Y Harfi İle Başlayan Eş Anlamlı Kelimeler, Anlamları, Eş Anlamlılar Sözlüğü

0
Advertisement

Y harfi, Türkçede bulunan Y harfi ile başlayan eş anlamlı sözcükler, kelimeler listesi ve anlamları. Y Harfi İle Başlayan Eş Anlamlı Kelimeler

Y Harfi İle Başlayan Eş Anlamlı Kelimeler

Kaynak: pngegg.com

Y Harfi İle Başlayan Eş Anlamlı Kelimeler

  • yaban: vahşi. 2. yabancı. 3.ıssız kır.
  • yabancı: 1. bilinmeyen, tanınmayan. 2. ecnebi,
  • yabani: 1. vahşi. 2. ürkek, çekingen, sıkılgan,
  • yabansı: garip, acayip,
  • yabansımak: tuhaf bulmak,
  • yad: yabancı,
  • yâd: anma.
  • ya da: yahut, veya.
  • yad el: gurbet,
  • yadsımak: inkâr etmek,
  • yağı: düşman,
  • yağız: esmer.
  • yağlık: çevre, büyük mendil,
  • yağma: talan,
  • yağmur: rahmet,
  • yağmurkuşağı: gökkuşağı,
  • yahşi: iyi, güzel.
  • Yahudi: Musevi,
  • yahut: ya da, veya.
  • yaka: 1. giysilerin boyun kısmı. 2. kıyı, sahil.
  • yakarış: dua, niyaz,
  • yakarmak: 1. yalvarmak. 2.niyaz. 3. tazarru,
  • yakın: 1. beri. 2. yakın taraf. 3. aralarında az mesafe olan.
  • yakınma: şikâyet,
  • yakışık: uygunluk, yaraşma,
yakışıklı: güzel,
  • yakışıksız: münasebetsiz,
  • yakinen: 1. iyice. 2. sağlam olarak.
  • yaklaşık: takribi, aşağı yukarı.
  • yalabık: 1. parlak. 2. parıltı, yalan uydurma: palavra,
  • yalancıdolma: zeytinyağlı dolma.
  • yalandan: düzmece, üstünkörü.
  • yalanlamak: tekzip etmek,
  • yalap yalap: parıl parıl,
  • yalaz: alev.
  • yalçın: düz, çıplak, sarp.
  • yaldızlı: aldatıcı.
  • yalın: sade, çıplak, gösterişsiz.
  • yallah: haydi, yürü, git.
  • yalnız: ancak, sadece.
  • Yalvaç: Resul, Peygamber,
  • yamaç: 1. yan. 2. bayır,
  • yamukluk: eğiklik,
  • yan: yön, taraf,
  • yanardağ: volkan,
  • yandan: profilden,
  • yandaş: taraftar,
  • yandaşlık: taraftarlık,
  • yanık: dokunaklı,
  • yanılgı: hata.
  • yanılmak: hata etmek, kusur etmek,
  • yanıt: cevap,
  • yanıt olarak: cevaben,
  • yankı: akis, aksiseda,
  • yanlış: hata.
  • yansımak: aksetmek,
  • yansız: tarafsız, bitaraf,
  • yapayalnız: tekbaşına.
  • yapı: 1. bina, inşaat. 2. bünye,
  • yapım: 1. inşaat. 2. imal.
  • yapımcı: prodüktör, yapıt: eser.
  • yapmacık: sahte, düzme,
  • yar: uçurum.
  • yâr: sevgili, dost.
Yaradan: Tanrı,
  • yaradılış: mizaç, fıtrat,
  • yaradılıştan: doğuştan,
  • yarar: çıkar, fayda, menfaat,
  • yaraşmak: yakışmak,
  • yaratık: mahluk, canlı,
  • yardımcı: asistan, muavin,
  • yardımsever: hayırsever,
  • yâren: arkadaş,
  • yargı: hüküm, karar,
  • yargıç: hakim,
  • yarımyamalak: gelişigüzel,
  • yarış: 1. müsabaka. 2. rekabet.
  • yas: matem, üzüntü,
  • yasa: kanun, kural,
  • yasal: kanuni,
  • yasallaşmak: kanunlaşmak,
  • yaslamak: dayamak,
  • yaslanmak: dayanmak,
  • yaş: rutubetli, ıslak,
  • yaşam: hayat, ömür.
  • yaşam boyu: müebbet,
  • yaşıt: akran,
  • yaşlı: ihtiyar, kart.
  • yaşlık: ıslaklık,
  • yatır: evliya.
  • yatırım: mevduat, plasman.
  • yatışmak: dinmek,
  • yatıştırmak: bastırmak, teskin etmek,
  • yavan: 1. katıksız. 2. yağsız,
  • yavaşça: usulca,
  • yavuklu: sözlü, nişanlı,
  • yavuz: sert, yaman,
  • yayan: yürüyerek,
  • yayın: neşriyat,
  • yaylak: otlak.
  • yaymak: 1. sermek. 2. duyurmak. 3. otlatmak,
  • yazar: muharrir,
  • yazgı: kader,
  • yazık: günah,
  • yazılma: kayıt,
  • yazılmak: kaydolmak,
  • yazım: imlâ.
  • yazın: edebiyat,
  • yazışma: haberleşme, muhabere,
  • yazıt: kitabe,
yazlık: sayfiye,
  • yazma: kompozisyon,
  • yazman: kâtip, sekreter,
  • yegâne: biricik, tek.
  • yeğleme: tercih,
  • yeis: umutsuzluk,
  • yek: bir.
  • yeknesak: tekdüze,
  • yekten: 1. birden. 2. durup dururken,
  • yekûn: toplam,
  • yel: rüzgâr,
  • yemin: ant.
  • yemiş: 1. meyve. 2. incir,
  • yenen: galip,
  • yengi: galibiyet, zafer,
  • yeni: taze, körpe, turfanda, gıcır gıcır, çiçeği burnunda.
  • yeniden: tekrar,
  • yenik: mağlup, yenileşme: modernleşme,
  • yenilgi: mağlûbiyet,
  • yenme: galibiyet,
  • yer: mahal, mekân,
  • yerel: mahalli, yergi: hiciv,
  • yerleşim: iskân,
  • yerleştirme: iskân,
  • yerme: hiciv, kınama,
  • yersiz: gereksiz, boşuna,
  • yeryüzü: arz.
  • yetenek: kabiliyet,
  • yeterli: 1. kâfi. 2. ehliyetli,
  • yeterlik: ehliyet,
  • yeti: güç, meleke.
  • yetişim: formasyon,
  • yetiştirme: terbiye,
  • yetki: salâhiyet, hak.
  • yevmiye: gündelik,
  • yığışma: izdiham,
  • yığın: kütle, küme, kitle,
  • yıkık: harap,
  • yıkıntı: enkaz,
  • yıl: sene.
  • yıldırımlık: paratoner,
yılgı: korku,
  • yıllık: senelik.
  • yıpranmak: eskimek, aşınmak.
  • yiğit: yürekli, cesaretli, delikanlı,
  • yinelemek: tekrarlamak,
  • yitik: kayıp, zayi.
  • yiyecek: azık, gıda.
  • yoğun: 1. kesif. 2. sıkışık, kalabalık. 3. dolu.
  • yoklama: 1. kontrol. 2. araştırma. 3. sınav,
  • yokluk: fakirlik, kıtlık, açlık,
  • yoksul: fakir,
  • yoksulluk: fakirlik,
  • yoksun: mahrum, muhtaç,
  • yokuş: rampa.
  • yol: 1. uzaklık. 2. çare. 3. sistem. 4. yolculuk,
  • yolculuk: gezi, seyahat,
  • yoldaş: arkadaş,
  • yollamak: göndermek,
  • yolsuzluk: suiistimal, usulsüzlük, gayrimeşruluk.
  • yoluyla: 1. yolundan giderek. 2. vasıtasıyla. 3. aracılığıyla. 4. yöntemiyle,
yom: uğur.
  • yordam: 1. çeviklik. 2. çalım. 3. meleke,
  • yorgun: halsiz,
  • yorum: tefsir.
  • yoz: 1. işlenmemiş. 2. dejenere. 3. kaba, bayağı,
  • yön: cihet, istikamet, tar.
  • yönerge: talimat,
  • yönetim: idare, çekip çevirme.
  • yönetme: idare,
  • yöntem: metot, usul, tarz.
  • yöre: civar, çevre, mahal,
  • yöresel: mahalli,
  • yurt: vatan,
  • yurttaş: vatandaş.
  • yüce: yüksek, ulu.
  • yüceltilmiş: yüce, sayın, muhterem.
  • yük: bagaj, kargo, hamule, külfet, ağırlık,
  • yükseklik: irtifa,
  • yükselti: rakım,
  • yükümlü: mükellef.
  • yürek: 1. kalp. 2. cesaret,
  • yürekli: cesaretli, cesur,
  • yüreksiz: cesaretsiz, korkak,
  • yüz: çehre, sima, surat,
  • yüzey: satıh.
  • yüzsüz: utanmaz, sıkılmaz,
  • yüzünden: nedeniyle,
  • yüzyıl: asır.


Yorum yapılmamış

  1. Türker Özpınar on

    yadırgamak, küllenmek
    yakinen, gerçekten, yakşıca
    yakşıca dövmek, tepelemek
    yalpalamak, ırgalanmak
    yanacak, yakıt
    yanlamasına, yanlama
    yapıt, eser
    yaradılıştan, tabiaten
    yardım, kömek
    yarışma, müsabaka
    yasal, kanuni
    yatay, ufki
    yayan, ayakla, piyade
    yazı tahtası, kara tahta
    yekdillik, mutabakat
    yemiş, kavun
    yerel, mahalli
    yetenek, kabiliyet
    yığın, toplu
    yıkıntı, viranelik
    yitmek, yok olmak
    yol, metot, usul
    yolsuzluk, sahtekârlık
    yönetmek, idare etmek
    yumuşak, müsamahakâr
    yük, denk
    yüngül, hafif, üstünkörü
    yüze gülmek, yılışmak

Leave A Reply