Yahya Kemal Beyatlı Edebi Kişiliği, Eserleri, Şiirleri, Edebi Dili, Katkıları

0
Advertisement

Yahya Kemal Beyatlı’nın edebi kişiliği, edebiyat özellikleri nelerdir? Yahya Kemal Beyatlı eserleri, edebi dili ve edebiyatımızdaki yeri.

Yahya Kemal Beyatlı Edebi Kişiliği

Yahya Kemal, çağdaş Türk şiirine kapı aralayan önemli şairlerden oldu. Onun 1930’a kadarki şiirlerinde aşk, doğa ve güzellikler daha sonra yerini, tarih ve felsefeye bıraktı.

Yahya Kemal Beyatlı

Yahya Kemal’in ilk gençliğinde hayranı olduğu Ziya Paşa, Namık Kemal, Bağdatlı Ruhi, Recaizade Ekrem, Abdülhak Hamit, Muallim Naci’nin yerini daha sonraları Tevfik Fikret ile Fransız şiirinden Charles Baudelaire (1821 – 1867), Verlaine, Mallarme aldı. Bir şiiri (Ok) dışında aruzu hiç bırakmadı. Aruzla yazarken de Türkçenin gelişen konuşma dilinden yararlandı, bu dille de unutulmaz güzellikte şiirler yazdı. Ne var ki duyarlık, işlenen konular, seçilen ölçü olarak aruz, Yahya Kemal’i kapının öteki yanında bırakacaktı. (Hikmet Altınkaynak/Çağdaş Türk Şiiri 1. Toroslu Yayınlan, İstanbul 2003, s.63) Şiirlerinde iki kenti çok sevdi, biri doğduğu, çocukluğunun geçtiği Üsküp, öteki yaşadığı, hayranı olduğu İstanbul. Daha çok da İstanbul ömrünü ve şiirlerini doldurdu. Onun için şiir, kendi ifadesiyle bir nağmedir. “Frenklerin kuğu nağmesi dedikleri çok nadir ve halis bir cevherdir. Bu nağmeyi ifade etmek için vezin ve lisan ancak ve ancak bir alettir. Şiirde nefes ve ses iki unsurdur. Mısranın ayakları yerden kopmazsa yahut en hafif bir kulağı bir ses gibi doldurmazsa halis şiir değildir.”

Yakup Kadri Karaosmanoğlu, Gençlik ve Edebiyat Hatıraları (1969) adlı kitabında şunları yazdı: “O da Mallarme gibi yeni bir şiir anlayışı getirmiş ve bunu kendi çevresindeki özel sohbetleriyle yaymaya başlamış bulunuyordu. Yahya Kemal de açmak istediği çığıra Divan edebiyatından kaynaklar arıyordu. Nedim tarzında şiirler yazdığı için kendisine “Harabat şairi” diye sataşan Ziya Gökalp’a verdiği şu cevap, bu görüşümde hiç yanılmadığımı ispat eder:

Ne harabi, ne harabatiyim,
Kökü mazide bir atiyim.

” … Akdeniz’i bütün insani değerlerin eritilip süzüldüğü bir pota telakki edersek, hiç de mübalağaya düşmüş olmayız. İnsani değerler dedik, zaten Yunaniyatın bir adı da Hümanizm, yani İnsaniyat değil midir?

Advertisement

Kendi gibi Üsküp doğumlu olan Yaşar Nabi Nayır, Yahya Kemal’in hemen ölümünün ardından Varlık dergisinde (Kasım 1958) “Büyük Hemşerimin Ardından” başlıklı yazısında şu saptamada bulundu: “Yahya Kemal, bir yandan artık son demlerini yaşayan Divan şiirini taptaze bir hava içinde en yüksek derecesine eriştirirken, bir yandan da Tevfik Fikret’i de, Abdülhak Hamit’i de aşan bir hamle yaparak yeni kuşaklara lirizmin anlamını öğretiyordu. Böylece geleneğin bayrağını elinde tutan şair, ayın zamanda yeniliğin öncüsü oluyordu. Yahya Kemal’in kişiliğindeki bu ikilik ta ölüm döşeğine kadar sürüp gitmiştir.” Yaşar Nabi’nin bu görüşü aradan yıllar geçse de hep paylaşıldı.

Baki Süha Ediboğlu Türk Şiirinden örnekler 1920-1944 adlı seçkisinde (1944) Yahya Kemal’i “Batı sanat kültürü ile Doğu felsefe ve estetiğini en anlayışlı bir terkip içinde ifadelendiren biricik şairimizdir” biçiminde özetledi. Eleştirmen Atilla Özkırımlı da onun, bir başka bileşimin ardında” olduğunu vurgulayıp şöyle değerlendirdi: “Temelde Osmanlıcı ve gelenekçidir. Tarih anlayışı onu Osmanlılıkla Türkçülüğün bileşimine götürür. Mallerme, Vallery gibi Fransız ozanlarına bağlayabileceğimiz sanat anlayışı bu görüşleriyle birleşerek Neo-Klasik bir şiir gerçekleştirmesine yol açar.”

Yahya Kemal Beyatlı

Günümüzden Yahya Kemal’e Bakış

Yahya Kemal’in en kalıcı yanını Sermet Sami Uysal” “Günümüzden Yahya Kemal’e Bakış” yazısında şu sözlerle sonuçlandırdı: “İşte Yahya Kemal, XX. yy’ın başında, onca şiir denemesinden sonra, 600 yıllık Türk şiirinin özünden yararlanarak hiçbir gelip geçici moda akımına kapılmadan ama hepsini de gözden geçirip şiiri için gerekli gördüğü yanlarını özümseyerek, Batılı şiir tekniğinden de yararlanıp kendi şiir dünyasını kurduktan sonra, “kendi gök kubbemiz” i yansıtan, çağdaş Türk şiirini yaratmış, bulduğu yeni “ses” ve şiirimize kattığı yeni “nefes “le de yalnızca dönemindeki başta Ahmet Haşim olmak üzere şairleri etkilemekle kalmamış, kendisinin şiire başlarken “üstat” saydığı, döneminin az öncekilerinden Fikret ve Cenap başta olmak üzere Ahmet Hamdi, Faruk Nafız gibi kendi kuşağından sonrakileri ve dahası da onların yoluyla günümüz şairlerini birçok bakımdan etkilemiş, onlara “örnek” olmuştur.

Bu bakımdan da Yahya Kemal, yalnız çağdaş değil, aynı zamanda kuşaklar boyu “örnek” alındığında da ilk klasik şairimizdir! .. Klasikleşen sanatçılarsa çağlar boyunca “güncel”liklerini sürdürürler! .. Nitekim edebiyatımızda, duygu ve düşüncelerini söyleyiş özelliği ve güzelliğinden dolayı, yüzyıllar ötesinden günümüze bütün tazeliğini koruyarak ve kendilerine benzerler yaratarak gelen Yunus Emreler, Karacaoğlanlar gibi, XX. yy. şiirimizin en büyük iki sesinden biri olan (diğeri de elbette Nazım Hikmet’tir) şiirimize kattığı havayı kuşaklar boyu sürdürecektir.” (Yaşasın Edebiyat, Mart 1998, s.39)

Yahya Kemal, bir çırpıda şiir yazanlardan olmadı. Tam tersine eserlerini çok çok uzun sürede tamamlayanlar arasında yer aldı. Sözgelimi “Rindlerin Olümü” şiirinde “Eski Şiraz’ı hayal ettiren ahengiyle” dizesini bulmak için tam yedi yıl bekledi, bulunca yayımladı. “Balkan şehirlerinde geçerken çocukluğum” diye başlayan “Açık Deniz” şiirine ise, 1910’da başladı. Nisan 1925’te, tam 15 yıl sonra tamamladı.

Advertisement

Eserleri

Yahya Kemal Beyatlı, şiirlerinin yarn sıra düzyazı (nesir) olarak fıkra, makale, hikaye, anı, gezi, deneme, mektup; monografi türlerinde yazılar yazdı, çeviriler yaptı.

Yazdığı dergiler: Yeni Mecmua, Nedim, Şair, Dergah, İnsan, İstanbul, Salon, Türk Yurdu, Büyük Mecmua, Akademi, Aile, Fotomagazin, Yeni Hayat.

Yazdığı gazeteler: Tevhid-i Efkar, Tasvir-i Efkar, Akşam, Cumhuriyet, Hürriyet. Sağlığında kendinden habersiz olarak 24 Şiir ve Leyla (1932) adlı küçük bir kitap yayımlandı. Kendisi yazılarını kitap yapmak istemedi. Ölümünden sonra kurulan Yahya Kemal’i Sevenler Cemiyeti ile Yahya Kemal Enstitüsü ve Müzesi (1961) tüm eserlerini yayımladı. Günümüzde bunlar YKY tarafından yürütülüyor.

Eserleri ve ilk basınılanlar şöyle:

Şiir: Kendi Gök Kubbemiz (1961), Eski Şiirin Rüzgarıyla (1962), Rubailer ve Hayyam Rubailerini Türkçe Söyleyiş (1963), Bitmemiş Şiirler (1976) Makale-Söyleşi: Aziz İstanbul (1964), Eğil Dağlar (1966), Edebiyata Dair (1971), Tarih Musahabeleri (1975)·

Anı ve Mektup: Siyasi ve Edebi Portreler (1968), Çocukluğum, Gençliğim, Siyasi ve Edebi Hatıralarım (1973), Mektuplar, Makaleler (1977), Pek Sevgili Beybabacığım (haz. Nuri Akbayar, 1998)

Öykü: Siyasi Hikayeler (1968)


Leave A Reply