanları açıklayınca ilişkilerin altını üstüne getirdi.
  • ***Bütün evin altını üstüne getirdim yine de aradığım dosyayı bulamadım.


Leave A Reply